Köy Enstitüleri için kim hangi safta durdu ve neler söyledi?

Köy Enstitüsü'ne karşı çıkan aydınlar çoğunlukla bu yapıları komünizmin propagandasını yapan yapılar olarak görüyordu. Savunan aydınlarsa Köy Enstitülerinin Türk köylüsüne fırsat eşitliği sağladıklarını savunuyordu

Hasan Ali Yücel'in ismiyle özdeşleşmiş, en önemli projesi 'Köy Enstitüleri' idi.

Yücel'in bu projeyi hayata geçirmek için birlikte çalışacağı isim ise İsmail Hakkı Tonguç'tu. 

Tonguç'u İlköğretim Genel Müdürü olarak atayan Yücel, 17 Nisan 1940 senesinde, tarihe '3803 Sayılı Köy Enstitüleri Kanunu' maddesi olarak bilinen yasayı meclisten geçirmeyi başardı.

Mecliste kabul edilen madde şöyleydi:

Köy öğretmenini ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere, ziraat işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde Maarif Vekilliğince Köy Enstitüleri açılır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Köy Enstitüleri yaklaşık 12 sene sonra, 27 Ocak 1952 tarihinde, Demokrat Parti Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin teklifiyle dönemin Başbakan Adnan Menderes tarafından tamamen kapatıldı.

CHP Hükümetleri ve Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün dahi tam anlamıyla sahip çıkmadığı Köy Enstitüleri, Cumhuriyet tarihimizin en tartışmalı eğitim hamlelerinden biri olarak tarihe geçti.

Bilhassa mütedeyyin ve milliyetçi isimlerin Köy Enstitüleri'ne karşı olduklarını görüyoruz. 

Bakalım kim neden karşı çıkmış yahut savunmuş.


Karşı çıkan aydınlar 

Karşı çıkan aydınların önemli bir kesimi bu yapıyı komünizmin yuvası ve devlet düşmanı olarak değerlendiriyordu. 
 

Fevzi Çakmak.jpg
Fevzi Çakmak, Köy Enstitülerine en karşı isimlerindendi

 

Fevzi Çakmak: Uyardım! 

Türkiye'nin en uzun süre Genelkurmay Başkanlığı yapan isim olan Fevzi Çakmak, Köy Enstitülerine en karşı isimlerin başında geliyor.

Çakmak işin en başından itibaren projeye karşı çıktığını söyler:

Ben daha iş başındayken bir Milli Eğitim Bakanı'nın komünist faaliyetleri destekleyen hareketinden dolayı hükümeti resmen ikaz ettim, kimse kulak asmadı ve sonra da Hamidiye Köy Enstitüsü'ndeki komünist yuvasından bahsettiler.
 

Kemal Tahir.jpg
Kemal Tahir, Köy Enstitüleri eleştirenlerin başında geliyordu

 

Kemal Tahir: Köylü yaka silkiyor

Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden birisi olan Kemal Tahir, Enstitüleri eleştirenlerin başında geliyor.

"Bozkırdaki Çekirdek" eserinde bu yapının artık Türk köylüsü için yükten başka bir şey olmadığını söyler:

Çantada böyle çekişmeler üstüne tam on bir iş var. Karşılıklı karalamalar, uydurma suçlar, vuruşmalar, hatta pusudan vurmalar. Dün gece bir köyde yattım. Eğitmenden yaka silkiyor köylü. Çocukları bahçesinde çalıştırıyormuş köle gibi... Çobana yardımcı gidenleri, 'okula gelmedin' diye dövüyormuş, yüzünü gözünü çürütecek kadar... Çocukları çoktan yüzüstü bırakmış... Başlarına müzakereci dikmiş içlerinden birini... Bu kez, başka kötülükler çıkmış, 'müzakereci bizi eğitmene şikâyet edip dövdürmesin» diye oğlana rüşvet vermeğe başlamışlar. 'Yok canım, iftiradır bu kadarı!' İftira edilmiyor demiyorum. Ama burada iftira yok... Eğitmenin yardımcı diktiği oğlan, biraz sıkıştırınca hepsini söyledi. Birinden yirmi beş kuruş almış, başka birinden beş yumurta, bir üçüncüsünden de bir tavuk... Daha kötüsü, tavuk komşudan aşırılmış. Az kalsın bu yüzden cinayet çıkacakmış...

(Kemal Tahir - Bozkırdaki Çekirdek)
 

Peyami Safa.jpg
Peyami Safa, Köy Enstitülerini sert bir dille eleştiriyordu

 

Peyami Safa: Nazım'ın şiirlerini ezberletiyorlar

Türk edebiyatının bir diğer muktedir ismi Peyami Safa enstitüler için oldukça sert ifadeler kullanacaktı:

Çocuklara Nazım şiirlerini ezberleten. Marksizm hakkında konferanslar verdiren, dergilerinde de Marksizm hakkında makaleler neşreden Köy Enstitülerinin komünist yuvaları olduğunu bilmeyen bir şuurlu Türk aydını yoktur… Komünist değilseniz mürteci misiniz?

(Peyami Safa,
Sosyalizm, Marksizm, Komünizm Objektif:3)


Serdengeçti: Ukala, menfi ruhlu yıkıcı bir nesil yetiştiriyorlar

Osman Yüksel Serdengeçti'nin de hedefinde mütemadiyen Köy Enstitüleri vardı.

Onun isnatlarının merkezinde de komünistlik davası vardı;

Sözde Köy Enstitülerinin hazin manzarası hepimizin malumudur. Bu topraklar üzerinde bu toprağın insanına yabancı, bilgisiz fakat her şeyi ben bilirim iddiasında bulunan, ukala, menfi ruhlu yıkıcı bir nesil yetiştirmek milletimizin geleneklerini, manevi kıymetlerini çiğneterek mevcut mülk nizamını altüst etmek gayesini güttüler. Ali ve Tonguç Babaların dedikleri olsaydı, Türkiye belki de bugün, Sovyetler Birliğinin Cumhuriyeti olacaktı. Bugün köyümüz ve köylümüz her bakımdan geridir.


Necip Fazıl Kısakürek: Yaman bir komünizma tezgâhı

Necip Fazıl Kısakürek, ideoloji olarak şüphesiz karşı çıkan aydınların bayraktarlığını yapanlardandı. Ona göre Köy Enstitüleri; "Köy Enstitüleri, Anadolu çocuğunu ruh kökünden ayırmak için kurulmuş yaman bir komünizma tezgahı… Hasanoğlan Köy Enstitüsü ise öbür Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek gayesiyle kurulan merkez ve ocak ana mihrak... Zehir dağıtım üssü" ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Kürek konuyu bir savaş ve mücadele diskuru içerisinde değerlendirmekteydi. 


Savunan aydınlar

Köy Enstitüsü'nü CHP'nin kendisi dahi sahiplenmekten kaçınmıştı.

Bilhassa İnönü, tartışmaların dışında duruyor ve konuyu tamamen Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in kucağına yıkıyordu.

Enstitüye sahip çıkan aydınların önemli bir kısmı buradan yetişen sanatçılardı.
 

Fakir Baykurt.jpg
Fakir Baykurt, Enstitüleri savunan isimlerin başında geliyordu

 

Fakir Baykurt: Köy Enstitüleri olmasa okuyamazdık

Fakir Baykurt, Türk edebiyatının önemli isimlerinden. Siyasi tartışmaların dışında enstitülerin fonksiyonu üzerinde durur:

Köy Enstitüleri olmasa, birçok arkadaşım gibi bende okuyamaz, öğretmen olamazdım. Bunun yerine çok adanmış bir tarikatçı olurdum. Enstitüler, ağır karalama kampanyalarının altında ezildiği halde, oralardan yetişip fire olan köy çocuğu sayısı azdır. Sert yerlerin önünde bükülmeden görev başında kalmayı Türkiye'nin esenliği için çalışmayı sürdüren bu insanların değerini, yerli yabancı pek çok kimse kavramıştır. Bunu bizim yöneticilere kavratmak hala zordur nedense…
 

Sabahattin Eyüpoğlu.jpg
Sabahattin Eyüpoğlu'na göre halk için kurulan Köy Enstitüleri, yine halk tarafından benimsenmişti

 

Sabahattin Eyüpoğlu: Köy Enstitülerini halk adına aydınlar kurdu

Sabahattin Eyüpoğlu bu yapıyı yıkanın dışarıdan gelen eleştirilerden ziyade içerideki hatalardan kaynaklandığını belirtir.

