"Metin Feyzioğlu'nun ekseni kaydı..." “Milli duruş” çağrısı yapan Barolar Birliği Başkanı’na örgütünden itiraz var

İstanbul Barosu'nun Türkiye Barolar Birliği Delegeleri, son dönemdeki “siyasi” çıkışları nedeniyle Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu ile ilgili açıklama yaptı, “iktidarla uyumlaştığını” söyledi

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Rize ziyaretindeki açıklamalar nedeniyle bir süredir tartışmaların merkezindeydi.

Kentte siyasi partileri ziyaret eden Feyzioğlu, AK Parti İl Başkanlığı'nda gazetecilerin sorularını yanıtlamış, “Milli bir duruşa ihtiyaç var. Milli konularda, milli beraberliğimizi sağlamlaştırmalıyız. Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek isteyen hain FETÖ’cüleri ve bu hainlerle el ele vermiş hain PKK’lıları ve onların tetikçisi hain DHKP-C’lileri, her türlü terör örgütünü Allah’ın izni ile kahredeceğiz” demişti.

Birbiri ardına istifa çağrısı

Bu sözlerin ardından barolardan ardı ardına istifa çağrısı geldi. Adana, İzmir, Antalya, Ankara örgütleri, Barolar Birliği Başkanı’nın “siyasi mesajlar” verdiğini, bunun kabul edilemez olduğunu duyurdu.

Son çağrı TBB’nin en kalabalık örgütü olan İstanbul Barosu’ndan... İstanbul Barosu'nun Türkiye Barolar Birliği Delegeleri yazılı bir açıklama yaptı, “Bir süredir TBB Başkanı nezdinde ciddi bir 'eksen kayması' yaşanmakta olduğunu tespit etmekteyiz. 'Birlik ve beraberlik', 'beka' gibi soyut ve değişken kavramlar, hukuk ihlallerinin üzerini örtecek bir kılıf olarak kullanılamaz ve buna izin verilemez” denildi.

"İktidarla uyumlaştı"

İstanbul Barosu Türkiye Barolar Birliği (TBB) Delegeleri’nin açıklaması 7 maddeden oluştu. Feyzioğlu’nun son dönemdeki açıklamalarının “iktidarla uyumlaştığını” savunan İstanbul Barosu “endişeliyiz” dedi. 

Açıklamadan öne çıkan unsurlar şöyle:

"TBB Başkanı nezdinde ciddi bir “eksen kayması” yaşanmakta olduğunu tespit etmekteyiz. Bir süre, müzakere ortamının diri tutulması adına “İhtiyatlı bir iyimserlikle” götürülen yaklaşımların, giderek yerini “iktidarla uyumlaşan” bir retoriğe terk etmekte olduğuna tanık olmaktayız. İstanbul Barosu Delegeleri olarak, siyasal iktidarın “yargı sabıkası”nı değerlendirip, gelecek planlamalarının hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı olmadığını ve olamayacağını görüyoruz. İşaret etmeye çalıştığımız “eksen kayması” daha kaygan yeni zeminlere yönelirse, “müzakere ruhunun” kazanımlarımızı geriye götüren daha derin kayıplara sebep olabileceği endişesi taşımaktayız."

Açıklamada, Feyzioğlu’nun “devlete siper olan” bir görüntü ortaya koyduğu vurgulandı. “Terörle mücadelenin gerekli olduğu, devletin ve ülkenin bekasının her yurttaş bakımından önem taşıdığı bütün tartışmaların dışındadır. Ancak Sayın TBB Başkanı’nın bu kavramları kullanırken,’devlete siper olan’ görüntüsü vermesi, kaygılarımızın bir başka kaynağıdır” denildi. 

Bu tavrın barolarda kaygı yaratmasının hukuki zemini de çizildi açıklamada:

“Devlete siper olma görevi, önce hukuka aykırılıkların görmezden gelinmesine, adil yargılanma ilkesinin inkârına neden olacaktır. İhlallerin doğrudan kaynağı konumunda bulunan devlet erkini kullananların dayanağı olmayı tercih etmek, mesleğimize özgülenen her türlü felsefi yaklaşımın da reddi anlamına gelecektir. ‘Birlik ve beraberlik’, ‘beka’ gibi soyut ve değişken kavramlar, hukuk ihlallerinin üzerini örtecek bir kılıf olarak kullanılamaz ve buna izin verilemez.”

İstanbul Barosu, hukukçuların iktidarla aynı söylemi kullanmaması gerektiğini söyledi, "Terörün ülke bütünlüğüne verdiği zararı önemseyip lanetlesek de, kendimizi terörle mücadelenin bir unsuru görüp, öyle değerlendirmedik. Bu çok tehlikeli silahı, meslektaşlarımızın eleştirilerine yanıt verirken çekmedik" denildi.

Referandumlar ve seçimlerde “adil seçim” ilkesini gözeterek yaptığımız çalışmalarda, YSK’nın yapısından ve kararlarından başlayarak, bizzat tanık olduğumuz oy manipülasyonlarını gizleyip, “küresel oyun” olarak meşrulaştırmak yerine, itiraz söylemeyi tercih ettik. Gerçeği görüp ifade ederken, başka hiçbir taktik algı içinde olmadık. Bizim de kutuplaşmadan ve onun doğurduğu sonuçlardan ciddi kaygı ve yakınmalarımız oldu. Ancak bunu hukuksal temelli sebep ve sonuçları açısından irdelemekle yetindik. Toplum mühendisliğine soyunmadık.

İstanbul Barosu'nun açıklamasında avukatlık mesleğinin çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu savunuldu ve şöyle denildi:

"Böyle bir ortamda, 79 Baronun farklı siyasal ve toplumsal yaklaşımlarına rağmen, mesleğe dair birlikteliğinin korunmasını sağlayacak, mesleğin genetik yapısından üretilen, iktidarla ve de muhalefetle cümle bazında tekrara düşmeden müzakere ve ifade etme beceri ve özenine  sahip  bir  “Birlik Siyasetine” ihtiyacımızın olduğunu düşünüyoruz. Birlik Başkanımızın da bu siyasetin kurgulanması ve yürütülmesinde başta faktör olması gerektiği kanısındayız." 
 

DAHA FAZLA HABER OKU