Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Suriye Milli Ordusu (SMO) ile birlikte farklı tarihlerde düzenlediği Zeytindalı, Barış Pınarı, Fırat Kalkanı operasyonları ile Suriye’nin kuzeyinde daha önce YPG veya IŞİD denetiminde olan Afrin, Cerablus, Azez, Bab, Tel Abyad, Resulayn gibi yerlerde kontrolü sağladı.
Buraların güvenliği daha çok Suriye Milli Ordusu (SMO) adını alan ÖSO güçlerine bırakılmıştı.
Bu alanlarda özellikle de Afrin’de zaman zaman bombalı terör saldırıları sürüyor.
Son olarak Afrin merkezde bombalı bir araçla düzenlenen saldırıda 70 kişi yaşamını yitirirken çok sayıda insan da yaralandı.
Saldırıların Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü YPG tarafından düzenlendiği iddia edilse de bölge aynı zamanda çok sayıda silahlı güce ev sahipliği yapmakta.
TSK - SMO denetimi altındaki alanlarda yaşanan saldırıların nedenini bölgeyi bilen uzmanlara yorumlattık.
Ağar: Bölge hedef alan olarak seçildi
Emekli asker, stratejist Abdullah Ağar, saldırıların temel amacının TSK’nın kontrolü altında olan alanların birileri tarafından istikrarsızlaştırılmak istenmesi olduğunu iddia etti.
Ağar sözlerini şöyle sürdürdü:
Sıkıntının bir nedeni güvenliği sağlayacak kurumların tam oturmamış ve bölgenin hedef alan olarak seçilmiş olması. YPG’de DAİŞ’te bu alanda istikrarsızlık olmasını istiyor. Bu patlamaları ilaa ki bizzat YPG’liler gelip de yapmıyor. 50-100 dolara bombalı aracı olay yerine götürecek insanlar var. Bu araçlar sonra uzaktan patlatılabiliyor. Bu Irak’ta da böyleydi. 50 dolar karşılığında araçlara yapışkan bombaları çocuklara hatta dilencilere de yapıştırıyorlardı. Diyeceksin nasıl olur da bir insan bunu yapar. Ama bu tip sahalarda böyle insanlar da kullanıyorlar maalesef. Kaybedecek bir şeyleri yok. 50 dolar bile onlar için büyük para.
Pekin: Para karşılığı taşeron eylem yapabilecek kişiler mevcut
Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, benzer saldırıların olabileceğine dikkat çekerek, bölgede yerel istihbarat ağının yeterli olmamasından dolayı bir istihbarat sıkıntısı olabileceğine dikkat çekti.
Bu tür saldırılarla yerel halkın yıldırılmaya ve Türkiye’ye isyan etmeye yönlendirilmeye çalışıldığını kaydeden Pekin, yaşanan saldırıların sadece terör kaynaklı olmayabileceğinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.
Pekin, bazı ÖSO grupları arasında güç paylaşımı nedeniyle zaman zaman gerginlik yaşandığını, örneğin Deyrezor kökenli Ahrar Şarkiye örgütünün adının petrol kaçakçılığına karıştığını belirterek, gruplar arası rekabetin de bazı olaylara neden olmuş olabileceğine vurgu yaptı.
SMO içerisinde YPG ile işbirliği yapan insanlar olduğunu sanmadığını belirten Pekin, “Buna karşın Huraseddin gibi kimi gruplarla çalışanların olabilir. Bölgede para karşılığı taşeron olarak eylem yapabilecek kişiler de mevcut” diyerek sözlerini tamamladı.
Işık: İşbirlikçi insanların olmadığını söylemek hayal
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Emekli Albay Mithat Işık ise bölgedeki istikrarsızlığın bir nedeninin ise SMO’nın düzenli bir güç haline getirilmesinde yaşanan sorunlar olduğuna dikkat çekti.
Yerel güçleri uzun bir süre bir arada tutarak düzenli bir ordu haline getirmenin son derece güç olduğunu söyleyen Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunları milis olarak adlandırmak daha doğru. Söylenenlere göre sayıları 90 bine kadar çıktı. Ancak bunlar içerisinde karşı tarafla işbirlikçi insanların da olmadığını söylemek hayal. Çoğunlukla farklı aşiretlere mensup insanlar 300 veya 600 kişilik gruplar halinde toparlanıp kendilerine bir isim vererek bir isim adı altında çıkıyorlar. Bu grupların içinde böyle yanlış insanların da olabileceğini düşünerek hareket edeceksin.
“Suriye’nin dört bir yanından gelen insanlar”
Bir diğer sorunun da Suriye’de 10 yıldır süren savaşın olduğunu kaydeden Işık, sözlerini şöyle devam ettirdi:
Şu an SMO bünyesinde savaşan insanlar Suriye’nin dört bir tarafından gelen insanlar. Türkiye’nin hesabı Esad gidecek bunlar da Suriye Ordusu’nu oluşturarak memleketlerine dönecekti. Ancak Rusya desteğinden dolayı kısa vadede Esad’ın gideceği de görülmediğinden bu insanlara ne olacağı da belli değil. Zaman zaman kendi içlerinde de çatışıyorlar. Bunları devamlı mevzide de tutamazsın. Rotasyona tabi tutman lazım. İçlerinde topraklarını korumak için savaşanlar olduğu gibi para için savaşanlar da var.
Ergen: Uyuyan hücreler varlığını sürdürüyor
Emekli Jandarma Kurmay Albay Aziz Ergen de güvenlik güçlerinin söz konusu alanların tamamını kontrol altında tutma şansının olmadığını belirterek, uyuyan hücrelerin varlığını halen sürdürdüğüne dikkat çekti.
Ergen, 2003 yılında ABD, Bağdat’ı ele geçirdiğinde Irak’ı kontrolüne aldığının sanıldığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
Bir sene sonra baktık ki her yerde bombalar patlıyor. O dönemler sınırda komutandım. Bir yerde gücünün bulunması oranın hakimiyetini tam anlamıyla ele geçirdiğin anlamına gelmiyor. Bölgede de Türkiye’yi düşman gören unsurlar var. Sürekli bombalamalarla bölgede bir istikrarsızlık yaratmaya, Türkiye’nin orada istikrarı sağlayamadığını göstermeye çalışıyorlar.
“Bazı ülkelerin istihbarat teşkilatları da bu tür olayları yaptırabilir”
Ergen, ÖSO’nun da bütünlüklü bir yapı olmadığına dikkat çekerek “İçerisinde 50 çeşit yapı var. Bunlar içerisinde de 500-1000 doları verdim mi her şeyi yapabilecek insanlar da var. Orada uyuyan hücrelerin tamamen yok olduğunu sanmıyorum. Bazı ülkelerin istihbarat teşkilatları da bu tür olayları yaptırabilir. Bu tür saldırılarla Türkiye’yi bölgeden çekilmeye zorlamak isteyebilirler” diye konuştu.
© The Independentturkish
