70 yaşındaki NATO’da baş ağrıtan sorun: Ortak bütçede harcamaların paylaşımı

Ödemelerde dağılımı haksız bulan Trump, ülkesinin Avrupa ve Asya’nın korunmasına olağanüstü miktarda kaynak ve insan gücü sağladığını savunuyor ancak yaşananlar ABD’nin NATO’ya katılarak dünyanın “önde gelen gücü” olma rolünü pekiştirdiğini gösteriyor

3-4 Aralık tarihli Londra zirvesinde dikkatler Trump'tan gelecek açıklamalara çevrilecek (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, NATO’nun savunma masraflarında yükü en çok ülkesinin çektiğini defalarca gündeme getirdi ve ortaklardan harcamalar konusunda ellerini taşın altına koymalarını istedi.

Bugün Londra’da başlayan zirveden günler önce ABD’yle Almanya’nın paylarının eşitleneceği haberi gelirken, Trump’ın da ısrarlı çıkışlarıyla birlikte NATO’nun 70. yıldönümünde bir kez daha tartışmaya açılan bütçe paylaşımında işlerin nasıl yürüdüğü merak konusu.

Müşterek savunma misyonuyla oluşturulan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), harcamaların karşılanması için de ortak çaba gerektiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Trump ise ABD Başkanı olarak göreve başlamasından bu yana 29 üyeli İttifak’ın finanse edilme yöntemini birçok kez eleştirdi, üye devletlerin savunma harcamalarına katkılarını artırmaları için baskı yaptı.

Temmuz 2018’de paylaştığı bir tweet’te Trump, “ABD başkanları, Almanya ve diğer zengin NATO ülkelerinin Rusya'dan korunmalarına yönelik daha fazla ödeme yapmalarını sağlamak için yıllardır beyhude çaba harcıyor. Masrafların yalnızca çok küçük bir miktarını ödüyorlar. ABD, Avrupa’yı fazlasıyla sübvanse etmek için on milyarlarca dolar ödüyor ve ticarette büyük kayıp yaşıyor” ifadelerini kullandı. Sonrasında da “Tüm NATO devletleri, taahhüt ettikleri yüzde 2 hedefine ulaşmak ve en nihayetinde yüzde 4’e varmak zorundadır” diye ekledi.

Zamanla ABD’nin arkasında bir araya geldi

Business Insider’ın yer verdiği bir analize göre Trump’ın kendisinden önceki ABD başkanlarının NATO üyelerine savunma masraflarındaki paylarını artırmaları için baskı yaptığı doğru ancak üye devletlerin “korunmaları” için ödeme yapması gerektiğini söylemesi, NATO’da işlerin nasıl yürüdüğüne dair meseleyi aslından uzaklaştırıyor.

II. Dünya Savaşı sonrası ABD ve müttefiklerinin, Sovyetler Birliği’nin Avrupa ve ötesinde artan etkisine karşı koyma çabasıyla ortaya çıkan NATO, “müşterek savunma” düşüncesiyle 1949’da kuruldu. Bu fikir, üye devletlerden herhangi birine yönelik bir saldırının tüm devletlere karşı yapılmış sayılacağı anlamına geliyordu. Ancak 11 Eylül 2001’deki saldırılar sonrası ABD’nin arkasında toplanan bir oluşuma dönüşen NATO, Afganistan gibi savaş bölgelerine yıllardır mücadele için gönderdiği birçok askerini kaybetti.

ABD ve Almanya’nın payları eşitleniyor

Diğer taraftan Londra’daki zirveden yalnızca birkaç gün önce, Washington yönetiminin NATO bütçesindeki payını yüzde 22,1'den yüzde 16 civarına düşürmek istediği haberi geldi. Ardından Paris’te NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’le ortak açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bütçe paylarında düzenlemeye gidildiğini belirterek, “ABD daha az ödeyecek, Almanya daha fazla. Böylece bu iki ülke aynı ödemeyi yapacak” dedi.

Alman basını da Berlin’in 2021 itibarıyla NATO’ya ayırdığı bütçeyi yüzde 14,8’den yüzde 16,35’e çıkaracağını ve 36 milyon dolarla (yaklaşık 206 milyon TL) ABD’nin sunduğu katkıyı yakalayacağını, Washington’ın da yüzde 22,1’lik katkısını yüzde 16,35’e çekeceğini duyurdu.

NATO’nun 1 Ocak 2018-31 Aralık 2019 dönemiyle ilgili ortak bütçe ve programlar için masraf paylaşımına dair verileri, diğer büyük ortaklardan Fransa ve Birleşik Krallık’ın payını 10,4 civarında, Türkiye’nin katkısınıysa yüzde 4,38 olarak gösteriyor.

 

bütçe.PNG
Ortak bütçe ve programlar için yüzdeler halinde masraf paylaşımı (NATO)

 

Yüzde 2 taahhüdü üyeler için ne anlama geliyor?

NATO üyesi devletler 2014 tarihli kararda, 2024’e kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’larının (GSYİH) yüzde 2’si oranında İttifak’ın savunma harcamalarına katkı sunma taahhüdünde bulunmuştu.

İttifak’ın 29 üyesinin yalnızca 9’u bu hedefi yakalayabildi. ABD, GSYİH’nin yüzde 3,4’ünü (tüm üyelerin yaptığı toplam harcamanın yaklaşık yüzde 70’ini) savunmaya ayırdı. Ayrıca yalnızca 2019’da 693 milyar dolarla (yaklaşık 4 trilyon TL) dünya genelinde herhangi bir ülkeden çok daha fazla savunma harcaması yaptı.

Öte yandan 2014 kararında üyelerin yüzde 2’yi yakalamaması halinde herhangi bir ceza öngörülmedi: Karar yalnızca yol haritası sundu, üyelerin çoğu bu hedefe henüz ulaşmamış olsalar da savunma harcamalarını son 5 yılda sürekli artırdı.

“NATO, ABD’ye karşı adil değil” dese de ülkesinin liderlik rolü pekişti

Trump yine Temmuz 2018’de paylaştığı başka bir tweet’te “Almanya Rusya’ya gaz ve enerji için milyarlarca dolar öderken NATO’nun ne yararı var? Neden 29 ülkeden yalnızca 5’i taahhütlerini yerine getirdi? ABD, Avrupa’nın korunması için para ödüyor ve sonra ticarette milyarlar kaybediyor. GSYİH’nin yüzde 2’isini DERHAL ödeyin, 2025’te değil” diye yazdı.

Sert tutumunda yumuşama emaresi görülmeyen Trump, bu yıl 21 Ağustos'ta yaptığı paylaşımında da “NATO, ABD’ye hiç de adil değil” ifadesiyle birlikte yüzde 2 barajını aşan ve bu oranın altında kalan ülkelere dair bir de grafik paylaştı.

 

 

Gelgelelim Trump’ın NATO’ya getirdiği eleştiride ABD’nin kayda değer miktarda para harcadığı, Avrupa ve Asya’nın korunmasına olağanüstü miktarda kaynak ve insan gücü sağladığı söyleminin altında yatan bir hakikat var: Bu durumdan çok fayda gören ABD’nin NATO’ya katılımı, uzun zamandır dünyanın “önde gelen gücü” olma rolünü sağlamlaştırmasına yardım etti.

Bununla birlikte Trump’ın NATO’yla ilgili açıklamaları, “Avrupa’nın Rusya’dan korunmak için ABD’ye daha fazla ödeme yapması gerektiği” ve “İttifak’ın işleyişinin böyle olduğu” gibi yorumlanıyor.

Ne var ki Trump’ın askeri eylemleri Avrupa’da kaygı uyandıran Rusya’yla kurduğu çalkantılı ilişki de karmaşık denklemin diğer ucunda duruyor.

Kazandığı 2016 ABD başkanlık seçimlerinde Rusya’nın müdahalesi olduğuna dair güçlü iddialar Amerikan kamuoyunu hala meşgul ederken Trump’ın NATO üyelerini Rusya üzerinden eleştirmesi dikkati çekiyor.

Amerikalı eski elçiler: NATO’nun en büyük sorunu Başkan Trump

Bu arada Trump’ın NATO konusunda tartışmalı açıklamaları ve yürüttüğü dış politika stratejileri gerek ABD’de gerekse diğer ülkelerde tepki topluyor.

ABD’nin eski büyükelçileri Nicholas Burns ve Douglas Lute, nisan ayında Washington Post için kaleme aldıkları “NATO’nun en büyük sorunu Başkan Trump’tır” başlıklı makalede eleştirilerini dile getirmişti.

Yazıda, “NATO hala dünyanın en güçlü askeri ittifakıdır. Ancak bu ittifakın karşısında tek başına en büyük tehlike, tarihinde ilk kez güçlü ve prensip sahibi Amerikan başkanlık liderliğinin olmayışıdır. NATO’nun kurucu babası Başkan Harry S. Truman’la başlayarak, her ABD başkanı NATO’yu Amerikan çıkarları için çok önemli görmüştür. Başkan Trump ise çarpıcı şekilde başka bir yola girdi” ifadeleri yer almıştı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU