İmamoğlu: İstanbul'da taksiye binemediğinizde aklınıza Soylu, Kurum ve Karaismalioğlu'nu getirin

İmamoğlu, katıldığı canlı yayında, İstanbul'daki nüfus artışı, mülteci sorunu, cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları ve kendisine yönelik "siyasi yasak" getirileceği iddiaları ile konuştu

Fotoğraf: İBB (Arşiv)

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Habertürk'te yayınlanan 'Olaylar ve Görüşler' programında, Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı.

İstiklal Caddesi'nde saldırı sonrası kaldırılan ve gündemde tartışma konusu olan saksılarla ilgili değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, "Ben bu konuları erteledim. Cevap vermeyeceğim, zamanı gelince konuşacağım. Valilik bu konuda karar verdi, sözlü tebliğ etti, kaldırılmasını istedi, biz de uyguladık. Ağaçları koruma altına aldık" dedi.

"Hazine bana 5 yıl garantisini versin ben bütün metrolarımı yaparım"

İstanbul'daki toplu taşıma projeleri ile ilgili gelen bir soruya da yanıt veren İmamoğlu şunları söyledi:

Ulaşım meselesi İstanbul açısından çok önemli. Biz ne yazık ki artan maliyetlerde yüzde 400'e varan, mazotundan yedek parçalarına, kirasına araçların bedellerine varıncaya kadar fahiş artışlardan dolayı gelen maliyetlerin çok azını tarifelere yansıtabildik. Suda, ulaşımda böyle, vatandaşımıza yansıtamıyoruz. Sübvansiyon fiyatımız 11 milyarlara kadar çıktı. 2023'de bunun çok daha tırmanacağını öngörüyor arkadaşlarımız. 10 metroda birden çalışıyoruz. Yeni projelerimiz var. Beylikdüzü-Sefaköy metrosu var. Biz 10 hat yapıyoruz, 5 hattı Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Sabiha Gökçen'e yaptıkları hattın parasını ödüyoruz Hazine'ye. Bu tür metroların Hazine'ye tekrar ödenmesi 30 seneyi buluyor. Şimdi bize gelen paylarda yüzde 5 oranı. Bunun anlamı 2 senede bizden parasını takır takır alacaklar. Ben metro için bulduğum kaynakla 12 yıl vadeli bedelli. Bunu ne zaman değiştirdi? 1 Mayıs 2019. 5 gün sonra seçimi iptal ettiler ama böyle karar çıkarttılar. Parasını bizden takır takır alıyorsunuz. Hazine bana 5 yıl garantisini versin ben bütün metrolarımı yaparım. 

"Valiliğe defalarca yazı yazdım; bize mülteci sayısı hakkında net, somut rakamlar verin"

İstanbul'un resmi nüfusunun şu an 16 milyona yaklaştığını ifade eden İmamoğlu, "Valiliğe defalarca yazı yazdım; bize mülteci sayısı hakkında net, somut rakamlar verin. BM tespitleri ve bizim tespitlerimiz olsun bunun 2 milyondan daha fazla olduğunu düşünüyoruz. İnsanların aldığı hizmetler var. Örneğin su, gaz. Resmi rakamlar yayınlanıyor. 1.3 milyon diyorlar. Bize göre 2 milyonun üzerinde. Su tüketiminin ne kadar arttığını, kişi başı tüketim üzerinden. 1 kişi 33 ton su kullanıyor yılda. Yıkanma, temizlik, içme suyu. Bunu gördüğümüzde karşımıza tam 19 milyon 300 bin sayısı çıkıyor. Büyükşehirde 19 milyonun üzerinde insan taşıyoruz. İstanbulkart kullanan kayıtlı 500 bin mülteci nüfusu var. Havuzdan kullanan 3 milyon kart daha var. Biz 20 milyona yakın insana hizmet veriyoruz aslında. Suyumuz bile belli miktarda değil" diye konuştu.

İstanbul'un artan nüfusunun şehir için sorun oluşturduğunu ifade eden İmamoğlu şöyle devam etti:

İBB İstanbul kentinin 2009 planlarında İstanbul Havalimanı yoktu. Şu kadar para harcandı diyoruz. Bunun üçüncü köprüsü, yolları var. Halkalı'dan yapılan metro var. Gayrettepe'den önümüzdeki seneye yetişebilecek metrosu var. 1 metro neredeyse 1 milyar Euro. Sadece Kanalistanbul meselesinin şehire getireceği yük 3 milyon nüfus. Adresinde konut olan, boş olan konut sayısı 750 bin. Evi var, boş tutuyor. Ondan daha fazla vergi almak zorundayız. Dünyada bu uygulamalar var. O vergiyi biz konut fonuna aktaracağız, konut üreteceğiz. 1989 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yola çıkıldı. Melen barajını 30 küsur yıldır duyuyoruz. Eski Bakan 2016 yılında açılışını yapacağız dedi. Ortada kocaman çatlak gövde, milyarlarca harcanmış lira. 2023'ün Ocak-Şubat'ında açarız dediler. Daha kötüsü orayı rehabilite edecek proje olmadığından bahsediliyor. Ortada 10 milyarlık çöp duruyor. İstanbul'un su tehdidi devam ediyor. Biz 2050 vizyonunu çalışıyoruz. Yeni bir jenerasyon var artık. Sağlıklı bir gelecek, yaşam kalitesi yüksek kentler bekliyor. Yeşil alanlarda yürümek istiyor. Bizim insanımız enerjisi yüksek insan. Demokratik ortamda yaşamak istiyor, hayatında yürüyebileceği hedeflere koşmak istiyor. İstanbul'un verilerini, geleceğini çalışıyoruz. Alacak o kadar uzun bir yolumuz var ki. 25 yılda yapamadıklarını 3,5 yılda başardığımız süreçle yarıştırarak ortaya koyuyorlar. O kadar acz içindeler; çünkü üretemediler.

"İstanbul'da taksiye binemediğiniz zaman aklınıza Süleyman Soylu, Murat Kurum, Adil Karaismalioğlu'nu getirin"

İstanbul'daki taksi sorununa da değinen İmamoğlu, şunları kaydetti:

Taksi sorununda bir plaka meselesi var. Taksi değil; plaka. Plakanın değeri, sahipleri, hisseleri; hatta plaka baronları. Mekan ismi vermeyelim. Milyarlarca lira, bir borsa. Gelir gelmez bu işe damga vurmak istedik. 30 senedir plaka sayısı artmamış ama nüfus 3 kat artmış. Bu şehirde net olarak şu teklif edildi; 5 bin taksi çıkartma, bunları sat, biz satın alalım, sistem yürüsün. Buna hayır dedik. 14 kez bizim teklifimiz reddedildi. Kim reddetti? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki UKOME'deki sandayle sayısı değiştikten sonra. İBB yetkililerin çoğunluğu vardı. Müzakere masası vardı. Burayı yöneten İBB'nin yetki alanı olan masaya 5 yeni üye atayarak, alakasız bakanlıklardan. Aile Bakanlığı'nın bile üyesi olduğu masa inşa ederek, çoğunluk sayısını elimizden alarak. Sonra anladık ki, ben de şahit oldum, sayın Cumhurbaşkanı, sayın bakanlar bizim UKOME'yi öyle bir takip ediyorlar ki, bu nasıl bir aşk? Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim, Çevre Şehircilik, Aile Bakanlığı'nın sandayeleri var. Jandarma, Emniyet Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlığı, Karayolları, Devlet Demir Yolları temsilcileri. Benim İstanbul'da taksiye binemeyen anne, baba, genç kızlar, çocuklar, siz o taksiye binemediğiniz zaman aklınıza Süleyman Soylu, Murat Kurum, Adil Karaismalioğlu'nu getirin. Ulaştırma Bakanlığı'ndan bir katılımcı var, o elini kaldıracak diğerleri de kaldırıyor kafaları önde eller havada.

"6 ay sonra gidecekler ve çözeceğiz, 6 ay kaldı" diyen İmamoğlu, "Birisi uygulama üzerinden taksi çağırıyor. Gelmiyor. Sonra Arapça isimle taksi geliyor. Benim vatandaşıma siz bunu nasıl yaparsınız? 100 doların varsa taksi var gibi. Benim bütün feryadım, plaka sahiplerine, baron gibi yönetmeye sistemi çalışanlara, adaletsiz şekilde UKOME'ye müdahale eden bakanlıklara. Benim taksi esnafıyla problemim yok. Hala taksiye ihtiyacımız yok deniyor. Olacak iş değil" dedi.

"1,5 senedir aday kim, adayınız kim? Size ne! Siz kendi işinize bakın"

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve kendi ismininde aday tartışmalarında geçmesi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, "Ben CHP'liyim. CHP kültürünün neyi gerektirdiğini iyi biliyorum. Millet İttifakı'nın ortaya koyduğu adaylıkla seçimi kazanmış birisiyim. Bunun mimarı, siyaset mühendisliğini yapan kişinin sayın Kılıçdaroğlu'nun sözünün eri olmayı herşeyin önünde tutmuş birisiyim. 6'lı Masa'nın icraat üreten en önemli temsilcisiyim. Yandaş medyanın ekranları bu işin lokomotifi. Hatta bizim partimize çok yakın olduğu iddia eden ekranlar. Bu oyuna gelmeyelim. 1,5 senedir aday kim, adayınız kim? Size ne! Siz kendi işinize bakın" ifadelerini kullandı.

"Bu kişisel bir endişe değil, ülkemin demokrasisi adına bir endişe"

Kendisi hakkındaki "siyasi yasak" tartışmalarına da değinen İmamoğlu şunları söyledi:

Nasıl yabancı basına 'her şeyi yapabilirler, seçimi de iptal edebilirler' dediysem, bugün de endişe duymuyorum. Bunları bekliyor muyum, tabii ki bekliyorum. Bu kişisel bir endişe değil, ülkemin demokrasisi adına bir endişe. İBB seçimin iptal edildiği zaman diliminde yakın arkadaşlarım 'Başkanım ederler mi' dediler. 'Edebilirler ama fark atarız; ancak istemiyorum' dedim. YSK üyelerine bir televizyon programında da seslendim. Dedim ki; kıymetli üyeler 31 Mart seçimi vicdanlarda zaten büyük bir sorun yarattı ama yargıda da aklandı. İptal kararınız yüzünden milyonlarca lira para harcandı, insanlar mağdur edildi, vicdanınız hiç sızladı mı? Siyasi baskılarla alınan bu karardan pişman mısınız? 16 milyon İstanbulluya özür borcunuz yok mu? Diyorum ki, Allah'ım inşallah yüce Türk yargısının, adalet sisteminin utanacağı, ezileceği bir karar verilmez. Ben yargı sistemine güvenmek istiyorum.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU