Gizli dünyanın depotizmi altındaki kamu yayıncılığı

Twitter sızıntıları, istihbarat teşkilatları ve askeri kurumların sosyal medya ile ilişkisinin yeniden konuşulmasına yol açtı

CIA, Sovyetler Birliği'ni dağıtmak için basına boyun eğdirdi / Fotoğraf: AFP

Soğuk Savaş'ın en yoğun şekilde yaşandığı 1950'li yıllarda ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) ilk ve en uzun süre görev yapan sivil direktörü Allen W. Dulles, köklü bir okul olan Princeton Üniversitesi'ndeki meslektaşlarına gizli faaliyetlerle komünizmi yok etmenin en iyi yollarının ne olduğunu sordu.

ABD istihbaratı o yıllarda Rusya'yı eski sınırlarına geri itmeye hazırdı. 

Dulles, o gün şunları söyledi:

Eğer devam edecek ve inisiyatif alacaksak, başlamak için en iyi yer Doğu Avrupa'dır. Kanlı bir savaş istemiyorum, ama bazı şeyleri görmek istiyorum.


Bundan 40 yıl sonra Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından ABD, dünyanın yeteneklerini tekeline aldığında, dünya bu sözleri Doğu kampının yenilmesinde temel ve önemli bir rol oynayan ABD destekli Özgür Avrupa Radyosu (ÖAR) ve Hayat dergisi gibi yazılı, görsel ve işitsel yayın organları aracılığıyla keşfedecekti.

Bu gibi yayın organları o dönemde NATO'nun ve B-52 uçaklarının ağır bombardımanlarından daha az kayıpla daha önemli roller oynadılar.

Öyleyse Washington, zihinleri kontrol etmede yayın organlarını sahip olduğu hayati önemin farkında mıydı?

Büyük olasılıkla öyleydi. Bu yüzden medyanın son otuz yıldaki sızıntılarla düşmanlar arasındaki gizli istihbarat savaşları için bir alan haline geldiği sonucuna varılabilir.

Peki bu konu neden şimdi gündem oldu?
 

CIA'in ilk sivil direktörü Allen Dulles _ Fotoğraf_ AP.jpg
CIA'in ilk sivil direktörü Allen Dulles / Fotoğraf: AP

 

Twitter sızıntısının sorumlusu kim ve sızıntı nelere yol açtı?

Geçen hafta, Twitter'da yaklaşık 235 milyon kullanıcısının kişisel bilgilerini etkileyen devasa bir sızıntı gerçekleşti. Heyecan verici ve tehlikeli bir hikaye yayılmaya başladı.

Nerdeyse Twitter kullanıcılarının yarısına eşit olan 235 milyon kullanıcının e-postalarının ve mesajlaşmalarının bulunduğu bilgiler büyük bir veri tabanı oluşturduğundan sızıntının sorumlusu olan bilgisayar korsanları için adeta "Ali Baba'nın mağarası" niteliğinde.

Olay sadece bir sızıntı olmakla kalmadı işler bu bilgilerin satılması fikrine kadar ilerledi.

Beyaz Saray'a yakınlığıyla bilinen Washington Post, Twitter'ın henüz herhangi bir kullanıcısını bu saldırıdan haberdar etmediğine, ancak yasal olarak bilgisayar korsanlğı mağdurlarını bilgilendirmenin kişisel verilere ilişkin Avrupa düzenlemesi Genel Veri Koruma Yönetmeliği'ndeki yükümlülüklerden biri olduğuna işaret etti.

Bilgisayar korsanlığını nasıl yapıldığına dair teknik bilgilerden bahsetmeyeceğiz, ancak 200 milyondan fazla kullanıcının bilgilerini sızdırabilmek bilgisayar korsanlarının imkan ve koordinasyon yetenekleri ne olursa olsun gerçekleştirebilecekleri bir süreç mi yoksa tabiri caizse Truva atının girebileceği kadar bir boşluk oluşturmak için yapay zeka kullanan teknik yeteneklere sahip istihbarat servislerinin mi işi?

İsrail merkezli siber güvenlik şirketi Hudson Rock'ın kurucu ortağı Alon Gal'a göre sızıntının arkasında kimin ya da kimler olduğuna dair bir kanıt yok ve bu sızıntı 2021 gibi yakın bir tarihte, yani Elon Musk'ın geçtiğimiz yıl şirketi satın almasından önce gerçekleşmiş olabilir.

Twitter bilgilerini perde arkasından manipüle eden gizli eller var gibi görünüyor. Bunlardan bazılarının bilindiğini ve ifşa olduğunu söyleyebiliriz.

Örneğin ABD'li bağımsız gazeteci Michael Shellenberger, ABD Başkanı Joe Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın Ukrayna'daki ticari faaliyetlerine ilişkin bilgilerin olduğu dizüstü bilgisayarıyla ilgili haberleri yayımlamaması için Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) Twitter yöneticilerine baskı yaptığını yazdı. 

Shellenberger daha da ileriye giderek, daha fazla gözetim ve kontrol için çok sayıda FBI çalışanının hemen hemen aynı dönemler Twitter'a atandığını iddia etti.

Serbest gazeteci Matt Taibbi, daha önce yaptığı bir haberinde 'Twitter'ın FBI ile bağlantısının sanki onun bir şubesiymiş gibi sürekli olduğunu' yazmıştı.

FBI'ın sosyal medya platformları üzerindeki baskısının da devam ettiğine dikkati çeken Taibbi, "Bu, sosyal medya platformlarının ABD'nin çeşitli istihbarat teşkilatları tarafından bu platformları kullanan milyonlarca insanı izlemek için açık bir hedef haline geldiği anlamına mı geliyor?" diye sordu.
 

FBI'ın sosyal paylaşım siteleri ile çok yönlü ilişkileri.jpg
FBI'ın sosyal paylaşım siteleri ile çok yönlü ilişkileri / Fotoğraf: FBI internet sitesi

 

ABD'li istihbarat teşkilatları ve Rusya'nın misillemesi

Twitter'ın hikayesi daha tehlikeli ve heyecan verici görünüyor. Daha derin bir araştırma yaptığımızda sadece ABD'deki boyutları değil, uluslararası boyutları da olduğunu görüyoruz.

ABD'li istihbarat teşkilatlarının özellikle 2016 yılındaki başkanlık seçimleri sırasında Rusların Demokrat Parti'nin adayı Hillary Clinton'ın seçim kampanyası ekibinin bilgisayarlarına girdiğinin neredeyse kesinleşmesinden sonra Rusya ve Rusya'nın açık ve gizli bilgisayar korsanlarıyla bir çatışmaya girdiği açıkça görülüyor.

Serbest gazeteci Taibbi tarafından 3 Ocak'ta yayımlanan belgelere göre ABD istihbaratı, 2017 yılında, Twitter'dan Rusya ile yakın bağları olan 2 binden fazla hesapla ilgilenmesini istedi.

Hikaye sadece istihbarat teşkilatlarıyla ilgili değildi. Aynı zamanda ABD Kongresi'nin nüfuz sahibi bazı üyeleri tarafından da baskı uygulanıyormuş gibi görünüyordu.

Twitter yönetimi, özellikle siyaset ve istihbarat camialarıyla karşı karşıya kalınca boyun eğmekten başka çare bulamadı.

Twitter'daki söz konusu hesapların durdurulması çağrısı yapan ABD Kongresi'nin önde gelen üyelerinden biri ve o dönem Senato İstihbarat Komitesi'nin başkan yardımcısı olan Virginia eyaletinden Demokrat senatör Mark Warner'dı.

Yaklaşık 2 bin 700 kişisel hesabın incelenmesi için bir komite kuruldu ve bunlardan 22'sinin Rusya'nın lobi gruplarıyla bağlantılı olduğu tespit edildi. 

Peki FBI ile ABD'nin diğer istihbarat teşkilatları arasındaki ilişkide bilinen, aşina olunan ve anlatılan çerçevenin dışında kalan herhangi bir şey var mı? 
 

George Orwell'ın kehaneti gerçekleşti _ Fotoğraf_ Britannica Ansiklopedisi.jpg
George Orwell'ın kehaneti gerçekleşti / Fotoğraf: Britannica Ansiklopedisi

 

Elbette neyin açıklanıp neyin gizlendiğini görmek için ABD'lilerin internet hatlarını nasıl icat ettiğinden başlayıp, sosyal medya araçlarına kadar bakmak mantıklı olacaktır. 

Yeni iletişim araçlarında, kendisine zihinleri manipüle etmeyi ve onları istedikleri gibi yönlendirmeyi garanti eden, insanlık tarihinde daha önce eşi ve benzeri görülmemiş bir araç bulmaları ABD'lilerin önünde dünyanın bilişsel hakimiyetine giden yeni bir yol açtı.

Ayrıca, ABD istihbarat teşkilatları, bu modern medya araçlarının devreye girmesi halinde kendilerine büyük bir getirisi olacağını tahmin etmişlerdi.

Takip, izleme ve yakın kontrol yoluyla yönetimi ve nüfuzu altında, Soğuk Savaş döneminde muadilleri olarak görülen Rus istihbarat teşkilatlarını geride bıraktılar.

ABD istihbarat teşkilatları, ABD'nin artık kan dökülmesini gereksiz kılan gelişmiş bir siber orduya sahip olduğunu düşünüyordu.

Düşman gördüğü toplumları kimi zaman dedikodu yayarak, kimi zaman da kendisine düşman olanları saptırarak içerden kışkırtıyordu.

Belki de dünyanın iki farklı bölgesi, 2000'lerin ilk yıllarında bu metodun kötü etkilerini yakından tecrübe etmişlerdir.  

Başta Gürcistan olmak üzere bazı eski Sovyet cumhuriyetleri ve diğer bazı komşu ülkelerde patlak veren 'renkli devrimler' ya da 'turuncu devrimler' olarak bilinen olaylarda bilginin manipüle edilmesinin ne denli etkili olabileceğine tanık olduk.

2010'lu yılların başlarında ise Arap dünyası, Google, Twitter, Facebook ve ABD istihbaratı tarafından yönetilen Doğu Avrupa ülkelerindeki bilgi eğitim grupları tarafından yönetilen ve 'Arap Baharı' olarak bilinen bir süreçten geçti. 

Acaba ABD istihbarat teşkilatlarının çalışmaları bu bağlamda ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) çalışmalarıyla kesişiyor mu?
 

RadioFreeEurope, ABD istihbaratının planlarında kullandığı araçlardan biridir.jpg
RadioFreeEurope, ABD istihbaratının planlarında kullandığı araçlardan biridir / Fotoğraf: AP

 

Pentagon ve sosyal medya araçlarının izlenmesi

FBI'ın 2017 yılında Twitter ve diğer sosyal medya platformlarındaki gelişmelere paralel olarak Pentagon'a yakın çalışan düşünce kuruluşu RAND Corporation tarafından 'Lessons for Future Department of Defense Social Media Analysis in Support of Information Operations' (ABD Savunma Bakanlığı'nın gelecekteki bilgi operasyonlarını desteklemek amacıyla sosyal medyanın analitiği için dersler) alt başlıklı 'Monitoring Social Media' (Sosyal Medyanın İzlenmesi) başlıklı kapsamlı bir çalışma ortaya koydu. 

Çalışmanın yazarları ise William Marcellino, Meagan L. Smith, Christopher Paul, Lauren Skrabala'ydı.
Yaklaşık 100 sayfadan oluşan çalışma bir önsözle başlıyordu ve bu önsözde şu ifadeler yer alıyordu:

Bilgi ortamını anlamak için güçlü bir veri kaynağı olarak sosyal medyanın büyümesi, ABD ordusunun bilgi operasyonlarını desteklemek için sosyal medya veri analitiğinin geliştirilmesini her zamankinden daha önemli hale getirdi. Pentagon'un sosyal medya verilerini toplamasının ve analiz etmesinin yasal ve zaruri bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.


Çalışma, bilgi, sosyal medya araçları ve mevcut verilerle ilgilenilmesi fikrine ahlaki bir yaklaşım getirme girişimi olduğunu gösteriyor.

Örneğin çalışmaya göre casusluk teknikleri, prosedürleri ve devam eden operasyonları korurken araştırma hedeflerinin ve yöntemlerinin halka açıklanmasının ve netleştirilmesinin zorunludur.

Ayrıca, veri toplamanın ulusal güvenlik için gerekli olduğuna dair iyi geliştirilmiş ve açık bir orantılılık ilkesi oluşturulmalı.

Yine çalışmaya göre sosyal medya verilerini depolama ve dağıtma yöntemlerinin, insanların kimliklerinin çapraz referanslarla ya da üç boyutlu takiple tanımlanmaması için gerekli önlemler alınmalı.

Belki de en dikkat çekici olan, Pentagon'un ABD halkının temsilcilerinin, yani Kongre üyelerinin özgürlük ilkeleriyle Pentagon'un hareket alanları arasındaki ilişkiye bakış açısıdır.

RAND Corporation'ın çalışmasında şu ifadeler yer alıyor:

Kongre'nin sosyal medya ve diğer kamuya açık platformların (radyo, basın ve televizyondan oluşan çeşitli yayın organlarının) kullanımına ilişkin özel politikalar için yaptığı çağrılar çerçevesinde izleme ve uyum konusunda Pentagon bünyesinde resmi eğitim verilmesi gerekiyor. Pentagon, sosyal medya platformlarından alınan verileri analiz etme yeteneğimi askeri personel kullanarak geliştirmeli. Eğitim, analistlere sosyal medya verilerini nasıl anlamlandıracaklarını öğretmek için 'butonlar biliminin' ötesine geçmeli.


Burada şu soruyu sormamız gerekiyor:

RAND çalışmasında belirtilenler, Pentagon'un modern medya söylemiyle, özellikle günümüz gençleri ve geleceğin ön saflarında yer alanlar tarafından kullanılan modern araçlarla olan ilişkisini mi yansıtıyor?
 

Virginia Senatörü Demokrat Mark Warner _ Fotoğraf_ AP.jpg
Virginia Senatörü Demokrat Mark Warner / Fotoğraf: AP

 

Pentagon ve sahte propaganda kampanyaları

The Washington Post gazetesi kasım ayı sonlarında, Pentagon'un Facebook'ta ABD yanlısı bir propaganda kampanyası başlattığını belirten bir haber yayımladı.

ABD'nin ünlü gazetesinin Facebook'un çatı şirketi Meta tarafından doğrulanan haberine göre Pentagon, ABD ordusu tarafından yönetildiğinden şüphelenilen ve büyük sosyal medya şirketlerinin platform kurallarını ihlal eden sahte hesapları tespit etmesinden sonra, gizli bilgi savaşını nasıl yürüttüğüne dair kapsamlı bir denetim talimatı verdi.

Söz konusu ihlaller, Pentagon'daki birkaç ya da bir grup kişi dışında kalan küçük birimler düzeyinde değil, faaliyetleri Pentagon tarafından gözden geçirilen Merkez Komutanlığı gibi büyük kuruluşlar tarafından işlenmiş görünüyor. 

META, raporunda, bu ihlallerin arkasındaki kişilerin terör endişeler ve ABD ordusuna yönelik övgülerin yanı sıra Kovid-19 salgını gibi çeşitli haberler ve güncel olaylar hakkında ağırlıklı olarak Arapça, Farsça ve Rusça paylaşımlarda bulunduklarına işaret etti. Bu paylaşımların bir kısmı Meta'nın yanlış bilgi yayma politikasını ihlal ettiği için kaldırıldı.

Stanford Üniversitesi İnternet Gözlemevi'nin (SIO) yaklaşık beş yıl önce hazırladığı bir rapora göre söz konusu hesaplardan yapılan paylaşımlar arasında Ukrayna savaşı, Çin'in Uygur halkına muamelesi, İran'ın Ortadoğu'daki nüfuzu ve Rusya ve Çin'in Afganistan'daki Taliban rejimine verdiği destek dahil olmak üzere İran, Çin ve Rusya'yı eleştiren içerikler de vardı.

George Orwell'in başyapıtı '1984'te dile getirdiği 'Big Brother' (Büyük Birader) ülkesi ABD mi?

Görünüşe göre Pentagon ile ilişkili sosyal medya platformları Facebook ile sınırlı değildi.

Geçen aralık ayının sonlarında ABD merkezli 'Intercept' adlı internet sitesi, Twitter'ın sahte hesaplar aracılığıyla Pentagon'un Arap bölgesindeki imajını tanıtmasına nasıl yardımcı olduğuna dair bir rapor yayımladı. 

Intercept raporu, milyarder Elon Musk'ın sosyal medya devi Twitter'ı satın almasının ardından Twitter'ın daha şeffaf bir platforma dönüşmesine yönelik bir adım olarak tanıttığı bir kampanya kapsamında sitenin arşivlerini halka açtığını aktardı.

Bu arşivlere erişime izin veren ve Twitter yönetiminin Pentagon ile ilişkisi hakkında gizlemeye çalıştıklarını ortaya çıkaran da bu oldu.

O halde Musk ve ekibinin, bireylerin haklarını ve mahremiyetlerini korumak amacıyla Twitter'ın askeri ve istihbarat amaçlı kullanımını reddederek tam bir şeffaflığı temsil ettiğine inanabilir miyiz?
 

Starlink.jpg
Starlink'i Pentagon'a getiren neydi? / Görsel: Starlink

 

Pentagon-Starlink ortaklığı

Musk döneminde Pentagon ile Twitter arasındaki ortaklığın bozulacağına neredeyse kimse inanmıyor.

Bunun en iyi kanıtı, Pentagon'un Musk ile 'Starlink' olarak bilinen internet ağının Ukrayna'daki faaliyetlerinin finansmanı konusunda iletişim kuracağını açıklamasıydı.

CNN ağının geçen ekim ayı sonlarında aktardığı bir habere göre Pentagon, SpaceX'ten şirketin Ukrayna'daki İ,nternet hizmetinin maliyetini karşılayamayacağını belirten ve önümüzdeki 12 ay için 400 milyon dolar civarında bir finansman talebinde bulunulan bir mektup aldı.

Starlink, alçak yörüngedeki yaklaşık 3 bin uydudan oluşan bir ağ aracılığıyla uydu interneti sağlıyor. Bu da Ukrayna'nın Rusya ile savaş halinde olduğu bir zamanda iletişim ağı için hayati önem arz ediyor. 

Starlink, üzerinde uzun uzun konuşulmayı hak eden başka bir hikaye. Burada Starlink'ten bahsedilmesinin tek nedeni Pentagon ile Twitter arasındaki ilişkinin arka planını göstermekti.

 

DAHA FAZLA HABER OKU