Trump'ın İran'a yönelik azami baskı politikası geri tepiyor ve uzmanlar bu politikanın başarısız olacağını söylüyor

İran, nükleer anlaşmadan çekilme konusunda 4. adımı attığını açıklayarak nükleer programına konulan sınırları daha da aştı

Donald Trump ve Mike Pompeo Washington'daki Beyaz Saray’da, Ekim 2019 (AP)

Donald Trump, ABD'yi tüm zamanların en kötü anlaşması diye nitelediği İran'la yapılan nükleer anlaşmadan çıkaralı ve "azami baskı" politikasını benimseyeli bir buçuk yıl oluyor.

Trump, bir süredir ardı ardına yaptırımlar uyguluyor ve İslam Cumhuriyeti karşıtı retoriği kızıştırıyor.

ABD Başkanı, İran'la daha iyi bir anlaşmayı müzakere etmeyi amaçladığını ve politikasının İranlıları bu yeni anlaşma için masaya getireceğini söylüyor.

Ancak azami baskı politikası, İran’ı müzakere masasına getirme veya İran'ın Ortadoğu’daki bölgesel faaliyetlerini durdurma konusunda henüz başarılı olamadı. Aslında, azami baskı politikası geri tepmiş ve İran'ın sınırı aşmasına neden olmuş gibi görünüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İran, nükleer anlaşmadan adım adım çekilmesinin 4. aşamasını duyurdu ve nükleer programına JCPOA (Kapsamlı Ortak Eylem Planı) kapsamında konulan sınırların daha da ötesine geçti.

İran’ın açıklamasının ardından, ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo, dünyayı İran’ın nükleer yükselişiyle ilgili gerekenin yapılmasına ve İslam Cumhuriyeti üzerindeki baskıyı artıracak ciddi adımlar atmaya çağırdı.

Pompeo, yaptığı basın açıklamasında, bu adımların “rejimin öteden beri niyetlendiklerini yansıttığını" söyledi. Pompeo'ya göre bu niyetler, "komşularının egemenliğinin altını oyarken uluslararası toplumu uyguladığı şiddeti ve terörü kabul etmeye zorlamak."

Uzmanlar, İran'ın elinde Trump'ın uyguladığı şahin politikalara cevaben oynayacak çok az iyi kart kaldığını söylüyor.

Denver Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi direktörü Nader Haşimi, “İranlı liderler, JCPOA'nın anlaşma şartlarını kademeli olarak terk etmenin, Avrupa'yı yaptırımlara çare bularak Tahran'ı kurtarmaya iteceğini hesapladı” diye belirtti. Haşimi, “Macron'un barış girişiminin bunu kısmen doğruladığından kuşku duyuyorum” diye ekledi.

The Independent'a konuşan Haşimi, “İran, yüksek riskli bir gerilimi tırmandırma oyunu oynuyor. Çünkü İran nükleer zenginleştirmesini ne kadar artırırsa, Pompeo / Netanyahu kampı ve destekçileri de İran'ın askeri yöntemlerle durdurulmasını o kadar talep edebilir" ifadelerini kullandı.

Trump yönetiminin iddialarına rağmen, azami baskı kampanyasının işe yaradığına dair çok az gösterge var.

Ekonomik açıdan İran, Amerikan yaptırımlarının etkisini hafifletmek için mali rezervlerinin bazılarından faydalanabildi.

Haşimi, “Politik olaraksa İran, milliyetçilik temasını işlevselleştirdi ve ülke içindeki muhalefeti pasifize etmek (artan devlet destekli baskının yanı sıra) için İran siyasi kültüründe derin kökleri olan büyük güçlerin zorbalığına duyulan tarihi kini sömürebildi" dedi.

Uluslararası perspektiften, dünya İran’ın nükleer uyuşmazlıktaki pozisyonuna ABD’den daha olumlu yaklaşıyor. Çünkü ABD anlaşmayı terk ettikten ve anlaşmanın şartlarını ihlal ettikten sonra İran bir yıl boyunca nükleer anlaşmaya sıkı sıkıya bağlı kaldı.

Uzmanlar, bu anlaşmazlığı başlatan ve anlaşmazlığın çözümsüzlüğünden sorumlu olan bir numaralı ismin Trump yönetimi olduğunu belirtiyor.

Haşimi, ayrıca, Trump’ın uluslararası sahnede - sağcı, otoriter ve neo-faşist gruplar dışında - çok fazla takdir edilmediğini ve bunun da İran’ın işine yaradığını belirtti.

Yeni İsrail Fonu'nun (NIF) politika ve strateji direktörü Harry Reis, 2015'te ABD'de JCPOA'ya ilişkin gerçekleştirilen tartışma sırasında, IDF'nin üst kademelerinin yanı sıra istihbarat sektörünün de dahil olduğu İsrailli güvenlik çevrelerinin Başbakan Binyamin Netanyahu'nun gösterişli reddiyeci politik çizgisinden yekpare bir halde saptığının açık olduğunu söyledi.

Reis, “ABD'li meslektaşlarına, burada her makul gözlemcinin karşı karşıya kalmaya zorlandığı şeyi söylüyorlardı; çok taraflı bir müzakerenin sonucu yapılan anlaşmanın bir uzlaşma olduğunu ve çok gerçek faydalar ve bazı riskler sunduğunu” dedi.

İsrail'in güvenlik kurumlarının ileri gelenleri, nükleer anlaşmasını, İran'ın nükleer hedeflerini en az 10 yıllığına sınırlamanın bir yolu olarak görüyordu. Ve JCPOA'nın İsrail'in güvenliği açısından faydalı olduğunu düşünüyorlardı.

 

 

Reis, İsrail başbakanının maksimalist yaklaşımının JCPOA ve P5 + 1 birliğinin sıkı bir şekilde uygulanmasına değil, ABD'nin bu anlaşmayı istikrarsız hale getiren tek taraflı çıkışına ve İran'ın suistimal etmesinden başka bir şeye yaramayan “azami baskı kampanyasına” yol açtığını söyledi.

Trump yönetiminin İran politikası ABD'yi diğer ülkelerden soyutladı ve JCPOA'nın tamamen yıkımına yol açmasa da JCPOA'yı uygulamak için gereken baskıyı düşürdü.

Reis, “Önce Amerika” politikasının her zaman Yalnız Amerika anlamına geldiğini ve artık Trump’ın başarısız politikası yüzünden bu tehlikeli ve öngörülebilir nükleer kanunsuzlukla karşı karşıya olduğumuzu sözlerine ekledi.

Şu anda, Başkan Trump ve yönetimi, İran seçeneklerini tüketiyor. İran'da yaptırım uygulayacak pek fazla bir şey kalmadı ve askeri çatışmadan başka uygulanabilecek bir baskı unsuru mevcut değil.

Uzmanlar, Trump yönetiminin, İran'ın nükleer anlaşmadan aşamalı olarak çekilmesinin özellikle Avrupa olmak üzere dünya genelinde tehlike çanları çaldıracağını ve bu çatışmada daha çok ülkeyi Amerika'nın tarafına çekeceğini umduğunu tahmin ediyor.

Haşimi, “İleriye baktığımda, tartışmanın bir sonraki ABD başkanının bu sorunu çözmek için ne yapabileceğine odaklanması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/americas

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU