Birleşik Krallık'ta terör suçundan hüküm giymiş mahkumlar diğer mahkumları radikalleştiriyor

The Independent Özel Haber: Aşırıcılık nedeniyle gözden geçirilen mahkumların sayısı herhangi bir zamanda 800'ü bulabiliyor

Londra Köprüsü'ndeki terör saldırısını gerçekleştiren kişi daha önce bombalı saldırı planlamaktan hapse atılmıştı (Reuters)

Birleşik Krallık'ta hapishane yönetiminin ataleti nedeniyle terör suçuyla hüküm giyenlerin, yüksek güvenlikli cezaevlerindeki diğer mahkumlarla iletişim kurabildiği ve onları radikalleştirebildiği ortaya çıktı.

Şu an Britanya'da terör suçları nedeniyle tutuklu bulunan 200'den fazla kişi olsa da yüzlerce mahkum da potansiyel birer aşırılık yanlısı diye tanımlanıyor ve cezaevi görevlileri gerçek sayının çok daha yüksek olduğundan endişe duyuyor.

Ancak bu kişilerin takibi, mahkumları özel bir bölüme sevk etmekle görevli, eğitimleri ''tamamen yetersiz'' kabul edilen, iş yükü ağır personele bırakılıyor.

Bu uyarı, sahte patlayıcı yelek giyen iki mahkumun HMP Whitemoor'da şüpheli bir terör saldırısı başlatmasının ardından geldi.

Önceki gün mahkemede, Buckingham Sarayı'nın dışarısında polis memurlarına kılıçla saldıran adamın HMP Belmarsh'ta tutulurken terör suçlamalarından nasıl kurtulacağına dair ipuçları aldığı ifade edildi.

Kasımda Londra Köprüsü'ndeki terör saldırısıysa, başka bir saldırı planından dolayı çarptırıldığı hapis cezasını doldururken kendisine radikalleşmeyi önleyici programlar uygulanan radikal bir dinci tarafından gerçekleştirilmişti.

Adalet Bakanlığı, hapishane görevlilerinin şüpheli davranışları bildirmek için eğitildiğini söylese de sendika, bu eğitimi “tamamen yetersiz” diye nitelendirmiş ve personelin uyuşturucu ve şiddet krizleriyle uğraşırken radikalleşmeyle başa çıkmak için fazla geniş bir görev tanımları olduğunu söylemişti.

Cezaevi Görevlileri Derneği Genel Sekreter Yardımcısı Mick Pimblett, yeni çalışanlara başlangıç eğitimi sırasında bir günlük aşırıcılık eğitimi verildiğini fakat kendisinin 30 yıllık çalışma hayatında böyle bir eğitimi hiç almadığını söyledi.

The Independent'a konuşan Pimblett, yüksek güvenlikli hapishanelerdeki hapishane memurlarının B ve C kategorisi hapishanelerdeki meslektaşlarına göre daha "bilgili" olduğunu söyledi. Terör mahkumları, bırakılmadan önce B ve C kategorisi hapishanelere gönderiliyor.

Pimblett, "Memurlar bununla günlük olarak ilgilenmediğinden sorunlar olabiliyor" diye ekledi.

İstihdam düzeyleri de bir sorun. Personel düzeni korumak için elinden gelenin en iyisini yapıyor, her şeye yetişmeye çalışırken zamanlarının tükendiği noktaya geliyorlar. Mahkumlardan istihbarat toplamaya yetişemezler.

Kasım 2018'de emekli olan eski hapishane görevlisi, personelin Urduca ve Arapça gibi diğer dilleri konuşan mahkumların tartışmalarını anlamayabileceğini söyledi.

En son istatistiklere göre, Birleşik Krallık'ta 224 kişi terörle ilişkili suçlardan tutuklandı. Bu kişilerin 4'te üçü İslamcı diye sınıflandırılırken, yüzde 17'sini aşırı sağcılar oluşturuyor.

Ancak, herhangi bir zamanda “terörle mücadele uzmanı vaka yönetimi süreci” kapsamında tutulan 500 ila 800 mahkum mevcut.

Yüksek güvenlikli yerleşkede çalışan bir hapishane memuru, The Independent'a bu rakamın dahi içerideki gerçek radikal İslamcıların sayısının “yakınından bile geçmediğini” söyledi.

Memur, “5 ya da 6 yıldır içeride olan biri var diyelim, sıradan bir suçlu. Birdenbire radikalleşerek Batı'ya dair ne varsa nefret ediyorlar” diye ekledi.

Gerçek ismini vermek istemeyen memur, cuma namazlarının bağlantı kurma aracı olarak kullanıldığını ve memurların “bu konuda hiçbir şey yapamadığını” söyledi.

Memur, “Çıktığında içeri girdiğinden daha fazla tehdit oluşturan birçok kişi var” diye ekledi.

Birçoğu normal yaşam tarzlarına geri dönecek ama bazıları hapishanede kaldıkları zaman zarfında öylesine radikalleşecek ki dışarı çıkıp Batı'ya saldırmak isteyecek.

Hapishanelerdeki radikalleşmeye dair endişeler sıkça dile getirildi. Müslüman "çetelerin" ve terör suçundan hüküm giymiş mahkumların varlığının "diğerleri üzerinde olumsuz etki” yarattığına dair uyarılarda bulunan resmi teftişler de buna dahil.

Westminster saldırganı Halid Mesud, cezaevindeyken Müslüman olduğu düşünülen, terör suçundan hüküm giymiş mahkumlar arasında yer alırken, diğer Müslümanların içeride radikalleştiği iddia ediliyor.

 

 

Hapishanelerdeki İslamcılığa dair 2016 tarihli bir incelemede, en tehlikeli mahkumlar için ayrı merkezler yaratılması önerilmişti fakat bu üç birimden biri aralıkta boşaltılmış ve kapatılmıştı.

Soruşturmaya yöneten eski hapishane müdürü Ian Acheson, hala “ağ oluşturma ve radikalleşme için hayli olanak” olduğunu söyledi.

The Independent'a konuşan Acheson, “Ayrı birimlerde tutulmayan terör suçundan hüküm giymiş mahkumlar, normal konumlarda oldukları takdirde aşırılık yanlısı olmayan kişilerle ilişki kurmakta özgür" dedi.

Güvenlik açısından bu, anlam ve heyecan arayışındaki çoğunlukla hiddet dolu ve savunmasız genç erkeklere hazır erişime sahip oldukları anlamına geliyor. Takip edilip edilmemeleri veya potansiyel olarak yıkıcı faaliyetlerin fark edilip edilmemesi, büyük ölçüde personelin müsait olmasına, yeteneğine ve güvenlik istihbarat raporları sunmadaki becerisine bağlıdır; bir de raporların operasyonel zincirde daha çok harekete geçirilmesine.

Adalet Bakanlığı, aşırıcılık endişelerinin terörle mücadele uzmanlarına bildirildiğini söyledi. Terörle mücadele uzmanları, hapishane yönetimi, istihbarat servisleri ve denetimli serbestlikle ilgili ortak bir aşırıcılık biriminin parçası.

İçişleri Bakanlığı ve Kabine İşleri, uzmanların aşırıcıları nasıl yönettiğini gözden geçirse de bulgular kamuoyuyla paylaşılmıyor.

Ancak son dönemde ortaya çıkarılanlar, sistemin başarısız olduğunu gösteriyor. 28 yaşındaki Osman Han, önceki bombalı saldırı planından dolayı girdiği hapishaneden şartlı tahliyeyle çıktıktan bir yıl sonra Londra Köprüsü'ndeki terör saldırısını düzenledi.

Han, 2015'te bir İngiliz askerinin kafasını koparmayı planlayan Brusthom Ziamani'yle aynı iki hapishanede kalmıştı.

Kendi hücresinde "şeriat mahkemeleri" kurabildiği ve 9 Ocak'ta HMP Whitemoor'daki terör saldırısına katıldığı iddia edilen kişi de dahil olmak üzere diğer mahkumları radikalleştirebileceği bildirilmişti.

Önceki gün mahkemede, bir terör şüphelisinin aralarında Parsons Green bombacısının ve IŞİD infazcısı İslamcı John'u tanıdığını iddia eden bir kişinin de olduğu aşırıcılarla nasıl tanıştığı dinlendi.

Mohiussunnath Chowdhury, kılıçla Buckingham Sarayı'nın dışındaki polis memurlarına saldırdıktan sonra tutuklu yargılama sürecini Ağustos 2017'den Aralık 2018'e kadar Londra hapishanesinde geçirmişti.

İddiaya göre, Chowdhury sivil polis memurlarına, mahkum arkadaşlarının hüküm giymekten kurtulması için ona nasıl ipucu verdiğini ve o ipuçlarıyla yeniden yargılandığı davadan beraat ettiğini anlattı. Chowdhury, “cezaevindeyken benzer düşünen kardeşlerinden çok şey öğrendiğini” söyledi.

Chowdhury, serbest bırakılmasından sonra yeni saldırılar planladığı suçlamasıyla yargılanıyor.

2017'de, “üç silahşör” olarak bilinen üç terör hükümlüsü hapishanede kalabalığa karışmalarına izin verilince birlikte yeni bir saldırı planlamıştı.

Adalet Bakanlığı sözcüsü konuya dair şunları söyledi:

29 binden fazla cezaevi görevlisi, hapishanelerimizde radikal davranış belirtilerini tespit etmek için aşırıcılık konusunda bilinçlendirme eğitimi aldı. (Hapishane görevlileri) Şüpheli aşırılıkçıları cezaevi ve denetimli serbestlik boyunca izleyen ve engelleyen terörle mücadele uzmanları ağımıza hayati bir istihbarat sağlıyor. Son üç yılda 4 bin 400 hapishane görevlisini daha işe aldık. Bu üç yılda hapishanelerimizi dönüştürmek ve güvenliği artırmak için harcama yapıyoruz, fazladan 2,75 milyar sterlin (yaklaşık 21 milyar 84 milyon 719 bin TL) harcıyoruz.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/uk

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU