Prof. Fatmagül Berktay: Hiçbir şey kadınlara tepsi içinde lütuf olarak verilmedi

Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını Fransa ve İsviçre’den önce elde ettiğini ifade eden Berktay, "Şunu unutmamak gerekir. Kazanılan haklar çok kolay kaybedilebilir" dedi

Türkiye'de kadınlar, seçme ve seçilme hakkını, 5 Aralık 1934'te elde etti. 

85 yıl önce Anayasa ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılması sonucunda, kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. 

Yapılan yasal düzenleme ile kadınlar 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkına sahip oldu.

Böylece Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara çok sayıda Avrupa ülkesinden daha önce bu demokratik hakkın verilmesini sağladı. 

Kadınların ilk kez oy kullandığı ve aday olabildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 5'nci dönem seçimleri, 8 Şubat 1935’te yapıldı.

Bu seçimlerde, 17 kadın ilk kez milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi. Ara seçimlerde bu sayı 18’e çıktı. 

resim5_6832583-1-1_16_9_1543986920-880x495-min (1).jpg
Fotoğraf: AA

33 kentin vekili yok

2018 Haziran seçimlerinde ise Meclis'te 103 sandalye kadın vekillere verildi. AK Parti'nin 295 milletvekilinden 52'si, CHP'nin 146 milletvekilinden 18'i, HDP'nin 67 milletvekilinden 25'i, MHP'nin 49 milletvekilinden 5'i, İYİ Parti'nin 43 milletvekilinden 3'ü kadın. 33 kentin kadın milletvekili temsilcisi yok. Oysa Türkiye'de nüfusun yüzde 50'si kadınlardan oluşuyor. 31 Mart Yerel Seçimleri'nde 57 milyon 58 bin seçmenin, 28 milyon 929 bin 732'si kadın. 

Kadınlara siyasette gerektiği kadar yer verilmediği konusu öteden beri tartışılan konuların başında yer alıyor.

Oysa kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; Atatürk'ün toplumsal hayatta gerçekleştirdiği önemli adımlardan biri olarak görülüyor.

Ancak yine de siyasi partiler, kadınlara erkeklerin yarısı kadar bile yer vermemeyi tercih ediyor. Bu da kadınları tepkisine yol açıyor.

 Anayasa değişikliğiyle kadınlara tanınan seçme ve seçilme hakkı, 5 Aralık'ta tanındı. Dolayısıyla bugün Türkiye’de kadın hakkı günü olarak kutlanıyor.

“Ne yapmamız gerekiyor, ona bakmamız lazım”

Kadın hakları alanındaki çalışmalarıyla tanınan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Independent Türkçe'ye kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin anlam ve önemini anlattı.

Berkatay, Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin gerisinde çok önemli bir mücadele olduğunu söyledi. 

Bu hakkın verilmesinin perde arkasında hem dünyadaki kadın hareketinin birikimi hem de Osmanlı ve erken cumhuriyet dönemi kadınlarının mücadelesinin söz konusu olduğunu belirterek, "Ah ne güzel biz oy hakkını çok erken elde ettik diye böbürlenmek yerine, bugün neredeyiz? Ne yapmamız gerekiyor? Ona bakmamız lazım" dedi. 

"Kadınlara seçme seçilme ilk kez Türkiye’de verilmedi"

Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını Fransa ve İsviçre’den önce elde ettiğini fakat dünyada ilk olmadığını hatırlatan Berktay, “19.yüz yılın sonunda Avusturalya’da Yeni Zelanda’da kadınlar seçme seçilme hakkı kazanmış durumdaydı" ifadelerini kullandı. 

"Batı’da ve Amerika’da da süfrajetlerin oy hakkı için mücadeleleri ve direnişleri var" diyen Berktay, şunları kaydetti: 

Amerika ve İngiltere’de oy hakkının kazanılması, İngiltere’de Birinci Dünya Savaşı sonrasına denk gelir. Çünkü o zamana kadar kadınlar çocuklarla birlikte ergen konumdalar. Yani kadınlar yetişkin birey olarak görülmezler. Nitekim İngiltere Parlamentosu’nda kadınların oy hakkını savunan erkek parlamenterler, ‘işte bakın, kadınlar savaşta rüştlerini ispat ettiler. Olgunlaştılar onlara güvenebiliriz. Oy hakkına sahip olabilirler’ gibi açıklamalar yapmıştı. Bu mücadele her kıtada zor oldu. Bu mücadele Türkiye’ye özgü değil. Türkiye’de Mustafa Kemal’in de hakkını vermek gerekir.

"Kazanılan haklar çok kolay kaybedilebilir"

Tarihsel olarak Osmanlı içerisinde kadınlara eğitim hakkı konusunda 19 yüzyılın sonlarına doğru bir iyileşme başladığını anlatan Berktay, “İkinci Meşrutiyet döneminde kadınlar önemli dernekler kuruyor. Dergiler, gazeteler çıkarıyor. Kadınlar hakları için önemli toplantılar düzenliyor. Kadınların hak sahibi olması sadece kadınlar açısından değil, ilerlemeci erkekler içinde çok önemli bir konu. Ancak esas atılım Cumhuriyetle birlikte oluyor. Şunu da unutmamak gerekli, ‘hiçbir şey kadınlara tepsi içinde lütuf olarak verilmedi.’ Şunu da unutmayalım, kazanılan haklar çok kolay kaybedilebilir" diye konuştu. 

cropped_content_5-aralik-kadin-haklari-gununde-hangi-haklar-taninmistir_030lN2c84sv048k-min (1).jpg
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesini sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu adımı devrim niteliğinde görülüyor / Fotoğraf: AA

"Böbürlenmek yerine, bugün neredeyiz?"

Berktay, kadınların siyasette daha fazla yer almaları için 'eşit mücadele koşulları' oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, bunun hayatın her alanına yaygınlaşmasının şart olduğunu kaydetti. 

Berktay, şöyle devam etti: 

Meclis’te hem kadınların sayısı az hem de kadın milletvekillerine baskı var. Aslında genel olarak bir baskı var. Önemli olan bunları aşmak. Onun arkasında eşit mücadele koşullarını siyasette sağlamak gerekir. Kadın erkek eşitliği genel olarak sağlanmadığı zaman siyasette de kadınların daha fazla yer alması mümkün değil. Aynı şey kadına yönelik şiddetin azalması açısından da geçerli. Siz istediğiniz kadar tedbirler alın. Hatta idam cezası getirin ki çok mamasız son derece geri bir talep, o ama onunda yine faydası yok. Kadınlar bu toplumda erkeklerin karşısında aşağı konumda göründükleri için, güçsüz oldukları için şiddet görüyorlar. Kadınları her alanda güçlendirdiğiniz zaman şiddet meselesini de daha kolay çözebilirsiniz.

"Türkiye’de aslında yasal anlamda çok önemli aşamalar gerçekleştirildi" görüşünü dillendiren Berktay, "İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanması başlı başına büyük bir olay ama uygulanması gerekir. Uygulanmaktan geçtim şimdi İstanbul Sözleşmesi iptal edilsin çağrılarıyla karşı karşıyayız. Yahut kadınların 80 - 100 yıllık mücadelesi sonucu olan Medeni ve Ceza Kanunu'ndaki iyileştirmeler, aile içi şiddete karşı çıkarılan kanunlar’ hepsi kaldırılsın isteniyor. Biz bunlar doğru dürüst uygulanmıyor diye sürekli konu ederken tam tersi kaldırılsın diyenler var" değerlendirmesinde bulundu. 

"Erkekler kadın haklarına destek olmalı"

Türkiye’de kadın haklarının geriye götürülmesi çabasına karşı erkeklerin de duyarlı olması gerektiğini vurgulayan Berktay, sözlerini şöyle tamamladı: 

Bunun demokrasi meselesiyle olan bağlantısının anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bu açıdan Türkiye’de bence kadınlar önemli bir mücadele yürütüyor. Örneğin bu nafaka hakkının sınırlandırılması konusundaki yasa tasarısına karşı, bir dilekçe kampanyası yapılmıştı. Birkaç gün içinde on binlerce kadın imza verdi. Aynı dilekçe erkeklerin de imzasına açıldı. Yanlış hatırlamıyorsam bin imza bile toplanamadı. Buna kadın meselesi olarak bakıyorlar. Tamam, haklı olabilirler ama onlar çözsün. Hatta bu nafaka konusunda haklı onlarda demiyorlar. Dolayısıyla yasa tasarını gündeme getirenler bayağı kendi açılarında akılca bir şey yapıp destekleyecek erkekleri de bölmeye çalışıyorlar. Çünkü kamuoyunda sanki nafaka hakkı sınırsızmış gibi, kadınlar sınırsız süreli nafaka alıyormuş gibi bir izlenim var. Yasa öyle değil ama bundan yararlanıp önce onu geçirip zaten arkasından eğer duyduklarımız doğruysa ki feci bir şey çocuk istismarcıları istismar ettikleri çocuklarla evlenirlerse ceza almayacaklar gibi bir madde de geliyor. Bu büyük bir paket aslında nafaka ile başlıyor. Erkeklerin de bu konuda hakikatten duyarlı olmaları ve kadın haklarını, kadın mücadelesini bu noktalarda desteklemeleri çok önemli.

                                                                         

     

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU