Kahire bildirgesi ve Batı'nın belirsiz tavrı: "Erdoğan, buradan çıkmak için Libya'ya gelmedi, girdiği hiçbir ülkeden de ayrılmadı"

UMH yandaşı kuvvetler, geçen birkaç ay boyunca Türkiye’nin askeri desteğini alması sonrasında Libya’nın batısında Hafter’i hezimete uğrattı

Libya Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih (solda), Mısır Cumhurbaşkanı Sisi (ortada) ve LUO lideri Halife Hafter (sağda) / Fotoğraf: AFP

Kahire, 7 Haziran'da Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri Mareşal Halife Hafter'in ve siyasi müttefiki Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin aracılığındaki bir anlaşma uyarınca Libya genelinde ateşkes ilan etmesine tanık oldu. Anlaşma, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde siyasi sürece geri dönmeyi içeriyor.

Mısır'daki yabancı diplomatik misyonların katılımına da tanık olan toplantıda, 90 gün içerisinde seçilmiş bir Başkanlık Konseyi kurulmasına hazırlık olarak BM sponsorluğunda Cenevre'deki 5+5 Libya Ortak Askeri Komitesi ile görüşmeler düzenlenmesi çağrısı yapıldı. Aynı şekilde konseyin, ülkenin üç bölgesinden temsilcileri içermesi gerektiği belirtildi. Temsilciler Meclisi Başkanı'nın, 18 aylık bir geçiş döneminde seçimler için yol göstermesi için ‘anayasal bildirge' hazırlamak üzere bir yasama komitesi kurması gerektiği ifade edildi.

UMH'nin tutumu

Ancak Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) kısa süre içerisinde söz konusu ilanı reddederken, UMH sözcüsü Muhammed Kanunu, "Bu savaşa biz başlamadık. Ama nerede ve ne zaman biteceğine biz karar veririz" ifadelerini kullandı. UMH kuvvetleri, 7 Haziran'da ülkenin doğu ve batısı arasında stratejik bir şehir olan Sirte'yi ele geçirmek için de operasyon başlattı. Kanunu ayrıca, Trablus ile müttefik güçlerin Misrata sahil şehrinin doğusundaki el-Vişka şehrini kontrol altına aldığını duyurdu.

UMH yandaşı kuvvetler, geçen birkaç ay boyunca Türkiye'nin askeri desteğini alması sonrasında Libya'nın batısında Hafter'i hezimete uğrattı. LUO, hala ülkenin doğusunu ve petrol üreten Petrol Hilali bölgesini kontrol ediyor. UMH'nin petrol tesislerine karşı ise askeri operasyonları sürdürüp sürdürmeyeceği net değil.

ABD memnun

Libya'daki çatışmanın geleceği, ‘geri çekilme ve müzakere masasına dönüş' ya da ‘bölgedeki nüfuz için mücadele eden bölgesel ve uluslararası güçler arasında kapsamlı bir vekalet savaşına katılma' arasında iki senaryoya hala açık.

Ortadoğu işleriyle ilgilenen İtalyalı siyasi analist Pierfrancesco Corsi, Independent Arabia'dan İnci Mecdi'ye yaptığı açıklamada, Libya arenasını ‘Serrac'ı destekleyen taraflar ve Hafter'i destekleyen taraflar arasında küçük bir dünya savaşı' olarak nitelendirdi. Corsi, Libya'nın Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana ‘uluslararası bir jeopolitik stratejinin odağı' haline geldiğini söylerken, "Her halükarda, Kahire Bildirgesi'nin farklı tepkiler ve tavırlar ortaya çıkarması bekleniyor" dedi.

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı, Mısır ve diğer ülkelerin ‘BM önderliğindeki siyasi müzakerelere ve ateşkes ilanına' geri dönmelerini memnuniyetle karşıladı. Bakanlık, "Libya'nın doğusundaki siyasi seslerin kendilerini ifade etmek için yükselmesini memnuniyetle takip ediyoruz. Ateşkesle ilgilenen misyonun ev sahipliğindeki 5+5 Ortak Komite görüşmeleri yeniden başlar başlamaz, bu seslerin de ulusal düzeydeki gerçek bir siyasi diyaloga dahil olmasını sabırsızlıkla bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Mısır'daki hareketlilik, Rusya'ya karşı yapılan ABD uyarılarıyla eş zamanlı olarak yaşandı. Zira ABD, Rusya'yı bölgeyi istikrarsızlaştırıcı eylemlerinden caydırmak için kuvvetlerini Tunus'ta konuşlandırmakla tehdit etti. Bu durum da çatışma taraflarına Washington için hayati öneme sahip bir konu olarak müzakere masasına dönmeleri için baskı yapıyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın, bir yıl önce düzenledikleri bir toplantıda Hafter'i ve terör gruplarına karşı savaşını övmesine ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun da Serrac'ı ‘Washington'un Libya'ya giren (ve ülkeden çıkan) silah ve mühimmat akışının devam etmesini reddettiği' hususunda bilgilendirmesine rağmen, ABD'nin tavrındaki değişiklik, Avrupa'nın ‘Libya'daki Rus rolü hakkındaki' endişesi sonrasında gelişti. Geçtiğimiz Mayıs ayı sonlarında da ABD Savunma Bakanlığı, Rusya'nın Hafter'i desteklemek için Libya'ya savaş uçakları konuşlandırabileceği hususunda uyarıda bulundu.

ABD Afrika Kuvvetleri Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı Orgeneral Stephen Townsend, yayınladığı bir bildiride, "Rusya, Libya'da dengeleri kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Tıpkı Suriye'de yaptıkları gibi, Afrika'daki askeri varlığını genişletiyor" dedi.

Trablus, karara sahip değil

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Forumu Başkanı Samir Gattas yaptığı açıklamada, "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Washington'a Libya'daki varlığının Rusya'nın nüfuzuna karşı koyma amaçlı olduğunu söylemeyi başardı" dedi. Serrac'ın Mısır girişimini kabul etmesinin uzak bir ihtimal olduğunu söyleyen Gattas, UMH'nin stratejik öneme sahip el-Cufta üssüne ulaşmak için Sirte şehrini ele geçirmeye çalışarak, zeminde tepki verdiğini ifade etti.

Samir Gattas, "Serrac, bir karara sahip değil. Bağımsız bir karar alamıyor. Bir yandan Trablus içerisindeki Müslüman Kardeşler, diğer yandan da Türkiye kararı ile kısıtlanıyor. Karar, Erdoğan tarafından şahsen alınıyor" ifadelerini kullandı.

Gattas, "Erdoğan, buradan çıkmak için Libya'ya gelmedi. Yeni Osmanlı dediği bir projeye sahip. Girdiği hiçbir ülkeden ayrılmadı. 1982 yılından bu yana Irak'ta bulunuyor. Duhok ve Erbil'de 19 üssü var. Somali'ye girdi, orada büyük bir üssü var ve ayrılmadı. Katar'da da Tarık bin Ziyad üssüne sahip. Yeni bir üs inşa etmeye hazırlanıyor ve Yemen'de de şu an üsler kurmaya çalışıyor" dedi.

Ortadoğu Forumu Başkanı ve Mısır Temsilciler Meclisi üyesi, "Erdoğan, sadece projesini genişletmek için değil, aynı zamanda ekonomik nedenlerle ülkeye girdi. Doğalgaz arıyor. Komşu ülkeler olan Yunanistan, Mısır, Kıbrıs ve hatta İsrail'in Avrupa'ya gaz ihracatı yapma yolunu kesti. Çünkü Akdeniz'de bir engelleme hattı inşa etti. Avrupa'ya geçmek isteyenler onu geçmek zorundadır. Bu nedenle özel manevralar yapmasına izin veren ittifaklar kurabildiği için geri çekilmesi beklenmiyor. Aynı zamanda ABD'ye, Libya'daki Rus nüfuzu ile karşı karşıya olduğunu da söyledi" değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa'daki çatlak devam ediyor

Öte yandan Hafter'i desteleyen 3 ülke olan Fransa, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), söz konusu girişimi memnuniyetle karşılarken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov da "Bu girişimi memnuniyetle karşılıyoruz. Bu adımın, ciddi bir siyasi süreç başlatmak için iyi bir temel olduğuna inanıyoruz" dedi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ise adım karşısında büyük bir memnuniyet hissettiğini belirtirken, Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri ile de istişarelerde bulunarak, Mısır girişimine verdiği desteği dile getirdi.

Ancak Avrupa'nın Libya hususundaki bölünmüş tavrı henüz belirsiz. Öyle ki Avrupa Birliği (AB) konu hakkında herhangi bir adım atmazken, AB'nin Libya'daki misyonunun başkanı Alain Pogba da Libya parlamentosunda Dışişleri Komitesi Başkanı Yusuf el-Akkuri ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, ateşkesin gerekli olduğunu ve dış müdahalenin reddedildiğini belirtmekle yetindi.

Fayiz es-Serrac'ın yandaşlarından İtalya ise girişime destek vermedi. İtalya Dışişleri Bakanlığı, yayınladığı bir bildiride, yalnızca Libya krizini sona erdirmek için siyasi bir çözüme ulaşılmasına katkıda bulunacak her türlü girişime destek verildiğini belirtti. Bakanlık, tüm taraflara ‘BM himayesindeki 5+5 müzakerelerinde, ateşkes için iyi niyet ve yapıcı bir ruh sergileme' çağrısında bulundu.

Fransa, desteğini sürdürüyor

Avrupa'daki ana bölünme, Total petrol şirketinin çıkarlarını güvence altına aldığı göz önüne alındığında Hafter'i destekleyen Paris ve Libya kıyılarında mültecilerin İtalya'ya sızmasını engellemek için bir anlaşma imzaladığı Serrac'ı destekleyen Roma arasında yaşanıyor. İtalya ayrıca ENI şirketinin çıkarlarını güvence altına almayı da amaçlıyor.

Fransa'nın Hafter'e verdiği desteğin, Fransız petrol şirketlerinin çıkarlarını savunmak amacıyla devam etmesi beklenirken Samir Gattas ise LUO komutanının, kendisini destekleyen ülkeler için çok fazla zarara yol açmış olabileceğini, zira zemindeki savaşın hızla sonuçlanma beklentilerinin geciktiğini vurguladı.

Gattas, Fransa'nın Hafter'e finansal, siyasal ve askeri destek sağladığını, ancak Libya'ya askeri müdahalede bulunmadığını söylerken, Mali'de zaten son derece ağır bir yükü olduğunu, birkaç gün önce El-Kaide liderini öldürdüğünü söyledi. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, yetkili, bunların yanı sıra birçok uluslararası tarafın müdahalesi göz önüne alındığında, Libya açısından koşulların farklı olduğunu ifade etti. Bu nedenle Fransa'nın AB içerisinde birleşik bir tavır olmaması nedeniyle riske girmeyeceğini söyleyen Samir Gattas, Almanya'nın da askeri müdahaleyi tercih etmediğini belirtti.

İtalya kaybetti

İtalyalı siyasi analist Pierfrancesco Corsi, İtalya'nın tavrını eleştirirken, bu tavrı ‘utanç verici bir sessizlik' olarak niteledi. Corsi, "Serrac ile olan ilişkisinde İtalya hükümeti, tüm zaaflarını gösterdi ve Türkiye'nin, yerini almasına da izin verdi. Bu durum, İtalya'nın uluslararası öneme sahip konularda ilk kez zayıf göründüğü bir durum değil. Ancak bu durumda sonuçlar hassastır. Roma, eşit menfaat alışverişine dayalı işbirliğini sürdürdü. Rolünü tamamlamadan yasadışı göçle mücadeleye destek karşılığında Hafter'e karşı Serrac'a destek verdi" ifadelerini kullandı.

Corsi, İtalya'nın Libya krizinde istikrar sağlama yarışına geç kalmasının, uluslararası bir bakış açısıyla her şeyden önce ekonomik olarak zemini kaybetmesi anlamına geldiğini söyledi. Corsi, uzun yıllar süren ilişkiler ve müzakerelerde stratejik avantaj sağlasa da İtalya'nın artık diğer rakipleri karşısında kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Ayrıca İtalya'nın, jeopolitik senaryolarda Libya ve Avrupa'da başrol oynayamaması nedeniyle bedel ödediği belirtildi.

Gözlemciler, Libya'daki durumun tırmanmasını beklerken, Serrac'a yandaş kuvvetlerin elde ettikleri kazanımlarla yetinmediğini ve petrol hilaline genişleme arayışı içerisine girdiklerini söyledi. Türkiye'nin desteklediği muhalifler tarafından kontrol edilen Suriye'nin İdlib şehri hususunda Rusya ve Türkiye arasında bir anlaşma sağlanırken, Samir Gattas ise bu durumun, Rusya ve Türkiye'yi bir araya getiren büyük çıkarların var olduğu anlamına geldiğini vurguladı. Gattas, "Örneğin Rus gaz boru hattı Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Orta Asya ülkelerine geçiyor. Türkiye, Rusya'nın S-400 hava savunma sistemini sattığı tek ülkedir ve Moskova, ittifakın çatlamasına neden olabileceği umuduyla Erdoğan'ı destekleyerek, NATO'yu etkisiz hale getirmeyi umuyor. Böylece Rusya'nın Türkiye içindeki büyük çıkarları, Libya'daki istikrarsız koşullar lehine kayıp yaşamasını engelliyor" değerlendirmesinde bulundu.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

https://www.independentarabia.com/node/125491

DAHA FAZLA HABER OKU