İstanbul'da İranlı muhaliflerle ABD maçını izlemek…

2022 Dünya Kupası'ndaki İran-ABD maçını İranlılarla birlikte izledik. Aralarından birinin sözleri adeta muhaliflerdeki duygusal karmaşayı özetliyordu: İran'ın kazanmasını istemiyorum ama kaybetmesini de istemiyorum. Maç berabere bitsin ve İran tur atlasın

İran ve ABD yaklaşık 25 yıl sonra bir futbol maçında karşılaşıyor. Bu maçı İranlılarla birlikte izlemek için Feriköy'ün aşağı kısmında küçük bir mekandayım. *

Burası İstanbul'un tekinsiz mahallelerinden biri. Metrobüsten indikten sonra gece karanlığında 20 dakika yol yürüyerek adrese ulaştım.
 

(7).jpeg
Green Cafe, pazartesi günü hariç her gün saat 12.00'den 00.00'a kadar açık. Menüsünde yazmasına rağmen İran yemeklerini bulabileceğinizden emin değilim. Yaya gidecekseniz metrobüsle Okmeydanı Hastane durağında indikten sonra Feriköy Mezarlığı yönüne doğru devam etmeniz gerekiyor

 

Dışarıdan bakıldığında pek de İran lokantasına benzemiyordu. İçeri girdiğimde 55-60 kişilik bir grubun maça bir saat kala bu mütevazı ama sevimli dükkanı doldurduğunu gördüm.

En az 15'i kadındı ve yalnızca 1'inin başı kapalıydı. İçkiler ve pizzalar masalara servis edilmiş, sohbetlere başlanmıştı...
 

(1).jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

30'lu yaşlarda bir genç adam, telefonla etrafı çektiğimi görünce uzaktan Farsça seslendi ve yanındakileri güldürdü.

Farsça bilmediğimi söylediğimde kusursuz Türkçesiyle az önceki esprisini tercüme etti:

O çektiklerini İran'a göndermeyeceksin değil mi?


Şaka bir yana, rahat bir ortamda olduğumuzu söyleyebilirim. Bazı İranlılar görüntü vermekten kaçındılar ama bu sadece bir tedbirdi, korku değil...
 

(6).jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Az sonra maçı birlikte izlemek için sözleştiğimiz Mehtap yanımıza geldi ve konuşmaya başladık.

İstanbul'a geleli 3 yıl olmasına rağmen onun da Türkçesi gayet iyi. Türkçe öğrenmenin zor olmadığını söyledi:

Tahran'da Türk arkadaşlarım vardı. Türk kültürüne alışmak benim için hiç zor olmadı.


Mehtap'ın futbolla alakası yok, bu gece eğlenmek için burada; tabii gecenin sonunda İran'ın kaybedeceğinden habersiz.

Yine de eğlenmiş olabilir çünkü bugün burada kafalar karışık...
 

(2).jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

İran ve ABD arasındaki sorunlar malum. Bu maç çok önemli, çünkü kaybeden taraf Dünya Kupası'na veda edecek.

Üstelik çalkantılı bir döneme denk geldi. Ve bazı İranlılara göre, ülkelerinde travmatik olaylar yaşanırken, milli takımın turnuvaya katılması pek doğru değildi.

Mehtap'a bu konuyu sorduğumda cevap arka masamızdan geliyor. Adının Ariyan Fahri olduğunu öğrendiğim bir Azeri Türkü lafa atlıyor:

Bence kesinlikle katılmamalıydık.


"Amerikalıları kardeşim olarak görüyorum"

Ariyan kendine Azeri demiyor ama Azeri denilmesinden rahatsız da olmuyor. "Ben Türk'üm ama kendimi yüzde yüz İranlı hissediyorum" diyor.

Fakat İran Milli Takımı'nı destekliyor mu? İşte buna kısa bir cevap vermek zor...

"İlk maçta İngiltere'den 6 gol yememize sevindim" diyen Ariyan, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Çünkü bu devletin takımı, milletin değil. İran'da günde 20-30 kişi öldürülürken bu futbolcular fotoğraflarda gülüyordu. Onların gülmesini istemiyoruz. Katar'a gitmeden önce Cumhurbaşkanı Reisi'nin huzurunda iki büklüm durdular. Bu hiç hoşumuza gitmedi. Ama doğduğumuz yaşadığımız ülkeyi de seviyoruz. İran'ın kazanmasını içten içe istiyoruz.


Son olarak Amerika'yı bir düşman olarak görmediğini de sözlerine ekliyor:

Amerikalıları kardeşim olarak görüyorum.


Unutmadan söylemeliyim, mekâna iki kişi gitmiştik. Ben konuşurken Azerbaycanlı arkadaşım Rüstem İsmailbeyli de çekim yapıyordu.

Ariyan'ı Rüstem'le tanıştırdım. Onlar koyu bir muhabbete dalarken ben mekânın daha aydınlık, nispeten sakin üst katına, aile bölümüne çıktım.
 

(8).jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Gülriz Şen: Rejim muhalefete karşı milli takımı kullanıyor

Maçtan önce telefonda konuştuğumuz İran uzmanı akademisyen Dr. Gülriz Şen, milli takımı sevse de sisteme karşı olan, gri alanda kalmış insanlardan bahsetti.

Şimdi tam da, Dr. Şen'in "Milli takım karışık hisler yaratıyor" dediği bu gerçekle karşı karşıyayım.

Zira Şen'e göre, İbrahim Reisi yönetimi protestolarla çok sarsıldığı için Dünya Kupası maçlarını tansiyonu düşürmek ve milli duyguları yükselterek halkı rejim etrafında kenetlemek amacıyla kullanmak istiyordu.

Ayrıca, rejim yanlılarında da muhaliflere benzer tavır değişiklikleri var gibi görünüyor:

İran'ın katı muhafazakar Keyhan gazetesinin baş editörü Hüseyin Ş. Medari milli futbolcuların İngiltere maçını kasten kötü oynayarak sabote ettiğini ileri sürmüştü. İran Galler'i 1-0 mağlup edince, sözümü geri alıyorum dedi. Herkes milli takım üzerinden pozisyon almaya çalışıyor, ideolojik pozisyonunu tahkim etmeye çalışıyor.


Şuraya iliştireyim. Bu maç Katar'da topraklarının yarısı Amerikan üssü olan bir Arap ülkesinde oynanıyor. Hakem İspanyol. Bahis şirketleri ABD'yi favori gösteriyorlar.
 

(3).jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Mekâna dönelim. Maç başladı. Az önce "Milli takımı tutmuyorum" diyenleri şimdi görüyorum; tezahürat, alkışlar... "İran, İran!"

Ama ABD bariz üstün oynuyor. Önde baskı kuruyorlar, dönen topları topluyorlar.

İran'ın ise henüz şutu yok. Ve Amerikalılar, Hırvat asıllı futbolcuları Pulisic'le 38'inci dakikada golü buluyorlar. İran'a fazla defansif futbolun bedelini ödetiyorlar...

Devre arasında İranlı bir çiftle konuşuyorum. Fatoş bir psikolog, ona ortamdaki insanların psikolojisini soruyorum. "Karışık" cevabını veriyor.

Buraya futbol izlemeye gelmediklerini anlatıyor:

Futbolcularımızın İngiltere maçının seremonisinde milli marşı okumaması bizi sevindirmişti ama Galler maçında ve bu maçta okumalarına üzüldük.


Tabii Devrim Muhafızları'nın futbolcuları tehdit ettiğini, İngiltere maçındaki görüntünün ABD maçında tekrarlanması halinde ailelerinize şiddet ve işkence uygularız dediğini de biliyor olsa gerek...
 

(4).jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"İran'ın kazanmasını da kaybetmesini de istemiyorum"

1998'deki efsane maçı hatırlatıyorum. İran ABD'yi Ali Daei ve Mehdi Mahdavikia'nın golleriyle 2-1 yenerken ben henüz lise öğrencisiydim.

O maçı muhafazakâr bir grubun arasında izlemiştim. Amerika'nın iki şutu direkten dönmüştü. Adeta "Allah Müslümanlara yardım ediyordu." 

Türkiye'deki Sünni dindarların İran'ı bundan daha çok sahiplendiği yıllardı.

Fatoş'a göre bugün İran'da da burada da o eski hava yok...

Yusuf'un sözleri ise İranlı muhaliflerin duygusal karmaşasını harika ifade ediyor:

İran'ın kazanmasını istemiyorum ama kaybetmesini de istemiyorum. Maç berabere bitsin ve İran tur atlasın.


Bilmeyenler için not: İran'a 1 puan da yetiyor ama ABD'nin mutlaka kazanması gerekiyor.

İkinci yarı başladı. İran nispeten daha iyi. Nihayet son 15 dakika ABD üzerinde baskı kurabildiler.

Fakat atakları olgunlaştıramıyorlar ve sonuçlandıramıyorlar. Ciddi bir tehlike yaratamıyorlar.

90+8'de İranlı futbolcu Taremi ceza alanında karambolde Amerikalı Vickers'in müdahalesiyle yere düşüyor.

İranlılar penaltı bekliyorlar ama İspanyol hakem aynı görüşte değil. Mekanın yarısı ayakta. Bazen kadınların çığlıkları erkeklerin gürültüsünü geiyor.
 

(5).jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

İran +10 dakikalık ekstra zamanı da kullanamıyor. Ve son düdük. Amerika kazandı. 1998'in rövanşını aldılar...

İngiltere maçından sonra Tahran sokaklarında İngiliz bayraklarıyla İngiltere'nin galibiyetine sevinen İranlılar olmuştu.

Bu maçtan sonra da Saggez ve Senendec'te havai fişeklerle ABD'nin galibiyeti kutlandı.

Neler olduğunu anlamak için bu kez başka bir İran uzmanıyla Arif Keskin'le konuştum.


Arif Keskin: Futbolcular çift taraflı baskı altında kaldı

İran-ABD  maçını Independent Türkçeye değerlendiren İran Uzmanı Arif Keskin'e göre, İran toplumunun önemli bir bölümü İslam Cumhuriyeti'ni istemiyor. 

Milli takımın başarısı rejimin bir zaferi olacaktı. Fakat zihinsel olarak ne kadar bu ayrımı yapsalar da duygusal olarak milli takımlarını desteklemek isterler.

Arif Keskin, sözlerine şöyle açıklık getirdi:

Aslında turnuvadan önce protestocular arasında bir tartışma vardı: Milli takımı destekleyelim mi, desteklemeyelim mi?

Baştaki hava destekleme yönündeydi. Ne var ki futbolcular Reisi'yle görüştüler ve o görüşmeden bazı görüntüler yayımlandı, eğiliyorlar meğiliyorlar falan.... O görüntülerden sonra milli takıma çok ağır ifadeler kullanmaya başladılar. İlk maçta futbolcular marşı okumadıklarında çok mutlu oldular ama takım yenildiğinde de mutlu oldular. İkinci maçta milli takım kazanınca rejim kendi taraftarlarını sokağa seferber etti. O başarı reformcular arasında bir bölünme yarattı.  Bazıları olumsuz tavrımız aleyhimize dönebilir diye düşünerek milli takıma destek vermeye başladı.


"Eğer son maçta İran ABD'yi yenseydi, her şey reformcuların aleyhine dönecekti. Bu iş taraflar arasında bir haysiyet mücadelesine dönüşmüştü" diyen Keskin, "Futbolcular çift taraflı bir baskı altında kaldılar ve bu durum onları ciddi şekilde demoralize etti. Nitekim baskılar, tehditler, tüm bu olumsuz ortamın sonucunda İran yenildi…" dedi.

 

 

Not: Yardımı için Serbest Ferhan Sindi'ye teşekkürler.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU