İzmir’de bir yıl önce trans kadın Hande Buse Şeker nefret cinayetine kurban gitti. Şeker’i öldüren, polis memuru V.H. Hakkında iddianame hazırlandı. V.H. hakkında hazırlanan iddianamede, sanığın evdeki diğer trans kadın Y.A.’ya yaralı haldeyken, Şeker’e de öldükten sonra cinsel saldırıda bulunduğu belirtildi.
Tükenmez Haber'den Özlem Temena'nın haberine göre bugün gerçekleşecek davada avukatları ve LGBTİ+ örgütleri, Hande Buse Şeker için adalet isteyecek.
STK’ların müdahillik taleplerinin reddedilmesinden, ‘kapalılık kararı’nın kaldırılmamasına kadar birçok kez hak ihlalinin yaşandığı davada avukatlar ve Şeker ailesi ‘adil yargılanma’ yapılmasını istiyor.
Dava öncesi Tükenmez Haber’e konuşan Avukat Sena Yazıbağlı ve İzmir Barosu LGBTİ Komisyonun’dan Evrim Demirtaş, mahkeme tarafından getirilen ‘kapalılık kararının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini’ dile getiriyor.
Trans cinayetine ilişkin ilk duruşma 21 Haziran’da İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü.
Davada adım adım birçok hak ihlali yaşandı. Bunlardan ilki ise STK’ların müdahillik taleplerinin reddedilmesi oldu.
Mahkeme, İzmir Barosu Başkanlığı, Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği, İnsan Hakları Derneği, Genç LGBTİ Derneği adına katılmak isteyenlerin taleplerini “Suçtan doğrudan zarar görmediklerini’ gerekçesiyle reddetti.
"Olay yeri inceleme görüntüleri mesai bitimine yakın verildi"
Dava sürecini özetleyen Sena Yazıbağlı, sanığın polis olması nedeniyle birçok hak ihlali yaşandığını belirtiyor.
Yazbağlı olay yeri incelemenin ‘jandarma tarafından yapılsın taleplerinin de yerine getirilmediği bilgisini veriyor:
"Sanığın polis memuru olması nedeniyle, olay yeri incelemesi ve soruşturmayı emniyet yerine jandarmanın yürütmesi talebimiz reddedildi. Üstelik hep karşı çıktığımız dosyadaki ‘kısıtlılık kararı’ doğal olarak kalkmış olmasına rağmen bizler dosyadaki evrakları almak için direndik. Olay yeri görüntüleri günlerce verilmedi. Son olarak duruşmaya bir gün kala hatta mesai saati bitimine yakın verildi"
"Kapalılık kararı transfobidir"
‘Genel ahlak’ gerekçesi ile duruşmaya getirilen kapalılık kararını, ‘transfobi’ olarak açıklıyor Yazbağlı, “Bu dava transfobinin, devletin her kurumunda açıkça yaşadığının kanıtıdır.
Translara yönelik nefret ve ayrımcı uygulamalara her zaman tanık oluyorduk, ancak ilk kez devlet memuru tarafından hatta polis memuru tarafından bu nefret hali ölümle sonuçlandı. Sanık polis olması nedeniyle dosyanın ayrıntıları gizleniyor.”
Dosyasının görüntülerinin paylaşılmasını doğru bulmadıklarını anlatan Avukat Sena Yazıbağlı, "Bizler bu dosyanın görüntülerini gören avukatlar olarak görüntülerin ayrıntılarını paylaşmayı etik bulmuyoruz. Dosyanın ayrıntıları biliniyor olsaydı, insanlar uyku uyuyamazlardı" diyor.
İzmir Barosu LGBTİ + Komisyonu’ndan Evrim Demirtaş ise davada kapalılık kararının getirilmesinin adil yargılanma hakkını engellediğini belirtiyor. Demirtaş’a göre öldürülen bir trans ve öldüren bir polis olduğu için kapalılık kararının getirilmesi politik bir karar. Demirtaş TCK’da ‘nefret suçlarının’ işlenmeyen suç vasfında olmasını eleştiriyor; “Kanun koyucunun nefret suçlarına ve nefret söylemlerine yönelikte kanuni düzenlemeler yapması günümüz şartlarında en büyük gereklilik ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslarası sözleşmeler açısından da zorunluluktur. Nefret suçlarına yönelik yapılacak düzenlemelerle nefret suçları işlenemeyen suç olma vasfından çıkacaktır.” diyor.
Davada neler yaşandı?
Davanın ilk duruşması 21 Haziran 2019'da İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Daha ilk duruşmada kapalılık kararı verilen dosyanın, 13 Eylül 2019'da ikinci duruşması yapıldı. Sanığın ifadesi alındı. Mahkemenin kapalılık kararı verme gerekçesinin savunma alınması ve olay yeri videolarının izlenmesiyle ortadan kalktığını belirten avukatlar ‘kapalılık kararı kaldırılsın’ talebinde bulundu.
