Kemal Öztürk: Adil Gür çok ayıp etti

"Sözünün arkasında duracağına, yaptığı hatadan dolayı kamuoyundan özür dileyeceğine, beni suçlayarak konuyu saptırmaya çalıştı"

Fotoğraflar: AA, Twitter

A&G Araştırma Şirketi Genel Müdürü Adil Gür’ün “Eğer Kıbrıs’taki seçimleri Türkiye’nin desteklediği Ersin Tatar kazansın, ben bu mesleği bırakacağım. Bir daha da bu konuda ekranlara çıkmayacağım. Kaybedecek hem de büyük bir fark yiyerek kaybedecek” ifadeleriyle başlayan tartışama devam ediyor.

Habertürk yazarı Kemal Öztürk, Gür’ün bu ifadelerini köşesine taşımıştı. KKTC’deki seçimi Ersin Tatar’ın kazanmasının ardından Gür, bu ifadeleri kullanmadığını iddia etmişti. Kemal Öztürk de bugünkü köşe yazısında olayın perde arkasını yazdı.

"Seçim sonuçları açıklanana kadar bekledi"

“25 yılıdır gazeteciyim. Ne köşe yazılarımda ne de haberlerimde asılsız olduğu iddiasıyla hiç tekzip almadım. Mesleğimi namusumla, şerefimle ve dürüstlükle yaptım hep. En büyük sermayem de budur. Buna leke sürülmesine asla izin vermem” diyen Öztürk, şunları söyledi:

Adil Gür bu yazının yayınlanmasından sonra üç gün boyunca, bu yazının gerçeği yansıtmadığını, bu sözü sarf etmediğini, ne bana ne de başka birine söyledi. Neden bu kadar süre bekledi? Çünkü bu diyaloğun gerçek olduğunu kendisi de biliyor ondan. Eğer bana, “bu yazıyı kaldır, yanlış anladın, öyle demek istemedim” diye bir tek cümle söyleseydi bunu yapardım ve özür dilerdim. Ama seçim sonuçları açıklanana kadar bekledi. Eğer tahmini tutsaydı, benim yazım onun kendine ne kadar güvendiğini gösteren en önemli delil olacaktı. Ama olmadı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Üç gün boyunca itiraz etmedi"

Yazısına “Peki neden izin almadan yazdım?” diye devam eden Öztürk, şöyle yazdı:

Hatırlarsanız Adil Bey başka bir programda bayılmıştı. O zaman da yaşananları (onu üzecek kısımlar hariç) yazmıştım. O zaman da izin almamıştım, çünkü gerçeği olduğu gibi yazmıştım. Bu tür arka plan yazılar hep olur köşe yazılarında. Kendisi de bana teşekkür etti.

14 Ekim’deki programda Adil Gür canlı yayında Kıbrıs seçimleri nedeniyle yaptığı açıklamalar çok büyük iddiaları içeriyordu. Ve kendisine o kadar güveniyordu ki, oran bile verdi: “% 60-40 Ersin Tatar kaybedecek”.

Program sonrasında koridorda yürürken bu büyük iddiayı konuşmaya devam ettik. Zor durumda kalabilirsiniz sözüm üzerine, Adil Gür yüksek sesle “Ya üstat, Eğer Kıbrıs’taki seçimleri Türkiye’nin desteklediği Ersin Tatar kazansın, ben bu mesleği bırakacağım. Bir daha da bu konuda ekranlara çıkmayacağım.” Bu büyük özgüvenli açıklamayı tekrarlamasını tebessüm içinde dinledim. Etrafta başkaları da vardı. Konuştuklarımızı duydular mı bilmiyorum?

Şimdi canlı yayında bu kadar iddialı konuşan, % 60-40 oran açıklayan, kendisini “tutmazsa zor durumda kalırsınız” diye uyarmama rağmen büyük bir özgüvenle iddiasını sürdüren birine o an, ‘bunu yazabilir miyim?’ desem inanın “yaz” diyecekti. O denli özgüven patlaması yaşıyordu. Ama ben bu kadar kendinden emin birinin, bunu yazmama itiraz edeceğini düşünmedim. Zaten üç gün boyunca o da itiraz etmedi.

"Özür dileyeceğine..."

"Şimdi şunu soruyorum" diyen Öztürk, şu ifadeleri kullandı:

Benim yazmam mı, yoksa canlı yayında açıkladığı %60-40 tahminin büyük yanılgıya düşmesi mi daha vahim? Ben yazmasaydım, “bu mesleği bırak artık” diye Adil Gür eleştirilmeyecek miydi? Herkesin tanıdığı bir kamuoyu araştırmacısının, bu denli vahim hata yapması, hele hele araştırma yapmadan bunu açıklaması mı büyük sorun, benim herkesin olduğu bir ortamda söylediği bir sözü yazmam mı? Bu arada Adil Gür neden açıklamasında %60-40 oranındaki büyük yanılgısıyla ilgili tek kelime etmiyor?

Bir köşe yazarı olarak yüzlerce insanla konuşuyorum, kritik görevlerde bulunan kişilerle görüş alışverişinde bulunuyoruz. Asla onlara zarar vereceğini düşündüğüm şeyleri yazmam. Onların, ‘burası aramızda kalsın’ dediği tek kelimeyi köşeme taşımam. Bunlar “off the record” dediği hiçbir konuya girmem. Sansasyon peşinde olan biri değilim çünkü. Adil Gür bana ne bunu ne yazma dedi ne bu aramızda kalsın dedi ne de ben bunu yazmamın ona zarar vereceğini düşündüm. Çükü canlı yayında zaten kendisini milyonların önünde oran açıklayarak kuvvetli bir şekilde taahhüt altına almıştı. Sonuç itibarıyla kendisi beni mahkemeye verecekmiş. Alnım ak bir şekilde oraya gideceğim. Tek kelimesi bile yalan olmayan yazımı savunacağım. Ama Adil Gür çok ayıp etti. Sözünün arkasında duracağına, yaptığı hatadan dolayı kamuoyundan özür dileyeceğine, beni suçlayarak konuyu saptırmaya çalıştı. Çok ayıp, çok.

 

Habertürk, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU