İran: Brütüsler karşısında rejim yalnızlaşıyor

İran sahnesinde, rejimin bu dönüm noktasındaki lisan-ı halini anlatacak cümle herhalde "Sen de mi Feride?" olurdu

Feride Muradhani / Görsel: YouTube

İran'da 16 Eylül'den bu yana devam eden protesto hareketi, ülkedeki siyasi, kültürel, sosyal ve hatta spor hayatında izlerini bırakmaya başladı.

İran rejiminin karşı karşıya olduğu en zorlu meydan okumalarından biri olan bu son protesto hareketiyle birlikte genel siyaset sahnesinde, iktidar yapısı içinde ve hatta kurucu siyasi ailelerinin derinliklerinde rejimin Sezar'ı sırtından hançerleyen Brütüs'e benzettiği birden fazla kişi ortaya çıkıyor.

İran sahnesinde, rejimin bu dönüm noktasındaki lisan-ı halini anlatacak cümle herhalde "Sen de mi Feride?" olurdu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İran rejiminin lideri Ayetullah Ali Hamaney'in yeğeni Feride Muradhani aslında muhalif bir aileden.

Feride'nin ailesi, evin babasının 2000 yılında Evin Hapishanesi'nde işkence altında öldüğünü söylüyor.

Ancak bu hassas ayrıntı, Feride'nin rejimin meşruiyetine itiraz etmek için büyük bir dönüşüm anından yararlanırmışçasına gösterdiği tavrın önemini azaltmıyor.

Feride, protesto hareketine aleni bir şekilde desteğini açıkladığı videosunda şu ifadeleri kullandı:

Ey özgür halklar, bizi destekleyin ve hükümetlerinize çocukları öldüren bu eli kanlı rejimi desteklemeyi bırakmalarını söyleyin. Bu rejim, dini ilkelerinin hiçbirine bağlı değildir. Güç ve iktidara sarılmaktan başka kural tanımamaktadır.


Feride Muradhani rejimin liderliğine göre tek Brütüs değil. Ondan önce 1979 rejiminin kurucu ailelerinin çocukları geliyor.

En ağır bıçak darbesi ise, İslamcı rejimin kurucusu Humeyni ailesinin kendisinden ve iktidarın mimarı ve Humeyni döneminden Hamaney dönemine kadar iktidar geçişinin meşru gözetmeni olan Rafsancani ailesinden geldi.

Bu durum ancak şöyle yorumlanabilir: Çıkmazdaki rejim, İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucu babalarının oğullarına ve torunlarına yalvarmaya çalıştı, ancak iki aile onun lehine duruma müdahale etmeyi reddettikten sonra yalvarmaları sonuçsuz kaldı.

Bu da rejimin politik ve popüler olarak şu iki meşruiyetini kaybettiğini gösteriyor:

Birincisi, Humeyni'nin varislerinin genel olarak rejime verebilecekleri bir koruma,

İkincisi ise özel olarak Rafsancani'nin varislerinin Hamaney'e verebilecekleri bir koruma.


Geçen ayın 23'ünde ABD merkezli The Wall Street Journal gazetesi, İran rejiminin yöneticilerinin, protestocuları sakinleştirmek için müdahale etmeleri için Humeyni ve Rafsancani ailelerine İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani aracılığıyla gizli bir çağrıda bulunduklarına ilişkin bir haber yayımladı.

Haberde, iki ailenin rejimin talebine yanıt verirse 'göstericilerin istediği reform uygulamalarına geçilebileceği, ancak iki ailenin bu yaklaşımı reddettiği' belirtildi.

The Wall Street Journal haberini takip eden gün 24 Kasım'da medyada rejimin içeride yalnız bırakıldığı teorisini destekleyen bir haber çıktı.

Pyknet haber sitesi, babasının ofisinde ve karar alma merkezlerinde etkili olan "Rehber" Ayetullah Ali Hamaney'in oğlu Mücteba'nın, merhum eski cumhurbaşkanı Şeyh Haşimi Rafsancani'nin kızı Fatıma Rafsancani ile görüştüğünü bildirdi.

Mücteba'nın Rafsancani'nin kızına karar merciinden uzaklaştırıldığı için yakındığını belirtti.
 


Bununla birlikte görüşmeden sızdırılan bilgilere göre, Hamaney'in oğlunun Fatıma Rafsancani'den protestolardaki şiddetli baskı ya da protestoların ilk günlerinde tutuklanan kız kardeşi Faize ile ilgili şikayetini arz etmek isterse babası ile görüşmeye çalışmasını istemesi ancak Fatıma'nın babasına ulaşmasının mümkün olmadığını söylemesi dikkat çekici.

Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi de rejimi bıçaklayıp içinde bulunduğu durumu inkar etmeyi bırakmasını söyleyerek yaşananların bir anarşi olmadığını vurguladı.

Hatemi, rejimin inkar durumundan çıkması için adeta son uyarı alarmını çalıyormuş gibi, durumun bu şekilde devam etmesi halinde İran'daki toplumsal çöküş sinyallerinin iki katına çıkacağı uyarısında bulundu.

Hatemi geç de olsa protestoların ve atılan sloganların toplumsal çöküşün yakın olduğunu gösterdiğini ve halkın rejimden ve İslam Cumhuriyeti'ni simgeleyen her şeyden vazgeçmesinin fiilen gerçekleştiğini fark etti.

Bunun en büyük kanıtı, İranlıların Katar'daki Dünya Kupası'nda İslam Cumhuriyeti'nin milli takımının -halkın milli takımı değil- ABD milli takımı karşısında yenilmesini kutlamalarıdır.

Buna göre, İran örneğinde Shakespeare'in tanımına göre bir Brütüs'ten ziyade, rejimi tek başına bırakmaya karar veren kurucu ve nüfuzlu aileler ve çoğunluk halinde bir halk var.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU