Babacan: Erdoğan özür dileyemedi, Merkez Bankası başkanını görevden aldı

Ali Babacan, Merkez Bankası Başkanı Ağbal’ın görevden alınması ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına tepki gösterdi: “Son 20 ayda 4 Merkez Bankası, 4 de TÜİK Başkanı gördük”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ve Merkez Bankası başkanının görevden alınması kararlarını değerlendirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Erdoğan'a 'Ya Merkez Bankası’na gereğini yap ya da milletten özür dile' çağrısını hatırlatan Babacan, "Milletten özür dileyemeyince, başkanla ilgili adım attı" dedi.

 “Tüm ülke yaygın bir boğulma hissi yaşıyor”

Gece yarısı yayımlanan kararnamelerin muhtıraları ve askeri vesayet dönemini hatırlattığını söyleyen Ali Babacan,  “O dönemde de kararlar gece birden açıklanırdı. Bu iktidar ülkeyi yine karanlıktan yönetilen bir ülke haline getirdi. Zaten karanlık bir döneme girmiş ülkemiz, maalesef karanlıkta alınan kararlara karşı karşıya. Zaten boğulma hissi tüm ülkede yaygın bir his olarak yaşanırken iki kararla daha uyandık bu sabaha” dedi.

“Erdoğan bu milletten özür dileyemedi”

Dün katıldığı Akçaabat İlçe Kongresi’nde Merkez Bankası’nın 200 puanlık faiz artırımı kararı için Erdoğan’a “Ya Merkez Bankası’na gereğini yapacak ya da yanlış tezi yüzünden bu milletten özür dileyecek” dediğini hatırlatan Babacan, “Sayın Erdoğan bu milletten özür dileyemedi, Merkez Bankası başkanıyla ilgili bir adım attı. Son 20 ayda, partili cumhurbaşkanlığından bu yana tam dört tane Merkez Bankası, dört tane de TÜİK başkanı gördük. Normalde bu görevlerin süresi beş yıldır. Böyle bir ülkede istikrar sağlanabilir mi? Bunlar akıllara durgunluk verici gelişmeler. Basiretli yönetim bunu yapmaz. Bunun adı en hafif ifadesiyle keyfiliktir. Bu hukuksuzluk ve kuralsızlık ülkeyi yöneten zihniyetin en önemli sorunudur” diye konuştu.

“Bazıları gibi kadına şiddeti bazen mazur mu görüyorsunuz?”

Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını da eleştiren DEVA Partisi Genel Başkanı,  “Türkiye’yi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekmeye çalışan bir karar var. Bu sözleşmenin konusu kadına şiddettir, aile içi şiddettir. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir. Bunlara gerekçe bulunamaz, mazur gösterilemez. Bu uluslararası sözleşme onun sözleşmesidir. Bu ülkede kadına şiddet sorunu büyüyor. Her gün kadın cinayetleri işleniyor, her gün aile içi şiddet yaşanıyor. Yıllardır hükûmetin başındasınız, bu konu hakkında somut ne adım attınız? Hangi önlemi aldınız, hangi kararı aldınız? Hangi yeni kanuni düzenlemeyi yaptınız? Hangi yeni uluslararası sözleşmeye imza attınız? Mevcudu yıkmak en kolayı. Madem beğenmiyorsunuz, yerine ne koydunuz? Daha sağlam bir yasal düzenlemeniz var mı? Yoksa siz de bazıları gibi kadına şiddeti bazen mazur mu görüyorsunuz?” diye sordu.

“Kadına şiddetin aması, fakatı, mazereti olmaz” diyen Babacan, “Kadına şiddete karşı topyekûn sağlam bir duruş göstermek her siyasetçinin, her vatandaşımızın görevidir. Bizim hükûmetten beklentimiz budur” şeklinde konuştu.

“Kadına şiddetteki artışın günahı Cumhurbaşkanı’nın boynunadır”

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Babacan, “Bu attığınız adım yüzünden cesaret alan, daha fazla şiddet gören, kadın cinayetlerini daha farklı gösteren bir tablo oluşursa, bunun günahı da vebali de boynunuzadır. Bu attığınız adım sebebiyle kadına şiddette, aile içi şiddette ve kadın cinayetlerinde meydana gelecek her artışın vebali size aittir. Kadınların ahından korkun. Yerine daha iyi tedbir tedbirleri açıklayın, kadınların yakasından düşün” dedi.

“TBMM’nin hakkı, Cumhurbaşkanlığı tarafından gasp edilmiştir”

Cumhurbaşkanı kararı ile uluslararası sözleşmeden çekilmenin anayasaya aykırı olduğunu belirten Ali Babacan,  “Uluslararası sözleşmeler önce Meclis’ten geçip, daha sonra hükûmet kararıyla yürürlüğe sokulurken, bu sözleşmelerin iptalinin de yine meclis tarafından yapılması gerekir. Yine yürürlüğe hükûmetin koyması gerekir. Burada çok açık bir hukuk ihlali var. Bu kararla TBMM’ye ait olan anayasal bir hak, Cumhurbaşkanlığı tarafından gasp edilmiştir. Bu durumda tek bir imzayla tüm uluslararası sözleşmelerden çekilebilirsiniz. Tabii, bu yöntem boyutu. Denilebilir ki Meclis’te de aynı sonuçla karşılaşılabilirdi. Ama esas kadar usul de önemlidir” şeklinde konuştu.

“Ekonomide çuvallamanın sorumluluğunu İstanbul Sözleşmesi protestolarına yıkmak isteyebilirler”

Merkez Bankası ve İstanbul Sözleşmesi kararlarının gerekçesi için, "Uluslararası sözleşmeden geri çekilmenin bazı kesimlerde oluşturacağı infial hükûmet tarafından biliniyor. İnsanlar bir araya gelip kararı protesto edilebilir. Pazartesi günü finansal piyasalar açıldığı zaman Merkez Bankası ile ilgili atılan adımın piyasa üzerinde olumsuz etkisi olacaktır. Sayın Erdoğan bu iki konuyu paketleyip, ‘İşte bunlar sokaklara döküldü, piyasalar bozuldu’ diyebilir. Kendi hatasıyla bozulan ekonomik dengeleri, bambaşka bir konu için eylemde bulunan insanların üzerine yıkabilirler. Bu oyuna aman dikkat edelim" dedi.

Barışçıl yöntemlerle herkesin kendi düşüncesini ilan etmesinin en doğal hak olduğunu belirten Babacan, ancakak hükümetin istismar edip, kendi ekonomideki çuvallamasının üstünü örtecek malzeme haline gelmesine de asla izin verilmemesi çağrısında bulundu

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU