Tahran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarını artıracağını söylemesi endişeye yol açtı

Fransa bir anlaşmaya varmaya çalışırken, İran nükleer malzeme üretimini artırabileceğini söylüyor

Hasan Ruhani (AA)

İran'ın uranyumu yüzde 20 oranında zenginleştirebileceğini öne sürmesi, bu seviyenin silah sınıfı malzeme üretimine geçiş için görece uygun bir oran olması nedeniyle nükleer silah uzmanlarını alarma geçirdi.

Fars Haber Ajansı'na göre, İran Atom Enerjisi Kurumu sözcüsü Behruz Kamalvandi "İran eğer isterse iki gün içinde yüzde 20 zenginleştirilmiş yakıt elde edebilir" açıklamasında bulundu.

Açıklama; ABD'nin 2015 tarihli Ortak Kapsamlı Eylem Planı (OKEP) adlı nükleer anlaşmasından çekilerek İran'a uyguladığı felce uğratan yaptırımlara cevaben, Tahran'ın nükleer programındaki en son artırma için koyduğu -gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel- son tarihten iki gün önce yapıldı.

İran Perşembe günü nükleer programındaki muhtemel bir artırmayı duyurmaya hazırlanırken ve diplomatlar bıçak sırtında beklerken, Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da OKEP'i kurtaracak bir anlaşmanın tesisi için mücadele veriyor.

2018'de anlaşmadan çekilen ABD Başkanı Donald Trump, İran'ı tekrar anlaşma masasına oturmaya ikna etmek için "maksimum baskı" siyaseti uyguluyor. Ancak İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, en yumuşak konuşmalarında bile Beyaz Saray'la doğrudan görüşmeyi reddetti.

Oysa geçen hafta Trump ve Ruhani bu tür görüşmelere açık olduklarını ileri sürmüştü. Ancak Ruhani salı günkü konuşmasında, ABD'yle yapılacak herhangi bir müzakerenin diğer ancak dünya güçleriyle birlikte gerçekleşirse ve Trump'ın geçen sene, selefi Barack Obama'nın bir dönüm noktası olarak imzaladığı nükleer OKEP anlaşmasından çekildikten sonra uygulamaya başladığı tüm "ambargolar" kaldırılırsa mümkün olacağını belirtti.

Ruhani meclis konuşmasında "Prensip olarak, ikili görüşmeler gündemde değil" dedi:

Amerika'yla ikili görüşmeler yapma planımız yok, böyle bir planımız hiç olmadı.

ABD yaptırımlarına cevaben İran'ın az miktardaki yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum stoğunu artırmaya yönelik bir hamle yapmayı değerlendirdiğini söyleyen Kamalvandi'nin açıklamasının İran'ın teknik kapasitesini göstermek için mi yoksa ülkenin bu tür sert adımlar atmasına engel olacak bir plan için Avrupa ülkelerini harekete geçirecek baskıyı kurma amacıyla sağlanan bir muğlaklık mı olduğu net değildi.

İran'ın petrol satışlarını felce uğratan ABD yaptırımlarına karşı Tahran, nükleer madde stoğunu ve zenginleştirme seviyelerini zaten artırmıştı.

Macron bu hafta telefonda saatlerce Ruhani'yle konuşurken, Macron'un İran'a -nükleer programını sınırlandırması karşılığında ekonomik teşvik sağlayan OKEP'e tam uyumu karşılığında- 15 milyar dolar kredi vermeyi önerdiği iddia ediliyor.

Ruhani ise "Bugün Avrupa ülkeleriyle görüşmelerimizin özü şudur: Eğer petrolümüzü nakit veya krediyle alırlarsa, ya da ön alım yapıp bize bunun parasına erişim imkanı sağlarlarsa bu, taahhütlerimizi geri alma adımlarımızı durdurmamız için koşulları kolaylaştıracaktır; tabii şartları yerine getirildiği sürece" ifadelerini kullandı.

 

 

Ruhani ayrıca, İran'ın Perşembe günü nükleer programını artırsa bile, Birleşik Krallık, Rusya, Almanya, Fransa ve Çin'i içeren OKEP'e taraf diğer ortaklarla görüşmelere açık olacağını belirtti.

Ancak ABD'yle görüşmelere açık olduğuna dair daha önce yaptığı açıklamaların yanlış anlaşıldığında ısrar etti.

Ruhani, "Eğer Amerika yaptırımlarını kaldırırsa -OKEP'e dönüp dönmemesinin önemli olmadığına inanıyorum, önemli olan yaptırımlar- Amerika'nın geçmişte olduğu gibi toplantılara katılma şansı hala var. Ama bu, tüm yaptırımları kaldırırsa mümkün olabilir.”

Washington yaptırımlarının yol açtığı ekonomik sıkıntılara rağmen İran, geleneksel silah programını geliştirmeye ve Ortadoğu genelindeki silahlı müttefiklerini desteklemeye devam ederek, ABD ve müttefikleri ile İngiltere ve Fransa için tehdit oluşturuyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İran'ın nükleer programını yükseltmesi OKEP'in çöküşüne yol açabilir. Tahran cezalandırmadan korunma noktasında da BM Güvenlik Konseyi'nin veto yetkisine haiz üyeleri Çin ve Rusya'ya güvenebileceğini hesaplıyor olabilir.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, İranlı mevkidaşı Muhammet Cevat Zarif'le Pazartesi günü yaptığı görüşmede “OKEP çerçevesinde şekillenen durumun, anlaşmadan çekilen Amerikan idaresinin attığı yıkıcı adımların doğrudan bir sonucu olduğu görüşünü paylaşıyoruz” dedi.

Gerginliği daha da artıracak biçimde, Tahran ve Batılı güçler arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan İran petrol tankeri Adrian Darya 1, dün Suriye'nin batısında, Akdeniz'de, transponderini kapattı.

Refinitiv gemi takip verilerine göre, İran ham petrolünün bulunduğu tanker son sinyalini Pazartesi günü Türkiye saatiyle 18:53'te Kıbrıs ve Suriye arasındaki konumdan, kuzeye doğru yol alırken gönderdi.

Eski adı Grace 1 olan gemiye, AB yaptırımlarını ihlal ederek Suriye'ye gittiği şüphesiyle 4 Temmuz'da Britanya Kraliyet Deniz Piyadeleri komandoları tarafından el konmuştu.

İki hafta sonra ise İran, misilleme olarak, Körfez'e doğru yol alan İngiliz bandıralı bir tankere Hürmüz Boğazı'nda el koymuştu.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU