Büyük Vladimir: Putin’in 20 yılı Rusya’yı ve dünyayı nasıl değiştirdi

Oliver Carroll, Putin iktidarını ve Rusya’sını hem tanımlayan hem de zorlayan skandallar, savaşlar ve krizlerle dolu 20 yıla göz atıyor

Vladimir Putin Rus Ticaret Haftası etkinliklerinde konuşuyor, 9 Şubat 2018 (Reuters)

Vladimir Putin, Winston Churchill’dan bu yana tartışmasız en kudretli dünya lideri. 

Bu, şöyle bir düşünürseniz, başlangıçta sıfır siyasi emeli olan bir adam için esaslı bir ifade. Çılgın ve çaresiz Boris Yeltsin gücünü ve ailesinin dokunulmazlığını garanti altına almamış olsa -ya da basitçe başka bir yere bakmış olsa- Rusya’nın tarihi herhalde çok farklı gelişirdi.

19 Ağustos 1999’da başbakan olduğunda Putin, yüzde birlik oy oranıyla politik açıdan bir hiçti. Birçok kişi, kısa sürede selefi Yeltsin’in umutlarının yıkıldığı yoldan gideceğini düşünüyordu. Yeltsin krizin ortasında koltuğunu kaybetmişti. Kuzey Kafkasya’daki iç savaş karışıklığı ve ayrılmakla tehdit eden diğer bölgelerle birlikte kriz için her şey hazırdı.

Ancak 20 yıl sonra bugün, Putin hâlâ koltuğunda.

St. Petersburglu bu genç, gri KGB bürokratı 20 yıl boyunca Rus yaşamının neredeyse her alanına damgasını vurdu.

“Benden başka ilahın olmayacak”

Yeltsin’in 46 yaşındaki Putin’i ilk kez makamına davet edişinin grenli görüntülerinden bugüne modadan fazlası kalıyor. Putin yönetiminde Rusya’nın politik sistemi tamamen yenilendi.

Bu süreçte inkar edilemez trend ise artan otoriterlik oldu.

Putin ilk yıllarının büyük kısmını yürütme yetkilerini ve bölgeleri tek bir komuta kontrol sistemine bağlı kılan bir “dikey iktidar” inşa ederek geçirdi. Bu aynı zamanda, ekonomi üzerindeki devlet kontrolünü 2 katına çıkaran ve gizli servisleri yeniden Rus yaşamının merkezine getiren bir Sovyet anayasal rövanşıyla gerçekleşti.

Bu süreçte en az iki fark edilebilir ideolojik evre yaşandı. 

İlk evre Batı-yanlısı popülizmdi: NATO’ya karşı agnostik, ABD’nin lehinde ve yurt içinde serbest pazar reformisti. Bu “Putinizm oturumu” 2006-07 civarında sona erdi.

Sonrasında “egemenlik” fikirleri hakim oldu. İlk olarak, Putin’in etkili yardımcısı Vladislav Surkov tarafından tanıtılan “egemen demokrasi” konsepti gündeme geldi. Bu, Rusya’nın Batı ekseninden çark etmeye başladığının ilk sinyaliydi. Bunu 2007’de, Münih’teki NATO Güvenlik Konferansı’nda yaptığı sert konuşma izledi. Ardından 2014’te, Kırım’ın tartışmalı ilhakı ve Ukrayna savaşı geldi. Bu da diğer kavramları gündeme getirdi: Soyutlanma politikası ve bağımsız ekonomi.

Putin iktidarının ilk 12 yılında Kremlin’de politik danışman olarak görev alan Gleb Pavlovsky “20 yılda Amerika; Clinton, Bush, Obama ve Trump yönetimlerini gördü. Hepsi de farklı siyasi bakış açılarına sahipti” diyor.

İnsanlar, tek başkanınız varsa tek siyasetiniz vardır diye düşünüyor. Bu doğru değil. Putin’in ilk dönemiyle şimdiki arasında hiçbir ortak nokta yok.

“Herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın”

Putin’in Rusya’yı dönüştürdüğü gibi Rusya da Putin’i dönüştürdü.

Başta Putin büyük ekran için hazır değildi ve ekibi imajı konusunda endişeliydi. Putin daha önce hiç aktif politikada yer almamıştı ve ilgi odağı olmaya alışkın değildi. Bir süre için, üzerine oturan bir takım elbise bulmakta bile zorlandı.

“Ne zaman otursa ceketinin arkası kalkardı” diye hatırlıyor Pavlovsky. 

Eski casusun, arka plandan öne çıkması yıllar alacaktı.

Günümüzün Putin’i ise bir kült öznesi. Gösterişli liderin yer aldığı tişörtler, bardaklar, bıçaklar, takvimler ve külotlar var. Her-şeyi-çözen kriz yöneticisini gösteriyorlar. Enerjik kahraman... Ulusun savunucusunu - opsiyonel olarak da tişört.

 

putin-shirt.jpg
2018'de Rusya'da gerçekleşen Dünya Kupası taraftarları (AFP)

 

Putin’in güçlü adam imajı, idaresindeki hemen herkesin popülaritesi çökse de sağlam kaldı.

Kredi notunda sadece 3 önemli düşüş yaşandı: 2005’te sosyal yardımların zayıflamasını takiben, 2011’de hileli parlamento seçimlerinin ardından ve geçen yıldan beri, 10 kişiden 9’unun karşı çıktığı emeklilik reformunun sonucu.

Bu son düşüşe karşın Putin hala Rusya’daki -açık ara- en popüler politikacı. Ülkenin yalnızca yüzde 20’si rejimine dair çok negatif görüşe sahip. 

Ancak deneyimli anketör Lev Gudkov, bu gibi rakamların sevgi ya da coşku barındırmadığına dikkat çekiyor. Rusların Putin’i değerlendirirken “ayık” olduğunu söylüyor. Putin’in oligarkların, ordunun ve güvenlik bloğunun çıkarlarını temsil ettiğini anlıyorlar. Putin’in her türlü muhalefeti haklamak istediğini anlıyorlar.

“Bu, ne sevgi ne de özel bir sempati uyandırıyor” diyor Gudkov.

“Tanrı’nın adını boş yere anmayacaksın”

Vladimir Putin iktidara geldiğinde liberal demokrasi için zaten sınırlı potansiyel vardı. Sovyet-sonrası yaşamın ilk 10 yılı bazı Ruslar için baş döndürücü fırsatlar sundu. Ancak büyük çoğunluk için bu, berbat bir hayat kavgasıydı.

İlk olarak Boris Yeltsin temelleri özgürlüklerden uzağa çaktı. Yürütme gücünü tekrar güvenlik hizmetlerine verdi ve başbakanlığı da gizli servisin patronu Vladimir Putin’e.

Eski ajan, hakları ve sivil toplumu acımasızca ve tamamen ele geçirme hedefine böyle başladı. 2000’lerin ortasında kamusal toplantı haklarını düzenledi; artık gösteri yürüyüşleri düzenlemek için önce yetkili makamların iznini almak gerekiyordu.

Kısıtlamalar neredeyse absürt bir noktaya geldi. Ruslar, Facebook’ta hikaye paylaştıkları için hapse atıldı. 2018’de işsiz bir marangoz Putin’e “fantastik s**kafa” dediği için cezalandırıldı. Bu, yetkililere çevrimiçi ortamda hakaret etmeyi yasaklayan yeni bir yasanın ilk uygulamasıydı.

Fakat Putin’in muhalifler üzerindeki baskısı çok az dirençle karşılaştı. 1990’lı yılların çalkantısından sonra Rus ulusu düzen, güçlü bir el ve istikrar istiyordu. Çoğunluk, buzdolaplarının dolması karşılığında olan bitene katlanmaya hazırdı. 

Petrol fiyatlarındaki yükseliş sayesinde Putin, pazarlıkta tarafını korumayı başardı. İkinci dönemi, Rusya’nın en başarılı liderleri panteonuna girme iddiasıyla sona erdi.

 

front-boris-inga-2.jpg
Hükümet karşıtı son protestolar sert biçimde bastırıldı (AP)

 

“Şabat gününü aklında tut”

Ülkenin çoğunluğu arkasındayken Putin, anayasayı değiştirmek ve başkan olarak kalmak isteseydi çok az muhalefetle karşılaşacaktı. Ancak bir deney ve halef üzerinde karar kıldı. 2008’den itibaren Putin başbakan, Dimitri Medvedev ise devlet başkanı oldu.

Konstantin Gaaze, bu geçiş döneminde Tarım Bakanlığı danışmanlarından biriydi. Tüm hükümetin bir “devasa proje”yi başarmanın coşkusunu yaşadığını hatırlıyor: Başkanlık yetkisi ilk kez ölüm ya da kriz yaşanmadan devredildi.

“Güzel, güçlü, demokratik bir zafer gibi hissettirdi” diyor.

Hepimiz harika olduğumuzu düşündük. Farklı bir döneme girdiğimizi, artık her şeyin rutininde işleyeceğini düşündük.

Sonunda Medvedev dönemi ölü bir demokratik sıçramaya döndü. Neredeyse başkan seçilir seçilmez kriz kapıyı çaldı. Ekonomik istikrarsızlık hızlıca politik istikrarsızlığa ve büyük gösterilere yol açtı. Elitlerin en azından bir kısmının Medvedev’in tarafına geçtiğini gören Putin, ürktü ve dizginleri devretme kararından pişmanlık duymaya başladı.

Yaklaşık bir buçuk yıl boyunca Putin takım oyuncusuydu” diyor Gaaze:

Ancak 2010’a gelindiğinde, tekrar iktidar için mücadeleye başladığı açıkça ortadaydı.

 

putin-medvedev.jpg
Putin 2010 yılına gelindiğinde dizginleri devretme kararından pişmanlık duymaya başladı (AFP)

 

Putin’in 2012’de başkanlığa dönüşü çok kişisel bir zafer oldu ve iktidardan ayrı kaldığı süre, dizginleri devretmenin tehlikeleri konusunda bir dersti.

Sonraki yılları, Medvedev’in yürürlüğe koyduğu neredeyse her şeyi tersine çevirerek geçirdi.

“Babana ve anana hürmet et”

Başkan Medvedev, Rusya’nın liberal elitleri ve yaratıcı sınıflarıyla bağ kurmaya çalışmıştı. Twitter’la ilgilendi ve hatta muhalif televizyon kanalı Dozhd TV’ye çıktı. Putin geri döndüğünde iç politika tamamen diğer yöne döndü.

Carnegie Moscow Center’dan Tatyana Stanovaya “Putin kalabalıkları etrafındaki kitleleri sağlamlaştırma ihtiyacı duydu” diyor.

Bu yüzden demokratik çoğunluk olarak gördüğü şeyle yeni bir bağ kurmaya çalıştı. İşte ilk o zaman Rus ulusunun ruhani temellerine, aile değerlerine ve Kırım’a dönük bir yurtsever dalgaya dair tartışmalar duymaya başladık.

2011 sonlarından itibaren Putin, Rusya’nın ahlakçı kanadını seçti. Yeni bir sağlıklı yaşam modası başladı ve çevrimiçi pornoya kısıtlama getirildi. 2013’te rejim, Rusya’nın “28. Madde”sini getirdi. Bu yeni yasa, erişkin olmayanlar arasında “geleneksel olmayan ilişkilerin propagandası” denen şeye karşı çıkarıldı. Sonuçlar şaşırtıcı değildi: Nefret suçları arttı ve nadiren soruşturuldu. Çeçenistan’da yüzlerce eşcinsel erkeğe işkence edildi ve tertiplenmiş 2 pogrom dalgasında en az 3 tanesi öldürüldü.

Bu yeni muhafazakar anlaşmanın merkezinde Ortodoks Kilisesi dururken, Patrik Kirill de Putin’i “Tanrı’nın mucizesi” olarak görüyordu. 

Ancak herkes ikna edilmiş değildi. 2012 Mart’ında 4 feministten oluşan bir grup, Moskova’daki Kurtarıcı İsa Katedrali’nde protesto amaçlı bir “punk ayini” gerçekleştirdi. Kremlin’in cevabı onları tutuklayıp sürgüne göndermek oldu.

Hapsedilen Pussy Riot üyelerinden Maria Alyokhina “Putin, kiliseyi yıkan, rahipleri öldüren ve müminleri kamplarda ölüme gönderen KGB’nin bir ajanıydı” diyor.

Şimdi kilise bize KGB’nin Rusya kontrolünü eline almasının harika olduğunu söylüyor. Bu, Şef Haham’ın Hitler’i övmesi gibi bir şey.

“Katletmeyeceksin”

Büyük Ivan’ın köpek başlarını ihanetin kokusunu almak için kullanması meşhurdur. Putin Rusyası ise düşmanlarını izlemek için daha sofistike yöntemler kullanıyor. Ancak öyle görünüyor ki ölüm araçlarına yaklaşımı -her şeye değil- ilerledi. 

Kasım 2006’daki korkunç Alexander Litvinenko cinayeti, Putin’in başkanlığının önemli bir dönüm noktasıydı. Eski Rus ajanın, bilinen en radyoaktif izotoplardan Polonyum-210’un elinden olan acılı ölümü Londra’daki bir hastane yatağından tüm dünyaya yayımlandı.

10 yıl sonra, bir İngiliz kamu soruşturması Litvinenko’nun ölümünün ardında “muhtemelen” bizzat Putin’in bilgisi dahilinde hareket eden iki Rus ajanı olduğuna karar verdi.

Yabancı topraklarda suikast yeni bir şey değildi. İki yıl önce de isyancı Çeçen lider Zelimhan Yandarbiyev, Katar'da öldürülmüştü. Litvinenko operasyonunun farkıysa, nerede ve nasıl yapıldığıydı: İngiliz başkentinin sokaklarında. Bu olay, Rus gizli güçlerinin yeni eylemliliğinin şafağını işarete ediyordu.

Risk iştahı, 2018 yılında Salisbury’de çifte ajan Sergey Skripal’i hedef alan acemice yapılmış sinir gazı saldırısından sonra yeni seviyelere ulaştı. Bir kez daha, inandırıcı bir dizi kanıtın yolu Moskova’ya çıktı: Kanıtlar, iki Rus askeri istihbarat subayını suçluyor ve yüzlerce şüpheli Rus ajanını ifşa ediyordu.

Carnegie’den Tatyana Stanovaya “Putin kendi liderliğinde, öldürme operasyonları konusunda daha rahat hale geldi” diyor.

Önceden bu hep iktidarın karanlık tarafıydı, konuşulmayan bir konuydu. Artık Kremlin bu konuda daha az çekingen. Ölüm çok daha aleni bir araç haline geldi.

“Zina etmeyeceksin”

Salisbury'deki çarpık operasyonun gösterdiği gibi, liyakat Putin'in sisteminde her zaman olmazsa olmaz bir nitelik değildir; sadakat genellikle daha değerlidir.

Putin’in güvenine mazhar olanlar en yükseğe çıkma eğilimindedir. 20 yıllık iktidarında, 4 eski korumasını bölgesel vali olarak atadı. Güvenlik bloğuna iç politikada ayrıcalıklı bir rol verdi. 

Yazar ve güvenlik uzmanı Andrey Soldatov, Putin’in güvenlik hizmetlerindeki eski meslektaşlarının kısa sürede “yeni soylular” olduğunu söylüyor. Ancak liderliğinin sonraki zamanlarında statüsü yükselenler ordu ve ordunun GRU askeri istihbarat kanadıydı.

Soldatov “Rusya’nın ana güvenlik kurumu, şimdi Sovyet KGB’sinin rolünü üstlenerek toplumu casus çılgınlığıyla, elitleri de hedef göstererek kontrol ediyor” diyor.

Ama daha bağımsız -ve uğursuz- bir rol oynamaya başlayan, ordu oldu.

Yazılı olmayan sadakat kurallarını bozanlar, kuralları hızlıca öğrendi.

2003 Şubat’ında, Rusya’nın en zengin kodamanı Mikhail Khodorkovsky Kremlin’in yolsuzluk politikasını eleştirmeye cüret etmişti; hem de başkanla bir televizyon buluşmasında. Yıl sonuna Khodorkovsky tutuklandı. Bir yıl sonra, ana petrol üretim varlıklarını kaybetti.  

Operasyon, Yeltsin yönetiminde emsali görülmemiş bir politik güce sahip oligarklara karşı savaşın parçasıydı. Öyle ya da böyle, politikadan uzak durmaya gönüllü olarak yanaşmayanlar zorla dışarı atıldı. Bunlardan en heyecanlı olanı, Boris Berezovky, 2013 yılında İngiltere’deki evinde ölü bulundu.

Fakat eski oligarkların yıkıldıkları kazar hızlı, yeni bir sınıf yükseldi. Ve onların çoğu, esas adamla yakın ilişkiler kurdu.

 

gettyimages-51057898.jpg
Khodorkovsky Moskova'daki mahkeme binasına götürülüyor (AFP)

 

“Çalmayacaksın”

Putin iktidarının inkar edilemez başarılarından biri de mutlak yoksullukta büyük bir düşüş sağlamasıydı. Bu; yüksek petrol fiyatları, reformist gündemler ve birkaç yıllık yüksek büyüme ile sağlandı. 1999'dan 2008'e kadar geçen 10 yılda Rus GSYİH'si yüzde 94 arttı. 10 dolarlık kapuçinolar da eksik değildi.

O zamandan beri ekonomik performans, içinden ortalama yüzde birlik büyüme ve daha mütevazı bir bakış açısının çıktığı bir şapka oldu. Geçen yıl, yoksulluk seviyesi yüzde 13,9’dan yüzde 14,3’e çıktı.

Yolsuzlukla mücadele söz konusu olunca bu, rejim için “Aşil’in topuğu” olmaya devam ediyor. Paradoksal olarak, gazetecilere ve araştırmacılara bu yolsuzluğu tüm boyutlarıyla açığa çıkaracak araçları Medvedev yönetiminde yapılan şeffaflık reformları verdi.

Muhalif politikacı Alexei Navalny; Medvedev’in kendisinden arkadaşı Igor Sechin’e, Putin’in sağ kollarının karanlık işlerine yönelik soruşturmalarıyla dikkat çekti. Ancak raporlarında yer alan kişiler hiçbir sonuçla yüzleşmedi. Bunun yerine Navalny kendini, cezai soruşturmaların ve hapis cezalarının ortasında buldu.

Politik danışman Gleb Pavlovsky “İnsanlar Putin’in çemberinde olduğunu fark eder etmez yozlaştı” diyor.

Putin’in kendisinin de yolsuzluğa bulaşıp bulaşmadığı önemsiz. Kararların çoğunu çevresi alıyor ve çevresi baştan ayağı yolsuzluğa batmış halde.

“Yalan tanıklık etmeyeceksin”

1999-2019 yıllarında Rus medyasının seyri, trajedilerden ve aralıklı zaferlerden oluştu. 

Putin’in iktidara gelişi ile, medya kuruluşları amansız bir düşmanla karşı karşıya kaldı. 

Rejim önce görsel basının peşine düştü ve eleştirel gazetecilik sunan farklı derecelerde etkili iki televizyon kanalına, ORT ile NTV’ye el koydu. Sonra sıra yazılı basına geldi: Önce kitlesel  tabloidler, ardından seçkin gazeteler. Plan genelde aynıydı: Oligarkları medya kuruluşlarını satın almaya zorlamak ve sonra diğer varlıklarını medya işine karşı koz olarak kullanmak.

2011-12’den itibaren, Rus izleyiciler yeni bir dezenformasyon ve sahtekarlık seviyesiyle karşı karşıya kaldı. Araştırmacı gazeteci Aleksey Kovalev bu anı “geri dönüşü olmayan” bir nokta olarak adlandırıyor. Onu endişelendiren ve kendi teyit sitesi The Noodle Remover’ı kurmasına sebep olan da bu. Yalan hikayeler sıklıkla akıl dışı oluyor ama sahici haberlerle kamufle ediliyor. Birçoğu, mevcut alternatif sağ anlatıları çarpıtıyor. Mesela Londra sokaklarında Şeriat devriyelerinin dolaştığını iddia ediyor. 

Kovalev’e göre 2014-15’teki Ukrayna operasyonlarında, Kremlin operasyonunun aşırıya kaçtı.

Devlet medyası, Putin’e karşı tüm muhalefeti casusların işi olarak kurgulamaya başladı. Dünyadaki hemen her dilde durmaksızın, komplo teorisi ve sahte haber yaptı.

Bu çerçevede bile, bağımsız gazetecilik adaları hayatta kalmayı başardı; özellikle de çevrimiçi olanlar... Putin iktidara geldiğinde nüfusun sadece yüzde ikisi aktif internet kullanıcısıydı. Bu rakam şimdi yüzde 80'in üzerinde. Cesaret verici bir şekilde, Kremlin henüz dijital mücadeleyle nasıl başa çıkılacağı konusunda tutarlı bir stratejiye sahip görünmüyor.

Rus gazeteciliğinin yıldızlarından Leonid Parfyonov medyaya dönük baskıların ilk kurbanlarından biriydi. 2004’te suikastle öldürülen bir Çeçen liderin dul eşiyle yaptığı röportaj onu ana haber sunuculuğu rolünden etti. Ancak bugün Parfyonov işe döndü, programı YouTube’da tekrar hayat buldu.

Parfyonov “15 yıldan beri devlet televizyonuna çalışmıyorum ama şu an işler benim için her zamankinden daha iyi” diyor.

İlk defa yapımcı ve yayıncıyım. Ben, kendi televizyon kanalım oldum. Bu kesinlikle bir şeydir.

“Tamah etmeyeceksin”

Putin’in iç başarısı konusundaki propaganda her zamankinden daha az başarılıymış gibi görünürken, Rus ulusunun bir büyük güç olarak yeniden kurulduğuna dair anlatılar Ruslarda geniş çapta alıcı bulmaya devam ediyor.

Andrei Soldatov, Rus muhalefinin bazı parçalarının bile Putin’in genişleme politikasına katıldığını söylüyor. Bu tamamen yeni bir paradoks değil, diyor Rus ruhuna kök salmış emperyalizmi vurgulayarak: “1970’lerde ve 1980’lerde birçok muhalif, neredeyse her açıdan kendilerini Stalinizm karşıtı olarak konumlandırmalarına rağmen, Kremlin’in Doğu Avrupa politikasını destekledi.”

Yurtsever eğitim, bu eğilimin uzun vadeli olduğu anlamına geliyor.

Halk Ukrayna ve Suriye’den yoruldu ama bu temel şeyleri değiştirmiyor. Hala 19. yüzyıl zihniyetiyle yaşıyoruz.

Putin Rusya’sı; Çeçenistan, Gürcistan, Ukrayna, Suriye gibi kanlı savaşlara ve oralarda yaşayan, bazen de başka bölgelere giderken ölen (düşen Malezya uçağında olduğu gibi) sivillere yönelik umarsız yaklaşımıyla hatırlanacak. Ayrıca bir nebze azalmadan önce, 2010'dan 2016'ya kadar her yıl yüzde 4,9 ile yüzde 16 arasında yükselen askeri harcamalarla hatırlanacak.

 

MH17.jpg
Malezya Havayolları'na ait yolcu uçağı 2014'te Ukrayna'nın doğusunda seyrederken füzeyle düşürülmüştü (AFP)

 

Fakat dış politika her zaman kötü haberlerden ibaret değildi. 2004’te Rus diplomatlar yüz yıllık bir çatışmayı bitirmek için hazırlandı ve uzun zamandır beklenen bir barış antlaşması imzaladı.

Ortak imzacılar? Alaska’daki yerli Kızılderili kabileleri.

Putinsiz Rusya

Bu yazki özgür seçim gösterileri ve bu gösterileri kışkırtan pervasız politikalar, yönetim sistemi için belirli seviyede bir kriz olduğunu gösteriyor.

Durumun Putin için ciddiyeti, hâlâ belirsizliğini koruyor. Kremlin’in baskıcı mekanizmasının sadece bir kısmı devreye girdi. Ve rejimin baskıyı sonuna kadar artırma isteğinden şüphe duyan çok az kişi var. Protesto hareketi de büyük ölçüde başkentle sınırlı kaldı.

Fakat bir çeşit çatışmanın mayalandığı açık.

Putin’in ikinci dönemi 2024’te sona eriyor ve anayasayı değiştirmediği sürece devlet başkanı olarak kalamayacak.

Halihazırda Brejnev’den daha uzun süre iktidarda olan Rusya lideri, kolay lokma olmadığını gösterdi. 2008-11 yılları arasında kenarda kaldığı dönemdeki deneyimler başarılı değildi. Ve kendisi bırakmak istese bile, muhtemelen kendisinin duyduğu ihtiyaçtan çok ona ihtiyaç duyan yakın çevresinin muhalefetiyle karşılaşacak. 

Çeşitli olasılıklar tartışıldı bile: Gerçek iktidarın parlamentoya devredilmesiyle Putin’i başbakan olmaya teşvik edecek bir anayasa değişikliği; Kazakistan’ın “ulusun babası” Nursultan Nazarbayev tarafından seçilen ve Putin’i ülkenin güvenlik konseyinin başı yapacak bir model ya da en risklisi, Putin’i Belarus’la birleşmiş yeni bir süper-devletin başı yapacak model... Ancak bu, Minsk tarafından pek sıcak karşılanmayacak bir düello olur.

Konstantin Gaaze “Rejimlerin en temel değişiklikleri başlangıçta yaptığına inanırdık” diyor. “Fakat Putin Rusya’sında işler başka türlü işliyor. Son 5 yıl, sistemin gördüğü en temel değişikliklere tanık oldu.” 

En büyük değişimse gözlerimizin önünde gerçekleşmek üzere.

 

 

* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU