Biden döneminde ABD-Çin restleşmesi devam eder mi?

Joe Biden yönetiminde ABD-Çin ilişkileri nasıl yol alacak? Ticaret, Güney Çin Denizi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Tayvan konularında Washington'ın tutumu nasıl olacak?

Biden, başkan yardımcılığı döneminde birçok kez Çin'e gitmiş ve Şi Cinping ile bir araya gelmişti (Reuters)

Eski ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın başkanlık seçimlerinden zaferle çıkmasının ardından, özellikle Donald Trump döneminde ABD’yle ilişkilerin giderek kötüye gittiği Çin’de Biden’ın dış politikada atacağı adımlar merakla bekleniyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Seçimi kaybeden Başkan Trump’ın koltuğundan vazgeçmek istememesi nedeniyle geçiş sürecinin nasıl şekilleneceği belirsiz olsa da, dünya başkentlerinde gözler yeni Başkan Biden’a çevrildi. Açıklamalarıyla ABD’nin en yakın müttefikleriyle dahi ilişkilerde gerilime yol açan Trump, yaklaşık 4 yıllık başkanlık döneminde Çin’le ticaret savaşını dünya gündemine taşımıştı. Biden’ın özellikle ticarette Çin’e yönelik sert adımları devam ettirip ettirmeyeceği merak ediliyor.

Pekin’de temkinli bekleyiş

Çin basınına göre, Komünist Parti yeni ABD yönetiminin ne yönde adımlar atacağı konusunda net değil. Devlete ait Global Times gazetesinde yayımlanan bir makalede, “Çin, Biden’ın seçilmesinin ilişkilerde bir rahatlamaya ya da yön değişimine neden olacağına dair bir yanılsamaya kapılmamalı. ABD’nin Çin’le rekabeti ve savunmacı politikaları daha da artacak” denildi.

Biden’ın geçiş ekibi, seçim sonrasında Çin’le ilişkilere dair resmi bir açıklama yapmadı. Ancak yeni dönemde de Çin’in ABD’nin dış politikasında en önemli gündemlerden biri olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

CNN’in yayımladığı Ben Westcott imzalı analizde, Washington-Pekin hattında yeni dönemde neler yaşanabileceği önemli başlıklar altında ele alındı.

Biden Çin için ne söylemişti?

Biden’ın başkan yardımcılığı yaptığı Barack Obama döneminde Çin, ABD dış politikasının en önemli unsurlarından biri haline gelmişti. Bunda özellikle Çin’in dünyanın ikinci en büyük ekonomisine dönüşmesi etkili olmuştu. Obama’nın başkanlığında ABD’nin Çin’e karşı Asya Pasifik bölgesinde askeri varlığını artırması iki ülke arasında gerilime yol açmıştı.

Öte yandan bazı analistlere göre bu dönemde güvenliğe odaklanan ikili ilişkiler, çatışmacı değil uzlaşmacı bir zeminde yönetildi. Obama, ABD’nin Çin’le ilişkilerinin 21. yüzyılı şekillendireceğini belirterek bu konuya ne kadar önem verdiğini ifade etmişti. Bu kapsamda Başkan Yardımcısı olarak birçok defa Çin’i ziyaret eden Joe Biden, bir araya geldiği Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından “Çin’in eski bir dostu” olarak nitelenmişti. Biden da, Pekin’le ilişkiler konusunda “Bu ilişkide yeni ve özgün bir model geliştirirsek sahip olduğumuz olanaklar sınırsız” demişti.

Trump ise son seçim sürecinde Biden’ı “Çin’e fazla yakın olmakla” eleştirdi. Buna karşı çıkan Biden, Demokrat Parti önseçim yarışının ilk aylarında, Çin lideri Şi için “eşkıya” ifadesini kullandı ve Pekin’in oyunu kuralına göre oynaması gerektiğini söyledi.

Demokrat Parti’nin nihai kampanya metninde Çin’den 22 defa bahsedilmesi de, Biden yönetiminde Çin’in daha da öne çıkacağını ortaya koyuyor. Metinde, “Demokratlar, Çin hükümetinin eylemlerine dair ekonomik, güvenlik, insan hakları konusunda endişeli olduğu durumlarda buna karşı koymakta net, güçlü ve tutarlı adımlar atacaktır” deniliyor.

Biden, Foreign Affairs dergisinin Mart-Nisan sayısında yayımlanan makalesinde şöyle yazmıştı:

ABD'nin Çin'e karşı sertleşmesi gerekiyor. Çin kendi istediğini yaptığı takdirde, ABD’nin ve Amerikan şirketlerinin teknolojilerini ve fikri mülkiyetlerini çalmaya devam edecektir. Ayrıca, kendi devlet işletmelerine haksız avantaj sağlamak ve geleceğin teknolojileriyle endüstrilerine hükmetme konusunda destek çıkmak için sübvansiyonlar kullanmaya da devam edecek.

Ticaret savaşları biter mi?

Trump yönetimi, Çin’le ticaret açığını azaltmak amacıyla 2018’den bu yana Çin’e yönelik çok sayıda kısıtlamayı hayata geçirdikten sonra, geçen ocakta Pekin’le ticaret alanında bir ön anlaşmaya varmıştı. Ancak Çin’le ticarete dair birçok başlıkta henüz kesin bir anlaşma yok.

Seçim öncesindeki açıklamalar, Biden’ın ticarette Çin’i zorlayacak adımları sürdürmek istediğine ancak bunu ABD’nin geleneksel müttefikleriyle ittifak içinde yapmayı tercih ettiğine işaret ediyor. Biden, ekimde Trump’la katıldığı son başkanlık münazarasında da “Çin’in uluslararası kurallara göre oyunu oynamasını sağlardım. Yanımıza diğer dostlarımızı da alıp Çin’e ‘Bizim kurallarımız böyle. Ya buna göre oynarsın ya da ekonomik karşılığını vermemenin bedelini ödersin’ demeliyiz” ifadelerini kullanmıştı.

Biden’ın teknoloji rekabetinde Trump’ın Çin’e karşı attığı bazı sert adımları da benimseyebileceği belirtiliyor. Biden, eylülde, Çin’in TikTok uygulamasını eleştirerek “Bunun ABD’de milyonlarca gence erişebilmesi gerçekten de bir endişe kaynağı” diye konuşmuştu. Demokratların kampanya belgeleri, Biden’ın Çinli Huawei şirketinin 5G ağının uluslararası alandan dışlanması yönündeki politikayı da sürdürme niyetinde olduğunu gösteriyor.

Güney Çin Denizi sorunu nereye evrilir?

Özellikle Obama yönetimi, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki iddialarına karşı askeri adımlar atmaktan çekinmemiş ve bölgeye ABD donanma gemileri göndererek Çin’le anlaşmazlık yaşayan devletlerle ilişkileri güçlendirmişti. Bu dönemde ABD politikasına yön veren isimlerden Biden’ın başkanlık sürecinde Çin’e yönelik askeri adımları ileri taşıyabileceği belirtiliyor.

Biden, kampanya sürecinde, 2013’te Çin lideri Şi’yle bir konuşmasına değinerek “ABD uçaklarının bölgede uçmaya devam edeceğini söyledim. Bana bunu yapamayacağımızı söyledi. Ben de yapacağımızı tekrar ettim” demişti. Son haberlere göre, Biden geçen hafta Japonya Başbakanı Suga Yoşihide’yle yaptığı telefon görüşmesinde, Çin ve Japonya arasında anlaşmazlık yaratan Doğu Çin Denizi’ndeki adalar konusunda Tokyo’yu destekleyeceklerini vurguladı.

Tayvan, Sincan ve Hong Kong

Trump yönetimi, özellikle son yılında Çin’in bağımsızlığını kabul etmediği Tayvan’la ilişkileri ilerletti ve ülkeye milyarlarca dolarlık silah satışına yeşil ışık yaktı. Senatör olduğu dönemde Tayvan’la gayrı resmi ilişki kurulmasını destekleyen Biden’ın, Tayvan yanlısı bu politikayı da sürdürmesi bekleniyor.

Bir diğer konu da, Çin hükümetinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin son dönemde yoğunlaşan haberler. Trump yönetimi, Uygur politikaları nedeniyle Çin’e bazı yaptırımlar uyguladı. Biden ise, şubattaki bir seçim etkinliğinde, Çin lideri Şi’yi kastederek “Bu adam bir eşkıya, milyonlarca Uyguru yeniden eğitim kamplarında tutuyor” demişti. Biden kampanyasıysa, Çin’in Sincan’daki eylemlerini “soykırım” olarak nitelemişti. Kampanya ayrıca Biden’ın başkan seçilmesi halinde “demokratik değerleri savunma konusunda daha kararlı olacağını” duyurmuştu.  

Öte yandan birçok Uygur ve Hong Konglu demokrasi aktivisti, Biden’ın insan hakları konusunda Çin’e karşı Trump kadar sert olmayacağını düşündüklerini belirterek, Trump’ın yeniden seçilmesini istediklerini söylemişti.

 

Independent Türkçe, CNN

DAHA FAZLA HABER OKU