Jeffrey: Rusya'nın Suriye'ye müdahalesi ne İran'ın ne de Esad'ın düşüşünü engelledi

Suriye Anayasa Komitesi'nin bir sonraki toplantısının 24 Ağustos'ta Cenevre’de düzenlenmesi bekleniyor.

James Jeffrey (Reuters)

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Rusya'nın Suriye'deki çatışmaların merkezinde yer aldığına dikkat çektiği açıklamasında Moskova’nın Suriye’ye müdahalesinin ne İran'ın ne de Esad'ın düşüşünü engellediğini söyledi.

Jeffrey, Şarku’l Avsat muhabirinin de bulunduğu ve video konferans yöntemiyle düzenlediği basın toplantısında Suriye’deki gelişmelerle ile ilgili bazı açıklamalar yaptı

İran’ın Suriye’deki iç savaşa 2015 yılına kadar büyük yatırımlar yapmasına rağmen muhalif grupların ilerleyişini engelleyemediğini ancak Moskova’nın müdahalesiyle özellikle havadan verdiği destekle sahadaki denklemi değiştirdiğini söyleyen Jeffrey, İranlı güçlerin sahada olmasına rağmen Tahran’ın yeterli kaynağa sahip olmadığını ve hava gücünün de bulunmadığını, Esad'ın düşmemesinin asıl sebebinin Rusya olduğunu kaydetti.

Rusya’nın Esad'ı müzakere masasına döndürmesini umduklarını belirten Jeffrey sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ruslar 2015 yılında (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) 2254 sayılı kararın altına imza attılar. Onlarla sık sık temaslarımız oluyor. Rejimin muhaliflerle görüşmek de dahil Anayasa Komitesi toplantısının düzenlenmesinde gösterdiği esnekliğin Rusların rejim üzerindeki baskısının bir sonucu olduğunu düşünüyoruz. Rusları daha fazlasını yapmaya çağırıyoruz. Bununla birlikte Rusya’nın henüz askeri çözümden siyasi çözüme tamamen geçiş yapma kararı almadığının da farkındayız."

BMGK’nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda kurulan Suriye Anayasa Komitesi’nin toplantısına katılan Suriye muhalefet temsilcilerinin yanı sıra Ortadoğu ve Avrupalı ülkelerin temsilcileriyle görüşmek için gelecek hafta Cenevre’ye hareket edeceğini bildiren Jeffrey, "Washington bu komitede bir taraf olmamasına rağmen yaklaşık 10 yıldır devam eden Suriye iç çatışmasına çözüm bulmak için siyasi süreci destekliyor" dedi.

Suriye Anayasa Komitesi’nin bir sonraki toplantısının 24 Ağustos’ta Cenevre’de düzenlenmesi bekleniyor.

Jeffrey, ülkesinin söz konusu sürecin ilerleyişini sabırsızlıkla izlediğini, yeni bir anayasanın yazılmasını ümit ettiğini, bunların gerçekleşmesi halinde son yapılan sahte seçimlerin aksine BM gözetiminde bütün Suriyelilerin katılım gösterdiği şeffaf ve özgür seçimlerin düzenlenmesini beklediğini kaydetti. "Washington bu durumu desteklemek için BM Temsilcisi Geir Pedersen ve diğer uluslararası ortaklarımızla sıkı temas halinde" ifadesini kullandı.

Jeffrey, görevi bırakacağına dair çıkan iddialarla ilgili Şarku’l Avsat muhabirinin yönelttiği soruya, bu yöndeki haberleri duyduğunu ancak böyle bir niyeti olmadığı yanıtını verdi. Jeffrey, İran Özel Temsilcisi Brian Hook’un istifası hakkında ise herhangi bir yorum yapmadı.

Suriye halkının tehdit, şiddet, saldırı, keyfi tutuklamalar, kimyasal silahlar, açlığa mahkum etme ve vahşice uygulamaları reddederek barış içinde yaşama iradesinin Esad rejimi tarafından kabul edilmesi gerektiği söyleyen Jeffrey, bu çatışmaya çözüm bulunması, DEAŞ ile El Kaide’nin yenilgiye uğratılması, BMGK’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak Suriye çatışmasına geri dönüşün bir daha mümkün olmadığı siyasi bir çözüme ulaşılması ve İran’a bağlı tüm güçlerin Suriye’den çekilmesinin sağlanması için çabalamaya devam edeceklerini vurguladı.

Jeffrey, ülkesinin söz konusu hedefleri gerçekleştirmek için Ceaser Yasası başta olmak üzere Suriye’ye ekonomik alanda uyguladığı maksimum baskı politikasını sürdüreceğini ve bu kapsamda uyguladıkları yaptırımlarla halkı değil rejimi hedef aldıklarının altını çizerek Suriye halkına şu ana kadar insani yardım alanında 11,3 milyar dolarlık harcama yaparak bu alanda birinci ülke konumunda olduklarını vurguladı.

Jeffrey, Suriye rejimine uyguladıkları yaptırımların kaldırılması için gereken şartları ise şöyle sıraladı:

- Esad rejimi ve unsurları, Suriye hava sahasını sivilleri hedef almak için kullanmaya son vermeli.

- Siyasi tutuklular serbest bırakılmalı.

- Rejim, insani yardımların evsiz kalan Suriyelilere ulaştırılmasında kolaylık sağlamalı. Göçmenlerin gönüllü dönüşlerine izin verilmeli.

- Savaş suçu işleyenler yargılanmalı.

Jeffrey, ABD yaptırımlarının Suriye rejimini iyice zayıf düşürdüğünü ancak rejimin bu duruma düşmesinin sebebinin İran’ın bölgede ‘Şii Hilali’ oluşturma hedefini kolaylaştırmasından kaynaklandığını ifade etti. İran’ın bu hedefe ulaşma çabaları Suriye’yi oldukça sarstı. Nitekim Suriye’deki savaşın arkasında da bu amaç yatıyor. İran’ın Şii Hilali oluşturma hedefi korkunç liman patlamasından önce de Lübnan’ı etkilemişti. Zira Lübnan’ın yerel para birimi de Suriye lirası gibi çökmüş durumdaydı. Bununla birlikte Esad'ın son yaptığı konuşmada ilk kez siyasi süreçten bahsettiğine dikkati çeken Jeffrey, halen İran ve Rusya’nın destekleriyle askeri çözümde ısrar eden Esad'ın bu sözlerine inanmamakla birlikte bunun söylem düzeyinde büyük bir değişim olduğunu vurguladı.

Jeffrey, Arap ve Avrupa ülkelerine, Esad rejiminin diplomatik ilişkilere dönmediği ve 2254 sayılı karara uymadığı sürece Arap Birliği’ne kabul edilmeyeceği ve Avrupalı yaptırımların kaldırılmayacağını iyice anlaması için güçlü mesajlar verme çağrısında bulundu.

Jeffrey, Esad rejiminin askeri seçenekte ısrar ettiğini ancak buna rağmen mart ayından bu yana hiçbir ilerleme kaydedemediğini hatta son 72 saat içinde İdlib çevresindeki rejim askerlerinin Türk kuvvetleri tarafından ağır yenilgiler aldığını söyledi. Rejimin zayıflığına rağmen çökeceğini düşünmediğini, ABD’nin Suriye’de rejim değişikliğini değil, rejimin davranışlarını değiştirmeyi amaçladığını kaydetti.

Jeffrey ayrıca ABD merkezli Delta Crescent Energy LLC adlı şirketin, Suriye'nin kuzeydoğusunda petrol çıkarmak, işlemek ve ticaretini yapmak üzere Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yaptığı sözleşmeyi savundu. Jeffrey, "ABD hükümeti Suriye'nin petrol kaynaklarına sahip değil, bu kaynaklar üzerinde kontrol veya yönetimi de yok. Sizi temin ederim ki petrol bölgesinin denetimi Suriye’nin kuzeydoğusunun evlatlarının elinde, başkasının değil" diye konuştu.

Suriye’nin doğu ve kuzeydoğusundaki petrol kuyularının büyük bir bölümü halen rejim denetiminin dışında. Söz konusu kuyular, ABD destekli SDG birlikleri tarafından kontrol ediliyor. Bölgedeki petrolden elde edilen paraların Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin temel gelir kaynağı olduğu biliniyor.

Suriye rejimi geçen hafta söz konusu petrol sözleşmesi için kınama mesajı yayınlamıştı. ABD’li yetkililer ise şirket ismi vermeden (medyada Delta Crescent Energy LLC olarak yer aldı) bu sözleşmenin petrol kuyularının modernizasyonunu amaçladığını belirtiyorlar.

Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu'nda geçtiğimiz günlerde yapılan bir oturumda Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, SDG Komutanı Mazlum Kobani'nin kendisine bir Amerikan şirketiyle Suriye'nin kuzeydoğusundaki petrol sahalarının modernizasyonu konusunda anlaşmaya varıldığını bildirdiğini söylemişti.

Graham, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya bu anlaşmayı destekleyip desteklemediğini sormuştu.

Pompeo bu soruya "Destekliyoruz. Anlaşmanın sağlanması umduğumuzdan uzun sürdü. Şimdi uygulama aşamasındayız" yanıtını vermişti.

Jeffrey, Perşembe günü yaptığı açıklamada, ülkesinin "Suriye’nin kuzeydoğusundaki yerel ortaklarının (SDG) ticari kararlarında hiçbir rolü bulunmadığını" belirterek ABD’nin Suriye yaptırımlarına takılmaması için "bu şirkete ruhsat vermek dışında hiçbir şey yapmadıklarını" söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump Suriye’den çekilme kararı almış ancak daha sonra bu karardan geri adım atarak birkaç yüz askerin Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrolü koruması için kalmaya devam edeceğini bildirmişti.

Pentagon Sözcüsü Jonathan Hoffman, perşembe yaptığı açıklamada, Suriye’deki ABD varlığının tek amacının DEAŞ’ın petrol kuyularını ele geçirmesini engellemek olduğunu belirtti.

Hoffman, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"(ABD’nin Suriye’deki varlığının) amacı, bir terör örgütünün, faaliyetlerini finanse etmek için petrole erişmesini engellemektir. Bu karar diğer taraftan ortaklarımızın bu bölgedeki teröristleri yenilgiye uğratmak ve yeniden imar girişimlerini finanse etmek için savunma operasyonlarını sürdürmelerine olanak sağlıyor."

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan

DAHA FAZLA HABER OKU