Kılıçdaroğlu: Aydınları, gazetecileri hapse atıp ne yapacaksınız?

CHP lideri İstinaf Mahkemesi'nin Cumhuriyet davasındaki cezaları onamasına tepki gösterdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu - Fotoğraf: AA

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki konuşmasında gündeminde Cumhuriyet gazetesi davası vardı. 

Kılıçdaroğlu İstinaf Mahkemesi'nin cezaları onamasının ardından bazı gazetecilerin yeniden cezaevine girecek olmasını eleştirdi. Aydınlara yeni bir tehdidin oluştuğunu savunan CHP lideri şöyle konuştu:
 

"Aydınları, gazetecileri hapse atıp ne yapacaksınız? Bunu içimize sindirebilir miyiz, adil, hakka, hukuka uygun olduğunu kabul edebilir miyiz? Türkiye'nin itibarını zedeliyorsunuz. Ne yaptıklarının farkında değiller. Türkiye'de yargının bağımsız olduğunu kimse söylemesin. Onu külahıma anlatın."


CHP Parti Meclisi Üyesi Eren Erdem'in aylardır, haksız şekilde cezaevinde tutulmasının da başka bir sorun olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, alt mahkemenin, "dışarı çıkabilir", üst mahkemenin ise "hayır" dediğini anımsattı.

Kılıçdaroğlu serbest bırakan mahkemenin daha sonra tutukluluğa devam kararı verdiğini dile getirerek "Bunlar hakim mi? Adalete en büyük zararı adalet mensupları veriyor" dedi.

Sözleşmeli er ve erbaşların sorunları

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu uzman er ve uzman onbaşıya verilen hakların, sözleşmeli er ve erbaşlara da sağlanmasını istedi.

Sözleşmeli er ve erbaşların görev süresinin 7 yıl olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:

"7 yıl sonra bunlar ne olacak, nereye gidecekler? Sorunları çözülmesi için kanuna madde konulmuş; 7 yıl görev yapanlar görevlerinin sonunda İçişleri ve Milli Savunma bakanlıkları, Devlet Personel Başkanlığı'nca bir yönetmelik çıkarılarak, bunlar kamuda görev alabilsinler. Ama halen yönetmelik çıkmıyor. 7 yılını doldurup ordudan ayrılanlar şu anda işsiz. Genelkurmay'ın ihtiyaçlarını karşılamak üzere, özellikle terörle mücadele için silah altına alınan, 7 yıl orduda eğitilenler, 7 yılın sonunda görevlerine son verilip sokağa atılıyor. Hangi gerekçeyle yönetmelik çıkmıyor? Genelkurmay Başkanlığı taslağı hazırlayıp ilgili birimlere gönderdi. Ama ilgili birimler onların kamuda görev yapmalarını istemiyor."


Kılıçdaroğlu, uzman er ve uzman onbaşıya verilen hakların sözleşmeli er ve erbaşlara da sağlanmasını isteyerek, bu haklar verildiğinde sorunların büyük ölçüde çözülebileceğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili Meclis Araştırma önergesi verdiklerini de söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun grup konuşmasından diğer satır başları şu şekilde:

"İşsiz sayısı 7-7,5 milyona çıktı

17 yıldır iktidardalar. Onların çocukları işsiz değil, onların çocuklarının bir eli yağda bir eli balda; sarayda, saray çevresinde, saraydan beslenenlerin çocuklarında işsiz yok. Kimin çocukları işsiz? Fakirin, fukaranın, garibanın, arkası olmayanın çocukları işsiz. Sen hala 'oyumu ona vereyim.' diyorsan, yarın ağzındaki lokmayı da alır, bundan hiç endişen olmasın. Milyonlarca insan geleceğinden endişe duyuyor, iyi eğitim alan birçok genç yurt dışına gitti. Öte yandan Türkiye'de işsiz sayısı 7-7,5 milyona çıktı.

Anadolu'nun içini boşalttılar

Bunlar iktidar olmadan önce 'Anadolu Kaplanları' diye bir laf vardı. Anadolu'yu ayağa kaldıranlar vardı. Kaplan kalmadı, Anadolu'nun içini boşalttılar.

Bir eli yağda, bir eli balda sosyete damat var. O, işsizlik, yoksulluk nedir bilir mi? Hayatında bir fakirin fukaranın sofrasına oturmuşluğu var mı? Anadolu nedir, ne değildir bilir mi? Bilemezler. AK Parti milletvekilleri işsizlik nedir bilirler mi? Hortumcu piyasa ekonomisinin en önemli aktörleri AK Parti milletvekilleridir. Yandaşlara çalışırlar, vatandaşlara çalışmazlar. Fakire fukaraya gelince 'din, iman', köşeyi dönünce de 'han, hamam'. Bunların felsefesi budur. Bu felsefeyi kimsenin unutmaması lazım.

Babalar gibi kuru soğan satıyorsun

İşi olup da son 1 yılda 706 bin kişi işinden oldu. Bu, 706 bin haneye gelirin girmemesi demektir. Bu evlerde çocuklar, kadınlar, gençler, iş arayanlar ne olacak? 706 bin haneye ateş düştü, kabul etmemiz lazım. 'Her işveren bir işçi alsın, işsizlik çözülür.' Bunu diyen Erdoğan'dı. Çözüldü mü? Hayır. İşveren de borçların altında ezilmiş vaziyette. Binlerce, yüzbinlerce üniversite mezunu var iş bulamıyorlar. Devlette liyakatı bitirdiysen işsizlik sorununu çözemezsin. Plan, programınız olmazsa işsizlik sorununu çözemezsiniz. 3,5 milyon Suriyeli'yi ülkeye getirirsen işsizlik sorununu çözemezsin, büyütürsün. Hazine'nin başına damadı getirirsen, devletin hazinesini damada teslim edersen; devletin arsalarını limanlarını satarsan işsizlik sorununu çözemezsin. Fabrikaları sattın, şimdi de domates satıyorsun. Şu geldiğin noktaya bak.

Bir yılda gübreye gelen zam yüzde 60-80 arasında, zirai ilaçta yüzde 100'ün üzerinde, yerli tohumda yüzde 30, ithal tohumda 50-55, fidede yüzde 30-35, naylonda (serada kullanılan) yüzde 80-90, döllenmede kullanılan arı yüzde 27, mazotta yüzde 23. Çiftçi borç batağı içinde, üretemiyor.

İzmir'de 35 bin eve 10 kilo soğan 10 kilo domates teslim edeceğiz

İzmir'de 35 bin fakir aile var. Öyle tanzim satış mağazaları kuralım, gelsinler alışveriş yapalım değil, 35 bin eve 10 kilo soğan, 10 kilo domates götürüp teslim edeceğiz. Hiçbiri gidip tanzim satış mağazaları önünde kuyruğa girmeyecek. Hiçbiri cebinden para vermeyecek. Herkesin evine teslim edilecek. İşte sosyal adalet budur. Böylece bu mesele de bitmiş olacak.

Efendim diyor ki 'Bu kuyruk, varlık kuyruğudur.' Eskiden yokluk kuyruğuydu şimdi 'varlık kuyruğu'. Peki sevgili kardeşim, en varlıklı adam sensin, milyarları götüren sensin, cebini dolduran sensin, sarayda oturan sensin, uçak sarayda oturan sensin. Şimdi kendisine bir de Amerika'da saray yaptırıyor. O sarayı da yaptıran sensin. Sen niye bu kuyrukta yoksun? Madem 'varlık kuyruğu' sen de bu kuyruğa gir, damadın girsin bu kuyruğa. Bütün AK Parti milletvekillerini al, hep beraber kuyruğa girin. Vatandaş niye kuru soğana muhtaç oldu? Vatandaşın aklıyla dalga geçiyorlar. Emin olun okurken üzülüyorum bu memleketi kimlere teslim ettik diye. 'Varlık kuyruğu'ymuş. İnsan bunu söylerken biraz utanır. Biraz haya eder."

Çayyolu artık 'Çayyolu koridoru' oldu

Çayyolu'na bakın, orası artık 'Çayyolu koridoru' oldu. İki tarafta da beton bloklar yükseliyor. Şikayet eden kim? Erdoğan. Çayyolu'na giderken bizim Genel Merkez'in hemen ön tarafında, cadde üzerinde 34 bin 754 metrekarelik bir arsa var. Bu arsaya sınırsız kat yapılması imkanını veren karar bu. Cumhurbaşkanı kararı. Sınırsız kat çıkma imkanını veren Recep Tayyip Erdoğan. Hani sen 'Bizim kültürümüzle örfümüzle adetimizle bağdaşmıyor. Bu yüksek binalara kim, nasıl izin verdi' diye bağırıp çağırıyordun. Acaba Erdoğan'ın yerine başka biri imza atıyor, onun da haberi yok mu diyorum. Bunu söylüyorum ki haberi olsun. İptal et bu kararı. İptal etmeyecek çünkü bu belli. Büyük bir ihtimalle alıcısı da bellidir. Kupon arazi çünkü. Nasıl olacağı belli, yüksek kat veriyorlar, istediğin kadar çıkabilirsin sonra vatandaşın önüne çıkıyor, 'Kim yaptı bu yüksek binaları.' Kim izin verdi? İzin verenin Allah belasını versin."

 

DAHA FAZLA HABER OKU