Krizin sunduğu fırsatı kaçırmamaya dikkat

Önümüzdeki dönemde zorluklardan kaçmak mümkün değil. İstikrarın sağlanması da zaman alabilir

Fotoğraf: Reuters

Ortadoğu ve Orta Asya’da gelişmekte olan ekonomilerin muzdarip olduğu zayıflıkları ve kırılganlıkları ele almanın zamanı geldi.

Ortadoğu ve Orta Asya’da gelişmekte olan piyasa ekonomileri kesinlikle şimdiye kadarki en ciddi ve geniş çaplı krizlerden biriyle yüzleşiyorlar.

Kovid-19 pandemisi, finansal piyasalardaki dalgalanmalar, düşük petrol fiyatları ve lokal düzeydeki genel ekonomik kapatmalar arasında hızla gelişen şok dalgalarına tanık oluyorlar.

Uluslararası Para Fonu (IMF), söz konusu çeşitli ekonomi grubu için -Ermenistan, Bahreyn, Mısır, Gürcistan, Ürdün, Kazakistan, Lübnan, Fas, Umman, Pakistan, Suudi Arabistan, Tunus ve BAE- 2020'de yüzde 1,7 daralma öngörüyor.

Pandemi can ve iş kayıplarına neden olurken insani ve ekonomik etkilerinin boyutu ise şu ana kadar tam anlamıyla bilinmiyor.

Bu kriz, ekonomik yansımalarıyla başa çıkmak konusunda uygulanabilir politika seçeneklerini sınırlayan ödemeler ve kamu maliyesi dengelerindeki zayıflıklara ışık tutuyor.

Bu zayıf noktalar tedavi edilmezse bölgesel düzeyde belirsizliklerin eşlik ettiği uzun bir ekonomik durgunluk dönemine yol açabilir.

Buna ayrıca toplumsal huzursuzluklar içeren diğer olası yansımalar da eklenebilir.

Ülkeler büyük ölçekli zorluklarla karşı karşıya.

Bölgedeki petrol ihraç eden ülkeler iki darbeye maruz kaldı.

Birincisi finans merkezlerinden, diğeri son 20 yılın yaklaşık en düşük seviyelerini kaydeden petrol fiyatlarının ocak ayından bu yana yüzde 50’den fazla düşüş yaşamasından kaynaklanan ödemeler dengesizliğinden kaynaklanıyor.

Aynı zamanda evde kalma kuralı ve Kovid-19 pandemisini kontrol etmek için alınan diğer tedbirler sebebiyle çalkantılar yaşayan turizm, taşımacılık ve inşaat sektörleri de zor durumda.

Sonuç olarak, birçok ülkede mali dengeler büyük olasılıkla GSYİH'nın yüzde 10'unu aşan negatif seviyeleri görecek.

Bölgedeki petrol ithal eden ülkelere gelince; birçoğu –Mısır, Ürdün, Fas, Pakistan ve Tunus gibi- krize girmiş ve farklı derecelerde makroekonomik zorluklarla karşı karşıya bulunuyor.

Buna ek olarak düşük petrol fiyatlarından elde edilen kazançlar, yurt dışındaki işçilerin gönderdiği döviz miktarının azalması ve salgının turizm ve ilgili sektörler üzerindeki etkisiyle yaşanan kayıplarla dengeleniyor.

Örneğin Mısır ve Pakistan’da yurt dışında çalışan işçilerden gelen döviz, GSYİH'nın yüzde 8’ini, Lübnan’da da yüzde 13’ünü oluşturuyor.

Perakende ve konaklama sektörleri de Kazakistan ve Lübnan'da GSYİH'nın yüzde 15'inden fazlasına katkıda bulunuyor.

Bölgedeki gelişmekte olan ekonomilerde kamu borcunun 2020 yılının sonunda 127 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor.

Bu da kamu maliyesine ciddi kısıtlamalar getiriyor. Gelirlerdeki eksiklik nedeniyle Umman ve Tunus gibi ülkelerin harcamaları kısmak dışında seçeneği kalmayabilir.

BAE ve Kazakistan gibi diğer ülkeler ise sahip oldukları petrol dışı mali konumlarında belirgin bir bozulma yaşayabilir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunun yanında finansal koşullar da oldukça değişken.

Mart ve nisan aylarında genel olarak gelişmekte olan piyasalara ilişkin sermaye akımlarında ani bir değişim meydana geldi. Bölgeden tahmini olarak 6 milyar dolarlık bir çıkış yaşandı.

Bölgedeki bazı gelişmekte olan pazarlar (Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn gibi) uluslararası sermaye piyasalarına erişim yeteneğini geri kazanırken diğer gelişmekte olan pazarlar sermaye çıkışlarında ve devlet borcundaki getiri farklarında keskin bir artışa şahit oldu.

Bölgede ayrıca 2020'de vadesi gelecek olan ve değeri 24 milyara ulaşan dış borcun yeniden finanse edilmesi zorluğuyla karşı karşıya kalabilecek ülkeler de (özellikle az gelişmiş iç finansal piyasaları olan) var.

Ancak buna rağmen ülkeler krize hızlı ve kararlı karşılıklar vermeyi sürdürüyorlar.

Petrol ihraç eden birçok ülke petrol arzını desteklemek için bir dizi mali tedbir açıkladı.

Bazı ülkelerde ise mali kısıtlamalar yatırım harcamaları dahil harcamaların azaltılmasına yol açtı.

Keza birçok ülke etkilenen sektörlerdeki nakit akışlarını desteklemek ve kredi piyasaları koşullarını kolaylaştırmak için önlemler aldı.

Aralarında Bahreyn, Fas ve BAE’nin merkez bankalarının da bulunduğu 7 merkez bankası likiditeyi desteklemek için finansal sistemlerine yaklaşık 50 milyar dolar enjekte etti.

Tüm doğru politikaların ve bunların zamanında uygulanması bu ülkelerin çoğu için oldukça zor bir görev olacaktır. Fakat karar alıcılar güçlü bir iyileşme gerçekleştirmeye hazır olmalılar

Sağlık harcamalarına öncelik vermenin yanı sıra bölge hükümetleri aşağıdaki adımları atabilirler:

- Bankalara, özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayanlara, daha fazla likidite sağlamaya hazırlanmak. Aynı zamanda finansal sektörün istikrarını da dikkatle takip etmek.

- Borç yönetimini geliştirmek ve finansman ihtiyaçlarını karşılamak için yönetimi dikkatli bir şekilde finanse etmek, yerel finans piyasalarını geliştirmek ve derinleştirmek için daha fazla ilerleme kaydetmek.

- Özellikle kamu borcu zaten çok yüksek olduğu zaman gereksiz harcamaları ertelemek, güven paylarını yeniden inşa etme planının bir parçası olarak sermaye harcamalarını rasyonelleştirmek. Bunun yanı sıra ekonomiyi orta vadede sürdürülebilir bir finansal yola sokmak için harcamaları kritik alanlara yönlendirmek.

Gelecek bizlere neler getirecek?

Krizin gerilemesi ile ülkeler ekonominin aşamalı olarak yeniden açılmasının, petrol fiyatlarının yükselmesinin, sermaye girişlerinin sürekliliğinin toparlanmayı nasıl etkileyebileceği konusunda yüksek derecede bir belirsizlikle karşı karşıya bulunuyorlar.

Yüksek borç seviyeleri ve kendisine eşlik eden finansman zayıflığı, sermaye girişleri önünde daha fazla engel oluşturabilir ve kamu maliyesi politikasına kısıtlamalar getirebilir.

Mali durumun ciddileşmesi karşısında yüksek borcu ve zayıf ekonomik temelleri olan ülkelerin resmi finansmana güvenmeleri gerekebilir.

IMF bölgeye destek sağlamak için aktif bir şekilde çalışıyor.

Bu kapsamda Ortadoğu ve Orta Asya’da gelişmekte olan ülkelere 10 milyar dolar yardımda bulundu.

Mısır, Pakistan, Tunus ve Ürdün “Hızlı finansman aracı” ile IMF’den acil yardım aldı.

Fas, önleyici rezervlerini güçlendirmek ve travmadan kaynaklanan ihtiyaçları yönetmeye çalışmak amacıyla "İhtiyat ve Likidite Hattı" aracılığıyla mevcut kaynaklardan yararlanmayı seçti.

IMF’nin Ermenistan, Ürdün ve Pakistan ile devam eden programları yeni dönemle uyumlu hale getirildi.

Ermenistan ve Gürcistan’da Kovid-19 pandemisi ile mücadele için gerekli harcamaları karşılamak üzere mevcut kaynaklar artırıldı.

Bölgede gelişmekte olan pazarlar krizin acil etkisiyle boğuşurken orta vadede iyileşme hızları ve ekonomik beklentileri, iç politikaların krize vereceği karşılıkların gücüne, gerçekleştirecekleri reformlara ve bir bütün olarak ekonomilerinin zayıf noktalarına bağlı olacaktır.

Önümüzdeki dönemde zorluklardan kaçmak mümkün değil. İstikrarın sağlanması da zaman alabilir.

Zayıf noktalara ve risklere dayalı olarak yatırımcıların ülkelere yönelik ayrımcılıklarının artması ve bölgedeki gelişmekte olan piyasaların, kredi notlarına bağlı olarak farklı muamele görmeleri muhtemeldir.

Bu, iç politikaların iyileşme için güçlü bir temel oluşturacak kuvvetli tepkiler üretmesinin önemini artırmaktadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU