İran'ı yeniden canlandırabilir ve kurabiliriz ama bunun için şimdi harekete geçmeliyiz

İran'ın ölmekte olan ülkemizi yaşama döndürmek için kapsamlı bir ulusal çevre planına ihtiyacı olacak

Bilim insanları çevremize karşı işlenen suçların tersine çevrilebilir olduğunu ancak fazla zamanımızın kalmadığını söylüyor (Independent Persian)

Babam ve büyükannem her zaman fikirler, gürültü ve stresle bunalmış görünmeden başa çıkabilmiştir.

İnanıyorum ki bu barışçıl ve sakin tavırları kısmen doğayla olan sıkı bağlarından ve düşünmek için zamana ihtiyaç duyduklarında kendilerini doğanın güzelliğine bırakacak zaman yaratmalarından kaynaklanıyor.

Babam hevesli bir scuba dalgıcıdır ki sıklıkla dalarken düşünür, büyükannemse güne dışarıda yoga yaparak başlar. Doğa İranlılar olarak ulusal kimliğimizin de önemli bir parçası. Nevruz, Sizdah Bedar veya Şeb-i Yelda olsun doğal dünyanın kusursuz güzelliklerini kutlar ve onlara saygı gösteririz. 

Ailemin İran'a dair anlattığı hikayeler ülkenin olağanüstü manzaralarının tasvirleriyle doludur. Azerbaycan'ın karlı tepelerinden, Kürdistan'ın engebeli Zagros'una, Huzistan'ın Arvand Rud'una (Şattülarap) uzanan hatıraları İran'ı bütün ihtişamıyla gözümde canlandırır. Ne yazık ki bu ihtişam bir süredir tehdit altında.

İran'ın doğasının tahribatı belki de rejimin en uzun süreli suçu, öyle bir suç ki gelecek nesilleri mahrum bırakacak. 

Urmiye Gölü'nün eski görkemi toza dönüştü. Hazar Denizi ve Basra Körfezi eskiden deniz canlılarıyla dolup taşardı, bakir suları henüz kirletilmemişti. Bugün ikisi de hem hayvanların hem de insanların hayatını tehdit eden kanalizasyon atıklarıyla, çöple ve kirletici maddelerle ağzına kadar dolu. Temiz hava Demavend Dağı'ndan aşağı eserdi. Demavend artık binlerce yaşamı katleden partiküllerle dolu. Eskiden av hayvanları ve yaban hayatıyla dolup taşan geniş ovalar şimdi atıklarla ve tahriş edici maddelerle tarumar halde.

Bu trajedileri daha da acı hale getiren şeyse hiçbirinin rastlantı olmaması. Bunlar kötü yönetimin suçu; kendi gücünü sağlamlaştırmayı ülkesinin ve ülkesinin doğal kaynaklarının korunmasının önüne koyan bir rejimin maddeye aksetmesi. 

Kendini zenginleştirme amacını süren bu rejim çevrenin altından girip üstünden çıktı. Köylerimizi ve çiftliklerimizi suyla dolduracağı yerde kendi liderlerinin ve dostlarının ceplerini dolduran yoz baraj projeleri yürütüyor. Uluslararası tahminler bu su krizinin 50 milyon yurttaşımızın mültecilere dönüşmesine neden olabileceğini gösteriyor. 

Rejim yalnızca yüzey suyunu kötü idare etmekle kalmıyor, aynı zamanda zemine uyduruktan kuyular da kazıyor. Bu yıkık dökük kuyular yeraltı suyumuzun yüzde 70'inin çıkarılmasına neden oldu. Bilim insanlarının tahminine göre su biriktirme oranları uluslararası standardın iki katıyken tarımsal verimlilik oranlarımızsa yarısı. 

İran her zaman böyle değildi. Çevrecilik, yenilenebilir enerji ve geri dönüşüm küresel politikalarda yaygınlaşmadan uzun zaman önce büyükbabam İran'ın doğasını korumak için programlar başlatmıştı. Ulusal çapta ilk doğal kaynakları koruma programını başlatmış ve suyu muhafaza etmek için barajlar ve su kanalları inşa etmişti.

 

 

Hem inancından hem de İran’a olan aşkından aldığı ilhamla nehir, orman, bataklık ve mera gibi doğal, kamusal kaynaklarımızın özelleştirilip kar amaçlı kullanılması gerektiğine inanmadı. Bilakis, bu kaynaklar halkla ve gelecek nesillerle paylaşılmalıydı. İşte Beyaz Devrim'le toprağı doğal kaynakları korumak için kamulaştırmasının arkasında yatan bu derin inancıydı.

Çölleşmeyi önlemek için 9 milyon yeni ağacın dikilmesini ve 250 bin dönümde bitki örtüsünün ve ormanların yaratılmasını denetledi. Bunun, bugün aşırı kuraklığın sebep olduğu bunaltıcı toz fırtınalarının ortasında nefesi kesilen Huzistan halkına büyük yardımı dokunurdu. 

Destanlarımızda, şarkılarımızda ve hikayelerimizde tasvir edilen doğa sevgisi ulusal mirasımızın bir parçası. Maalesef mevcut rejim İran'ın bu yönlerine değer vermiyor. Hatta bu meselelere dikkat çekenleri tehdit olarak algılıyorlar.

Büyükbabam ve büyükannem için kültürümüzün ana öğelerinden biri olan İran yeşilliklerini korumak ve canlandırmak için mücadele eden çevreciler müttefikken bu rejim onları casus biliyor. Bu, temiz su, hava kalitesi ve çevre standartlarını teşvik eden aktivistlere yönelik yüz kızartıcı tutuklamalardan ve tacizlerden de belli.

Ama bütün umudumuz tükenmiş değil. Eğer bu sorunların gerçekliği kabul edilirse doğamızı yeniden canlandırmada oynayacak bir rolümüz olacak. Öğretmenler, veliler, medya, hepimiz kardeş vatandaşlarımızın doğaya bilinçle yaklaşılması konusunda eğitilmesi için üzerimize düşeni yapmak zorundayız. İran'ın hem içinde hem dışında bilim insanları yardım etmek için son 40 yıldaki tahribatı iyileştirecek planlar ve programlar geliştiriyor. 

Anka Kuşu Projesi'nden (Phoenix Project) uzmanlar ve diğer seçkin bilim insanları yağmalanmış topraklarımızı temizlemenin yollarını araştırıyor. Birçoğu sulama sistemlerimizi geliştirmek için araştırma yaparak ve planlar geliştirerek on yıllarını harcadı. Sonuç açık: İran'ın ölmekte olan ülkemizi yaşama döndürmek için kapsamlı bir ulusal çevre planına ihtiyacı olacak. Bu, kapsamlı bir eğitimi, su geri dönüşümünü, düzenlemeleri ve tuzdan arındırma programlarını da içerecektir. 

Bilim insanları çevremize karşı işlenen suçların tersine çevrilebilir olduğunu ancak fazla zamanımızın kalmadığını söylüyor. Ülkemizi yeniden canlandırabilir ve yeniden kurabiliriz ancak hemen harekete geçmeliyiz. Hazar sahilinin yeşil tepelerini, Zagros'un engebeli dağlarını ve Huzistan'ın kumullarını görmeyi iple çekiyorum ve umuyorum ki onların yeniden kurulmasında rol oynama şansı elde ederim.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independentpersian.com/node

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

DAHA FAZLA HABER OKU