'Kuzeye' göç mevsimi!

Sudan kendi ihtiyaçlarının ve içinde bulunduğu koşulların farkındadır. Belki de bununla alınması gerekli olan en önemli ders, gerçeği ortaya koyma fırsatının elden kaçırılmamasıdır

Sudan Başbakanı Abdullah Hamddock ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo / Fotoğraf: Reuters

ABD'nin aracılığında İsrail ile Sudan arasında ilan edilen barış anlaşması, Sudan'ı yakından ve dikkatli bir şekilde takip eden gözlemcileri şaşırtmadı.

İki ülke arasındaki ilişkiler uzun zaman önce başladı ve farklı aşamalardan geçti. Sadık el-Mehdi, 1956 yılında babası Sıddık el-Mehdi ve Milli Ümmet Partisi'ni temsilen, İsrail'in Londra Büyükelçiliği Ateşesi Mordochei ile Londra'da bir araya geldi ve bir dizi toplantı gerçekleştirdi.

Toplantıların amacı, ekonomik işbirliği için bir formüle ulaşmak ve Sudanlı siyasetçilerin yönelimlerinden ve bunun üzerlerindeki etkilerinden korkan Abdunnasır'ın hasmı ile olan ilişkileri güçlendirmekti.


Sudan'ın 1956'da bağımsızlığını kazanmasının ardından, Sudan ile İsrail arasındaki ilişkiler dosyası İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan Mossad olarak bilinen istihbarat servisine devredildi.

O sıra Sudan'ın başkenti Hartum'da doğan İsviçre asıllı Yahudi işadamı Nessim Gaon'un adı çokça ve güçlü bir şekilde gündeme geldi.

Gaon, 'Noga Hilton' olarak bilinen iki ünlü otelin sahibi olmakla ve sanat eserleri olan tabloları toplamaya yönelik ilgisiyle biliniyordu.

Ayrıca Gaon, Sudan'ın İsrail ile koordineli olarak mali kolaylıklar ve ekonomik yardımlar elde etmesinde perde arkasında çok önemli bir rol oynadı.

Sudan'ın askeri darbe dönemine girdiği 1950'lerin sonuna kadar ilişkiler bu şekilde devam etti.


Ardından Hartum'daki yeni rejim İsrail'e bütünüyle düşman bir çizgi benimsemeye başladı ve iki ülke arasındaki ilişkiler kesildi.

İsrail dikkatini güneydeki ayrılıkçı isyancıların taleplerine odakladı. 1969'da iki taraf 'işbirliği' sürecine girdi. Uganda ve Kenya'daki üsler kullanılarak isyancılara istihbarat ve silah yardımı yapıldı.

Güney Sudan'daki isyancıların lideri General Joseph Lagu'ya İsrail'i ziyaret etmesi için bir davetiye gönderildi ve dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir ile Lagu arasında önemli bir görüşme gerçekleşti.


Sudan'daki iç savaş güneylilerin ilk siyasi kazanımlarıyla sona erdi, fakat İsrail'in Sudan ile 'ilişkisi' son bulmadı.

1970'lerin sonunda Likud partisinin lideri iktidara geldi ve dünyanın dört bir yanındaki Yahudileri İsrail'e geri döndürmek için devlet aygıtını harekete geçirmeye başladı.

Bunların arasında Falaşa olarak bilinen Etiyopya Yahudileri de vardı. Bu kimseler, hikayelerinin Hz. Süleyman ve Kraliçe Belkıs ile iç içe geçmesinden ötürü Yahudi vicdanında neredeyse efsanevi bir yere sahipler.


Yahudilerin Etiyopya'dan tahliyesi Sudan üzerinden 'gizli bir şekilde' başladı.

Bu operasyonlar Mossad tarafından Kızıldeniz'de Dalış Tesisi kurma bahanesiyle gerçekleştirildi.

Bu hikaye yakın zamanda filme uyarlandı. Bu operasyon 17 bin 500 Etiyopyalı Yahudi'nin İsrail'e tahliyesi ile sonuçlandı.


1981 yılında Sudan Devlet Başkanı Cafer Numeyri, dönemin İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron ile Kenya'da gizlice bir araya gelerek 'stratejik işbirliği' konusunda görüşmeler yaptı.

Ancak Mossad, Şaron'un Numeyri ile habersiz bir şekilde görüşmesine öfkelendi ve İsrail Başbakanı Menahem Begin'e görüşmeyle ilgili çekincelerini iletti.

Ardından Begin, Şaron'dan bu girişimi durdurmasını istedi. Ancak toplantı, Numeyri liderliğindeki Sudan ile İsrail arasındaki başka bir sürecin anahtarı oldu.

1984'te İsrail, Nimeiri'den kalan Etiyopyalı Yahudilerin 30 milyon dolar tutarında bir mali 'destek' karşılığında İsrail'e tahliyesi için yardım istedi.

Bu operasyon başarıyla tamamlandı ve 30 bin Yahudi Belçika uçaklarıyla İsrail'e tahliye edildi. Bu gizli operasyonun adı ise 'Musa Operasyonu' idi.


Mısır Halk Meclisi'nde hazır bulunan Sudan Devlet Başkanı Cafer Numeyri'nin yüzündeki 'memnuniyet gülümsemesi' tesadüf değildi.

Dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, kişisel olarak İsrail'e gitmeye hazır olduğunu açıklamış ve barış girişiminin ardından Sudan'ın Mısır ile olan siyasi ve diplomatik bağlarını kesmeyi reddettiğini ilan etmişti.


Sudan kendi ihtiyaçlarının ve içinde bulunduğu koşulların farkındadır. Belki de bununla alınması gerekli olan en önemli ders, gerçeği ortaya koyma fırsatının elden kaçırılmamasıdır.

Öte yandan ilişkilerin açık olması, gizli tutulmasından her zaman daha iyidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU