Qazi Muhammed’in kızı: Dr. Abdurrahman Kasımlo 6 ay evimizde saklandı

Qazi Muhammed’in yedi kızından bir olan Münire Qazi, babasıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Qazi, annesinin Dr. Abdurrahman Kasımlo’yu 6 ay evlerinde sakladığını söyledi

Qazi Muhammed

Qazi Muhammed, Ocak 1946 yılında İran’da kurulan Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanıydı.

Bir yıl ayakta kalabilen Muhammed'in kurduğu devlet Şah rejimi ordusunun Mahabad’a girmesiyle, 17 Aralık 1947’de yıkıldı.

31 Mart 1947'de Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed, Başbakan Heci Baba Şeyh ve Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Han Seyfi Qazî, Cumhuriyetinin kurulduğu yer olan Çarçıra Meydanı'nda asılarak idam edildi.

O zaman çocuk yaşta olan Qazi Muhammed’in kızı Münire Qazi, babasının hayatını, mücadelesini ve idam edilişini Rudaw TV’de yayınlanan “Pencemor” programına anlattı.

Münire Qazi, babasının dünyanın en merhametli babası olduğunu, çocuklarını çok sevdiğini ancak Kürt halkını çocuklarından daha fazla sevdiğini söyledi.

Qazi, babasının idam edilmesi için imza verenleri dahi affettiğini belirtti.

Qazi’ye göre imza verenler baskı altında imza vermiş.

 

Münire Qazi
Münire Qazi / Fotoğraf: Rudaw

 

“Çocuklarım için halkımın önünde yüzümü kara çıkaramam”

Münire Qazi’nin röportajında öne çıkan başlıklar şöyle:

Babam çok şefkatliydi, hepimizle ilgileniyor ve hepimize yetiştiriyordu. Mesela benim saçlarım çok uzundu ve tararken rahatsız oluyordum. O vakit gelir başımda durur, bana tekerleme ve masallar anlatırdı, bu şekilde meşgul olup rahatsızlığımı unutmamı sağlardı. Babam bize şiir öğretirdi, İngilizce öğretirdi. Her sabah bizi çağırır bir kaşık balık yağı içirirdi, sonra her birimize tatlı şekerler verirdi. Balık yağının tadı hoşumuza gitmezdi ama tatlılarımızı almak için içerdik. Dünyada babam kadar merhametli bir baba daha olacağına inanmıyorum. Fakat o Kürt halkını bizden daha çok severdi. Annem ona, “peki bu çocuklara ne yapayım?” diye sorduğunda o, “Ben çocuklar için halkımın önünde yüzümü karar çıkaramam. Halkıma bir söz verdim ve iyi günde, zor günde yanlarında olacağım” şeklinde yanıt verdi.

Babamın Müslüman olmayanlarla da ilişkisi çok iyiydi. Onlar bayramlarında bize yemek gönderirlerdi. Annem biraz titizdi, bize bu yemekleri yemememizi söylerdi. Ancak babam, “Nasıl yemeyin dersin? Onlar bizden daha temiz insanlar” derdi. Diğer inanışların din adamları sık sık mahkemede babamın ziyaretine giderdi, ona çok saygı duyulurdu.

“İlan günü bayram havası vardı”

“Kadıların giydiği dini kıyafetle giderdi. Sadece Kürdistan Cumhuriyetini ilan ettikleri gün askeri renkli Kürt kıyafetleri (şal u şapik) giydi. Cumhuriyetin ilan edildiği günü hatırlıyorum. Çok iyi hatırlıyorum. Kışın ortalarıydı. Hava çok güzeldi, bayram havası vardı. Halk halaya durmuştu, davullar ve zurnalar çalıyordu. Biz okuldaydık. Peşewa’nın (Qazi Muhammed’in lakabı) kızları olduğumuz için bizi işaret ediyorlardı fakat babam bizi diğer öğrencilerden ayrı göstermelerinden çok rahatsız oluyordu.”

 

Cumhuriyetin ilan edildiği gün
Cumhuriyetin ilan edildiği gün

 

“Yedi dil biliyordu”

“Babam hiç bir namazını kaçırmazdı. Dindar biriydi ama hiç kimseye de zorla ibadet etmesini söylemezdi. Ona göre herkes inanışında özgürdü. Her sabah erkenden uyanır ve spor yapardı. Babam yedi dil konuşur, Rusça, İngilizce ve Fransızcayı anadili gibi bilirdi. Babamın büyük bir kütüphanesi vardı. Her zaman kitap okur, yanında sürekli kitap bulundururdu. Bazı kitapları tam bitiremedi. Çünkü kitaplarda geldiği sayfalara kağıt yerleştirirdi. Amerika’dan babama dergiler gelirdi. Annem her yıl kitaplarını tek tek temizler, tozlarını alırdı. Selah Aşti evimize geldiğinde kardeşim bu kitaplığın Başkan Mesud Barzani’ye verilmesini istedi.”

“Dört ay zindanda kaldı”

“Babam daha fazla sivil öldürülmesin diye ayaklarına gitmeyi kabul etti. Daha sonra babamı ve diğerlerini tutuklayıp bir eve hapsettiler. Daha sonra ordu karargahına götürdüler. Yaklaşık 4 ay zindanda kaldı. Görüşmemize izin vermiyorlardı. Adamlar gelir babam için yemek götürürdü. Askerler ve komutanlar da babamın payından yerdi. Onun yemeğini de tutulduğu hücreye götürürlerdi. Bir defa ben yanına gittim. Çok şefkatliydi, yere uzanmış demir kapının altından bana bakıyordu. Nöbetçinin adı Sulucu’ydu, yüreği yandığı için oraya gidip o şekilde görüşmemize izin verdi.  

Yaklaşık 10 dakika kaldım. Bana, “Annene söyle saçlarını tarasın” dedi. Ablam İffet hanımın saçları kıvırcıktı. Radyo’dan dinlediği haberleri bir kağıda yazar, saçlarının arasında saklar ve babama götürürdü.”

 

Qazi Muhammed
Qazi Muhammed 31 Mart 1947'de dönemin Şah rejimi tarafından idam edildi 

 

“İdam edildiği gün babamın sesini duydum”

“Evimizde çalışan Haşim adında bir adam vardı. Babamın avukatı gelip çocukları anneannemin evine götürmesini söyledi. Anneanemin evi Çarçıra Meydanı’na bakıyordu. Bu yüzden o diğer çocukları geri gönderdi. Bir tek beni yanında tuttu.  Çarçıra Meydanı’na idam sephası için ağaç kurduklarını gördüm ama ne olduğunu anlayamıyordum. Ninem kendini dövüyor, “bunu ağam için mi kuruyorlar?” diyordu. Daha sonra askerler gelip ninemi ve dayımı ittiler ve oradan uzaklaştırdılar. Babamın sesini duydum; “Bu gün bir Qazi Muhammed’i öldürürsünüz, yarın binlercesi doğar” dediğini hatırlıyorum. Urganı iki defa koparmış, her iki defa da idam mangasının komutanını dövmüş. Sonra dünya bizim için ağladı. Cenazeyi çabuk alıp camiye götürdüler, ardından mezarlığa götürüp gömdüler.”

“Babamın tüm eşyaları hala korunuyor”

“Babamdan geriye kalan eşyalar hala duruyor. Elbiselerini Hero Hanım (Celal Talabani’nin eşi) istemişti, alıp müzeye yerleştirmiş. Annem tüm eşyalarını sakladı, hala korunuyorlar. Büyük bir müze kurulursa eşyalarını orada görme imkanımız olur.
Babamın el yazısı ile yazdığı 3 kitabı var. Dr. Kasımlo bu yazıları aldı. Annem Dr. Abdurrahman Kasımlo’yu 6 ay boyunca evimizde sakladı. Tutuklamaya geldiklerinde annem öyle bir yaptı ki geldiklerine pişman oldular. Dr. Kasımlo da anılarında söyler, “Ben Tudey partisindendim ama Qazi Muhammed’in evinde Demokrat oldum” diye.”

 

Independent Türkçe, Rudaw

DAHA FAZLA HABER OKU