Deniz Zeyrek: Deprem öykümüz Kırmızı Pazartesi’ne dönmesin!

Zeyrek, olası İstanbul depremi için yetkililere çağrıda bulundu ve uyardı: Aksi halde göstere göstere gelecek bir cinayete dönüşecek

Fotoğraf: AA

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Elazığ’da yaşanan depremin ardından İstanbul için yetkililere çağrıda bulundu.

Zeyrek, “Olası İstanbul depreminde karşımıza çıkacak yıkımın, Elazığ ve Malatya'da oluşan yıkımın binlerce katı olacağını kendimize itiraf etmeliyiz. Ülkenin bütün kaynaklarını vakit kaybetmeksizin kentsel dönüşüme aktarmalıyız” diyerek, “Aksi halde yaklaşan deprem, Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi adlı eserinde anlattığı cinayet gibi, göstere göstere gelecek bir cinayete dönüşecek” ifadesibi kullandı.

Zeyrek, Sözcü’deki köşe yazısında,  “Marmara depremi gibi çok büyük ölçekli bir depremde bu kapasite yeter mi, aynı başarıyı gösterebilir miyiz?” sorusuna işaret ederek, “Türkiye, deprem sonrasına hazırlıklı. Kriz yönetimi konusunda, yaşanan acı deneyimlerden dersler çıkarmışız. Arama/kurtarma, felaket bölgesine hızlı müdahale, iletişim dahil ihtiyaçların belirlenip karşılanması gibi konularda ilgili bütün kurumlar bürokrasiye takılmadan harekete geçebiliyor” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Peki ya deprem öncesi?” diye soran Zeyrek, “Maalesef üzerinde milyonlarca insanın yaşadığı yüzlerce yerleşim yeri bulunan iki büyük fay hattının geçtiği Anadolu'da ‘hazırlıklıyız’ ifadesini deprem öncesi için kullanmak mümkün değil” tespitini yaptı.

“Elazığ'da çekilmiş hava fotoğraflarına baktınız mı hiç? Aynı zemin üzerinde yan yana, hatta bitişik yapılmış binaların bazıları yere yapışmış ama yanlarındaki binalar dimdik ayakta. O tür fotoğrafların olduğu yerlerde yıkımın depremin şiddetinden ya da zeminden kaynaklanmadığını, sorunun inşaatta olduğunu anlamak için inşaat mühendisi olmaya gerek var mı?” diyen Zeyrek yazısının devamında şunları kaydetti:

Bakın, son depremin merkez üssü Sivrice'de çok büyük hasar yok.
Neden biliyor musunuz?
Yakın geçmişte yaşanmış iki büyük deprem, hem devleti hem vatandaşları önlem almaya sevk etmiş. Binalar depreme dayanıklı hale getirilmiş.  Haliyle de bu büyük depremin merkez üssünün tam üzerinde kurulu o şirin ilçede sadece 10 civarında yapı hasar görmüş.
Bundan sonra başta İstanbul olmak üzere deprem riski büyük olan bütün illerimiz için hepimiz elimizi vicdanımıza koymalıyız.
Olası İstanbul depreminde karşımıza çıkacak yıkımın, (en iyimser tahminle bile) Elazığ ve Malatya'da oluşan yıkımın binlerce katı olacağını kendimize itiraf etmeliyiz. Ülkenin bütün kaynaklarını vakit kaybetmeksizin kentsel dönüşüme aktarmalıyız.
Depremde yerle bir olacak binaların hepsini içinde oturan vatandaşlar da devlet de yerel yönetimler de biliyor.
Onların yerine yapılacak yeni binalar için “ne kadar rant elde ederiz” diye değil “ne kadar sağlam yaparız” diye bakarsak bütün sorun çözülür.
Aksi halde yaklaşan deprem, Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi adlı eserinde anlattığı cinayet gibi, göstere göstere gelecek bir cinayete dönüşecek.
Depremle ilgili öykümüz Kırmızı Pazartesi'ne dönmesin!

 

Sözcü

DAHA FAZLA HABER OKU