Okul yönetimleri "yetersiz", veliler "çok" diyor... Yüzde 65'lik zam kimseyi memnun etmedi

Independent Türkçe’nin görüş aldığı eğitimcilere göre yaşananların sorumlusu ne özel okullar ne de veliler. Asıl sorunun mevcut enflasyonist düzende olduğu ifade edilerek Milli Eğitim Bakanlığı’nın hamlede bulunması isteniyor

"Gerçek enflasyonun yüzde 200'leri bulduğu bir düzende, özel okulların yüzde 65'lik zamla 2024'ün haziranına kadar hizmet vermesi de çok zor. İki yıl öncesine kadar yönetmelik [TÜFE+ÜFE] / 2 + % 5'lik zam oranına izin veriyordu. Bugün uygulansa özel okullar, yüzde 105 zam yapabilecekti." / Fotoğraf: Pixabay

Türkiye'de özel okulların sayısı özellikle son 10-15 yılda artış gösterdi ve son dönemde çoğunluğu, yeni eğitim-öğretim yılındaki fiyatlarıyla gündeme geldi. 

Önümüzdeki sene için istenen fiyatlar ve "diğer giderler" adı altındaki talepler, veliler ile özel okulları karşı karşıya getirdi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in 'özel okulların ara sınıflarda yüzde 65'in üzerinde zam yapılamayacağını' açıklaması da ne özel okulları ne de velileri memnun etti.

Özel okul yetkilileri mevcut enflasyonist ortamda giderlerinin katlandığını öne sürerken, veliler "cep yakan" fiyatlar karşısında isyan ediyor.  

Yüzbinlerce ebeveyn; yemek parası, servis, kitap gibi diğer giderlerin ilave edildiği rakamları karşılamakta zorlanacaklarını söylüyor.

Sosyal medya da özel okullara tepki paylaşımlarıyla dolu.

Peki bu tepkiler özel okullar tarafında nasıl karşılık buluyor? Velilerin eleştirilerine hangi yanıtlar veriliyor? Dahası, bir orta yolu bulmak nasıl mümkün olabilir? 

Türkiye Özel Okullar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Öztürk ve eğitimci Nur Erdem Özeren, Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Geçen sene yüzde 36'lık zam sonun başlangıcı oldu"

Mevcut enflasyonist ortamdan özel okulları sorumlu tutmanın yanlış olduğunu savunan Türkiye Özel Okullar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Öztürk'e göre geçen sene enflasyon oranı katlanmasına rağmen özel okulların ara sınıflarına yüzde 36'lık zam sınırı getirilmesi "sonun başlangıcı" oldu.

Bu sene uygun görülen yüzde 65'lik artışın da giderleri karşılamakta yeterli kalmayacağını ileri süren Öztürk, buna rağmen kamuoyunun özel okulları "günah keçisi" ilan ettiğini ve medyada temcit pilavı gibi birkaç okulun fiyatları üzerinden genelleme yapıldığını dile getirdi. 

"Okulların belirli bir kazanç gözettiği gerçek ama düşünüldüğü gibi gelirler yok"

Okulun bölgeye göre kirası, yabancı öğretmen sayısı ve uluslararası programlara kayıt, personel ve yerli öğretmen maaşlar, doğalgaz, elektrik gibi faturalar göz önünde bulundurulduğunda giderlerin çok yükseldiğini belirten Öztürk, belirli bir kazanç gözetilse de günümüzde düşünüldüğü gibi büyük oranda kar etmediklerini öne sürdü.

Ana giderlerin kira ve öğretmen maaşları olduğunu aktaran Öztürk, ayrıca her katta en az bir temizlik görevlisi çalıştırıldığını, fotoselli lavabolardan sıvı sabuna, klimadan akıllı tahtaya pek çok ek giderin bulunduğunu, yabancı öğretmen çalıştıranların daha da yüksek harcamalarda bulunduğunu kaydetti.

"Türkiye'de 11 bin özel okul, 1 milyon 250 bin özel okul öğrencisi var"

Kendisinin de 25 yıllık öğretmen olduğunu dile getiren Zafer Öztürk, özel okullardan bin 500'ünün pandemide kapandığını ve şu an 12 bin 500'ünün hizmet verdiğini, öğretmen sayısının 170 binden 150 bine indiğini, öğrenci sayısının ise 1,5 milyondan 1 milyon 250 bine indiğini aktardı.

"Yemek maliyetindeki farkı cebimizden ödüyoruz"

Özel okullardaki yemek fiyatlarının yüksek bulunduğu eleştirilerine de yanıt veren Öztürk, geçen yıl bir özel okulda 11 bin lira civarında olan yemek maliyetinin daha ocak ayında 15 bin 500 liraya çıktığını ancak bunu da velilerden alamayıp kendilerinin karşılamak durumunda kaldıklarını belirterek, ebeveynlerden kendi evlerinin mutfak maliyetlerindeki değişkenliği göz önünde bulundurmalarını istedi.

 

 

"Mesleğe yeni başlayan bir öğretmenin maaşı 11 bin liradan düşük olmamalı" 

Özel okullardaki maaş düşüklüğü de sıkça eleştiriliyor. Özel okullardaki öğretmenlerin resmi okullardakilerden daha düşük maaş almaması gerektiğini de savunan Zafer Öztürk, bu rakamın mesleğe yeni başlayan bir isim için 11 bin lira civarında olması gerektiğini söyledi.

Yaşananların bugün karşılaşılan "özel okullar genellemesi"ne sebebiyet verdiğini ileri süren Öztürk, "Eğitim uzun soluklu bir iştir, başarı, geliştiren şeylerdir. Doğru kadro olmazsa olmaz. Bir okul öğretmeni kadar iyidir. İyi eğitim, spor, müzik sosyal faaliyetler, ulusal ve uluslararası programlara katkıyla dünya insanı olmanız sağlanır. Ama günümüz koşullarında öğretmene de iyi maaş vermek mümkün olmuyor" şeklinde konuştu.

"Bu durumda öğretmene nasıl 3 kat fazla maaş verebiliriz?"

10 sene önce yeni bir öğretmenin asgari ücretin 2-5 katı ücret aldığını, o dönemde özel okulda öğretmen olmanın tercih edilen bir durum olduğunu kaydeden Öztürk, gelinen noktaya ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:

Asgari ücretle öğretmen çalıştırılmasına karşıyım ama 2 bin 850 lira olan asgari ücret bugün 8 bin 500 lira yani 3 kat arttı. Özel okullara ise geçen sene yüzde 36, bu sene ise yüzde 65 zam sınırı getirildi. Bu durumda öğretmene nasıl 3 kat fazla maaş verebiliriz? Bunun matematiğini kimse yapamaz! Yoksa elbette ki kimse öğrencisini, velisini kaybetmek istemez. İnsanlar daha kaliteli eğitim almak için özel okula gidiyor.  Ama gelirinizi yükseltmezseniz öğretmeninize de yeterli maaşı veremezsiniz."

 

Milli Eğitim Bakanlığı ile özel okul yetkililerinin bir araya geldiğini de aktaran Zafer Öztürk'e göre yeni bir görüşme yapılması faydalı olabilir ancak yakın tarihte planlanmış bir görüşme bulunmuyor.

"Dershaneler kapatılmak istendi ama kurslar, günümüzde daha güçlü"

Geçmişte dershaneler kapatılmak istense de kursların daha güçlü hale gelip sayılarının arttığına değinen Öztürk, 3-4 öğretmenin bir araya gelip ders verdiği yerlerin bulunduğunu söyledi.

Genel olarak sektöre yönelik özeleştiride de bulunan Öztürk, eğitime gönül vermemiş kişilerin de bu işi yapmaya başlamasının yanlış olduğunu, onların elenip bu işin gerçekten hakkını vererek yapan, eğitimin kıymetini bilenlerin sürdürmesini istediğini de ekledi.

 

özel okul eğitim öğrenci Pixabay.jpg
Devlet okulundaki bir öğrencinin (devlete) maliyetinin 32 bin lira civarında olduğu belirtiliyor / Fotoğraf: Pixabay

 

"Gerçek sorun TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranlarının gerçek rakamları yansıtmaması"

Eğitimci Nur Erdem Özeren de benzer görüşleri paylaştı. Zam tartışmalarının Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon oranlarının gerçek rakamları yansıtmamasından kaynaklandığını savunan Özeren'e göre bakanlığın geçen yıl yüzde 36'lık zam sınırı koyması da hatalı bir uygulamaydı. Velilerin geçen seneki "düşük zamma" alışarak bu yıl yüzde 65'lik oranı yüksek bulup tepki gösterdiğini dile getiren Özeren; maaşlar, kira, faturalar derken özel okulların maliyetlerinin katlanması nedeniyle kimilerinin yemek, kitap gibi diğer giderlerden farkı düşürmeye çalıştığını savundu.

Özeren, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

"Hükümetin bizi soktuğu durumun yansımaları... Özel okulların bugün açıkladıkları fiyat, Haziran 2024'e kadar geçerli olacak yani bunca ay giderlerini bu rakamlarla karşılayacak. Türkiye'de pek çok kişi, bir ay sonrasının finansmanında bile zorlanırken, özel okullar 15 ay sonrasını hesaplamak zorunda kalıyor. 

Gerçek enflasyonun yüzde 200'leri bulduğu bir düzende, özel okulların yüzde 65'lik zamla 2024'ün haziranına kadar hizmet vermesi de çok zor. İki yıl öncesine kadar yönetmelik [TÜFE+ÜFE] / 2 artı yüzde 5'lik zam oranına izin veriyordu. Bugün uygulansa özel okullar, yüzde 105 zam yapabilecekti. Özel okullar yüzde 85'e bile razıyken, 'Yüzde 65 yapın' demek mantık dışı.

 

Nur Erdem Özeren erdemabi.com.jpg
Nur Erdem Özeren / Fotoğraf: erdemabi.com

 

"Orta segment özel okullar türedi"

Anadolu liseleri, fen liseleri gibi okulların günümüzde sayıca çok azaldığını, imam hatip liselerinin arttığını, devlet okullarının kalitesinin kaybedilmesinin yanı sıra pek çok özel okul açılarak orta segmentli olanların "türediğini" dile getiren Özeren, dershaneden bozma bu yerlerin varlığını eleştirdi.  Sayının artmasının sektöre yarar değil zarar verdiğini ve işi bilmeyenlerin de yapmaya çalıştığı eleştirisinde bulunan Özeren, çoğunun eğitimcilikte başarılı olmadığını da sözlerine ekledi.

"Eskiden 8-10 asgari ücret kazanan aileler çocuğunu özele verirdi, şimdi 2-3 alan da veriyor"

Nur Erdem Özeren'e göre özel okul veli profili de son yıllarda değişkenlik gösterdi. Geçtiğimiz yıllarda evine 8-10 asgari ücret giren ailelerin çocuklarını özele verdiğini belirten Özeren, son dönemde 2-3 asgari ücret gelirli hanelerde bile bu okulların tercih edildiğini aktardı.

"FETÖ'yle iltisaklı olmayan dershanelere destek verilerek, özel okul kurmaları teşvik edildi"

Geçmişten günümüze başka bir duruma da dikkati çeken Özeren'in eleştirileri de oldu:

"FETÖ’nün önünü kesmek için dershaneler kapatıldı, devlet sermayeye kendi isteğiyle el değiştirtmek için birtakım kararlar aldı. Dershaneler kapatılırken FETÖ'yle iltisaklı olmayanlara destek verilerek, özel okul kurmaları teşvik edildi. Dershane binasından bozma özel okullar yapıldı, kalite düştü. Bunların fiyatları da daha uygun oldu. Velilere teşvik verilerek özel okul ücretlerinin bir bölümünü devlet karşıladı. Devlette bir çocuğu okutmanın devlete de bedeli var. Devlet destek olunca, insanlar çocuğunu özele vermeye başladı, böylelikle kısmen uygun fiyatları aileler karşılayabildi. Hükümetin aldığı kararla, 2013-2014’ten sonra öğretmen maaşları, memur maaşından asgari ücrete doğru gerilemeye başladı. Son 2-3 senede ise devlet, asgari ücreti, eğitimlerinin ücretlerine yaklaştırma politikası uyguladı."

Gelinen noktada özel okullar ile veliler arasındaki sorunların çözüm yolunun nasıl olacağı da merak konusu.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın okulların giderlerini düşürmeye yönelik çeşitli hamlelerde bulunmasını talep eden Nur Erdem Özeren, devletin de yüzde 65'lik oranının özel okulların giderlerini karşılamadığını bildiğini, bu oranla öğretmen maaşlarını yükseltmenin mümkün olmadığını da ileri sürdü.

Eğitim kalitesi açısından kademeli şekilde bile olsa, özel okullardaki öğretmen maaşlarının yeniden devlet memuru seviyesine çekilmesinin şart olduğunu ifade eden Özerdem, gerçekten iyi eğitim veren özel okulların hizmete devam etmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU