Petrolden sonra "altın laneti" Sudan'ı tehdit mi ediyor?

Savaş uzarsa sarı metal bir hedefe dönüşecek ve bu noktada asıl meselenin dışına çıkılmış olacak

Sudan, altın üretiminde dünyada 13'üncü, Afrika'da üçüncü sırada / Fotoğraf: Hasan Hamid-Independent Arabia

Petrolün bu savaşlarda önemli bir faktör olduğu göz önüne alındığında, Güney Sudan'daki iç savaşın sona ermesiyle Sudanlılar, bu yeni başlangıcın savaşlarda doğal kaynakların kullanımının son olacağına dair iyimserlikle doluydu.

Bunun etnik bölünmelere dayalı Darfur savaşını da sonlandıracağını umuyorlardı.

Ancak Kuzey Darfur Eyaleti'ndeki 'Cebel Amer'deki altın madeni, bölgede milisler ile Afrikalı 'Zarga' isyancı hareketleri arasındaki çatışmanın alevlenmesine katkıda bulundu.

Öyle ki burası, anlaşmazlıkların ardından Muhammed Hamdan Daklu'ya (Hamideti) geçmeden önce Cancavid lideri Musa Hilal tarafından kontrol ediliyordu.

Bu durum, Çad, Nijer, Nijerya ve Orta Afrika'dan gelen iki madenin varlığıyla daha da kötüleşti. Libya üzerinden kaçakçılık yapan silahlı çeteler bu ülkelere ve bölgeye yayıldı.

Hamideti'nin kaynakları sattığı ya da detayları açıklanmayan bir anlaşmayla eski Maliye Bakanlığı'na devrettiği aktarılırken, bazı taraflar da sahibi olduğu bir şirket aracılığıyla Sudan Merkez Bankası'na yalnızca 54 milyon dolar değerinde altın satıldığını söylüyor. 

Kuzey ve güney arasındaki çatışma, 2011'deki ayrılıkla sona erdi. Anlaşmazlık, toprak, su ve otlak gibi diğer kaynaklar nedeniyle güney devleti içinde kaldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu güçleri ile önemli noktalarda eli olan Hızlı Destek Kuvvetleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu arasındaki mevcut savaşta altın artık görünür durumda.

Jeologlar, demir cevheri, bakır, gümüş, mika, manganez, krom, platin, talk, siyah kum, mermer ve diğerleri gibi diğer kullanılmayan madeni kaynaklarının, diğer iç çatışmaları körüklemek için kapıları ardına kadar açabileceği konusunda uyarıyorlar.

Özellikle özel madencilik konusunda devletin müsamaha göstermesi ve aşırı sömürüden kaynaklanan sürekli tükenme nedeniyle de dış müdahale kaynaklı başka çatışmalar yaşanabilir.

Bu sömürü karşısında devlet, ayrılık sonrasında ortaya koyulan ekonomik çeşitlendirme stratejisinden faydalanamadı ve altın, çoğu yasa dışı olarak alınıp satılmasına rağmen, Sudan'da ihraç edilecek ilk ürün haline geldi.

Yıllardır on binlerce Sudanlı, çatışmalardan ve diğer koşullardan mustarip farklı bölgelerden, kötü ekonomik koşullar ışığında, geçim fırsatlarını iyileştirmek için altın arayacakları maden sahalarına taşınıyor.


Çatışma yönetimi

Doğal kaynaklarla, özellikle de altınla ilgili çatışmalar, Sudan'ın Türkiye -Mısır kolonizasyonunun tarihiyle bağlantılı.

Öyle ki Muhammed Ali Paşa'nın Mısır tahtına çıkıp İngilizler ve Memlüklerle savaşarak, ayrıca 1820'de Sudan'a karşı büyük bir sefer düzenleyip vadinin güneyine doğru genişleyerek egemenliğini sağlamlaştırmasının ardından, birçok kitap ve belgede adı geçen siyasî ve sosyal tarihe damgasını vurdu.

Hareketliliğinin en önemli nedenlerinden biri, altın elde etmek, Arnavut ve Türk güçlerini dağıtmak ve kuzey Sudan'daki Dongola şehrine yönelen Memlükleri kovmak için bir köle ordusu toplamak, Mısır ve Sudan arasında ticaret yolları açmak, Sudan mahsullerine erişim ve Nil kaynaklarına erişimdi.

İşgal, Caali kabilesinin kralı el-Mak Nimr'e piposunu fırlatarak hakaret ettikten sonra 1822 yılında Şendi'de yakılan İsmail bin Muhammed Ali Paşa ve askerlerinin ölümüyle de son bulmadı.

Ancak bunu Defterdar'ın Sudan'daki Türkiye- Mısır egemenliğini pekiştiren 'intikam' kampanyaları takip etti ve Hartum'un 1885'te Mehdist devrimin lideri Muhammed Ahmed el-Mehdi'nin eline geçmesiyle sona erdi.

Sömürge dönemi, kaynakları kullanmak ve dağıtmak için farklı etkilere ve yollara sahip iki etnik grubun yükselişiyle, Sudan'daki kaynakların sömürülmesi üzerinde hala açık bir etkiye sahip.

Zira çatışmaları yönetmek için araçlar ve stratejiler geliştiren sosyal ve ardından siyasi bağlamlar ortaya çıktı. Kaynak açısından zengin alanların çoğunda, topluluklar zenginliği paylaşmaya uyum sağlayamadı.


Dönüm noktası

Anlaşmazlıklar ve altın arasındaki ilişki açık. Ancak Sudan hükümeti, yatırım şirketleri, yerli madenciler, Hızlı Destek Kuvvetleri ve Wagner güçleri gibi çeşitli tarafların katılımıyla bu durum basitleştirilemez.

Wagner'in bu alana girişi, Rusya'nın Moran Güvenlik Grubu gibi 1990'lardan beri Afrika'daki amaçlarına ulaşmak için özel güvenlik şirketlerini kullanmasının köklerine dayanıyor.

Orta Afrika, Kenya ve Nijerya'da faaliyetleri vardı ve 'Slavonik Kolordu' grubu, Afrika'daki Rus işadamlarına güvenlik hizmetleri sağlamada aktifti.

Moskova'nın Kremlin'e bağlı özel güvenlik güçlerini sistematik olarak kullanmasının ana dönüm noktası ise, 2014 yılında Batı'nın Kırım'ı ilhak etmesi ve Donbass'ı istikrarsızlaştırması nedeniyle Moskova'ya yaptırımlar uygulamasıyla ortaya çıktı.

Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Kasım 2017'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Soçi'deki konutunu ziyaret ettiğinde, Putin'e "Sudan'da yatırım fırsatları ve Kızıldeniz'de bir Rus üssü kurulması karşılığında kendisini, ABD'nin ülkesinin içişlerine müdahalesinden koruması" çağrısı yaptı.

Bu da Wagner Grubu'nun Sudan'daki faaliyetlerinin genişlemesinin önünü açtı.

Siyasi analistlere göre daha sonra Moskova, ciddi şekilde Sudan altınına yatırım yapmaya başladı ve bunun "servet aktarımının, Rus devletinin kasasını desteklemenin ve uluslararası yaptırımları atlatarak uluslararası mali kontrol sistemlerinden kaçınmanın" etkili bir yolu olduğunu kanıtladı.

Nisan 2019'da Beşir'in devrilmesinin ardından Wagner yetkilileri, Egemenlik Konseyi başkanı ve yardımcısıyla çalıştı. Ancak Hamideti, Wagner ile başka yollar açtı.

Hamideti, geçen yılın Şubat ayında, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması üzerine Rusya'nın planlarına destek vermek ve Beşir'in daha önce teklif ettiği Kızıldeniz'de bir deniz üssü kurma konusunu yeniden ele almak için Moskova'ya gitti.

Bu, Burhan'ın kabul etmeyi reddettiği bir adımdı ve iki general arasındaki en belirgin anlaşmazlık noktalarından biriydi. Burhan, Hamideti'yi "kendisini atlayarak dış ilişkiler kurmakla" suçladı.

New York Times'a göre Rusya yolculuğunda Hamideti'nin bindiği uçak, külçe altın taşıyordu.

Gazete, Moskova'daki görüşmeler sırasında Hamideti'nin askeri teçhizat elde etmek için Rus yetkililerden yardım istediğini belirtti.

Wagner Grubu, giderek artan bir şekilde öne çıkan bir rol oynuyor ve bu rolü şimdi Rusya'nın Ukrayna'daki savaşıyla tamamlıyor.

Bu yolla da Kremlin'e 'kendisini Rus ordusuna entegre etmesi' ve Rusya Savunma Bakanlığı ile iktidar mücadelesiyle sonuçlanan geniş hırsının bir sonucu olarak 'büyük ayrıcalıklar elde etmek' için baskı yapıyor.


Sömürü korkuları

Petrol ve altını, Sudan'da çatışma çıkaran bir 'bela' olarak görenler var. Eski rejim 1990'lardan beri petrolü ve gelirlerini kontrol ediyordu.

O dönemde yaygın yolsuzluk ve iktidardaki Ulusal Kongre Partisi'nin bir grubunun kontrolü nedeniyle ne devlet ne de yerel topluluklar bundan fayda sağlamadı.

Sudan Halk Kurtuluş Hareketi'ne bağlı 'Halk Kurtuluş Ordusu', "partinin bu servet üzerindeki kontrolüne ilişkin şikayetle" nedeniyle birkaç kez petrol kuyularına ve rafinerilere saldırılar düzenledi.

Özellikle Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Sudan'ın batısındaki Cebel Amer'de, Hartum'un kuzeyindeki Bayuda çölünde, Kızıl Deniz Eyaleti'nde bulunan kuzeydoğu Sudan'daki Aryab bölgesinde ve diğer yerlerde yer alan bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmesinden sonra altın, mevcut savaşın uzamasının bir göstergesi olarak ortaya çıktı.

Aynı zamanda bazı taraflar, petrol, altın ve genel olarak kaynakları, kötü yönetim veya sömürünün bir lanete dönüştürdüğü 'bir lütuf' olarak görüyor.

Sudan'ın yanı sıra elmasların bir istikrar unsuru olduğu Botsvana gibi diğer Afrika ülkelerinde de aynı durumdan bahsedilebilir.

Uzun süredir askeri faaliyetleri desteklediği, silah alımına girdiği ve savaşçılara cömertçe ödeme yaptığı için Sierra Leone ve Liberya'da bunlara 'kanlı elmas' deniliyor.

Ayrıca hükümetin petrol sahalarının kontrolünü ele geçirmesinin ardından Angola'da anlaşmazlık başladı ve 'UNITA' isyancı hareketi elmas için yasadışı sondaj yapmaya yöneldi.

Ayrıca kaynaklar, Orta Afrika, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ruanda, Mali, Senegal ve Afrika'daki diğer kaynak açısından zengin bölgelerde de çatışma konusu oldu.

Sudan, büyük bir altın stokuna ve bir dizi silahlı harekete sahip olduğu için ilk endişeler bu yöndeydi. Öyle ki bunların çatışmalar için çekim unsuru olabileceğine dair uyarılar yapıldı.

İkinci olarak, altının Wagner'in faaliyetlerini genişleterek Rus etkisinin genişlemesine katkıda bulunacağı korkusu mevcut.

Ancak Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı, özellikle Avrupa Birliği'nin geçen Şubat ayında Wagner'in kurucusu Yevgeniy Prigojin'in sahibi olduğu 'Meroe Gold' şirketine yaptırım uyguladığını açıklamasının ardından bu korkuları artırmış olabilir. 


Yolun karmaşıklığı

Öyle görünüyor ki Sudan gibi altın üretiminde dünyada 13'üncü, Afrika'da ise üçüncü sırada yer alan bir ülkedeki çatışmanın 'iki generalin' ötesine geçebilmesi mümkün.

Sudan'da yılda yaklaşık 80 ton altın üretiyor ve sarı metal, Sudan'ın ihracatının yarısını temsil ediyor. Üretimin yaklaşık yüzde 80'i kaçak olarak yapılıyor.

Kullanılmayan rezervlerin ise bin 550 ton olduğu tahmin ediliyor. Uluslararası müdahalelerin, Batı'nın sivil bir hükümet sistemi kurmaya yardım ederek Sudan'da demokrasi kurma eğilimi ile ABD ve Avrupa Birliği'nin Rusya'nın Afrika'daki rolünü sınırlama girişimleriyle taban tabana zıt olabilir. 

Bu noktadaki çelişki, şiddetli askeri çatışmayı, onları sandığa götürecek bir siyasi mücadeleye dönüştürebilecek siyasi güçlerin saflarının bu ana kadar ortaya çıkmamış olması.

Bazı siyasi güçler, Burhan'a karşı Hamideti'yi korurken, bir kısmı da Burhan'ı koruyarak Hamideti'ye karşı duruyor.

Sivil güçlerin yanında olması gereken Batı da birinci kategoriyi seçerse, yani Hamideti'yi desteklerse bu hipotezle baş etmek zor olacak.

Çünkü onun desteği, (İngiliz gazetesi The Guardian'a ve CNN'in haberine göre) Rusya'nın Afrika'da desteklenmesi ve Hızlı Destek Kuvvetleri'nin kontrolündeki altın madenlerinden yararlanmasını kolaylaştırmak anlamına geliyor.
 


The Guardian ayrıca, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Sudan'ın en kârlı endüstrisi üzerindeki kontrolünün, ülkenin demokrasiye giden yolunu karmaşıklaştırdığını ve iktidar geçişini tehdit ettiğini belirtti. 

Aynı şekilde Global Witness belgeleri, kardeşi Abdurrahim Daklu önderliğindeki 'el-Junaid' adlı özel bir madencilik ve ticaret şirketinin yönetim kurulu başkanı olan Hamideti'nin güçleri tarafından yürütülen paralel bir ekonominin varlığıyla, ülkedeki siyasi geçişin başarısı hakkında soruların var olduğunu vurguladı.

Global Witness, Sudan'daki petrol gelirleriyle ilgili belgeleri sağlamada daha önce aktif olan bir hükümet dışı yolsuzlukla mücadele kuruluşu olarak biliniyor. 

Öte yandan Batı, Burhan'ı desteklemeye karar verirse, onu savaşın bitiminden ve geçiş döneminin bitiminden sonra bile iktidara devam etmeyi planlamakla suçlayan bir grup sivile karşı durmuş olacaktır. Bu da akla eski cumhurbaşkanının iktidar senaryosunu getiriyor.


İşbirliğinin kaderi

Wagner grubu, mevcut savaş sırasında Sudan'daki varlığını birçok kez inkâr etse de Batılı diplomatlar onun bu ülkedeki varlığına dikkati çekiyor.

Öyle görünüyor ki Wagner grubunun Rusya Savunma Bakanlığı ile ilişkilerindeki son değişiklikler ve grubun liderinin, Rus ordusunu üyeleri arasında cephane sıkıntısına neden olmakla suçlaması, Wagner ve Hızlı Destek arasındaki ilişkiyi "Ukrayna ve Sudan'daki çatışmanın hızını etkileyecek şekilde" yeniden yapılandırabilir.

Hatta uzun bir aradan sonra da olsa, Wagner tarafından kaçırılmaya devam edilen Sudan altını, Rusya'nın ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmat eksikliğini giderebilir.

Aynı şekilde Sudan, Burkina Faso ve Orta Afrika'dan altın kaçakçılığı çemberi, özellikle altın madenlerini isyancılardan korumak için Orta Afrika Cumhuriyeti ile sözleşme yapıldığı için, Afrika faaliyetleri aracılığıyla da tamamlanabilir.

Aynı zamanda, uluslararası güçlerin Sudan'a girmesi ve orada ve Orta Afrika sınırındaki faaliyetlerinin ortaya çıkması durumunda, Wagner'in iki ülkedeki etkinliği etkilenebilir.

Bu çatışma, güney savaşından farklı olarak ideolojik faktörlerden ve etnik ve ekonomik rekabetten yoksun olsa da, bu savaşı uzatabilecek başka faktörler de var.

İlk olarak, silahlı çatışmaların patlak vermesi ile (petrolünün yüzde 75'inin Güney Sudan'a gitmesinden sonra) Sudan'ın altına bağımlılığı arasında güçlü bir ilişki var.

İkinci olarak, altının varlığı, yolsuzluğun yüksek düzeyde yayılmasında karlı bir faktör, ek bir çatışma ve halk hoşnutsuzluğunun kaynağıdır.

Üçüncü olarak, altının çatışmaya dahil olma denklemindeki coğrafi rol. Ülkenin batı ve doğusundaki altının bulunduğu yer ile Nuba Dağları bölgesindeki Güney Kordofan eyaletinin coğrafi özellikleri arasında bir bağlantı vardır.

Hartum'daki çatışmanın tezahürleri, kendi başına bir sebep değil, fon sağlayıcı olarak sadece altından yaralanıyor olmasına rağmen savaş uzarsa, bir amaca dönüşecektir.

Bu çerçevede esas konu ve savaşa yol açan farklılıklar, başka bir konuya taşınacaktır.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU