KESK'ten İsrail Büyükelçiliği konutu önüne siyah çelenk

"Yüksek perdeden göstermelik çıkışlar yapan AKP iktidarı İsrail’le ticaretini sürdürüyor, Akdeniz’de enerji anlaşmalarına devam ediyor"

Fotoğraf: ANKA

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırıları ve BM'ye bağlı kuruluşlarca bölgede hızla yayıldığı doğrulanan kıtlığı protesto etmek için İsrail Büyükelçiliği konutu önüne üstünde "Katil İsrail, Filistin'den defol" yazan siyah çelenk ve oyuncak ayı ile bez bebek bırakmak istedi ancak polis buna izin vermeyeceklerini belirterek, başka bir alan gösterdi. KESK, kolluk kuvvetlerinin müzakere isteğini ve başka bir alana çelenk bırakma önerisini reddetti. Bunun üzerine çevik kuvvet, İsrail Büyükelçiliği konutu önüne barikat kurarak KESK'lilerin çelenk bırakmasını engellemeye çalıştı. Engelleme sırasında polis ve sendika üyeleri arasında arbede çıktı, Atatürk Bulvarının protokol yolu olarak bilenen kısmı ise bir süreliğine trafiğe kapandı.

Protokol yolunda trafik tıkandı

Polis barikatını aşmaya çalışan KESK'liler, "Katil İsrail işbirlikçi AKP", "Aç, aç, barikatı aç", "Hamaseti bırak ticareti kes", "Nehirden denize özgür Filistin", "Yaşasın halkların kardeşliği" sloganları attı. Atatürk Bulvarında oluşan trafikte bazı araçlardaki yurttaşlar da kornaları ve alkışlarıyla KESK'in eylemine destek verdi. KESK'lilerin ısrarıyla polis İsrail Büyükelçiliği konutu önüne siyah çelenk ve oyuncak ayı ile bez bebek bırakılmasına izin verdi. KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz'ün siyah çelenk ve oyuncakları bırakmasının ardından Atatürk Bulvarındaki trafik akışı da normale döndü. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"İsrail hükümeti uluslararası insancıl hukuku ihlal etmeyi sürdürerek, sistematik bir aç bırakma suçu işlemektedir"

KESK adına Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak basın açıklaması yaptı. Koçak, Gazze’de yaşananların modern çağın tüm savaş ve insancıl hukukunu, tüm insani değerlerini, tüm uluslararası sözleşmeleri hiçe sayan bir barbarlık tablosu olduğunu belirterek, "Hastanelerin bombalanması, ambulansların, yardım dağıtım merkezlerinin hedef alınması, çocukların, kadınların ve yaşlıların topluca katledilmesi; ekmek fırınlarının, su şebekelerinin, elektrik santrallerinin ve tüm altyapının yerle bir edilmesi, aslında tek bir gerçeğe işaret etmektedir: Netanyahu hükümeti Filistin halkını yeryüzünden silmeyi hedefleyen bir soykırım politikası yürütmektedir. Bu soykırım politikası öyle bir hal almıştır ki insan yapımı bir kıtlığın en şiddetli seviyede yaşandığı kaydedilmekte, İsrail hükümeti uluslararası insancıl hukuku ihlal etmeyi sürdürerek, sistematik bir aç bırakma suçu işlemektedir" dedi.

"Gazze’de yaşayanların yüzde 90’ı açlıkla karşı karşıya, 1,5 milyon insan günlük gıdaya erişemiyor"

Son bir yılda Gazze’de bugüne kadar 70 bini aşkın Filistinli yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Koçak, şöyle konuştu:

Ölenlerin yarısından fazlası kadın ve çocuk. 100 binden fazla insan ağır bir biçimde yaralandı. 2,3 milyonluk Gazze nüfusunun neredeyse tamamı evsiz bırakıldı, yüz binlerce kişi çadır kentlerde, enkazların arasında yaşam mücadelesi veriyor. Gazze’deki hastanelerin büyük bölümü bombalandı ve çalışamaz hale getirildi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, halen faaliyet gösterebilen birkaç hastanede ise ilaç, elektrik, su yok. Okullar, üniversiteler ve öğrenci yurtları artık yok. Hayatta kalabilenler, eğitim hakkından mahrum bırakılarak geleceksiz kaldı. BM raporlarına göre Gazze’de yaşayanların yüzde 90’ı açlıkla karşı karşıya, 1,5 milyon insan günlük gıdaya erişemiyor. İsrail yardımların dağıtımını engelleyerek açlığı, savaş silahı olarak kullanıyor, hesaplı ve sistematik bir biçimde açlıktan öldürme politikası uyguluyor.

"İsrail devletinin barbarlığının tek sorumlusu Netanyahu hükümeti de değil"

Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu soykırım tüm insanlığa yönelik bir tehdittir. İsrail devletinin barbarlığının tek sorumlusu Netanyahu hükümeti de değil. Netanyahu’nun arkasında başta ABD olmak üzere emperyalist güçler, onların sağladığı dokunulmazlık var. Filistin halkının üzerine yağan bombaların büyük kısmı, ABD’den, Batılı şirketlerden tedarik ediliyor. Yeni yeni Filistini devlet statüsünde görmeye başladığını açıklayan Avrupa Birliği ise cılız açıklamalar dışında seyirci kalarak katliama ortaklık etmeye devam ediyor. Arap ülkeleriyse Filistin halkını yalnız bırakan teslimiyetçi ve piyasacı politikalarını sürdürüyor.  

"Filistin halkının katliamına seyirci kalıyor"

Yüksek perdeden göstermelik çıkışlar yapan AKP iktidarıysa İsrail’le ticaretini sürdürüyor, Akdeniz’de enerji anlaşmalarına devam ediyor, limanlarda gemi trafiğini kesmiyor. Yani kamuoyunu oyalayarak Filistin halkının katliamına seyirci kalıyor. Emek, barış ve demokrasi mücadelesini birlikte yürüten bizler, konfederasyonumuzun kuruluşundan bu yana savaşlara, işgallere, katliamlara karşı sözümüzü örgütledik. Bugün buradan bir kez daha Filistin halkının yanında, İsrail devletinin barbarlığının karşısında olduğumuzu ifade ediyoruz. Netanyahu hükümetini işgalci ve katliamcı politikalarına son vermesi konusunda uyarıyoruz. Dünyanın her yerinde barış savunusunu yükselten, İsrail hükümetini ve destekçilerini soykırıma, açlık dayatmaya son vermesi konusunda uyaran halkları selamlıyoruz.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU