Piyasalarda tarihi gün: Euro 8 lirayı geçti, altın tüm zamanların rekorunu kırdı

Bir yanda "salgında ikinci dalga" paniği, diğer yanda ABD-Çin arasındaki suların ısınması... Yatırımcı "güvenli limanı" altına sığınmaya devam ediyor. Dolar karşısında giderek güçlenen euro, iç piyasada 8 lirayı geçmiş durumda

Fotoğraf: Reuters

Tüm dünyada 16 milyondan fazla insana bulaşan koronavirüs salgınının ilk merkezlerinden Çin ve İspanya’daki yeni vakaların, ikinci dalga endişelerini körüklemesi, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının “konsolosluk gerginliği” ile katmerlenmesi ve Avrupa’dan gelen haberlerle birlikte piyasalar yeni haftaya rekorlarla başladı. 

İlk rekor, bir süredir hareketliliği durmayan altından geldi. Spot altının ons fiyatı bin 945 doları görerek hem tarihi rekorunu kırdı hem de 2 bin dolar seviyesinin yolunu açtı.

2020’ye bin 528 dolar seviyesinde başlayan altın, yaklaşık yedi ayda yüzde 28 değerlenmiş oldu. Altın, son olarak ABD’nin gördüğü en büyük terör saldırısının yaşandığı 2011’de, 1923 dolara kadar yükselmişti. 

Goldman Sachs, haziranda yaptığı açıklamda 12 aylık altın fiyat tahminini 2 bin dolara yükseltmişti. Aynı dönem açıklama yapan Deutsche Bank da ons altında 2020 sonu tahminini bin 800 dolarda korumuş, 2021 sonuna ilişkin tahminini 2 bin dolara çıkarmıştı.

Çeyrek altın bir haftada 50 lira yükseldi

Spot altındaki yükseliş yurt içi piyasalarda gram ve çeyrek altını de etkiledi. Gram altın gün içerisinde 430 liraya kadar yükselirken, çeyrek altın 708 lirayla rekor tazeledi. 

Çeyrek altın, 2019’un temmuz ayını 415 lira seviyesinde tamamlamıştı. Çeyrek altının geçen hafta pazartesi günkü fiyatı ise 659 liraydı. 20 Temmuz’da gram altının fiyatı 400 lira seviyesindeydi. 

Gümüş de emtia fiyatlarındaki yükselişten faydalanarak yedi yılı aşkın sürenin en yüksek seviyesine çıktı. Altına kıyasla bir yatırım olmaktan çok sanayi endüstrisinde daha fazla kullanılan, pandemi ile birlikte çevre dostu ürünlerin artmasıyla önem kazanan gümüşün ons fiyatı 24 dolardan işlem görüyor. Gümüşün değeri bir hafta önce 20 dolar altındaydı. 

Avrupa'dan "AB yıkılmaz" mesajı 

Haftaya 8 lira üzerinde başlayarak tarihi rekorunu kıran euro ise, Avrupa Birliği’nin salgının ekonomik zararına karşı 750 milyar euroluk kurtarma paketi üzerinde anlaştığı 21 Temmuz’dan bu yana kuvvetlenmeye devam ediyor. Zira AB’nin bu büyüklükte bir paket üzerinde anlaşması, Avrupa Birliği’nin zayıfladığına yönelik ya da euro birliğine karşıt görüşlere bir cevap olarak değerlendiriliyor. 

Gün içerisinde en yüksek 8,0597’ye kadar çıkan Euro/TL, cuma gününü 7,98 lira seviyesinde kapatmıştı. 

ABD'den Çin konsolosluğuna baskın

Dolar tarafına bakıldığında ise Amerikan para birimini etkileyen en önemli faktör, üç yıldan fazladır ticaret savaşları bitmeyen ABD ve Çin arasında geçen haftadan bu yana devam eden “konsolosluk krizi”. 

ABD hükümeti, 21 Temmuz’da yaptığı açıklamada Çin'in Houston Başkonsolosluğu’nun "casusluk ve fikri mülkiyet hırsızlığı merkezi" haline geldiğini, bu nedenle de burayı kapatma kararı aldıklarını söylemişti.

Bunun üzerine de Çin, ülkenin güneybatısınaki Chengdu kentindeki ABD konsolosluğunun kapatılmasını istemiş, 24 Temmuz’da diplomatları sınır dışı etme kararını açıklamıştı.

İki ülke arasında tırmanan gerginlik ABD'li federal ajanlar ve güvenlik güçleri tarafından Houston'daki Çin konsolosluğuna bugün baskın yapılması ile yeni bir boyut kazandı.

Bridgewater Associates'ın kurucusu, ünlü milyarder Ray Dalio, Fox Televizyonu’na verdiği röportajda ABD ile Çin arasındaki anlaşmazlığın “sermaye savaşı”na dönüşebileceğini ve bunun sonucunda doların olumsuz etkilenebileceğini belirtti.

Martta 1,06 seviyesinde olan Euro/Dolar paritesi 1,17’ye kadar çıkmış durumda. Yani ABD para birimi karşısında güçlenen euro, 1,17 dolar seviyesinde. 

Reuters: 2019'dan bu yana 100 milyar dolarlık döviz satıldı

İç piyasada ise dolar, 6,84-6,85 lira seviyesinde seyretmeye devam ediyor. Haziran ayının başından bu yana yaklaşık bu seviyelerde devam eden Dolar/TL kuru ile ilgili Reuters, 16 Temmuz’da bir haber kaleme almış ve Türkiye'nin 2019 başından bu yana toplam döviz satışının 100 milyar doları aştığını duyurmuştu. 

Kamu bankalarının geçen yıl aralık ortasında neredeyse sıfır olan net döviz açık pozisyonlarının temmuz itibarıyla 8 milyar doların üzerine çıktığını belirten Reuters, konuyla ilgili bir bankacılık kaynağının şu bilgileri verdiğini ifade etmişti: 
 

TCMB rezervlerinden geçen yıl 30-32, bu yıl 60 milyar dolar satış gerçekleştirdi. Haziran ayında belirginleşmek üzere kamular da bu trende katılmış görünüyor. Bankaların alabileceği açık pozisyon öz kaynaklarının yüzde 20’si ile sınırlandırılıyor. Ancak baktığımızda şu anda kamu (mevduat) bankaları yüzde 25’i aşmış durumda. TCMB’nin rezervlerindeki kaybın kuvvetli olması nedeniyle kamunun TCMB’ye bankacılık kanalından destek olduğunu düşünüyoruz. 2001’den beri ilk kez yaşanan bu sürecin devam edip etmeyeceği de çok önemli.


Euro/dolar paritesi ve düşük faizler, altını besliyor

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Gizem Öztok Altınsaç, Bloomberg HT’ye yaptığı açıklamada altındaki hareketliliği şu şekilde değerlendirdi: 
 

Euro/dolar paritesi 1,08’lerden 1,13 hareketini yaparken altın da ciddi şekilde dipten dönerek buna reaksiyon vermiş durumda. Paritede 1,17’ye doğru ilerlerken, altın da bu reaksiyonuna devam ediyor. 

Diğer taraftan ABD’de reel faizler düşüyor. Bu da altın gibi emtiaları destekleyen bir faktör. Teknik analistlerin paritede hedefledikleri nokta, 1,18-1,21 bandı. Dolayısıyla oraya doğru bir toparlanma olabilir çünkü Avrupa’da uzlaşılan kurtarma paketinin devreye girmesi gibi bir dayanağı var.  


Ekonomist Mahfi Eğilmez de 22 Temmuz’da Twitter hesabından benzer bir değerlendirmede bulunmuş ve en önemli rezerv para doların değer kaybetmesiyle insanların altına döndüğünü söylemişti.
 


MineLife analistlerinden Gavin Wendt, Bloomberg’e yaptığı açıklamada “Fed’in finansal sisteme para pompalaması sonucu altın fiyatlarının rekor seviyeye ulaştığı 2008 krizi sonrası döneme benzer bir dönemdeyiz ve altında yüksek kazançların olması kaçınılmaz” diye konuştu. 

"2008'deki hasta iyileşmedi, bugün çoklu organ yetmezliği yaşıyor"

Ekotürk TV’de konuşan İngiltere merkezli Tanto Capıtal Partners’ın CEO'su Ozan Özkural da piyasalarda korkunun zirve yapması durumunda altına hücum yapıldığını hatırlatarak altın ve gümüşün ne yönde seyredeceğini tahmin etmenin güç olduğunu şu sözlerle açıkladı: 
 

Altın ve gümüş, ticari anlamda ve sanayi anlamında hep birebir giderdi. Ne zaman korku ve panik oluyor, o zaman altın tavan yapıyor. 

2008’e baktığımızda, o dönem yaşanan bir finansal krizdi. Finansal krizler, biraz kalp krizi gibidir. O anda hastaya müdahale edilmezse hasta ölür.  

2008 krizinde ilaç önce para politikası, sonra mali politikaydı. Amerikan Merkez Bankası ve diğer bankalar para basarak gidişatı durdurmayı tercih etti. 

Ancak bugüne bakıldığında o hastanın tam olarak iyileşemediği ve çoklu organ yetmezliği yaşadığı görülüyor. Yani bir ekonomik krizin içerisindeyiz. Ekonomik krizler, finansal krizler gibi V şeklinde toparlanmaya çok fazla girmez. 

Finans elemanları olan piyasalar, bonolar, kurlar çok daha reaktif enstrümanlardır. Ekonomik tarafta ise çok daha derin bir analiz yapılması gerekiyor. Dünyada işsizlik artarken işsiz insanların çoğunun işlerine geri dönememesi, tüketici talebinin bundan kötü etkilenecek olması ve üretimin sekteye uğraması gibi… 

O nedenle sanayide üretimde kullanılan bir metalin analizini yaparken “şuraya gider buraya gider” demek çok zor. 


ABD-Çin gerginliğini değerlendiren Özkural, koronavirüs salgınının bu gerginliğe sebep değil bir katalist olduğunu söyledi. 

Özkural, “Dünyada kaçınılmaz olan tek jeostratejik sava,  ABD ve Çin arasında gerçekleşecek. Bu savaşın, dünya-Çin arasında soğuk savaşa dönmesi de muhtemel. Bunun daha başındayız. Tabii burada ülkelerin, Çin’e bağımlılığı da büyük faktör. Seçim sonrası ABD hükümetinin, Çin’e karşı tavrı belirleyici olacak” diye konuştu. 


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU