Hukukçulardan Adalet Bakanlığı'na açık mektup

ÇHD, Demokrasi İçin Hukukçular, Katılımcı Avukatlar, Kartal Hukukçular Derneği, Sosyal Hukuk ve ÖHD, Adalet Bakanlığı’na tutuklu ve hükümlülerin günlerinde yaşadıkları sorunlara dikkat çeken bir açık mektup yayınladı

Fotoğraf: Pixabay

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Katılımcı Avukatlar, Kartal Hukukçular Derneği, Sosyal Hukuk, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, Adalet Bakanlığı’na tutuklu ve hükümlülerin günlerinde yaşadıkları sorunlara dikkat çeken bir açık mektup yayınladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

​Uluslararası sözleşmelerin de hatırlatıldığı mektupta şunlar kaydedildi:
 

Türkiye cezaevlerinde 300.000 civarında mahpus ve 150.000 çalışan kamu görevlisi bulunmaktadır. Genelde toplum sağlığı açısından, özelde mahpusların, mahpus aileleri ve onlarla ilişkili kamu görevlileri ile ailelerinin salgın nedeniyle ikincil zarar görme riskinin önlenmesi önem taşımaktadır.


"Siyasi mahpusların kapsam dışında tutulmasına ilişkin yaklaşımlar kabul edilemez"
 

Cezaevlerinin yoğunluğu nedeniyle mahpusların beslenme, temizlik, tıbbi tedaviye ulaşım bakımından son derece dezavantajlı durumda olduğu toplumun bilgisi dahilindedir. Salgın nedeniyle mahpusların yaşamı, bedensel ve ruhsal sağlığı her zamankinden daha fazla risk altındadır. Tedbiren uygulanan ziyaret sınırlamaları mahpusların ruh sağlığını daha da olumsuz etkilemekte, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri karşısında mahpusu korumasız kılmaktadır.

Bugünlerde Meclis Başkanlığı'na sunulan yargı paketindeki infaz indirimi düzenlemesinde, anayasal eşitlik ilkesinden ayrılarak siyasi mahpusların kapsam dışında tutulmasına ilişkin yaklaşımlar kabul edilemez. Aslolan; bağımsız olmayan mahkemeler tarafından siyasi muhalifler, hak savunucusu avukatlar, insan hakları aktivistleri, gazeteciler hakkında adil yargılama ilkesine aykırı, infaz nitelikli siyasi yargılamaların devasa haksız sonuçlarının ortadan kaldırılmasıdır.

Küresel salgında 300 000 mahpus ve 150 000 cezaevi çalışanının ve onların yakınlarının gereksiz acı ve mağduriyetlerine sebep olunmadan; tüm tutuklu ve hükümlülerin sağlıklı yaşam hakkının korunması için acilen önlemlerin uygulanmasını talep ediyoruz.


Mektupta, şu talepler yer aldı:
 

Virüsün etkisi bakımından yüksek risk grubu içerisinde en dezavantajlı pozisyonda olan astım, böbrek ve şeker hastalıkları gibi kronik hastalıkları olanlar; açlık grevindekiler; çocuklar, hamile ve çocuklarıyla birlikte hapishanede kalmak zorunda kalan kadın tutuklular ile 40 yaşın üzerindeki tutukluların öncelikli tahliyeleri sağlanmalıdır.

Tutukluluk durumunun ceza değil tedbir olduğu gözetilerek, tutuk halinin bir son çare olarak kabulu ile, mesleklerini icra ettikleri için tutulan hak savunucusu avukatlar, politik gerekçelerle cezaevlerinde tutulanlar koşulsuz olarak, diğer tüm tutuklular, gerektiği takdirde başkaca adli kontrol tedbirleri uygulanarak serbest bırakılmalıdır.

Hükümlüler, salgınla ilgili tedbir mahiyetinde infaza ara verme uygulaması ile ve adli denetim mekanizmaları etkin kullanılarak tahliye edilmelidir. Hali hazırda cezaevlerinde yaşam ve sağlık hakkının korunması için yeterli ve dengeli beslenme ihtiyacı karşılanmalı, cezaevleri düzenli olarak dezenfekte edilmeli, hijyen ve sağlık hakkı gecikmeksizin sağlanmalıdır.


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU