İran bölgesel hatalarını daha fazla hata yaparak onarıyor

Tahran, Irak hükümetinin başbakanlığı için önerilen herhangi bir adayı desteklemediğini vurgularken aksine Irak parlamentosu tarafından seçilen herkesi ve Iraklıların kendi hükümetlerini seçme hakkını desteklediğinin altını çiziyor

İran dini lideri Hamaney / Fotoğraf: Reuters

İran rejimi, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Başdanışmanı Murtaza Kurbani'nin Hizbullah'ın rolü ve İran'a bağlı olmasıyla ilgili yaptığı açıklamanın olumsuz etkilerini onarmakla meşgul gibi görünüyor. Kurbani açıklamasında İran'ın olası bir İsrail saldırısına maruz kalması halinde Hizbullah’ın İsrail'e cevap verme ve onu yok etme sorumluluğunu üstlendiğini, böylece İran'ın bu tür bir saldırıya cevap vermek için kendi topraklarından roket fırlatmak zorunda kalmayacağını söylemişti.

Stratejik tehditten vazgeçmeden işleri yürütmeye çalışan İran lideri Ali Hamaney'in Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti, bu açıklamanın olumsuz yankılarını onarma çabalarına girdiğinde ise bu ‘varlığın’ imhasının İran'a yönelik olası bir saldırı ya da ona karşı açılan bir savaşla ilgili değil, aksine İsrail'in Lübnan ve Hizbullah’a yönelik olası bir saldırısına karşılık olduğunu söyledi. Hizbullah’ın, ‘eğer İsrail Lübnan’a saldırırsa onu toza boğacağını’ vurgulayan Velayeti, “İsrail iktidarsız ve İran'a yönelik tehditlerini uygulamaya cesareti yok. Yetkililerinin bu konudaki açıklamaları sadece propagandadan ibaret” diyerek Tel Aviv'in İran’a karşı herhangi bir saldırıya kalkışmayacağına işaret etti.

Gerekçe aranıyor

İran’ın söz konusu açıklamayla ilgili çabaları bununla sınırlı kalmadı. Lübnan’da halk protestolarının ve Başbakan Saad Hariri’nin istifasıyla zor bir süreçten geçilirken söz konusu açıklamanın Hizbullah üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirgemek için Kurbani’nin ifadelerini gerekçelendirmek zorunda kaldı. Kurbani’nin açıklamalarının Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı zor duruma soktuğunun yankıları Tahran’a ulaştığında İranlı yetkililer derhal açıklamayı yalanlarken Kurbani’nin ‘başdanışman’ sıfatı geri alındı. Kurbani, İran merkezli Mizan haber ajansına verdiği mülakatta, “Lübnan, Irak ve İran’da yaşanan son olayları, İran’ın da dâhil olduğu direniş cephesinin birliğini hedef alan” olaylar olarak gördüğünü belirtmişti.

Kurbani’nin açıklamalarının yol açtığı olumsuz etkileri giderme konusundaki çabalar Velayeti’nin açıklamalarıyla sınırlı kalmadı ve Murtaza Kurbani’ye yönelik cezalandırıcı seviyelere ulaştı. Kurbani, İsrail'in Lübnan topraklarından yok edilmesiyle ilgili açıklamalarının ardından emekli edildi.

Tüm bu gelişmeler İran Dışişleri Bakanlığı'nın Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nden İran'ın stratejik ve yüksek çıkarlarına zarar verdiği gerekçesiyle bu açıklamaya ilişkin bir soruşturma başlatılması talebinin ardından yaşanırken ortaya çıkan durum, DMO komutanları tarafından yapılan bazı açıklamalardan rahatsızlık duyulduğunu gösterdi. Dışişleri Bakanlığı durumun İran Dini Lideri Ali Hamaney’e bildirilmesi konusunda ısrar ederken Hamaney’in Silahlı Kuvvetler Başkomutanı olarak askeri şahısların ilgili bakanlıklarla gerekli koordinasyonları sağlamadan dış politikada etkili açıklamalarda bulunmasını yasaklayan bir karar alması gerektiğini vurguladı.

Bazı çevreler Dışişleri Bakanlığı'nın itirazının sadece Kurbani’nin Lübnan’la ilgili açıklamalarından kaynaklanmadığını, bununla birlikte İran'ın Bağdat Büyükelçisi İrac Mescidi’nin, büyükelçilik görevine gelmeden önce DMO’nun yurtdışı kolu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin üst düzey danışmanıyken yaptığı açıklamaları da kapsadığını söylüyorlar.

Büyük karışıklık

Bu tutumlar ve önlemler, İran'ın Lübnan ve Irak’taki siyasi gelişmelerle ve İsrail savaş uçaklarının DMO’nun Suriye'deki konumlarını ve üslerini hedef almaya devam etmesiyle karşı karşıya kaldığı büyük karışıklığı ortaya koyuyor. Bunlar İran’ın, bölgedeki ve dünyanın diğer yerlerindeki bazı ülkelerde ABD yönetimi ile dolaylı müzakereler yapılmasıyla ilgili tartışmaların bir sonucu olarak uğraşmak zorunda kalacağı güçlüklere eklenecek yeni zorluklardır. Bununla birlikte Tahran’ın tutumu, bu müzakerelerin ilerleme kaydetmesini ve ABD yönetiminin uyguladığı sert ve boğucu yaptırımların bir sonucu olarak ekonomik krizlerin olumsuz etkilerini azaltacak olumlu sonuçlar üretilmesini zorlaştırıyor.

Velayeti’nin Murtaza Kurbani’nin açıklamaları nedeniyle Nasrallah’ın düştüğü durumu telafi etme çabaları, Hizbullah için sahneyi daha da karmaşık bir hale getirdi. Bu durum, Hizbullah’ın hükümet kurmakla görevli Hassan Diyab'ın aday gösterilmesinden sonra yaşananların olumsuz etkilerini hafifletmeye çalıştığı karmaşayı daha da derinleştirebilir. Aynı zamanda Hizbullah daha önce bölgede İran adına Suudi Arabistan’a karşı açtığı savaştan çekilmeye çalışırken Velayeti, Lübnan sahasından Suudi Arabistan’a yeniden savaş açtı ve Hizbullah’ı buna dahil etti. Bu da Velayeti’nin Riyad’ı doğrudan Diyab’ın yeni hükümeti kurma görevini üstlenmesinin ardından yaşanan protesto gösterilerini kışkırtmakla suçlaması, Lübnan arenasını tutuşturmaya katkıda bulunması anlamına geliyordu.

Tahran, ‘ABD’nin bölgedeki varlığına karşı kurduğu komployla’ yüzleşmesinin bir parçası olarak gördüğü Lübnan sahnesindeki savaşta zafer kazandığını düşünüyor.  Bu düşünce, Lübnan halkının hükümetin oluşumu ile ilgili aldığı herhangi bir karara saygı duyulmasından Irak'taki göstericilerin taleplerinin karşılanmasına kadar uzanıyor.

Tahran, Irak hükümetinin başbakanlığı için önerilen herhangi bir adayı desteklemediğini vurgularken aksine Irak parlamentosu tarafından seçilen herkesi ve Iraklıların kendi hükümetlerini seçme hakkını desteklediğinin altını çiziyor. Tahran ayrıca Iraklı yetkililerle başbakanlığa aday gösterilecek herhangi bir ismi dayatmak için görüşme yapmadığını da vurguluyor. Ancak başbakan seçiminin sadece ‘Irak parlamentosu’ tarafından yapılması şeklinde bir kısıtlama getirerek bu yönde bir rol oynama olasılığına karşı kapıyı da açık bırakıyor.

İranlı yetkililerin bu açıklamalarından, Velayeti’nin Irak ve Lübnan’daki siyasi krizlerle ilgili sözlerinin Tahran’nın bu iki ülkedeki siyasi gelişmelerin okumasında kafa karışıklığı yaşamadığına işaret ettiği sonucu çıksa da Irak’tan sorumlu İranlı yetkililerin gerilemeyi durduramaması ve kayıplarını azaltamaması durumunda ekonomik, siyasi, güvenlik, balistik füze ve nükleer gibi tüm dosyalarda diplomasi yoluyla ödeyebileceği faturayı daha da ağırlaştırabilir.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz

independentarabia.com/node/81296

DAHA FAZLA HABER OKU