Gerek Antik Mısır gerekse kadim Ortadoğu halklarının birçoğunda sünnet olayı bir gelenek olarak sürdürüldü ve hala devam ediyor.
Sünnetle birlikte meydana getirilen ritüeller de yerini koruyor. Bunlardan en çok öne çıkan uygulama ise, kirvelik olayı.
Bazı kaynaklarda Aramilerin çocuklarını sünnet ettirdikleri belirtiliyor, ama ne amaçla yaptıkları tam anlamıyla bilinmiyor.
Aramilerde sünnet uygulaması Hristiyanlığın benimsendiği döneme kadar sürmüştü. Hatta sünnetle birlikte uygulanan kirvelik birçok yönüyle de öne çıkmaktaydı.
Bugün hala Anadolu halklarında da mevcut olan kirvelik müessesesi seyrini sürdürüyor.
Aramilerin sünnet uygulamasını tam olarak nereden aldıkları konusunda elimizde yeterli delilin olmadığından, buna açıklık getirmek de pek mümkün değil.
Ancak Abraham döneminde, M.Ö 2000 dolaylarında yaşadığı düşünüldüğünde, meydana getirilen sünnet uygulamasının, bu bölgede kadim bir gelenek halini aldığı söylenebilir.
Nitekim tam manasıyla bir inanç sistemi içerisinde değerlendirmek mümkün değil.
Aramilerde sünnet olan erkek çocuğunun mutlak surette bir kirvesi vardı ve bu ciddi bir uygulamaydı.
Kirvelik uygulaması Aramilerde uygulanırdı ancak daha önce de dile getirdiğimiz gibi, Hristiyanlık inancına giren ve adları Kadim Süryani olan Aramilerin bu uygulamayı terk ettiklerini söyleyebiliriz.
Ezidiler'de de sünnet uygulamasının olduğunu söylemek mümkün. Öyle ki her doğan erkek çocuğu -dünyaya ölü olarak gelse bile- sünnet edilirdi.
Sünnet edilen ölü erkek çocuğunun yine aynı şekilde bir kirvesi olurdu.
Bugün Süryanilerde sünnet uygulaması sürdürülmüyor fakat benzer bir uygulama olan vaftiz uygulanıyor.
Burada çocukların sünnetinden bahsedilmese de dini bir inancının gereği olan hem bedenen hem de ruhen bir arınma söz konusu.
Öyle ki; vaftiz olan çocuğun mutlak surette bir vaftiz babası da olmak zorunda.
Uygulanış açısından değişiklik gösterse de sünnet ve kirvelik uygulamasının da amaçları neredeyse aynı özelliklere sahip.
Kirve; amca ile baba arasında bir konuma sahip olmak demektir ki; kirvesi olunan çocuğun ailesi hayatta olmadığı takdirde o çocuğa kirvesinin bakması beklenir.
Yine kirve çocukları evlenemez ve bir akrabalık bağı gelişir.
Vaftiz babalığı ise; yine amca ile baba arasında bir konuma sahiptir ve çocuk belirli bir yaşa gelinceye dek vaftiz babasının denetimi ve koruması altındandır.
Bu yönüyle incelendiğinde, ortak özelliğe sahip iki uygulamanın da aynı coğrafyalarda ortaya çıkıp yayılması kültürel bir alışverişten başka bir şey değil.
Kadim Ortadoğu gelenekleri kendi içerisinde bir süreklilik arz etse de inanış ve uygulanış açısından benzerlik gösterir.
Antik Yakındoğu ekseriyetinde uygulanmış olan sünnet geleneği Antik Mısır'da da mevcut iken onların bu uygulamayı dini bir ritüel olarak gerçekleştirdiklerini pek söyleyemeyiz.
Hormanel gelişimi açısından sünnet edilen çocuğun böylelikle daha sağlıklı bir yaşam süreceği düşünülürdü.
Yine diğer halklarda da var olan sünnet uygulaması özellikle tek tanrıcı tebliğcilerin döneminde dini bir uygulama haline gelmişti.
Ahitnamede yer alan anlaşmaya göre, Yahova ona inananların sünnet olmasını emrederken, onun bu emri daha çok geleneksel bir süreç altında gerçekleşmişti.
Öyle ki ona inanmanın ve iman etmenin tek yolunun sünnet olmaları gerektiğini vurgulaması bir dayatmadan öteye gitmez.
Özellikle Modern Yahudi ve Müslüman toplumlarda sünnet geleneğinin devam etmesi inanış açısından ortak yönleri de beraberinde getirir.
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, kirvelik ile vaftiz babalığının birbirine benziyor olması kadim halkların sıkı bir etkileşim içinde olduğunun göstergesi.
Bu gelenekleri dini bir kisve altında değil, ortak kültürün birer tezahürü olarak görmekte fayda var.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish