Fransız "Pandora'nın Kutusu"

Tüm dünyayı kötülükle dolduran "Pandaro'nın Kutusu'ndan" korkulacak. Akıllıca olan ise meseleleri akıl yoluyla ve bağımsız bir şekilde ele almak olacaktır

Fotoğraf: Reuters

Fransa ve Hz. Peygamber'in karikatürüne öfke duyanlar arasındaki şiddetli krizi iki konuyu yönetiyor: Her iki tarafta da korkunç siyasi sömürü ve cehalet düzeyini ortaya koyan derin bir yanlış anlama.

Tüm bunlar, tarih nefretinin günümüzün seçim oportünizminin ve salgının kaosunun birleştiği tehlikeli bir kültürel kavşakta meydana geliyor.

Fransa'da kemikleşen radikal sekülerlik hakkında dilediğiniz söyleyin. Sanki dinler ve duygular dahil her şeyi hor görmek, ifade özgürlüğünü korumanın tek yoluymuş gibi...


Kafa kesme, bıçaklama, küfürler yağdırmanın bir cevap veya çözüm olamayacağını anlamak gerek.

Avrupa'da cehennemin kapılarını açmak veya kanlı bir intikama girişmek istemeyen 15 milyon Müslüman var. Onlar da diğer insanlar gibi vatandaş.

Barış, rızık ve güvenlik arıyor ve çocuklarını hoşgörüyle büyütmeye çalışıyorlar. Barışçıl küçük bir grup, menfaat sahibi lehine veya yanıltıcı şekilde konuyu ağırlaştırmaya yönelik kasıtlı hareketlerin bedelini ödemeleri, gerçekten kabul edilemez bir suçtur.


En kötü savaşlar, kültürler tarafından körüklenenlerdir.

En-Nur ve'd- Deycur* ülkesinde Fransız bir bakan ya da milletvekilinin 'medeniyetler savaşından' bahsettiğini duymak olağan bir hal aldı.

Gazeteci Eric Zemmour, Fransa'nın başka bir kültürden milyonlarca göçmeni karşılayarak yaptığı en büyük hatadan dolayı üzüntü duyuyor.

Diğer yandan İçişleri Bakanı Bakanı Gerald Darmanin, market raflarında helal gıda görmeye tahammül edemediğini itiraf ediyor.

Ki bu yeni bir şey değil. Yahudiler, Çinliler, Afrikalılara yönelik her inanca ve mezhebe ait ürünler var.

Peki, bu birkaç gıda maddesine karşı rahatsızlık nereden geliyor?


Öğrencilerine Hz. Peygamber karikatürlerini göstermesi sonrası saldırıya uğrayan Tarih Profesörü Samuel Paty'nin kafasının kesilmesiyle patlak veren çılgın ırkçı ayaklanmanın ardından aklı başında sesler yükselmeye, tüm toplumun düşmanlığına çekilmeye ve şiddetle damgalanmaya başladığı konusunda uyarılarda bulunulmaya başlandı.

Demokrasiler yoldan sapar ama geri gelirler ve kendilerini düzeltirler. Fransız Milletvekili Clementine Autain'in sesi, Fransa'nın 'ayağının kaydığını ve bir iç savaşa sürüklendiğini' söylerken oldukça yüksek ve öfkeli çıkıyordu.

Sağcıların, radikal sağla rekabet eden sert duruşları uğruna çabaladıkları şeyin 2022 cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak olduğuna işaret ediyor.

Kendisi, başörtüsünün halka açık yerlerde yasaklanması ve tüm çocuklara belirli isimlerin dayatılması fikrini kınadı.


Autain, doğru soruları yöneltip iyileştirici cevaplar aramak yerine cehalet nedeniyle yoldan sapıldığı konusunda uyarıda bulunan tek kişi değil.

'Felsefe herkes içindir' tezini savunmasıyla tanınan ünlü filozof Michel Onfray, vatandaşları Müslümanların maneviyatı ve farklılıklarından yararlanmaya çağırdı.  

Bazı materyalist kavramları reddetmelerini, özellikle de Batı'da neredeyse hiçbir kıymeti olmayan 'namus' değerini savunmalarını takdir etmelerini istedi.


Bu kargaşada dünyanın ihtiyacı olan şey, oportünistler ağız dolusu bağırıp dünyayı nefretle doldururken bilge kişilerin sesine kulak vermektir.

Merhum düşünür Muhammed Arkoun, yalnızca devlet kurumlarıyla dini birbirinden ayırmakla kalmayıp, herhangi bir din bilgisini okullarının müfredatından çıkaran etik olmayan bir ruhsuz laiklik konusunda sürekli uyarıda bulunurdu.

Arkoun, her zaman 'Dinler Tarihi' dersi okutulmasını önerirdi. Böylece Fransız öğrenciler inançlara ait tarihi ve dinlerin üslubunu öğrenebilirdi.

Öğrencinin objektif dini bilgilere sahip olmasının aynı vatanı paylaştıkları farklı inançtan insanları anlamasına yardımcı olacağını savunurdu. Ancak değişim öğüt veya vaazla değil, deneyimle gelir. Bazen de bedeli çok ağır olur.


Fransız laikliği, mücadele ve savaşları gerektiren Katolik Kilisesi'nden tam ve tarafsız bağımsızlığı ile kendisini sürekli olarak zenginleştirmiştir.

Din adamlarının ve güçlerinin karşısındaki silahlardan biri olarak kabul edilen, etkilerini zayıflatan ve prestijlerini ortadan kaldıran karikatürlerle güçlendirildi.

Ancak ifade, özellikle de karikatür çizme özgürlüğünün kutsallığını 'Charlie Hebdo' çizerlerinden bazıları, kendilerinin internet öncesi dönemin sonraki dönem gibi olmadığını ve dönüşümler karşısında şaşkına döndüklerini itiraf ediyor.

Bir karikatürün artık yalnızca Fransızlar tarafından görülmesi mümkün olmuyor. Eskiden diğerlerine ulaşması aylar belki de günler sürüyordu.

Fakat artık tek bir düğme ile dünya geneline yayılabiliyor ve dolayısıyla kontrol altına alınması zorlaşan küresel tepkilere neden oluyor.

Yerellik, geri dönüşü olmayan bir şekilde bozuldu. Sanatçılar bundan hoşlanmasa da onların bile itibarları değişti.


Fransa, terör saldırılarına aşırılık yanlılarının nüfuzlarını kullanarak militan fikirleri yaymak için kullandıklarına inandığı çok sayıda cami, dernek ve okulu kapatarak karşılık verdi.

Bazıları haksızlığa uğramış olabilir ancak güvenlik ve istihbarat boşlukları olduğu açıktır.

Ayrıca göçmenlerin sorunlarını ele almakta ve Müslümanlarla başkalarını etkilemediği sürece uygulama hakkına sahip oldukları bir yaşam tarzına sahip vatandaşlar olarak muamele etmede tarihi bir gevşeklik ve bir gecikme söz konusu.

Tüm bunlar, bu dinin Avrupa'da halen canlı ve modern olması nedeniyle acılara yol açacak ve bu biraz zaman alacak.

O zamana kadar aniden açılan ve tüm dünyayı kötülükle dolduran 'Pandaro'nın Kutusu'ndan' korkulacak. Akıllıca olan ise meseleleri akıl yoluyla ve bağımsız bir şekilde ele almak olacaktır.


Terörist operasyonlar, bir din örtüsüne bürünseler bile siyasi bir güvenlik meselesidir.

Para ve destekleyici bir arka plan sağlamadan aktif olan örgüt veya organize suçlar planlayan gruplar yoktur.

Konu, kesinlikle milletvekili hazretlerini rahatsız eden helal gıdalar ile her birinin kendi kişiliği ve tercihi anlamına gelen Müslüman kadınların peçesiyle ilgi değil.

Ya da genç kızların zorunlu yüzme derslerine 'burkini' (şer'i mayo) ile gitmesi, hatta ister Fransa'da ister Afrika ormanlarında doğmuş olsun oğluma ne isim vermem gerektiğiyle alakası yok.


Terörizm bir suçtur ve suçlularla çeteler kanunla cezalandırılırlar. Arkasında olan kişilere ulaşmak için ipler takip edilmeli.

Fransa'da ve dünyada Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında bir arada yaşama konusuna gelince; bu medeni bir meseledir.

O kadar hassas ki, dağcılar ve çınlayan seslerle konuşmayı sevenlerin düellolarından uzak tutulup, ilim ve hikmet sahibi kişilere bırakılması daha uygun olacaktır.

 

 

*Editörün notu: Lübnanlı bir şair, romancı ve filozof Mihail Nuayme'ye ait bir kitaba atıf.


*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU