Halle saldırısı esnasında bir sinagogda günahlarımı hesaplamakla meşguldüm, bu bana, sanki suç mahallindeymişim gibi hissettiriyor

Avrupa'yı kasıp kavuran Yahudi karşıtı bir dalga birçok Yahudi'yi yurtlarını terk etmeleri gerekip gerekmediğini düşünmeye itti

Almanya'daki Halle sinagoguna düzenlenen saldırıda Yom Kippur törenlerine katılan iki Musevi yaşamlarını yitirdi (AP)

Dindar biri değilim. Yine de dün Yom Kippur'da (9 Ekim ed.n.), Yahudi takviminin en kutsal gününde sinagoga gittim. Bunu iki nedenle yaptım: Babama eşlik etmek (Streatham'daki babam, cennetteki değil) ve festivalin kendi kendini geliştirici heyecanını sevdiğim ve bir günü yıl boyunca yaptığım kötü şeyleri düşünmeye ayırarak daha iyisini yapmaya gayret etmek istediğim için.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Haham, vaazını yarıda kesip yumuşak bir tonda Almanya'nın Halle şehrindeki bir sinagoga ölümcül bir saldırı gerçekleştiğini söylediğinde, telefonumdan uzakta günahlarımı hesaplıyordum.

İster senede bir gün Yahudi ibadetlerini uygulayan bir Yahudi olun, ister İbrahim’in bizahiti kendisi, sinagogda olduğunuz bir esnada size bir sinagoga terör saldırısı düzenlendiğini söylendiğinde aynı düşünceler tetikleniyor, aynı yaralar deşiliyor: Yahudiler, Yahudi oldukları için vuruluyor; orada gerçekleşen burada da yaşanabilirdi. Sanki suç mahallindeymişsiniz gibi.

Saldırılar şok edici ancak şaşırtıcı değildi. Kopenhag, Brüksel, Toulouse ve özellikle Yahudi halkın ve malvarlığının kör nefretin gündelik hedefi halini aldığı Paris gibi şehirlerde Yahudiler'e karşı saldırılarda ürkütücü bir artış yaşanıyor.

Yakın zamanda gerçekleştirilen ve 16 bin Avrupalı Yahudi'yi kapsayan bir AB anketi, yüzde 40'a yakın bir oranın doğdukları ülkeyi terk etmeyi değerlendirdiğini ortaya koydu.

Şükür ki, her ne kadar 2019'un ilk 6 ayına ait veriler çoğunluğunu artan çevrimiçi nefretin körüklediği 892 Yahudi karşıtı vakıa kaydıyla rekor kırsa da Britanyalı Yahudiler aynı düzeyde bir korkuyla yüzleşmiyor.

 

 

2018'de yine rekor sayıya ulaşan Yahudi karşıtı hadiselere cevaben Britanya hükümeti Yahudi güvenliğine ayırdığı yıllık mali taahhüdü 14 milyon avroya (yaklaşık 90 milyon TL) çıkarmıştı. Bu meblağ, artık güvenlik kapılarının, görevlilerinin, kameralarının, dikenli tellerin ve hatta patlamaya dayanıklı kapıların dahi yaygın hale geldiği okulları ve topluluk merkezlerinin korunması için tefriş ve istihdamı için kullanılıyor.

Ancak para tek başına yeterli değil. Hükümetin ayrıca, ırkçı güdümlü şiddetle başa çıkma hususunda polise daha çok güç, mahkemelere ise bir sinagogun camından içeri tuğla atma veya daha kötü yöndeki suç niyetlerini caydırmak için en yüksek cezayı verebilme yönünde daha çok özgürlük sağlaması gerekiyor. Bu, azınlıkların yalnız olmadığına dair net bir mesaj verecektir.

Halle saldırısı, ırkçılığın internetten gerçek dünyaya ne kadar hızlı geçebildiğine dair bir başka ağır ders niteliği taşıyor. Terörist, Christchurch camisi katilinin yaptığı gibi, katliamı canlı yayımlamak için bir web kamerası takmıştı ve şüphesiz komplo siteleri ve blog'larından ilham alıyordu.

Bu aynı zamanda Britanya Yahudilerine, aşırı solun Yahudi karşıtlığına odaklandıkları bir dönemde aşırı sağın hep var olagelen tehdidine dair de acı dolu bir hatırlatma oldu.

İstatistikler ne kadar korkunç olursa olsun, Britanyalı Yahudiler kendilerini Yahudi karşıtlığı değil, Britanya yaşamına yaptıkları katkı ile tanımlıyor. Halle, Britanya Yahudilerinin bu özgüvenine karşın güvenlik duygularına karşı bir ciddi darbe daha vurmuş olacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU