Ankara, Dersim, Kars ve Fındıklı: Belediyelerin tarım seferberliği üreticilere ve halka umut oluyor

Independent Türkçe olarak, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kars Belediyesi, Tunceli (Dersim) Belediyesi ve Fındıklı Belediyesi başkanları ve yetkilileriyle, tarım alanındaki faaliyetlerini konuştuk

Fotoğraf: AA

Ekolojik kriz ve endüstriyel tarım, sürdürülebilir yerel tarımsal üretimi ve gıda hakkını imkansızlaştırırken, Türkiye’nin farklı siyasi coğrafyalarından il ve ilçe belediyeleri, pandemi koşullarının ağırlaştırdığı gıda krizine yanıt üretmeye çalışıyor.

Farklı dönemlerde ve farklı tarzlarla başlasalar da hepsinin ortak bir hedefi var; üreticileri üretebilir, yurttaşları tüketebilir kılmak. Bu hedefe ulaşabilmek için bir yandan yerel olanaklarla küçük üreticilerin güçlendirilmesine diğer yandan da yurttaşların tüketimlerini sürdürülebilir ve yeterli kılınmasına yönelik çalışmalar yürütüyorlar.

Independent Türkçe olarak, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kars Belediyesi, resmi adı Tunceli olan Dersim Belediyesi ve Fındıklı Belediyesi başkanları ve yetkilileriyle, tarım alanındaki faaliyetlerini konuştuk.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Mekin Tüzün,  Ankaralı üreticileri örgütlenmeye teşvik ettiklerini ve belediye iştiraki olan Halk Ekmek üzerinden kurdukları Başkent Market’lerde sadece kooperatif ürünlerinin satışı gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Ankara tohum desteği.jpg
Ankara tohum desteği.jpg, by abdurahman.koc

 

"Kısa tedarik zinciri kurmaya çalışıyoruz"

Amaçlarının, Ankara’nın tarımsal potansiyelini kooperatifleşen üreticiler ile geliştirmek ve onların pazar sorununu bir nebzede olsa gider olduğunu paylaşan Tüzün, "Odak noktamızda küçük aile işlemeleri bulunmaktadır. Son dönemde özellikle Avrupa’da hızla uygulamaya alınmaya çalışılan ve kırsal kalkınmada önemli bir araç olarak kullanılmaya çalışılan "Kısa Tedarik Zinciri"ni kurmaya çalışıyoruz. Yani ürünün tarladan sofraya en kısa yoldan kaliteli ve sağlıklı olarak ulaştırılması.  Kooperatiflere yönelik üretim materyalleri desteklerini Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı olarak yaparken alımları Halk Ekmek şirketimiz üzerinden gerçekleştiriyoruz. Bu sayede hem üreticiye destek oluyor hem de tüketicinin daha ucuza, kaliteli ürüne ulaşmasını sağlıyoruz. Bu çalışmalarımız artarak devam edecektir." şeklinde konuştu.

Mekin Tüzün.jpg

Mekin Tüzün

 

Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı olarak önümüzdeki süreçte iki önemli projeyi gerçekleştirmeyi hedeflediklerini belirten Tüzün, "Uygulamalı Çiftçi Eğitim Merkezi" kuracaklarını ifade ederek, "Proje kapsamında ilin ekolojik şartlarına uygun ve katma değeri yüksek ürünlerin üretim ve değerlendirme aşamalarını uygulamalı olarak görebilecekleri, bazı tarımsal analizlerin yapılabileceği laboratuarları olan bir merkezin kısa sürede hayata geçireceğiz." dedi.

 

"Kırsal Veri Bankası kuracağız"

Önümüzdeki süreçte hayata geçirmeyi planladıkları ikinci projenin ise, "Kırsal Veri Bankası" olduğunu söyleyen Tüzün, "Ankara coğrafi olarak oldukça büyük bir il. Bu sebeple kırsalın agroekolojik bölgelerini doğru belirleyerek bitkisel üretim için optimizasyonlar oluşturulacak ve Başkanlığımızın yapacağı destekleri buradan elde edilen sonuçlara göre planlamak." şeklinde konuştu.

Amaçlarının özellikle küçük aile işletmelerinin hayatiyetini devam ettirmek ve onları güçlendirmek olduğunu söyleyen Tüzün, "Diğer önemli bir amacımız ise ilimizin sahip olduğu tarımsal potansiyeli doğru tespit edip üretimi yönlendirerek çiftçilerimizin daha fazla kazanmalarını sağlamak." dedi.

"Yeni istihdam alanlarının açılmasını ve kadın istihdam politikalarını desteklemeyi hedefliyoruz"

Hali hazırda tarım alanına yönelik, eğitim, tohum ve sulama desteklerini sağladıklarını belirten Tüzün, gelecek hedefleri konusunda şunları aktardı:

"Belediyemizin 2020-2024 Stratejik Planında Kırsal Kalkınma Hizmetleri, Tarımsal Destekleri, Doğal Kaynaklar Yönetimi, Tarımsal Sulama Destekleri kapsamında dengeli bir kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi amacıyla üreticilere uygun eğitim, kırsal ekonomiyi çeşitlendirerek iyileştirmek, tarımsal alanları korumak, yeni istihdam alanlarının açılmasını ve kadın istihdam politikalarını desteklemeyi hedeflemekteyiz."

2020 yılında, Beypazarı, Akyurt, Gölbaşı, Kahramankazan ve Polatlı ilçelerinde gerçekleştirdikleri arıcılık eğitimlerinden toplam 420 arıcılık yapan üreticinin eğitimden faydalandığını ifade eden Tüzün, "Toplam 25 ilçede 1694 üreticiye toplamda 36.945 dekar yem bitkisi tohumu desteği gerçekleştirilmiştir. Sözleşmeli üretim kapsamında toplam 1035 üreticiyle tarımsal üretim sözleşmesi yapılmıştır. Sözleşme kapsamında %90 hibe ,%10 çiftçi katkı payı karşılığında 400.000 kg Azkan çeşidi sertifikalı tohumluk dağıtımı gerçekleştirilmiştir. 25 ilçe de toplam 20.000 dekar alanda nohut ekimi gerçekleştirilmiştir. Mayıs ayı içerisinde 25 ilçede sebze fidesi desteği gerçekleştirilmiştir. 3.350.550 adet domates, 2.473.590 adet biber fidesi olmak üzere toplam 5.095.020 adet fide desteği %75 hibe %25 çiftçi katkı payı karşılığında üreticilere dağıtılmıştır." şeklinde konuştu.

 

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı olarak sözleşmeli üreticilik kapsamında çiftçilerin ürettikleri nohutların alımını yaptıklarını söyleyen Tüzün, "Çiftçilerden satın alınan 446 ton nohut mahsulü sosyal yardımlarda kullanılmak üzere Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığına devredilmiştir. Gölbaşı Karaoğlan mevkide 2.700 Dekara BAKAP (Başkent Ankara Kırsal Kalkınma Projesi) olarak kurulmuştur. İlk olarak Şubat ayı içerisinde 12.076 adet Meyve ve Tıbbi Aromatik Bitki Fidanı dikilmiştir. Toplam 1600 dekar arazide patates, domates, biber, salatalık, fasulye gibi ürünlerin ekimi ve dikimi gerçekleştirilmiş olup, elde edilen ürünler sosyal yardımlarda değerlendirilmiştir. 2020 yılında 25 ilçede 850.000 kg Macar fiği tohumu çiftçilerimize dağıtılmıştır. Ankara’nın 25 ilçesinde,  buğday tohumu dağıtılmıştır. %90 hibe ,%10 çiftçi katkı payı karşılığında 7 bin 800 çiftçiye 5 milyon 150 bin kilogramlık buğday tohumu dağıtımı gerçekleştirilmiştir." bilgisini paylaştı.

Ankara ekolojisine uygun katma değeri yüksek yeni ürünlerin çiftçilere tanıtılması ve üreticilerin gelir düzeyinin yükseltilmesini amaçladıklarını belirten Tüzün, "Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı olarak yüzde 50’si hibe, yüzde 50’si çiftçi katkı payı ile Nallıhan ilçesinde üreticilere lavanta fidesi desteği verilmiştir." dedi.