Ona göre yapı halk için kurulmuştu ve yine halk tarafından benimsenmişti:

…Köy Enstitülerini halk adına aydınlar kurdu, halk adına yine aydınlar yıktı. Halk Köy Enstitülerini istiyordu da aydınlar onun için kurdu demek, gerçeğe ne kadar aykırıysa, halk istemiyordu da aydınlar onun için yıktı demek de o kadar aykırıdır. Ama kuranlar mı gerçekten halktan yanaydılar yıkanlar mı? Bu sorunun karşılığını vermek biz enstitülere düşmez, ama merak edenlere şöyle bir yol gösterebiliriz: Baksınlar, kuranlar mı yıkanlar mı daha çok çıkar peşindeydiler, kuranların kişisel kazancı ne oldu, yıkanların ne? Her devrimci kurum gibi Köy Enstitülerini de dışarıdan ve içeriden yıkanlar oldu. Dışarıdan yıkanlar, bilerek bilmeyerek, paranın uşaklarıydı, içerinden yıkanlar, bilerek bilmeyerek, paranın uşaklarının uşakları oldu.
 

Talip Apaydın.jpg
Talip Apaydın'a göre, "Köy enstiülü kızlar için söylenenler onlara edilen iftiralar, halkoyunda belki en yıkıcı, en etkili propaganda oldu"

 

Talip Apaydın: Kızlı erkekli eğitim kafası hep kötüye çalışan softayı çıldırttı

Türk edebiyatının bir diğer büyük ismi Talip Apaydın, bilhassa karma eğitime gelen eleştirileri hedef alır:

Yatakhane, yüznumara hariç, her yerde onlarla beraberdik. Bir iki ay içinde doğallaştı. Alıştık. Öbür arkadaşlarımız gibi gelmeye başladılar. Hatta onların yanında da daha dikkatli, daha uslu idik. Kötü konuşamıyorduk. İster istemez kendimizi topluyor, kibarlaşıyor, saygılı davranıyorduk.

Bu konuda geliştirici, yüceltici sık sık konuşmalar dinliyorduk. Şu kadarını iyi anımsıyorum, kızlarla birlikte olduğumuz zamanlar, çalışırken, yemekte, tenefüslerde, her yerde daha bir özenli, daha iyi olmak zorunda kalıyorduk. İki cinsin birbirini eğittiği, düzelttiği gerçeğini ben kendi üstümde anlamışımdır. Fakat bu konuda görüşler ne kadar değişik, ne kadar farklı?

Köy enstiülü kızlar için söylenenler onlara edilen iftiralar, halkoyunda belki en yıkıcı, en etkili propaganda oldu. Kızla erkeğin aynı okulda okuması, aynı elbiseyi giymesi, yan yana çalışması, birlikte yiyip içmesi, ele ele tutuşup halay çekmesi, kafası hep kötüye çalışan softayı çıldırttı. Hayalinde olmadık sahneler kurdurttu ve halka zehir saçtırdı.


İlhan Selçuk: İmam Hatip ve Köy Enstitüleri

İlhan Selçuk meseleyi İmam Hatipler karşılaştırması üzerinden ele alan yazarlardan birisiydi. Ona göre enstitüler sistemi eleştiren ve karşı bireyler yetiştiriyordu:

…Bugün İmam Hatip okullarında eğitim gören köy çocukları ile dün Köy enstitülerinde okuyan köy çocukları arasında en ufak bir fark yoktur. Her ikisi de aynı toprakların aynı koşulların aynı çevrenin yetiştirdiği insanlardır. Değişik olan nedir? Değişik olan eğitimdir. Köy çocuklarını enstitüde okutursanız Köy ağasının başına bela olur, köy düzenini değiştirmeye kalkar, mütegallibenin karşısına çıkar, nurcunun, gericinin, yobazın önüne dikilir. İmam-Hatip okulunda okutursunuz, köy ağasının koltuğuna sığınır. Mütegallibenin politikasını tutar. Köy düzenini bugünkü gibi sürdürmeye bakar.


Velhasıl, Köy Enstitüsü'ne karşı çıkan aydınlar çoğunlukla bu yapıları komünizmin propagandasını yapan yapılar olarak görüyordu. Savunan aydınlarsa Köy Enstitülerinin Türk köylüsüne fırsat eşitliği sağladıklarını savunuyordu. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU