Yeni Şafak yazarı: Toplumun en mutlu ve huzurlu kadınları, dindarların hanımları

Faruk Beşer: Kimse meşruiyet uydurup zevkleri peşine kadını istismar edemez

Fotoğraf: AA

Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Prof. Faruk Beşer, Türkiye toplumunda en huzurlu kadınların “dindarların hanımları” olduğunu söylerken “Kadını istismarın ve kadına şiddetin bilinçli dindarlıkla alakasının araştırılmasını öneriyorum” dedi.

Beşer, “Zevkperest evlilikler” başlıklı köşe yazısında şunları yazdı:

Bilgili ve bilinçli dindarlar kadına haksızlık etmezler. Bunu bir iddia olarak söylüyorum ve kadını istismarın ve şiddetin bilinçli dindarlıkla alakasının araştırılmasını öneriyorum. Toplumumuzun en mutlu ve huzurlu kadınlarının böyle dindarların hanımları olduğunu söylüyorum. Çünkü bilinçli dindar kadını her şeyden önce insan, sonra eş, anne, evlat, bacı, balnene, arkadaş, yoldaş olarak görür. Ama geleneksel Müslümanlar çoğu zaman baskıda diğerlerini geçebilirler. Çünkü onlar hem geleneğin zorbalıklarını devralırlar, hem de İslam’ın kendilerine böyle bir hak verdiğini düşünürler. Oysa hakkın kullanılması görevin yerine getirilmesine bağlıdır. Mesela birden çok evliliğin cihatla çok yönlü ilişkisi vardır. Şeriatın verdiği görevleri yerine getirmeyenlerin onun verdiği haklardan yararlanma iddiası en hafifiyle ayıp olur.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Beşer yazısına “Müslümanların son zamanlarda bir evlilik türü icat ettiklerini” söylerken bunun isminin misyar nikâhı olduğunu ifade etti ve şu ifadeleri kullandı:

Misyar, gidip gelme anlamındaki seyr, ya da kolaylık anlamındaki yüsr kelimesinden geliyor. Erkek bir ona bir buna gittiği için, ya da birlikteliği kolaylaştırdığı için uygulama bu adı almış. Evli bir erkek kendi ülkesinin başka bir bölgesinde, ya da başka bir ülkede bir başka kadınla evleniyor ve zaman zaman onun yanına gidiyor. Bunu daha çok Araplar yapıyorlar ama bizim ülkemizde de yapanların çokça bulunduğunu duyuyoruz. Şimdilerde Körfez ülkelerinden pek çok Arap Türkiye’den ev alıyor, bir de burada Suriyelilerden bir hanım buluyor ve sürekli gidip geliyorlar. Oysa özellikle Körfez ülkelerinde, Arapların unûse dedikleri evde kalmışlık çok yüksek oranlarda. Çünkü orada erkeklerin yabancı kadınlarla evlenmesine izin veriliyor da kadınlara bu izin verilmiyor ve evlenemeyen kadınlar kendisine senede bir uğranılmasına bile razı olmak zorunda kalıyor.

“Şeriatla yönetilmeyen Türkiye gibi bir ülkede misyar nikâhı yapmanın caiz olamayacağını ve bunun kadına bir haksızlık ve kadın istismarı olduğunu söylemeliyiz” diyen Beşer, yazısını şöyle sonlandırdı:

Modern insanın lanetlik bir suç olan zinayı flört ile masum arkadaşlıklarla, hakmış gibi görülen kaçamaklarla, birlikte yaşamalarla normalleştirmesine karşılık Müslümanların da ahlakı güya kitabına uydurarak hukukla delme çabalarından başka bir şey değil. Resulüllah Efendimiz (sa) ‘Allah zevkperest erkekleri ve zevkperest kadınları sevmez’ buyurmuş ve şekil şartları ve karşılıklı rıza bulunuyor olmasına rağmen pek çok nikâh çeşidini gayrimeşru saymıştır. Müt’a, şiğar ve hülle nikâhı böyle gayrimeşru nikâhlardandır. Çünkü bunlar dinin nikâha yüklediği gayeye/makasıda aykırıdır. Tabii ki, kimse Allah’ın meşru kıldığı bir şeyi, O’nun koyduğu şartlar bulunduğu sürece haram sayamaz, biz de böyle yapmıyoruz ama kimse de meşruiyet uydurup zevkleri peşine kadını istismar edemez.

Yeni Şafak

DAHA FAZLA HABER OKU