Öztrak: 2 milyoluk tazminat davası kabul edilse de edilmese de Kılıçdaroğlu’nun haklılığını kanıtlar

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na açtığı 2 milyon liralık tazminat davası nedeni ile eleştirdi

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı açtığı tazminat davası hakkında konuştu.

 Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında "Hakkı, hukuku ve adaleti yok eden tek adam vesayet rejiminin iki yılı doldu" dedi. Öztrak, bu iki yılda hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığının yok edildiğini savundu.

Öztrak, "Saray OHAL şartlarında yaptırdığı gayrimeşru, mühürsüz anayasa referandumuyla bir vesayet düzeni kurdu. Yürütmeyi tekeline aldı. Yasamaya pranga vurdu. Yargıyı kendisine karşı olanlara karşı kullanılacak bir silaha çevirdi" diye konuştu.

'Köşeye sıkıştıracağını düşünüyor'

İktidarın yargıda FETÖ taktiklerini sürdürdüğünü, yargıyı kendi vesayet rejiminin koltuk değneği haline getirdiğini ileri süren Öztrak, bugün ülkede yargıya güvenin dip seviyede olduğunu iddia etti. Adaletin önemine işaret eden Öztrak, şunları söyledi.

Dün basına yansıyan haberlere göre saray, yandaş yargıyı kullanarak açtığı yeni bir tazminat davasıyla sayın genel başkanımızı köşeye sıkıştıracağını düşünüyor. Ortaya atılan gerekçe ise sayın genel başkanımızın dün bir gazeteye verdiği röportaj. Bu röportajda Erdoğan ve ailesinin mal varlığı hakkında söylediği sözler.

Manevi tazminatın miktarının, bir taraf için zenginleşme yaratmayacak şekilde belirlendiğini dile getiren Öztrak, bu davanın sadece bu nedenle bile en baştan reddedilmesi gerektiğini söyledi. Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

Eğer bu dava kabul edilirse, mahkemenin 2 milyon Türk Lirası’nın 'sarayın kibirli kişisinde bir zenginleşme yaratmayacağını' kabul ettiği anlamına gelir. 2 milyon Türk Lirası ile Erdoğan ailesinin zengin olamayacak kadar büyük bir serveti olduğunu bu durum ortaya koyar. Yani Erdoğan'ın açtığı dava kabul edilmese de kabul edilse de, her iki durum da genel başkanımızın haklılığını kanıtlar.

ABD raporunu hatırlattı

Geçen yıl, ABD Temsilciler Meclisi Üyelerinin Dış İlişkiler Komisyonu'na Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda gerçekleştirdiği Barış Pınarı Operasyonu nedeniyle bir yaptırım paketi getirildiğini anımsatan Öztrak, bu paketin önemli maddelerinden birinin de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin mal varlığının, yatırımlarının, iş ilişkilerinin ve diğer gelir kaynaklarının araştırılması, bu konuda bir rapor hazırlanması olduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 22 Ekim 2019'da TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında yer alan, "Erdoğan'ın, 'Ey Trump, sen benim, ailemin, çocuklarımın mal varlığını mı araştıracaksın? Araştırmazsan namertsin, benim verilmeyecek tek kuruş hesabım yoktur. Ben hesap vereceksem Türk milletine hesap veririm' demesi gerekirdi" sözlerini aktaran Öztrak, "Bu sözlerin üzerinden daha bir yıl bile geçmedi. Erdoğan bu sözlerin gereğini yapabildi mi? Yapamadı. Emperyal güçlere cevap verebildi mi? Veremedi. Ağzını açıp tek bir söz söyleyebildi mi bu tehditlere karşı? Söyleyemedi" dedi.

Böyle bir durumda gerçek bir devlet adamının ne yapması gerektiğini, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bundan 15 yıl önce gösterdiğini söyleyen Öztrak, şunları kaydetti:

Kendisi ve kızı hakkında İsviçre'de hesapları bulunduğu iddiası üzerine Sayın Baykal, 'Benim ve ailemin İsviçre'de 1 kuruşu yoktur.' dedi. Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne giderek dava açtı. İsviçre'de kendisinin ve ailesinin hesabının olup olmadığı konusu Adalet Bakanlığı aracılığıyla İsviçre'den soruldu. Bu iftiranın gerçekle uzaktan yakından alakası olmadığı, 'resmen' ortaya kondu. İşte yapılacak olan budur, kendine güvenmek budur.

"Biz bunları hazmedemeyiz, sineye çekemeyiz"

"Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı koltuğu ABD başkanlık seçimlerine meze oluyor" diyen Öztrak, Biden’in sözleri ile ilgili ise şunları söyledi: 

Adayın bir tanesi haddini aşıp, 'Ona karşı muhalefete destek olacağız.' deyip beyefendinin değirmenine su taşırken, diğer aday da bunun adını 'dünyanın önde gelen diktatörleri arasında' zikredip, 'kendisi bir tek beni dinler' diye caka satıyor. Biz bunları hazmedemeyiz, sineye çekemeyiz. Çekmedik de zaten. 

Bu "ipe sapa gelmez sözler"in gündeme geldiği anda demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin hiçbir emperyalist himmete muhtaç olmadığını açık açık söylediklerini belirten Öztrak, duymak istemeyen kulakların duymadığını kaydetti.

Öztrak, "Sarayın altın çocuğu bugün sosyal medyadan Biden'ın sözlerini neden 8 aydır gündeme getirmediklerini açıklayıvermiş. 'Biz bunu zaten biliyorduk ama muhalefetin ne diyeceğini bekledik' demiş. Siz devletsiniz, devlet yönetiyorsunuz, biliyordunuz da ne yaptınız? Dışişleri bakanınız ne yaptı? Sizleri orada süs çiçeği diye mi oturtuyorlar. Çifter çifter maaşları bunun için mi size veriyorlar" şeklinde konuştu.

"ABD başkan adayı kalkmış ülkemizi aşağılarken, siz muhalefete tuzak kurmak için ülkeye edilen bu hakareti 8 ay boyunca sineye mi çekiyorsunuz" diye soran Öztrak, şunları söyledi: 

Bu nasıl devlet ciddiyeti? Nasıl devlet adamlığı? Ama bunları sadece siz değil, aynı zamanda Sayın Erdoğan da sineye çekiyor. Genel Başkanımız, 'mal varlığını Türkiye'ye getir.' dedi diye, 2 milyon liralık tazminat davası açmayı unutmuyor. Her zaman yaptığı gibi davanın muhatabını da istediği paranın cinsini de yanlış seçiyor. Erdoğan oturduğu koltuğun itibarını korumak için, davayı ABD Kongresi'ne açmalıydı. 2 milyon lira değil, 2 milyon dolar istemeliydi. Yapabildi mi? Yapamadı, gıkı çıkmadı. Bu suskunluk, bir beka meselesiyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. 

“2 milyon liralık tazminat davası demokrasiye saldırıdır"

Ülkeyi yönetenlerden emperyalist talepler karşısında dik durmalarını beklediklerini ifade eden Öztrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Sayın genel başkanımıza 2 milyon liralık tazminat davası açmak, suçunu gizlemek için muhalefeti susturma çabasıdır. Demokrasiye saldırıdır. Bu ilk de değil. Hatırlayacaksınız, genel başkanımız, 1 sterlinlik şirket üzerinden 15 milyon dolarlık para transferlerini belgeleriyle ortaya koydu. Erdoğan da yakınlarının 'Mevcut şirketlerini satmaları nedeniyle para geldi' diyerek bunu kabul etti. Ama genel başkanımıza tazminat davası açmaktan da geri kalmadı. Hakimlerin değiştiği, delillerin dikkate alınmadığı, hukuk ihlalleri bakımından ülkemizde ibretlik olan Man Adası davasında ülkeyi yönetenlerin akraba-i taallukatının ülkeye vergi ödememek için vergi cennetlerinde gerçekleştirdikleri işlerin, milyonlarca dolarlık para transferlerinin, 1 sterlinlik şirket üzerinden milyonlarca doların gelip geçmesinin sorgulanması gerekirken yandaş yargı, cezayı sayın genel başkanımıza kesti…

Bizler CHP ailesi olarak Genel Başkanımızın arkasındayız, zulmünüze karşı birlikte direneceğiz, bu yolda beraber yürüyeceğiz. Elinizden geleni ardınıza koymayın.

 

 

Independent Türkçe, AA 

DAHA FAZLA HABER OKU