31 Mart yerel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) adayı Ayhan Bilgen’in Kars Belediye Başkanı olarak seçilmesinin ardından başlayan ve Bilgen’in İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alınarak yerine kayyum olarak Kars Valisi Türker Öksüz’ün atanmasıyla son verilen tarımsal faaliyetleri, Ayhan Bilgen başkanlığındaki Belediyesi yönetimi tarafından tarımsal faaliyetlerin sürdürülmesi amacıyla kurulan fakat kayyum tarafından kapatılan KarsBel Müdürü Özlem Özartaç ile konuştuk.

Ayhan Bilgen.jpg
Ayhan Bilgen / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"KarsBel kendi markasını üretti ve bütün süt ürünlerini kendi olanakları ile gerçekleştirdi"

Kars Belediyesi’nin, HDP’nin seçimi kazanmasının hemen ardından, belediyeye ait olan ama on yıllardır kullanılmayan arazileri tekrardan işlenecek hale getirdiğini belirten Özartaç, tarım alanındaki faaliyetlerinin nasıl başladığını şöyle anlattı:

"Kars Belediyesi bünyesinde, daha ekime başlamadan, kooperatiflerle çalışmalara başlamadan, KarsBel şirketi kuruldu. KarsBel doğrudan gıda ve dayanışma üzerine kurulan bir şirketti. KarsBel olarak faaliyetlerimize süt ürünleri ile başladık. Süt ürünlerinde de şöyle bir sıkıntı yaşadık, önceki dönem belediye yönetimi o kadar çok borç bırakmıştı ki belediye, bir yerlerle sözleşme imzalayarak Kars’ta kısa sürede süt ürünlerini üretebilecek bir durumda değildik. Bunun çalışmaları yaklaşık3-4 ay sürdü. Bu sürenin sonunda KarsBel kendi markasını üretti ve bütün süt ürünlerini kendi olanakları ile gerçekleştirdi. "

Özlem Özartaç.jpg
KarsBel Müdürü Özlem Özartaç​​​​​​​

 

Daha sonra kooperatiflerle işbirliği ve dayanışma içerisine girdiklerini belirten Özartaç, "Kooperatiflerle çalışmaya başladık. En son dönemde yaklaşık 30 kooperatifle dayanışma içerisindeydik. Süt ürünlerini tamamladıktan sonra daha çok yerel ürünlere, özellikle kadın emeğiyle ve yerel üreticilerle dayanışma içerisine girdik. Köylere gidip, kadınların el emeğini alıp daha sonra kooperatiflere pazarlıyorduk. Burada amacımız, üreticiden tüketiciye hem daha sağlıklı, doğal ürünü ulaştırmak hem de dayanışmayı kurup el emeğinin değerine, oradaki emekçi kadınlara, üreticilere, çiftçilere bir şekilde yardımcı olmaktı. Bu dayanışmamız çok kısa bir sürede Türkiye’nin her tarafında yankılandı. Bizimle iletişime geçerek birlikte çalışmak isteyen birçok kooperatif ve yerel üretici ortaya çıktı." şeklinde konuştu.

KarsBel Ayhan Bilgen.jpg

Ayhan Bilgen

 

"KarsBel olarak halkla ve üreticilerle dayanışma içerisinde olduk"

Yerel üreticilerden ve diğer illerden aldıkları ürünleri Mor Kafe ismini verdikleri ve sadece kadınların çalıştığı bir kafede değerlendirdiklerini ifade eden Özartaç,  "konserve ve reçel gibi ürünlere dönüştürerek kooperatifler aracılığı ile halka sunduk" diyerek şöyle devam etti:

"Kadınlara hem ekonomik ve dayanışma yönünden desteklemek için hem de örgütlü bir üretici ve tüketici durumuna getirmek için yürüttüğümüz bir mücadeleydi. Bu mücadelemiz çok güzel yürütülüyordu. Daha sonra farklı projelerimiz de ortaya çıktı ve biz KarsBel olarak halkla ve üreticilerle dayanışma içerisinde olduk. Kars ve çevresinde ata tohumlarıyla üretim devre dışı bırakılmıştı ve ithal tohumlarla üretim yapılıyordu. Bu gerçekten hem tarımı etkiliyordu hem çiftçiyi etkiliyordu, ata tohumları tamamen unutulma noktasına gelmişti.  Bir örnek vermek gerekirse Kars yöresine has bir çekirdek türü olan "sımışka" üretimine destek verdik. KarsBel olarak bütün çiftçileri destekleyerek dayanışma içerisinde destek e işbirliğine gittik. Patates, mısır, sımışka, kavulca bulguru gibi ürünlere destek verdik. Kavulca bulguru, glüteni en az olan tarım ürünlerinden birisidir fakat Kars’ın yerel ürünü olmasına rağmen artık yerel insanlar bile Kavulca bulgurunu unutmuşlardı. Belediye olarak onun ekimini yaptık ve daha sonra hem kooperatiflere hem de halka sunduk."

Ayhan Bilgen tarım.jpg
Ayhan Bilgen / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Ama kayyum geldikten sonra bu faaliyetlerin hepsi durdu"

Hem yerel üreticiye hem de halka yönelik büyük bir projelerinin olduğunu ve Mart ayında 15 bin dönüm araziyi ekmeyi planladıklarını söyleyen Özartaçi, "Özellikle ekildiğinde, kendiliğinden 30 yıl ürün verebilen bir bitki olan lavantayı Karsa getirip Karslılarla tanıştırma düşünüyorduk. Ama kayyum geldikten sonra bu faaliyetlerin hepsi durdu. " dedi.

"İlla ki bir kuruma bağlı olmamız gerekmiyor"

Özartaç sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kayyum yönetiminin ilk icraatı kooperatiflerle olan işbirliğimizin bitirilmesi, dayanışmaların tamamen kesilmesi oldu. Aslında kayyumun bunu yapacağını tahmin ediyorduk çünkü faaliyetlerimiz halk tarafından çok büyük bir ilgiyle karşılanıyordu.

Ben KarsBel şirketinin müdürüydüm ve kooperatiflerin sorumlusuydum. İstifa ettim ve dışarıdan kooperatifler kurmaya devam ettik. Bu çalışmalarınızı dışarıdan aynen devam ettireceğiz. Bu çalışmaları yapabilmek için illa ki bir kuruma bağlı olmamız gerekmiyor. Biz bağımsız olarak da, halk olarak da el ele verirsek, dayanışma içerisinde kooperatifleşmeyi daha çok yaygınlaştırırsak bence yapılanların daha da üstüne geçebiliriz. Biz belediyede KarsBel olarak yamak istediğimiz bütün projeleri sivil şekilde daha fazla yapabileceğimize inanarak bu yolda tekrardan yürümeye başladık."

Ayhan Bilgen Ercüment Çervatoğlu.jpg
Ayhan Bilgen Ercüment Çervatoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Kooperatifleşmeyi kesinlikle ve ısrarla halkımıza öneriyoruz"

Türkiye’deki tüm üreticilere de seslenen Özartaç, "Öncelikle emeklerine saygı duyarak şunu söylemek istiyorum; bizim en güçlü silahımız kooperatifleşmektir. Biz kooperatifleştiğimiz zaman daha bilinçli üretici olacağız, örgütlü tüketici olacağız. Ve bu şekilde dayanışma içerisine girdiğimiz zaman emeğimizin, alın terimizin ne kadar kıymetli olduğunu göreceğiz. Onun için kooperatifleşmeyi kesinlikle ve ısrarla halkımıza öneriyoruz." dedi.

Tunceli (Dersim) Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu, Ovacık’ta başlayan ve Tunceli’de (Dersim) devam eden tarımsal faaliyetleri Independent Türkçe’ye anlattı.

"Ovacık Modeli’ni hayata geçirdik"

Ovacıkta zor şartlarda bugün ‘Ovacık Modeli’ denilen üretim biçimini hayata geçirdiklerini ifade eden Maçoğlu, "Kadınların aktif oluğu kooperatifin yanı sıra tekstil atölyesi açtık. Halkın üretime, yönetime dahil olduğu bir anlayışı geliştirdik. Bunun yanında sanayi üretiminin tırmanışta olduğu sadece tüketime dönük anlayıştan öte endüstriyel sanayi üretimiyle insanların hastalandığı bir dünyada biz doğal üretim anlayışını geliştirerek insanların sağlıklı yaşam hakkını sahiplendik. Bu anlamda doğal üretimi teşvik ettik. Bugün de Ovacıkta başlayıp diğer ilçelerimize yayılan üretim artarak devam ediyor." şeklinde konuştu.

Fatih Maçoğlu 1.jpeg
Fatih Maçoğlu

 

"Üretim faaliyetimiz kooperatifimiz üzerinden daha da güçlenerek devam ediyor"

Maçoğlu, "Dersimin genelinde köylülerin, üreticilerin üretmiş olduğu ürünler merkezde ve Ovacık ilçemizde paketlenerek satış ofislerimize gönderiliyor ve bu şekilde tüketiciye ulaşıyor" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün Dersim merkezde organize sanayi bölgesinde paketleme işlemlerimizin yapıldığı bir fabrika var. Artık daha organize ve üretim düzeninin oturduğu bir anlayış var. Bunun yanında pandemi süreciyle beraber bu yıl insanların kendi ihtiyaçlarını karşılaması için kadın meclislerimiz fide dağıtımı gerçekleştirdi. Üretim faaliyetimiz kooperatifimiz üzerinden daha da güçlenerek devam ediyor."

Tarım alanındaki faaliyetlerinin bölgeye ve Türkiye’ye etkisini değerlendiren Maçoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye ve bölgeye en büyük faydası insanların yeniden üretime dönük çalışma yürütmesini sağlamak oldu. Türkiye’nin birçok yerinde kooperatifler kuruldu. Sağlıklı gıda hakkı ve toprağı koruyan üretimin yeniden tartışılması bizim için önemli. Bugün bizim dışımızda tarım faaliyetlerine yüzünü dönen belediyeler var. Bunlar, hepsi bizim için büyük bir değer taşıyor. Bütün bunlara sebep olmak güzel."

 

"Üreticiye umut olduk"

Faaliyetlerinin halk tarafından nasıl karşılandığına da değinen Maçoğlu, "Halka gittiğimiz vakit halkın üretim yaptığını aradan tefeci ve tüccarın kalkmasıyla nefes aldığını görmek bize büyük bir mutluluk veriyor." diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Doğal üretime, çevreye ve üreticiye zarar veren aracı tefeci tüccar zincirlemesini teşhir eden üretim anlayışımız üreticilere ciddi bir güven verdiği gibi bunun ülkemizin birçok yerinde kooperatif kurma girişimlerine vesile olması bizler için halkın içinde bulunduğu düzene bıkkınlığını, kızgınlığını ve alternatifini örme özgüvenine sahip olduğunu gösteriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Düşünseniz de tüccar geliyor ve köylüden ürünleri çok düşük meblağdan alıp 2-3 katına satıyor. Bu köylünün moralini, motivasyonunu düşürüyor. Ekim vs. yaparken giderle gelir birbirini dahi karşılamıyor. O zaman üretici ne üretecek. Bu durumla beraber gelişen birçok sorun üreticiyi üretimden koparıyor. Biz bu anlamda üreticiye umut olduk."

Önümüzdeki dönemde tarım alanında gerçekleştirmek istedikleri planlarına da değinen Maçoğlu, "Sağlıklı gıda üreterek, üreticiyi ve tüketiciyi koruyan bir anlayışı ilkelerimizden ödün vermeden büyütmeye devam edeceğiz. Amacımız bulunduğumuz üretim alanlarının ardından ülkemizin her bölgesinde kimyasal ilaçlama ile ülkemiz egemenlerince esir verilen ve esir alınan toprağımızı, tohumumuzu, sağlığımızı doğal, çevreci ve aracısız bir üretim anlayışı ile tekrardan kazandan ve mevcut sistemi sınırlarına kadar zorlayarak bir iyileşme, bilinçlenme ve örgütlenme yaratmaktır." şeklinde konuştu.

Doğayı koruyan tüketim kooperatiflerinin sayılarının gün geçtikçe arttığını belirten Maçoğlu, "Ürünlerimiz artık yurt dışında yaşayan dostlarımıza da ulaşabiliyor. Amacımız bu üretim biçimini yaygınlaştırmak. Bu üretim biçiminin yaygınlaşması kapitalist üretim ilişkileri içerisinde bir umut olacaktır." diyerek, pandemi ile birlikte birçok belediyenin tarımsal faaliyetler başlatmasını şöyle değerlendirdi:

"Çok olumlu görüyoruz. Üst sorularda belirttiğim gibi bu faaliyetlerin yaygınlaşması bizim için değer taşıyor. Köylünün üretmesi, yüzünü yeniden toprağa dönmesi ve bir kamu kurumu olan belediyelerin bu üretim biçimini desteklemesi bu halkın yararına olacaktır. Ancak bunu dönemsel olarak değil sürekli kılmak çok önemlidir. Özellikle son iki on yılda toplumda çeşitli hastalıklar, çevre talanları ve doğanın canına okurcasına pervasız kapitalist üretim biçimi halkların gözünde, benliğinde ve kimliğinde çok teşhir oldu ve egemenlerde bunun bilincinde, bunun için belediyelerin üretim ve kooperatifleşmeye dönük yaklaşımlarını önemsiyoruz olumlu buluyoruz ancak bunu halkın dönemsel reflekslerine bir karşılık olarak değil sürekli kılınarak hayata geçeceğine inanıyoruz."

Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu, tarım alanında sürdürdükleri faaliyetleri Independent Türkçe’ye anlattı.

Tarımın, insanlığın yaşamını sürdürebilmesi için en önemli alanlardan birisi olduğunu vurgulayan Çervatoğlu, "Toprak ve suyun olmamasının yaşamın olmaması anlamına geldiğini bilerek 31 Mart yerel seçimlerinden hemen sonra tarım alanındaki çalışmalarımıza ayrı bir önem vermeye çalıştık." dedi.

Ercüment Çervatoğlu 1.jpg
Ercüment Çervatoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"MECİ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ilçemiz kadınları tarafından kurulmuştur"

Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bilindiği gibi bölgemizin ve ilçemizin en önemli tarım ürünü çay. Ancak aile tarımı şeklinde işlenebilecek olan çay tarımından uzaklaşılmış ve yarıcı/ortakçı aracılığı veya gündelik işçiliklerle çay tarımı yapılmaya başlanmış, toprak bakımları yapılmamış ve plansız tarlaların büyümesiyle de olumsuz etkilenmiştir.

Aile bütçesine destek verebilmek amacıyla fikri tartışmalarımızı tamamlayarak tarımsal kalkınma kooperatifi oluşturulması hedef alınmış ve MECİ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ilçemiz kadınları tarafından kurulmuştur. Bitkisel ürünlerimizin kurutularak pazara sunulması, köylü üreticilerimizin hayvansal ve bitkisel ürünlerinin aracısız halka sunulmasını sağlamak amacıyla çalışmalarımız devam etmektedir."

Zehirsiz bahçeler ve zehirsiz gıdalar anlayışıyla küçük çaplı eğitimler gerçekleştirdiklerini ifade eden Çervatoğlu,  "Dostlarımız, gönüllü tarım danışmanlarımız ve Fındıklı Ziraat Odası ile birlikte ortak çalışmalar yürütmekteyiz. Çay tarımının yanında genel anlamda sebze ve meyvecilik alanında da geleneksel doğal tohumlarımızın yarınlarımıza taşınmasını önemseyerek 7 dönüm MECİ Tarım Parkı ile 19 Mayıs tarihinde bir yurttaşımızın kullanım hakkını verdiği 5 dönüm arazide Gençlik Tarım Parkı’nı üretim alanlarımız olarak belirledik. Meci Tarım Parkı’nın içerisinde de 2 adet eğitim sınıfı oluşturduk ve eğitimlere başladık." şeklinde konuştu.

Ercüment Çervatoğlu 2.jpg
Ercüment Çervatoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

İki bölgede sera alanları oluşturarak sebze yetiştirmeye başladıklarını söyleyen Çervatoğlu,  halka öncü olmaya çalıştıklarını ifade ederek sözlerine şöyle devam eti:

"Bu kapsamda oluşturmuş olduğumuz arazilerimizde tarımsal üretim gerçekleştirerek halkımızın daha ekonomik olarak tarımsal ürünlere ulaşmasını hedeflemekteyiz. ‘Getasule’ adını verdiğimiz küçük bir alanda kadınlarımız imece/meci ile sebze ekiminde bulundu ve ürünlerin hem kendi tesislerimizde kullanılması hem de ihtiyaç sahibi olanların ücretsiz olarak alması sağlandı.

MECİ ile çay toplamanın yanı sıra çay tarımında pandemi sonucunda ortaya çıkan işçilik sorununu çözmek amacıyla Belediyemiz bir proje başlattık. Bu proje ile hem vatandaşımızın çayının tarlada kalmaması hem işsizliğin çok yoğun yaşandığı bu süreçte istihdama bir katkımızın olması hedeflenmiştir. Bu kapsamda Fındıklı Ziraat Odası ile birlikte geleneksel doğal tohumlarımızdan MECİ Tarım Parkı’nda 100 bin fide üreterek 14 Mayıs Çiftçiler Günü’nde halkımıza ücretsiz olarak dağıttık.

Bir yurttaşımızın 5 dönüm arazisini bizlere kullanım hakkı olarak devretmesiyle birlikte Gençlik Tarım Parkı oluşturduk ancak bu dönem sadece saha çalışmalarını tamamlayabildik. Yine bir yurttaşımızın çay tarlasının ürününü bize bağışlaması ile MECİ (imece) ile bu tarlanın hasadını gerçekleştirerek elde edilen gelirle Sokak Hayvanları Rehabilitasyon ve Yaşam Merkezinin inşaatında kullandık."

"Belediyemizin gönüllü danışmanları var"

Gelecekte hayata geçirmek istedikleri uygulamaları da paylaşan Çervatoğlu, şunları kaydetti:

"İlçemiz küçük bir belediye. Bizler çiftçimize maddi olanaklar sağlayabilecek veya destek programları hayata geçirebilecek bütçelere sahip değiliz. Ancak belediyemizin gönüllü danışmanları var. Ekoloji ve tarım alanında uzman Abdullah Aysu bizlere gönüllü destek vermektedir. Öncelikle tarım alanında uğraşmak isteyen kadınlara yönelik ve genel olarak halkımıza eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yürüttük. 2019 Ekim ayında geleneksel tohumlarımızın saklanması ve geleceğe taşınması amacıyla zehirsiz tarlalar ve zehirsiz tarım alanında bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdik ve Ziraat odasıyla birlikte çalışmalarımızı ortaklaştırdık.

2019 yılından itibaren hazırladığımız ve Nisan 2020 tarihinde gerçekleştirmeyi planladığımız ancak salgınından dolayı ötelediğimiz Uluslararası Ekoloji, Tarım ve Çay Sempozyumunun bölgemize katkıları çok önemli olacaktı. Ancak biz çalışmalarımızı sürdürmeye ve geleneksel/doğal tarımımızın yeniden kazanılabilmesi için adımlarımızı atmaya devam etmeye karar verdik. Bu çerçevede pandemi koşulları izin verirse sempozyumu 2021 yılında yapmayı planlamaktayız."

MECİ Tarımsal Kooperatifi’nin öncülüğünde üretimde dayanışmayı büyütmeye çalıştıklarını vurgulayan Çervatoğlu, " Hayvancılık alanında, geleneksel meyvelerimizin hem kurutularak hem de işlenerek (pekmez vb.) halkımıza sunulması ve küçük üreticilerimizin ev ekonomilerine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yürütmekteyiz. Oluşturduğumuz MECİ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile birlikte köylümüzün ürettiği ürünlerin halkımıza aracısız bir şekilde sunulmasını sağlayabilmek amacıyla mekânsal çalışmalarımız da devam etmektedir." dedi.

Bu yıl geleneksel doğal tohumların toplanmasına başlayarak 2021 yılında yine halka ücretsiz olarak dağıtılmasını hedeflediklerini aktaran Çervatoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çalışmalarımızla kendi doğal tohumlarımızın yarınlarımıza taşınmasını hedefliyoruz. Ayrıca tarım parklarımızda tavuk çiftliği de oluşturarak yumurta üretmeyi, hayvan oteli/mandıra çalışmalarımızı tamamlayarak yine imece usulü hizmet alanlardan herhangi bir ücret almayarak dayanışma içerisinde süt ve süt ürünlerini üretmeyi hedeflemekteyiz.

İlçemizde soğuk hava deposu bulunmamaktadır. Soğuk hava deposunun yapılarak özellikle kivi ve diğer ürünlerimizin daha uzun ömürlü saklanabilmesi ve yine kooperatifimiz ile birlikte halktan halka ulaşmasını sağlamayı önümüze bir görev olarak koyduk."

"Özellikle gençlerimizin tarımla ilgilenmesini önemsiyoruz"

Uzun dönemde çay üretim atölyesi oluşturarak üreticilerin ürünlerinin gerçek değerleriyle alımının gerçekleştirilmesini hedeflediklerini söyleyen Çervatoğlu, "Özellikle gençlerimizin tarımla ilgilenmesini önemsiyor ve toprağımızın ana olduğunu, bizi doyurabileceğini göstermeye çalışacağız." dedi.

Ercüment Çervatoğlu, Fındıklı Belediye Başkanı olarak tarımın kendisi için ifade ettiği anlamı şöyle aktardı:

"Bizler sosyal toplumcu belediyecilik anlayışıyla yönetimlerimize halkımızın katılımını önemsemekteyiz. Bu kapsamda tüm çalışmalarımızı MECİ (İMECE) anlayışıyla sürdürmekteyiz. MECİ yardımlaşmaktır, paylaşmaktır, barıştır, kardeşliktir, üretimdir, aydınlık yarınlarımızdır, sözün, yetkinin, kararın ve iktidarın halkta olmasıdır. MECİ karşılık beklemeden insanlık adına, doğamız yararına tüm canlılara hizmet etmektir. Tarım da bizim için MECİ’yi ifade etmekte ve geleceğimizin olmazsa olmazıdır.

Ülkemizin kalkınması ve gelişiminin en önemli sektörünün de tarım olduğuna inanmaktayım. Pandemi süreci de bize göstermiştir ki metal bizim karnımızı doyurmuyor. Sütümüz varsa kola içmeden de yaşamımızı sürdürebiliyoruz. Önce yaşam diyorsak önce tarım diyoruz. Atalarımızdan kalan zehirsiz bahçelerimizi endüstriyel tarımla veya tarımı terk ederek ya zehirlemiş olduk veya tarım arazisi özelliğini kaybettirmiş olduk. Yeniden toprağa dönerek suyumuza havamıza ve toprağımıza sahip çıkarak geleneksel doğal tarımımızı hayata geçirmemiz yaşamsal bir şartımız olarak önümüzde durmaktadır."

"Tarım; olmazsa olmazımız olmalıdır."

Çervatoğlu, "Yaşamak için toprağa ve suya ihtiyacımız var. O da bu güzelim coğrafyada fazlasıyla var. O zaman tek şey kalıyor. Önemseyerek tarımı geliştirmek ve yarınlarımıza taşımak." Diyerek, gelecekte farklı belediyeler ve kooperatiflerle geliştirmek istedikleri iş birliğini şöyle anlattı:

"Yaptığımız çalışmalarımızın belediyelerimizle ortaklaştırılmasına inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde yapmış olduğumuz çalışmalarımıza ek olarak Hanak Belediyesi, Borçka Belediyesi ve Fındıklı Belediyesi olarak bir tarım köprüsü oluşturmak amacıyla görüşmelere başladık. Çalışmalarımızı ortaklaştırma konusunda çabamızın yanında ürünlerimizin takas edilerek halkımızın tüketimine sunmayı hedeflemekteyiz. Borçka’nın demir elmasını, Fındıklı’nın kivisini Hanak’ın samanını takas ederek halkımızın kullanımına sunmaya çalışacağız.

MECİ Tarımsal Kalkınma Kooperatifimizin gelişerek büyümesini önemsiyoruz. Fındıklı Ziraat Odası ile birlikte ortak çalışmalarımızı geliştirerek büyüteceğiz. Ayrıca ulusal market zincirlere alternatif olarak kooperatifimizle birlikte halktan halka ulaşacak satış ofisi oluşturacağız. Tarım; olmazsa olmazımız olmalıdır."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU