Akademisyenler ile siyasi parti ve STK temsilcilerinin katıldığı konferansta konuşan Hatimoğulları, Barış ve Demokratik Toplum Süreci, Türkiye, Ortadoğu gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hatimoğulları konuşmasının başında, dünyada ve bölgede artan savaş ihtimaline karşı konferansın çok önemli ve anlamlı olduğunu belirtti; konferansı düzenleyen kurumlara ve temsilcilerine teşekkür etti. Türkiye barışının aynı zamanda Suriye ve Ortadoğu barışı olduğunu söyleyen Hatimoğulları, “27 Şubat'ta Sayın Öcalan, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını gerçekleştirdiği zaman ısrarla altını çizdiği noktalardan biri şuydu. ‘Biz evet Kürt barışını, Kürt'ün hakkını savunuyoruz ama Kürt'ün tek başına barışını sağlaması, tek başına haklarına ulaşması olamaz, çok zordur. Dolayısıyla bir demokratik Türkiye'yi inşa etmek zorundayız. Demokratik cumhuriyetin inşası için elimizden gelen her türlü çabayı sarf etmek zorundayız ve toplumun demokratikleşmesi için elimizden gelen her çabayı sağlamalıyız’. Bu mesajını biz sürecin esasen özeti olarak görüyoruz” dedi.
"Aleviliği devletin sınırları içinde hapsetmek için çok ciddi adımlar atıyorlar"
Hatimoğulları, DEM Parti'nin sürecin başında Türkiye'de 100'ün üzerinde Alevi kurumuyla görüşmeler gerçekleştirdiğini ve bu görüşmelere devam ettiğini belirterek, “Türkiye'de AKP iktidarı sadece Kürtlerle uğraşmıyor, sadece Kürt'ü asimile etmeye çalışmıyor; farklı halklar ve inançlardan olan bütün kesimlere dönük tekçi bir yaklaşım içindedir. Hem etnik anlamda tekçi hem de din ve mezhep anlamında tekçi bir yaklaşım içindedir. Bugün devletin Aleviliği oluşturulmaya çalışılıyor. Aleviliği devletin sınırları içinde hapsetmek için çok ciddi adımlar atıyorlar” diye konuştu.
Alevilerin Türkiye ve Suriye’de yaşadığı katliamlara ve zulümlere dikkat çeken Hatimoğulları, şunları söyledi:
Biz bütün bu tanıklığa sahip olan insanlar olarak bu barış sürecini hem Türkiye'nin barışı ve demokratikleşmesi hem de bölgenin barışı ve demokratikleşmesi olarak okuyoruz. Alevi canlarımız başta olmak üzere, Türkiye ve bölgede yaşayan bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaş olarak yaşayabilecekleri bir demokratik zeminin oluşması için mücadelemizi bugüne kadar sürdürdük ve biz bu zemini böyle okuyoruz.
Bugüne kadar yaşanan gelişmelere ilişkin katılımcılara bilgi veren Hatimoğulları, “Bize göre artık yasal ve hukuki düzenlemelere gidilmeli. Burada yasal ve hukuki düzenlemelerden kasıt somut olarak nedir? Onu öncelikle ifade edeyim. Özgürlük yasaları ve demokratikleşme yasalarıdır” dedi.
"Barışı her şeye rağmen sağlayacağız"
Hatimoğulları, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer Kobanî tutukluları ile siyasi tutukluların bir an önce salıverilmesinin gerektiğini belirttiği konuşmasında, “Algı yönetimine karşı hep birlikte güçlü bir dayanışmayla yan yana duralım, yan yana olalım. Sayın Öcalan'ın ilk mektup gönderdiği kişilerden biri Sayın Demirtaş'tır ve Figen Yüksekdağ'dır. Bunu da sizinle paylaşmış olayım” ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları son olarak parlamentoda temsili olan-olmayan bütün muhalefet partileri, emek-meslek örgütleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, kadın ve gençlik hareketleri, doğa ve insan hakları savunucuları ile bir araya girerek bu süreci örgütleme taraftarı olduklarını kaydetti. “Biz kendimiz mücadele ederek kazanacağız barışı da demokrasiyi de. Hiç kimse barışı bize altın tepside sunmayacak” diyen Hatimoğulları, sözlerini “Hep birlikte kazanacağız. Barışı her şeye rağmen sağlayacağız. Akan kanı hem Türkiye'de hem Suriye'de hem bölgede durduracağız. Bunun için daha güçlü olacağız” diyerek bitirdi.
Independent Türkçe