Güvenlik Analisti Metin Gürcan: Şimdi ‘Şii Cihadı’ ile ABD’nin askeri mücadelesi başlıyor

Gürcan, Süleymani’nin öldürülmesi sonrası neler yaşanabileceğine dair değerlendirme yaptı. Gürcan’a göre ABD’nin Irak ve Suriye’de ‘Şii Cihadı’ ile askeri mücadelesi başlıyor

Fotoğraf: Reuters

Güvenlik Analisti Metin Gürcan, ABD hava saldırısı ile öldürülen İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ardından bölgedeki gelişmeler, Türkiye’nin tutumu, askeri ve siyasi ilişkilerin nereye evrileceğine dair değerlendirmelerde bulundu.

Gürcan, Irak ve Suriye’de IŞİD’in askeri ve toprak kontrolünü kaybettiğini ancak örgütün hayaletinin bölge üzerinde dolaştığını ifade ederek, “IŞİD hâlâ ideolojisi ve propaganda gücü olarak hayatta. Şu gerçeği de kabul etmeliyiz ki IŞİD Suriye ve Irak’ta Sünni bir tabana oturuyor. Irak ve Suriye’de şimdi “Şii Cihadı” ile ABD’nin askeri mücadelesi başlıyor ve Şii milis grupları bu savaşta güç kaybettikçe onların bıraktıkları boşlukları kim dolduracak?” dedi.

Özcan, Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularına yanıt verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye’ye saldırının ardından ”Tarafını seç” baskısını artacağını savunan Gürcan, “Türkiye’nin konuya ideolojik olarak nötr ve reelpolitik yaklaşması lazım” dedi.

Özcan’ın Özbey’in sorularına verdiği yanıtların bir bölümü şöyle:

Kasım Süleymani, Türkiye’nin de karşı olduğu Esad rejiminin en büyük destekçilerindendi. Burada Türkiye’nin tavrını konuşmamız gerekiyor. Ankara’dan açıklamanın bu kadar geç gelmesini neye bağlıyorsunuz? 

Ankara saldırının olduğu cuma günü akşama kadar “resmi bir pozisyon” alamadı. Akşam saatlerinde Dışişleri Bakanlığımız bir açıklama yaptı. Cumartesi günü de İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefon görüşmesi yaptığını biliyoruz. Burada Ruhani’nin Ankara’dan destek talebi not edilmeli. Saldırı sonrası Ankara iki konuda hızla bir karar noktasına doğru gidiyor: Bunlardan ilki Türkiye artık Irak’taki resmi iktidarla İran yanlısı paralel iktidarın gri alanda yan yana durma siyasetinin sonuna geliyor. Artık bir seçim yapmalı. Diğeriyse bugüne kadar Ankara, Rusya ve İran bloku ile ABD’yi birbirlerine karşı iyi kullandı. Aralarındaki gri alanlardan ve güç mücadelesinden istifade etti. Ancak artık bu stratejinin sonuna geliniyor. Bence ABD de, Rusya-İran bloku da artık “Ankara’ya tarafını seç” baskısını artıracak. 

Süleymani’nin öldürülmesini kimler, nasıl karşıladı?

Bence bu saldırıya sevinmek de üzülmek de anlamsız. Türkiye’nin konuya ideolojik olarak nötr ve reelpolitik yaklaşması lazım. 

Türkiye’nin ABD, İran ilişkilerinde zorlu günler başlıyor denebilir mi?

Bence ilk aylarda Ankara’nın önünde diplomatik anlamda hem ABD hem de Rusya-İran blokundan çok gollük paslar gelecek. Yani her iki taraf da Ankara’nın kalbini kazanmak için “havuç/ödül” stratejisi uygulayacak. Ama hem ABD’den hem de Rusya-İran blokundan gelecek “tarafını seç” baskısı arttıkça Ankara için denge siyasetini sürdürmek zorlaşacak. Yani Ankara’nın artık aktif çatışmanın tarafı olan ABD ve İran ile aynı anda bir şey olmamış gibi ikili ilişkilerini sürdürmesi giderek zorlaşacak. Yine ABD’nin İran yanlısı milislerle hem Irak hem de Suriye’de aktif çatışma sürecine girdikçe YPG ve PKK’nin desteğine ihtiyacı artacak gibi. Zaten daha dün ABD’nin Suriye’deki Deyr ez Zor bölgesine asker ve silah-teçhizat sevkıyatı yapması bunun açık göstergesi. Acaba İran yanlısı milislerle mücadelede ABD ile YPG işbirliği arttıkça Ankara ABD’yi ikna etmeye mi çalışacak, yoksa Rusya-İran blokuna mı yaklaşacak? Bu soru aslında Türkiye dış politikasının neye evrileceğinin, yüzümüzü Batı’ya mı yoksa Asya’ya mı döneceğimizin de cevabı.

Kasım Süleymani, Irak’ta IŞİD terör örgütünün elindeki toprakların kurtarılmasında en büyük mücadeleyi verenlerin başındaydı. IŞİD ile savaşın bundan sonrası için öngörünüz? 

Güzel soru. IŞİD askeri ve toprak kontrolü anlamında mağlup edildi. Ama hayaleti hâlâ Suriye ve Irak’ın üzerinde dolaşıyor. Ayrıca IŞID hâlâ ideolojisi ve propaganda gücü olarak hayatta. Şu gerçeği de kabul etmeliyiz ki IŞİD Suriye ve Irak’ta Sünni bir tabana oturuyor. Irak ve Suriye’de şimdi “Şii Cihadı” ile ABD’nin askeri mücadelesi başlıyor ve Şii milis grupları bu savaşta güç kaybettikçe onların bıraktıkları boşlukları kim dolduracak? Bu sorunun cevabı çok önemli.

Irak Başbakanı ülkesinin egemenliğinin ihlal edildiğini, Irak ve bölgede yıkıcı bir savaşın fitilinin ateşlendiğini söyledi. Irak açısından bakarsak, ABD ülkedeki konumunu suiistimal etmiş olmuyor mu? Bağdat’ı neler bekliyor? 

Bu son saldırının ilk kurbanı Irak olacak gibi duruyor. Artık Bağdat’taki resmi hükümet ile İran yanlısı paralel iktidarın gri alanda yan yana durma siyasetinin sonuna geldik. Artık Irak’ta her siyasi aktör Bağdat ile Tahran arasında bir seçim yapmak zorunda kalacak. İlginç şekilde Irak, ABD’yi tercih etmekle İran’ı tercih etmek arasına sıkışacak. Bu ileride ABD’nin 2003 işgali gibi bir sürece de evrilebilir yani bir dejavu yaşayabiliriz. Bir de ben Irak’taki ABD ile İran arasında yaşanacak sert güç mücadelesinin zaten defacto olarak Şii Güney, Sünni merkez, kozmopolit Bağdat ve Kürt Kuzey şeklinde özetleyebileceğim dörtlü yapı arasındaki bağı daha da zayıflatacağını öngörüyorum. Irak jeopolitik görünüm itibarıyla ne yazık ki bir toparlanma değil, bir dağılma sürecinde.

Söyleşinin tamamı için tıklayın

 

Cumhuriyet

DAHA FAZLA HABER OKU