Yeni anayasa tartışmaları (2)

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Geçen haftaki yazımda AK Parti ve MHP'nin İYİ Parti, CHP ve Saadet Partisi'ni; 'bölücü ve terörist destekçisi' HDP ile birlikte yeni bir anayasa taslağı hazırladığı iddiaları ile ilgili suçlamalarına ilişkin görüşlerimi yazmıştım.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunları burada tekrar anlatmama gerek yok. İsteyen, merak edenler bakıp, okuyabilir.

Ben hemen, lafı fazla uzatmadan yıllardır herkesin diline pelesenk olan 'Yeni Anayasa' ile ilgili tartışmaların özüne değinmek istiyorum.

Aslında öncelikle şu soruyu açık ve net bir şekilde cevaplamak gerekiyor.

1982'de kabul edilen ve kısaca 12 Eylül Anayasası olarak adlandırılan ihtilal anayasası, hemen herkes tarafından eleştirilmesine ve değiştirilmek istenmesine rağmen neden bir türlü 'çöpe' atılmıyor-atılamıyor?

Onlarca kez birçok maddesi değiştirilen ve yamalı bohçadan beter bir hale gelmiş bulunan bu anayasanın yerine topyekun yeni bir anayasa neden yapılmıyor, yapılamıyor?

Evet! Hayati derecede çok önemli iki soru.

Bana göre bunun birinci nedeni müesses nizamın İttihat ve Terakki'den devraldığı, varlığı kesin ancak kendi 'görünmez' olan vesayeti!

Bu 'vesayet' nedeniyledir ki CHPİYİ Parti, MHP… ve son dönemlerde AK Parti'nin sözde 'İslamcı', gözde muhafazakar kadroları bile ağızlarını her açtıklarında mevcut anayasanın ilk 4 maddesine dokunmayacaklarını ve bunun kırmızı çizgileri olduğunu ısrarla ilan ediyorlar.

Bu tavırları işi baştan çıkmaz sokağa sokuyor.

İsterseniz önce iktidarı ve muhalefeti ile siyasetin tabusu haline gelen bu ilk 4 maddeyi hatırlayalım;

Madde 1: - Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Madde 2: - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Madde 3: - Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı 'İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır.

Madde 4: - Anayasanın 1inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.


Anayasa tartışmalarında bir diğer tabu da mevcut anayasanın birbirini tamamlayan 42'nci ve 66'ncı maddeleri.

42'nci madde:

"Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetimin ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. 

İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. 
Özel, ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir.

Devlet, maddi imkandan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımı yapar. Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez. 

Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamaz ve öğretilemez. 

Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı dil ve yabancı dil ile eğitim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir."

66'ncı madde:

"Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk'tür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarda kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkartılamaz..."


Bu hatırlatmadan sonra yüz yıldan fazla bir süredir ülkeyi çatışmadan çatışmaya, kamplaşmadan kamplaşmaya sokan ve büyük yıkımlara sebep olan; sinerji ve enerjimizi tüketen fay hatlarına bakalım.

Türkiye'nin yüz yıldan fazla bir süredir içini acıtan en büyük sorunları dindar-laik gerilimi, dinin kamusal alanın tamamen dışına itilmesi, dini eğitim, ritüel ve kıyafetlere bile müdahale edilmesi, Kürtlerin yok sayılması, dillerinin ve kültürlerinin yasaklanması olarak sayılabilir.

Gelinen bu noktada yaklaşık 100 yıllık bir mücadele ve direnişten sonra bu sıkıntılarla ilgili basite alınamayacak ve görmezden gelinemeyecek iyileştirmeler yaşandığı bir gerçek.

Ancak halen bu sorunlarla ilgili tam bir rahatlama sağlanamadı ve bu konularla ilgili talepler anayasal güvence altına alınamadı.

Sözü çok fazla uzatmayacağımı baştan söylemiştim, görüşlerimi maddeler halinde sıralayacak olursam;

  1. Birincisi hiçbir anayasanın değiştirilemez maddesi olmaz. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletin' ise, millet iradesi şarta bağlanamaz. Millet isterse, istediği değişikliği yapar.
     
  2. Cumhuriyet rejimi ile hiç kimsenin bir alıp veremediği yok, sizin anlayacağınız hiç kimse padişahlık istemiyor.

    Tartışma konusu 'cumhuriyet' değil, cumhuriyetin niteliği.

    Kimse 'Demokratik sosyal bir hukuk devletine' de, İstiklal Marşı ve 'Ay yıldızlı Bayrak'a da karşı değil.

    Laiklik meselesinde ise laiklikten ziyade laikliğin tanımı ve uygulaması önemli.
     
  3. En önemli sorunlardan biri kısaca 'Kemalizm' olarak adlandırılan 'Ulusalcı-milliyetçi' anlayışın herkese dayatılması.

    En başta Kürtler başlangıcından itibaren buna itiraz ediyorlar.
     
  4. Ankara, tıpkı İstanbul, Konya, Kayseri, İzmir, Erzurum, Diyarbekir…gibi ülkenin canı şehirlerden biri.

    Üstelik Kurtuluş Savaşı'nı Ankara'da 'İslamcı, Kürt, Kemalist…' kadrolar birlikte yürüttüler. Bu anlamıyla Ankara hiç kimsenin 'Babasının malı' değil!

    Ancak bu millet isterse ve gerekirse başkentini başka bir şehrine de taşır, Pakistan, Kazakistan, Rusya başta olmak üzere bazı ülkelerin yaptığı gibi yeni bir başkent de inşa edebilir.

    İstanbul ile Ankara'yı birbirine 'düşmanlaştırmak' bu ülkeye yakışmaz.
     
  5. 'Devletin dili' olmaz. Devletlerin resmi dili veya birden fazla resmi dilleri olur.
     
  6. "Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamaz ve öğretilemez" maddesi ne demokrasiye ne de bin yıllık 'Türk-Kürt kardeşliğine' sığar.

Çok kısa bir şekilde özetlemeye çalıştığım bu konularla ilgili bir iyileştirme olmazsa; 

Ezcümle,

İlk 4 madde ile 42'nci ve 66'ncı maddelere dokunulmazsa bunun adı yeni bir 'demokratik anayasa' olmaz. 

Olsa olsa 'Acuze-i şemta'yı allayıp pullayarak yeniden satmak ve halkı bir kez daha kandırarak, dolandırmak olur, vesselam!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU