"İmar barışı ile kurtulduk" diye sevinenler, komşu şikayetiyle hayal kırıklığına uğruyor

Kaçak kat çıkıp, evine eklenti yapan ama 2018'deki imar barışıyla ruhsat alan birçok kişi komşularınca açılan davaları kaybediyor. Nedeni ise affın Kat Mülkiyet Kanunu'ndan doğan sorumlulukları kaldırmaması

İmar barışı ile kaçak kat çıkılmış, eklenti, balkon yapılmış birçok bina ruhsatlandırılmıştı

 

Gündelik hayatta pek çok kişi oturduğu bina ve evlere planda olmayan eklemeler yapabiliyor.

Bunlar sonrasında şikayet halinde sorunlara yol açıyor.

2018'de 3194 sayılı İmar Kanunu'na eklenen geçici 16. madde ile "Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre, Şehircilik ve İkim Bakanlığı ile yetkilendirecek kurum ve kuruluşlara 31 Ekim 2018 tarihine kadar başvurulması" denilerek bir "imar barışı" getirildi.

Kaçak kat çıkılmış, eklenti ve balkon yapılmış, altına kuyu kazılmış demeden bu düzenlemeden faydalanan her bina ruhsatlandırıldı. Tabii ki bir ücret karşılığında.

İmar barışıyla ruhsat almaları da işe yaramadı

"İmar barışından faydalandık, sorun kalktı" diyerek rahatlayan birçok insan bir süre sonra bunun böyle olmadığını anladı.

Aradan geçen 4 yıla karşın bu kişilerden birçoğu, komşuları veya site yönetimlerince projeye uymadıkları iddiasıyla açılan davaları kaybetmeye başladı.

Davayı kaybeden yaptığı eklentileri yıkıp eski haline getirmeye veya karşı tarafın zararını karşılamaya yükümlü oluyor.

Peki imar barışından faydalanıp para ödeyerek ruhsat alan kişiler, niye dava açılması halinde kaybediyor?

 

yankıbüyüksezer1.jpg
Yankı Büyüksezer / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"İmar affı, Kat Mülkiyet Hukuku'ndan kaynaklanan sorumlulukları kaldırmadı"

Bu soruyu emlak hukuku üzerine çalışan Avukat Yankı Büyüksezer, cevapladı. 

İmar barışının, devlet ile vatandaş arasındaki "aykırılık ve eksiklikleri" düzenlediğini bunun kaynağının ise "İmar Kanunu" olduğunu belirten Büyüksezer, "Devlet vatandaşa 'gel parasını yatır, evini biz yasal kabul edelim' dedi. Yalnız, bizim evlerimizi ilgilendiren bir kanun daha vardı. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu" dedi.

"Şimdi net anlatmak için şunu belirtmemiz lazım: Kat Mülkiyeti Kanunu, kat malikleri arasındaki hukuki ilişkiyi düzenler" diyen Büyüksezer, "Bir de tapuya, projeye uygun şekilde evin korunup kullanıldığını da denetler. Ev sahipleri bu kanunla birbirlerine karşı sorumludur. Yani tüm ev sahipleri, tapuda, projede neyse ona göre evi saklamak zorundadır. İşte imar barışı bunu engellemedi. Bu durum tuhaf ve ciddi bir hukuki sorun yarattı" ifadelerini kullandı.

 

panjur.jpg
Büyüksezer, projede olmaması halinde panjur bile takılamayacağını belirtti

 

"Panjur dahil takamaz, dava edilirse kaldırma zorunluğu var" 

Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre evlere projede, yönetim planında olmayan hiçbir eklenti ve çıkma yapılamayacağını kaydeden Büyüksezer, "Yani panjur dahi takılamaz. Balkona cam kapama yapamaz. Bakın kanun çok nettir. Balkonuna kat malikleri yönetim planında olmayan bir şekilde cam kapama yapılması kanuna aykırı. Şayet başka bir ev dava açarsa, yıkmak zorunluluğu var" diye konuştu.

 

siteler.jpg
İmar barışından sonra projeye uyulmadığı iddiasıyla en çok dava, ortak alanların daha fazla olduğu yazlık sitelerde açıldı

 

"En çok sitelerde dava konusu oldu"

Büyüksezer, plana aykırı olarak yapılan eklentilerle ilgili davaların en çok sitelerde açıldığını, bu davaların 2018'den sonra daha da arttığını aktararak şöyle devam etti:

Yazlık sitelerde insanlar daha çok müstakil evlerine birtakım eklentiler yaptırdıktan sonra yapı kayıt belgesi alıp bu işlerini ruhsatlandırdılar. Ancak diğer bir kat maliki, 'hayır efendim bizim projede bu yok, yönetim planı da izin vermiyor' diye dava açtığında işte kıyamet orada kopuyor. Elinde yapı kayıt belgesi ile kişi bakakalıyor. Çünkü harcını ödemiş, devlet 'sen rahatsın artık' demiş, tam sundurmasının altında çayını kahvesini içerken bir anda 'hadi burayı yıkacağız' diyor mahkeme. Sonuçta imar barışı ile yapılan ruhsatlandırma devlete karşı yükümlülüğümüz. Ancak yönetim planında ya da projede olmadığı için bir kat maliki çıkıp buna dava açarsa yıkım kararı verilir. Tabi burada 'ortak alan' kavramı devreye giriyor. Mülkiyeti kişiye ait olmayan, tüm maliklere ait olan yer kavramı. İşte oralara doğru yaptığınız yapılar imar barışı ile korunmuyor.

 

şerefkısacık1.png
Mustafa Şeref Kısacık / Fotoğraf: istanbulbarosu.org.tr

 

"İmar affı, kıyı şeridini, ormanlık ve SİT alanları kapsamaz"

Kat mülkiyet hukuku ve tapu uygulamaları üzerine çalışmaları olan avukat Mustafa Şeref Kısacık da getirilen imar barışının kat mülkiyet hukukundan doğan hakları ortadan kaldırmadığına dikkat çekerek, birçok ilde verdiği eğitimlerde bu hususa özellikle dikkat çektiğini söyledi.

Kısacık, ardından imar barışı kapsamına girmeyecek yerlere şu örnekleri verdi:

Hatay'da verdiğimiz eğitimlerde Samandağ sahilinde devlete para vererek kıyı şeridindeki yerlere yapı kayıt belgesi alanlara boşa aldıklarını söylüyoruz. İmar affı kıyı kenar çizgisini kapsamaz.  Sarıyer'de orman sınırları içerisinde kalan alanlarda Orman Kanunu geçerlidir. Dolayısıyla buralarda, Boğaz kıyılarında, Çanakkale'de, Şişli, Beşiktaş, Teşvikiye gibi yerlerdeki SİT alanlarında imar affı olmaz.

"Bir taraftan kentsel dönüşüm bir taraftan çürük binalara sağlam raporu"

İmar barışının 2018'de devlet tarafından parasal kaynak temini için çıkarıldığını söyleyen Kısacık, af ile gelen bir çelişkiye dikkat çekerek "Hem insanlar sağlam binalarda otursunlar diye kentsel dönüşüm yapıyorsunuz hem de çürük binalara sağlam raporu veriyorsunuz" dedi.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU