CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İspanya’nın başkenti Madrid’de İspanya Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Pedro Sanchez ile görüştü. 19 Mart ve sonrasında yaşananların gündeme geldiği görüşmede Sanchez, Özel’e dayanışma duygularını iletti. Özel, tüm demokratların bir araya gelmesinin otoriter politikalar karşsında önemli olduğunu vurguladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Görüşme toplantının da yapılacağı İspanyol Sosyalist İşçi Partisi Genel Merkezi’nde, heyetlerarası olarak gerçekleşti. Görüşmede, Özel’e; CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Dış İlişkiler Koordinatörü Şule Erten Bucak eşlik etti. Görüşmede ayrıca, Sosyalist Enternasyonal Genel Koordinatörü Chantal Kambiwa ve Başkan Yardımcıları Hana Jalloul Muro ile Paulina Lampsa da yer aldı.
İkili ilişkiler ve dünya siyasetindeki gelişmelerin ele alındığı görüşme yaklaşık 45 dakika sürdü. Pedro Sanchez görüşmede, Filistin meselesinde kararlı bir direnç ve liderlik gösterdiği için Genel Başkan Özgür Özel’e teşekkürlerini iletti. Sosyalist Enternasyonal’in Progressive Alliance’daki (İlerici İttifak) kardeş partilerle bir araya geleceği yapılar oluşturmanın önemine dikkat çeken Pedro Sanchez, bu konuda Genel Başkan Özgür Özel’in ve CHP’nin katkılarını beklediklerini dile getirdi.
Sanchez dayanışma duygularını iletti
Sanchez ayrıca, seçim güvenliği konusunda kardeş partilerin birbirine destek olması gerektiğini, bu amaçla kurulacak yapıda, CHP’nin kapasitesine, tecrübesine ve güçlü örgütüne ihtiyaç duyduklarını kaydetti. Sanchez bunun yanında sol, sosyalist ve sosyal demokrat politikalar üzerine bir düşünce kuruluşu kurulmasının da önemine işaret etti. Türkiye’deki siyasi tutukluların durumunu ve CHP’nin ortaya koyduğu mücadeleyi yakından ve dikkatle takip ettiklerini ifade eden Pedro Sanchez, Genel Başkan Özgür Özel’e dayanışma duygularını iletti.
"Tüm demokratlar bir araya gelmeli"
CHP Lideri Özel de mesajlarına, son olarak İstanbul’da gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Pedro Sanchez’e teşekkür ederek başladı. Özel, İspanya Başbakanı olarak Filistin konusunda sergilediği duruş ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı olarak partiler arasındaki demokrasi dayanışmasını organize etmekteki kabiliyeti nedeniyle Sanchez’in Türkiye kamuoyunda takdir gördüğünü belirtti. Sosyalist Enternasyonal’in Progressive Alliance’ın birleşmesinin önemine dikkat çeken Özel, tüm demokratların bir araya gelmesinin otoriter politikalara karşı demokrasinin savunusuna büyük güç katacağını kaydetti. Özgür Özel, tüm ülkelerde özgür ve güvenli seçimlerin yapılması konusu üzerinde hassasiyetle durduklarını, bu konuda CHP’nin üzerine düşen sorumluluğu almaya hazır olduğunu belirterek düşünce kuruluşu fikrinin de kıymetli olduğunu ifade etti.
Özel, 19 Mart sonrası yaşananları aktardı
CHP Lideri Özel, 19 Mart darbe sürecine ilişkin olarak iktidarın bir ay içinde bütün delilleri ortaya koyacağını söylediğini ancak 200 günden fazla süre geçmesine rağmen hiçbir kanıtın ortaya konulamadığını, iddianamenin yazılamadığını hatırlattı. Bu süre içinde kendisine saldıran iki çocuğunu öldürmüş bir katilin serbest bırakılması, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın 5 bin polisle ablukaya alınması, seçilmiş bir il başkanı yerine kayyum atanması başta olmak üzere hukuksuzlukların artarak devam ettiğini söyleyen Özel, baskılara karşı demokrasi dayanışmasının önemine işaret etti.
Özel: Otoriterlik, kaçınılmaz bir kader değildir
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Madrid’de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Prezidyum toplantısında yaptığı konuşmada, "Türkiye’de demokrasi güçlerinin ayakta kalması, bu salonda bulunan herkes için son derece önemlidir. Çünkü otoriterlik, sınırları rahatlıkla aşan bulaşıcı bir hastalıktır. Ancak otoriterlik, kaçınılmaz bir kader değildir. Biliyor ve inanıyoruz ki otoriterlik, enternasyonal dayanışma ve mücadele karşısında yenilmeye mahkumdur" dedi.
Prezidyum toplantısında söz alan CHP Lideri Özel’in konuşması şöyle:
Bugün burada, Sosyalist Enternasyonal’in çatısı altında, sizlerle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Hepinizi dayanışma duygularımla selamlıyorum. Dostum Pedro’ya ev sahipliği için teşekkür ediyorum. Ve çok değerli ekibine, takımına İstanbul’da bizim coğrafi ev sahipliği yaptğımız toplantı için ve toplantının dünya kamuoyunda yarattığı yankılar içni teşekkür ediyoruz. İstanbul’da misafir ettiğimiz herkese katılımlarından dolayı bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da hem resmi görevlerle hem de özel gerekçelerle Türkiye’de sizi ağırlamaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isteriz.
"Değerlerimiz gibi mücadelemiz de ortaktır"
Bizler, farklı ülkelerde, aynı güçlü idealleri paylaşıyoruz. Farklı ülkelerden, kültürlerden ve siyasi geleneklerden gelsek de demokrasiye, özgürlüğe ve sosyal adalete olan sarsılmaz inancımızla bir aradayız. Değerlerimiz gibi mücadelemiz de ortaktır. Partilerimizin adı farklı olsa da bizleri yoldaş yapan şey, aynı ideal ve hedefe sahip olmamızdır. O hedefse yoksulluğun, yoksulluğun, adaletsizliğin, otoriterliğin ve katliamların son bulduğu bir düzeni inşa etmektir. Bu hedefe ilerlerken bu salondaki herkes gibi, İspanya’da Pedro bizim yoldaşımızdır; İsveç’te Magdalena yoldaşımızdır; Kamerun’da Chantal yoldaşımızdır; Almanya’da Lars yoldaşımızdır, dostumuzdur.
İçinde yaşadığımız dünya, Ankara ve İstanbul’daki gelişmelerin Madrid’i; Madrid’deki gelişmelerin Kiev’i, Rabat’ı ve Gazze’yi; Rabat’taki gelişmelerin Stockholm’ü ve Brezilya’yı etkilediği küresel bir dünyadır. Bizi enternasyonal yapan da bunun ta kendisidir. Türkiye’de yaşananlar da bir iç mesele değildir. Küresel demokrasi mücadelesini ve tüm demokratları yakından ilgilendirmektedir. Lideri olduğum CHP Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, eşit yurttaşlığı getiren, ülkemizi çok partili demokrasiye kavuşturan partidir. Uzun yıllar iktidardan uzak kalmış olsak da partimiz, son yerel seçimlerde birinci olmuştur ve bugün yapılan tüm genel seçim anketlerinde açık farkla birinci partidir. İşte bu başarıyı gösteren partimiz, Türkiye’de 23 yıldır iktidar olan bir yapının saldırılarına maruz kalmaktadır. Öyle ki kendileri geldiklerinde demokrasinin tüm nimetlerinden yararlananlar; şimdi dmeokrasiyi askıya almaya, basın özgürlüğünü askıya almaya, serbest iyaseti askıya almaya, öğrencileri, gazeteciler ve sanatçıları gözaltına almaya, tutuklamaya ve uzun süre hukuksuz yere cezaevlerinde tutmaya yeltenmişlerdir. Toplumun tümünü baskı altına alan bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Bu saldırılar 19 Mart 2025’te bir siyasi iktidarın, rakiplerine yönelik darbe girişimine kadar uzanmış ve Trükiye’de geleceğin iktidarına, geleceğin cumhurbaşkanına darbe yapılmıştır. Bu darbe girişimi sürmektedir.
"Ortaya konan hiçbir iddia ispatlanamamıştır"
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanımız, cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu ve 16 belediye başkanımız, çok sayıda siyasetçi, bürokrat 200 günü aşkın süredir hapiste tutulmaktadırlar. 200 günü aşkın süredir iddianameleri bile yazılmamış, yargılama başlamamış, ortaya konan hiçbir iddia ispatlanamamıştır. Bu sürecin başında, Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önce aldığı üniversite diplomasının da yetkisiz bir kurul tarafından iptal edildiğini hatırlatmak isterim. Dikkatinizi çekmek isterim ki Türkiye siyasetinde üniversite diploması, sadece cumhurbaşkanlığı adaylığında gerekmektedir. Yani 31 yıllık bir diplomayı iptal edenler, aslında Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını engelleme hamlesi yapmaktadırlar. Bu saldırılar sadece partimizle sınırlı kalmamış, iktidarın kendisine demokratik tehdit olarak gördüğü kim varsa; sivil topluma, medyaya, iş ve sanat dünyasına uzanmıştır.
"19 Mart’tan beri düzenlediğimiz 60 büyük mitinge, 11 milyon kişi katıldı"
Partimiz ve halkımız bu darbeye teslim olmamıştır, ayağa kalkmıştır. 19 Mart’tan bugüne kadar Türkiye’nin dört bir tarafında 60 büyük mitingle eylemler düzenledik, düzenlemeye devam ediyoruz. Şu ana kadar bu eylemlere 11 milyon kişi bizzat meydanlarda katılmıştır. Bu darbeyi yaparak arkadaşlarımızı sözde yolsuzlukla suçlayanlar, Türkiye toplumunu inandıramamışlardır. Yapılan tüm anket ve kamuoyu çalışmalarında, bu iddialara inananlar yüzde 30’u geçmemektedir; yüzde 70 ise hakikatle ve bizimle birliktedir. Bu nedenle partimiz seçmen desteğini artırarak sürdürmektedir. Dünyadaki eğilimin aksine, Türkiye’de yükselişte olan sağ popülizm değil, sosyal demokrasidir. Partimizin hem sağ popülizmin hem de otoriterliğin önünde bir bariyer olarak durduğunu ve bu mücadelenin seçmen tarafından ödüllendirildiğini ifade etmek isterim.
"Otoriterlik gibi demokrasi ve umut da bulaşıcıdır"
Türkiye’de demokrasi güçlerinin ayakta kalması, bu salonda bulunan herkes için son derece önemlidir. Çünkü otoriterlik, sınırları rahatlıkla aşan bulaşıcı bir hastalıktır. Ancak şunu da biliyoruz: Otoriterlik gibi demokrasi ve umut da bulaşıcıdır. Bizim hem kendi ülkemizde hem de enternasyonal perspektife sahip bir parti olarak tüm dünyaya söyleyecek bir sözümüz var: Otoriterlik, kaçınılmaz bir kader değildir. Otoriterler ancak iki durumda kazanırlar: Bir, uluslararası alanda demokratik güçler dayanışma göstermezse; iki, ülke içinde otoriterliğe karşı bir direniş örgütlenmezse. Bu ikisi olmadığında otoriterlik maliyetsiz bir hale gelmektedir ve cesaret bulmaktadırlar. Biliyor ve inanıyoruz ki otoriterlik, enternasyonal dayanışma ve mücadele karşısında yenilmeye mahkumdur. Popülizm, aşırı sağ, otoriter liderler Avrupa’dan Amerika kıtasına, Asya’dan Afrika’ya, dünyanın pek çok yerinde yayılıyor ve güçleniyorlar. Ve bu akımın temsilcisi olan liderler, birbiriyle dayanışma içinde hareket ediyorlar. Bir yerde birisi meşruiyet sorunu yaşadığında ve zayıfladığında, diğeri hemen onun imdadına koşuyor. Otoriterler arasındaki bu dayanışmayı görmek ve daha güçlü dayanışma ağları kurmak biz demokratların görevidir. Otoriterlik küresel bir sorun haline gelmişse demokratlar arasındaki dayanışma da küresel olmak durumundadır. Bu bağlamda, Sosyalist Enternasyonal ile Progressive Alliance’taki yoldaşlarımız, omuz omuza vermelidir. Dileğimiz bu iki önemli platformun güçlerini birleştirmesidir. Bu konuda dünyadaki tüm sol-sosyalist yapılar tarafından emeği, mücadelesi takdir gören Pedro Sanchez’in Sosyalist Enternasyonal’de başkanımız olması büyük bir fırsattır.
Sosyalist Enternasyonal’in Gazze konusundaki duyarlılığının İspanya’da devlet düzeyinde bir duyarlılık haline gelmiş olmasını memnuniyetle karşılıyor, bu konudaki şükranlarımızı İspanya’nın başkentinden bir kez daha ifade ediyoruz. Buradan İsrail’in katliamına karşı çıkan değerli yoldaşımız Pedro Sanchez’e bir kez daha selam ve sevgilerimi iletmek isterim. Gazze’de tam iki yıldır insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en korkunç soykırımlarından biri yaşanmaktadır. Geldiğimiz aşamada, bizi tatmin etmese de Filistin yönetiminin de kabul ettiği ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Bizim bu anlaşmaya verdiğimiz onay, bir zamanlar Aliya İzetbegoviç’in dediği gibi, ‘Kötü bir barış, süren bir savaştan daha iyidir’ görüşüyle uyumlu bir onaydır. Çekincemiz ise Netahyahu’ya ‘savaş kahramanı’ diyerek İsrail’in soykırım politikalarını destekleyen, Gazze’nin tamamen boşaltılması gerektiğini bile açıkça savunabilmiş Trump yönetimine olan güvensizliğimizdir. Öncelikle yapılan tam ateşkes anlaşmasına uyulması, insani yardımların acilen bölgeye ulaştırılması ve sonunda iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için önemli bir çaba sarf etmek gerekmektedir. Bu süreçte uluslararası toplumun barış baskısı, İsrail ve Amerika yönetiminin üzerinde olmaya devam etmek zorundadır.
"Sosyalist Enternasyonal bünyesinde Filistin Komisyonu oluşturulmalıdır"
Bu durumda sözlerimin sonuna gelirken Sosyalist Enternasyonal’e somut bir önerimi dile getirmek isterim: Bizce Sosyalist Enternasyonal bünyesinde oluşturulacak bir komisyon, ateşkes ve barış sürecini yakından takip etmelidir. Bu komisyon, müzakere edilen planın Gazze’yi modern bir koloniye değil, iki devletli çözüme götürmesine katkı sağlamalıdır.
Bugün demokrasi, dünyada da Türkiye’de de büyük bir saldırı altındadır. Adaleti ve demokrasiyi kendi çıkarları için feda etmekten çekinmeyen otoriterler; yargı adaletsizliğini, gelir ve sosyal adaletsizliği büyütmektedir. Evet, bugün dünyada otoriterlerin sayısı artmaktadır. Ama dünyada umudu ayakta tutan, sayıları hiç de az olmayan demokratlar vardır. Çünkü biliyoruz: Sosyal demokrasi yalnızca bugünü değil, yarını da savunur. O halde buradan hep birlikte güçlü bir mesaj verelim: Sosyalist Enternasyonal demokrasiye, barışa ve adalete sonuna kadar sahip çıkacaktır.
Buradan tüm dostlarımızı, pazar günü Türkiye dışına taşarak, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenleyeceğimiz 61’inci demokrasi eylemine, büyük mitingimize davet ediyorum. Mücadelemiz daha adil, daha özgür ve daha barışçıl bir dünya için büyüyerek devam edecektir.
ANKA