İtalya tarihi bir süreçten geçiyor: Bu, herkes için eşi benzeri olmayan bir fırsat olabilir

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri olan İtalya’da bir anda sivil toplum ayağa kalktı ve kitlesel bir dayanışma doğdu. Geçmişine atıf yaparak tasvir etmek gerekirse, İtalya devasa bir sanat eseri üretmeye başladı

İtalya koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri.

Virüsün büyük bir hızla yayılması ve vefat sayılarının aynı şekilde artması herkesi ürküttü. 

Başbakan Giuseppe Conte başta olmak üzere Sağlık Bakanı, Sivil Koordinasyon ve Sağlık Yüksek Kurumu başkanları ve birçok bilim insanı durumun kontrol dışına çıkmasını öncelikli olarak karşımızda tanımadığımız bir virüs olmasına bağladı.

Muhtemelen dünyada ‘hazırlıklı’ yakalanan kimse olmadı bu salgın karşısında. 

Kayıpların artmasında İtalya’nın Avrupa kıtasında en yaşlı nüfusa sahip ülke olması da etkin oldu.

Zira bu virüs zaten hastalığı olan ve/veya bağışıklık sistemi zayıf olan insanları hızlıca yıkabiliyor. Bu noktada da yaşlı nüfus ne yazık ki en uygun aday kitle halinde. 

Tüm bunlara ek olarak, bu süreçte mevcut hükümet yetkililerinin de altını çizdiği gibi, İtalya, dünyanın en kaliteli ve ücretsiz sağlık sistemlerinden birine sahip olsa da, son senelerde yapılan yatırım kesintileri bu salgında etkisini gösterdi. 

Sağlık Bakanı Roberto Speranza’ya göre bu sektördeki hızlı özelleşmenin kökeni 90’lı yıllara kadar gidiyor.

Tüm bu etmenlere ek olarak bilhassa 2006 yılından beri içinde kavrulduğu iktisadi buhrandan bir türlü çıkamayan İtalya, birçok aciliyetle baş edemeyen bir devlet ile karşı karşıya buldu kendini. 

Başbakan Conte’nin, mart ayının ilk günlerinde, Meclis’te yaptığı konuşmada da söylediği gibi, ülkenin, maskelerden yapay solunum makinelerine kadar birçok ihtiyaçta uluslararası bir spekülasyonla karşılaşması ve bu malzemelerin üretiminde dışarıya bağımlı olması işleri daha da zor hale soktu. 

İşte tam da bu durumda olan İtalya’da bir anda sivil toplum ayağa kalktı ve kitlesel bir dayanışma doğdu. 
 

Luca Trento (2).jpg
Fotoğraf: Luca Trento


Geçmişine atıf yaparak tasvir etmek gerekirse bu konuyu, belki de bu güzel ülke devasa bir sanat eseri üretmeye başladı.

Binlerce fırça, kalem, tuval ve milyonlarca el sayesinde doğan ve benzeri olmayan güzellikte bir sanat eseri.
 

Luca Trento (1).jpg
Fotoğraf: / Luca Trento


Milano bu salgın sırasında en çok yara alan kent oldu.

Ülkenin ikinci büyük şehri ve ekonominin kalbi olan Milano bir anda İkinci Dünya Savaşı’nda ölen sivillerden daha fazla can kaybetmeye başladı. 

Bu sırada kentin sakinleri evlerine kapanmak zorundayken kalplerini açmaya karar verdi.

Kentte onlarca lokanta, sağlık çalışanlarına gece gündüz yemek yapıp hastanelere ücretsiz servis yaptı. 

Milano’nun işçi sınıfı mahallelerinden San Siro’da bir sosyal merkez, Cantiere, genç üyeleriyle tam anlamıyla bir dayanışma zinciri yarattı. 

Mahalledeki ihtiyaç sahipleri için alışveriş yapan ve bunları kapılarına kadar götüren bir gönüllü grubu çıktı ortaya. 

Ayrıca başka bir grup genç evde maske dikip mahalleye dağıtmaya başladı. 
 

Torino 2.jpg
Fotoğraf: Luca Trento


Pek tabii ki bu zorunlu evde kalma halinden etkilenenlerin başında çocuklar da var.

Okulların kapatılmasıyla eve mahkum olan ufaklıkların evlerine, bu sosyal merkez, kitap götürmeye başladı ve gönüllüler okul çağında olmayanlar için hikayeler okuyup sesli kitap üretmeye başladı. 

Cantiere gönüllülerinden Micol, bir diğer önemli hizmetlerini şu sözlerle anlattı:

Bu virüsün ruh sağlığımız ve ekonomik durumumuz üzerinde de etkisi büyük. Bu sebeple psikolog ve avukat üyelerimiz ücretsiz danışma telefon hatları oluşturdu. Bu sayede durumu zorda olan yurttaşlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.


Il Cantiere üyeleri alışverişlerin mahalle sakinlerine bisikletlerle götürüldüğünü ve tüm günüllülerin maske ve eldiven ile çalıştığının altını çiziyor.
 

Torino 1.jpg
Fotoğraf: Luca Trento


İtalya’nın kuzey batı eyaleti Piemonte’nin başkenti olan Torino’da da sivil toplum ve kurumlar arası dayanışma örnekleri doğdu bu süreçte. 

Kentte, kültürel aktivitelerin yapıldığı ve yemekhanesi olan, 8 mahalle evi bulunuyor.
 

Luca Trento (3).jpg
Fotoğraf: / Luca Trento


Bunlardan biri de kentin kuzeyindeki Barriera di Milano işçi mahallesinde.

60’ların başından 90’ların başına kadar ülkenin güneyinden gelip Fiat ve onun yan sanayisi olan fabrikalarda otomotiv sektöründe çalışan göçmenlerin kurduğu bir mahalle bu.

Şimdi ise Avrupa Birliği içinden ve dışından gelen göçmenlerin yaşadığı bir yer.

Pek tabii ki bu mahallede de koronavirüs salgını birçok iktisadi ve ruhani kırılganlığı olan insan için zor bir sınav oldu.

Mahalle evi yöneticisi Erika, yaptıklarını şöyle anlattı:

Zaten mevcut olan yemek desteğimizi hızla artırdık. Merkezimize günde en az bir kamyon kuru yiyecek, sebze ve meyve geliyor. Bunlar pazarlardan arta kalanlar ile şirketlerin ve süpermarketlerin desteği. Toplamda, her gün, 20 gönüllü genç çalışıp yaklaşık 200 ailenin haftalık ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Telefonlara cevap vermekten, envantere, paket hazırlamaktan araba ile teslim etmeye kadar tüm sistem tamamen gönüllülerin elinde.


Merkeze gelen kamyonların hikayesi de çok ilginç.

Araba yedek parçaları taşıması yapan bir şirket, kentlerin sınırlarının kapanması ile tüm çalışanlarını eve göndermek zorunda kalmış.

Bu sırada şirketin sahibi evde oturmak yerine bu mahalle evinin nakliyat ihtiyacını her gün, ücretsiz olarak ve üç çalışanı ile karşılamaya karar vermiş.

Bu zorunlu evde kalma hali belki de herkes için aynı değeri temsil etmiyor. Bazı yurttaşların kalacakları bir evi yok.

Torino kentindeki belediyeye ait üç yatakhanede beş senedir diyalog ve pazar günleri akşam yemeği hizmeti veren Relamondo Derneği üyelerinden Elena Patti, bu süreçte yaptıklarını şöyle özetliyor:

Mevcut kurallara uyarak yemek yapmaya devam etme kararı aldık. Yatakhane görevlilerine, bina dışında, her pazar akşamı yemekleri teslim ediyoruz. Ne yazık ki sağlık sebeplerinden dolayı bir yatakhane kapatıldı ve bu birçok insan için zor bir dönemi açtı. Biz de telefon danışma hattı yarattık ki durumu daha da zor olan yurttaşlara yardım edebilmek için.

Elena aldıkları çağrıların birçoğunda insanların evsiz oldukları için mevcut kurallara uymakta zorlandıklarını ve fiziksel ve ruh sağlıklarından endişe ettiklerini anlattığını söylüyor.
 

evsizler.jpg
Resim: Paolo Pinzuti


İtalya’da evsiz yurttaşların hayatı bu süreçte daha da zorlaştı.

İktisadi açıdan nispeten daha iyi durumda olan kuzey kentlerinin kurumları geç de olsa yatakhaneleri tüm gün açık tutmaya karar verdi.

Evsiz insanların, serbest dolaşım hakkının sınırlandırıldığı bugünlerde sokaklarda dolaşması hem kendileri için hem de diğer yurttaşlar için risk teşkil ediyor. 

Çizmenin güneyine indikçe evsiz insanların hayatı daha da zor olmaya başlıyor.
 

Napoli 3.jpg
Fotoğraf: Francesco Delia


Ayrıca bu zor duruma, Napoli kentinde, büyük bir dayanışma örneği ile çok güzel bir cevap verildi.

Birkaç genç gönüllü arkadaşın çok kısa sürede yarattığı hareketin ismi Napoli Evsiz İnsanlarla Dayanışma ve Halk Sorumluluğu Ağı.

Kısa sürede neler yaptıklarını Luigi Salvio, şu sözlerle anlatttı:

İlk yaptığımız şey evde maske ve dezenfektan üretmek ve dağıtmaktı. Salgının başında zor bulunan ve pahalı olan bu ürünlere herkesin ama en çok evsizlerin ihtiyacı var.

Ardından internet üzerinde dayanışma ağı oluşturduk. Yaptıklarımızı ve yapmak istediklerimizi anlatınca insanlara, kitlesel bir katılım oldu ve şu anda aktif yaklaşık iki bin kişi çalışıyor.

Sokaklarda evsiz olan insanlara ulaşıyoruz, ihtiyacı olanlar için alışveriş yapıyoruz ve zaten mevcut olan yemekhanelerin mutfaklarında çalışıyoruz.


Günde yaklaşık üç yüz kişiye sıcak yemek yaptıklarını söyleyen Luigi, maddi destek kampanyası sayesinde 10 bin euro'ya yakın yardım topladıklarını belirtti.

Bu miktarı çalıştıkları yemekhaneler ve kurdukları kuru gıda depolarının eksikleri için harcıyorlar.

Luigi, kentte bulunan diğer kurum ve derneklerle de ortaklaşa çalışıp her geçen gün daha da büyüyen bir ağ oluşturduklarını söyledi.
 

Napoli 2.jpg
Fotoğraf: Francesco Delia


Bu ağa şehirdeki gazete bayileri ve tütün dükkanlarının da yemek dağıtım noktası olarak destek verdiklerine de dikkat çekti.

Ayrıca Luigi, mevcut durumun Napoli için yeni bir konu olmadığını şöyle anlattı:

Evsiz insanlar bu kentte zaten vardı hep, ancak kurumların cevabı sürekli sınırlı ve yetersiz kaldı. Bugün yaptıklarımız çok güzel şeyler ama bu kadar büyük bir boşluğun olmasının sebeplerini bu salgın bittikten sonra analiz edip düzeltmemiz lazım.

Bu olağanüstü hali arkada bıraktığımızda sayısı artan bir yoksul nüfus ile karşı karşıya kalma riskimiz çok yüksek. Geçmişin hatalarını tekrar etme lüksümüz yok.

 

Napoli.jpg
Fotoğraf: Francesco Delia


Kovid-19 virüsü, malum, bilhassa üst solunum yollarını işlevsiz hale getirmeye çalışıyor.

Bu sorunun tedavisi sırasında insanlar yapay solumun sistemlerine muhtaç kalıyor.

Tam da bu noktada İtalya, bilhassa ilk başlarda, çok büyük bir sorun yaşadı, kısacası hazırlıksız yakalanıp bu araçlardan yoksun kaldı.

Ülkenin bu salgından en çok etkilenen ilk üç kentinden olan Brescia’da bir grup genç, bu soruna hızlı ve ilginç bir cevap yarattı.

Isinnova 2015 yılında kurulmuş, on beş gençten oluşan ve bireylere veya şirketlere mekanik mühendislik sektöründe danışmanlık veren bir şirket.

Araştırma ve geliştirme çalışmaları haricinde bünyesinde üç boyutlu yazıcı da bulunduran bu firmanın İtalya gündemine oturmasını şirketin yöneticisi Marco Ruocco şöyle anlattı:

Kentimizde olan hastanelerden biri bize ulaştı salgının ilk günlerinde. Ellerindeki yapay solunum aletlerinde sürekli bozulan bir parça olduğunu ve bu yedek parçayı elde etmenin o sırada zor olacağını söyledi. Hiç tereddüt etmeden yazıcımız ile üretime geçtik ve kısa sürede, ücretsiz olarak, yüz parça ürettik.


Isinnova firmasının bu sürece verdiği asıl destek belki de önlerine çıkan ikinci fırsatta yatıyor.

Kısa bir süre sonra gene kentimiz hastanelerinden biri yapay solunum cihazlarının mevcut hasta sayısına yetmediğini söyleyerek bize başvurdu.

Biz de hastane ile pazarda perakende satışı yapılan bir deniz dalış maskesini ihtiyaca göre uygulayarak bir çözüm yarattık. Bu uygulama için bir parçacık üretmemiz gerekiyordu ve onu da yazıcımız ile hallettik, ücretsiz olarak.


Kısa bir sürede Brescia kentindeki gençlerin yaptıkları önce İtalya’ya sonra dünyaya yayıldı.
 

Isinnova.jpg
Fotoğraf: Isinnova


Üç boyutlu yazıcılar ağı ile ücretsiz olarak planı paylaşan bu şirket böylelikle tüm ülkede bu ihtiyacın hızlıca ve çok ucuza halledilmesini sağladı.

Kısa sürede proje İspanya, Fransa, Portekiz, Birleşik Krallık, Avustralya, Tunus, Nijerya, Brezilya ve hatta Malezya’da bir karşılık bulup insanlara yardımcı oldu.

Şimdi bir adım daha ileri gidiyoruz. ‘Easy 3D for the future’ adlı proje sayesinde üç boyutlu yazıcı satın almak için maddi imkanı olmayan ülkelere kendilerinin kurup kullanabilecekleri yazıcı kitleri hazırlayıp göndereceğiz.

Bu sayede yarın, kendini, bir başka acil halde bulan yurttaşlar sanayinin dinamiklerinden bağımsız olarak çözüm üretebilecekler, aynen bizim başımıza geldiği gibi.


Bu yeni projede tüm malzemeler ücretsiz ve kampanyanın maddi yükü Brescia kentindeki kurum, büyük dernekler ve bağışlarla karşılanıyor.

Şirketin yöneticisi Marco Ruocco, halihazırda Kuzey Afrika ve Asya’dan siparişlerin gelmeye başladığını söylüyor. 

Tüm bu dayanışma örnekleri belki de zor durumda olan bir toplumun hayatta kalma içgüdüsü ile verdiği sınırlı bir tepki olabilir. Öte yandan belki de bu süreç bize yeni şeyler öğretiyor da olabilir.

Eğitmen ve gazeteci Karim Metref, bu tarihi süreci dayanışma ekseninde şöyle özetliyor:

Sivil toplum mevcut durumun daha da kötüleşmemesi için dayanışma aracılığı ile devletlerin sebep oldukları boşlukları doldurmaya çalışıyor. Bu süreç bittiğinde otoriter ve içine kapalı ülkeler artabilir ancak aynı zamanda bu tarihi deneyim ardından yeni bir insanlık da doğabilir.


Jeolog Massimiliano Carrino, gözlerimizi yaşartan ve kalbimizi hızlı attıran bu güzelliklerin arasındaki bazı dinamikleri dikkatle okumamız gerektiğini söylüyor:

Kahramanların değil işlerini doğru şekilde yapan insanların saygı gördüğü bir toplumda yaşamak hepimiz için daha sağlıklı olacak. Gelecekte bunu yapılandırmamız lazım.


İtalya, daha önce karşılaşmadığı bir tarihi süreçten geçiyor ve bu herkes için eşi benzeri olmayan bir fırsat olabilir.

Belki de önemli olan nokta bu süreci nasıl karşılamamız gerektiğinde.

Ünlü keşiş Guido Dotti, bugünlerde yayımladığı kısa yazıda tam da bundan bahsediyor:

Bu salgını özetleyen ve bize umut ve önümüzdeki günler için bir anlam hediye edecek doğru bir metafor kullanmamız lazım. Bence bir savaşın içinde değiliz; ama bir tedavi sürecindeyiz.

Savaşlar biter tedavi ise sonlanmaz. Gelecek, bu zor günleri nasıl yaşadığımıza bağlı olarak şekillenecek ve sahip olduğumuz tek evrenden başlamak üzere, tedbir ve tedavi kapasitemiz tarafından belirlenecek.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU