Artık Putin'e "Hayır" diyebilen bir Esad var

Doç. Dr. İkbal Durre Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

En son biliyorsunuz Beşşar Esad Moskova'yı ziyaret etti.

Ve aynı zamanda öncesinde Moskova'da dışişleri bakanlarının görüşmesi, daha sonra da cumhurbaşkanlarının görüşmesine hazırlık amacıyla İran, Türkiye, Moskova heyetlerinin çabaları ve görüşmeleri vardı. 

Hedef belliydi; önce dışişleri bakanları görüşecek, daha sonra Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan görüşecekti. 

Şimdi Esad'ın Moskova ziyareti bu anlamda önemliydi. 
 


İlk başta aslında Türkiye ve Rusya bu süreci iki liderin görüşmesini İran'sız yapmak istiyordu.

İran'ın Suriye'deki etkisi aslında ne Türkiye'nin ne de Rusya'nın çok hoşuna giden çok kabullendiği bir şey değil; bir nevi mecburiyetten dolayı. 

Ama İran bunu kabullenmedi ve bu sürece müdahil olmak istedi; Türkiye de kabul etti.

Burada iki tane önemli faktör var: 

Bir, her ne kadar Moskova, Esad-Erdoğan görüşmesi konusunda çok ısrarcı olsa; hatta Ankara ve Şam'da bir rahatsızlık yaratacak derecede ısrarcı olsa da, -iki ülkede de Rusya'nın bastırması belli oranda da rahatsızlık yaratıyor. Bu gerçeği de saptayalım.

Esad malum nedenlerden dolayı, şu anda var olan iktidara yarar sağlayacağından dolayı böyle bir görüşmeyi kabul etmek istemiyor.

Ama Rusya hala bu çabalarından vazgeçmiş değil. 

Burada önemli nokta şu: Rusya ne kadar etkili? 

Bakınız, var olan kanı doğal olarak ne olurdu; 

Esad, Putin'in her dediğini yapar.

Yapmıyor. 


Peki, niye yapmıyor?

Burası önemli bir nokta. 

Zira Esad, Putin'e, hayatını ve iktidarını borçlu. 

Çünkü Rusya, Suriye'ye yaptığı yardımlarla, oradaki etkisiyle, Esad'ın iktidarını devam ettirmesini ve IŞİD'in büyük ölçüde yenilmesini sağladı diyebiliriz. 

Yani daha doğrusu çok büyük bu anlamda etkisi oldu diyebiliriz. 

Ama Suriye krizinin çözülmesinde, bitmesinde nihai rolü oynayamadı. 

Suriye krizi bitmedi. 

Ve bitmediği gibi, artık bunu bitirmek için Moskova'nın gücü ve etkisi de kalmadı. 

Çünkü Moskova'nın bu enerjisini harcaması gereken başka bir alan çıktı ortaya: Ukrayna.

Bu, Suriye'deki dengeleri çok ciddi etkileyen bir durum. 

Moskova bir an önce bu işten kurtulmak istiyor. 

Moskova oradaki enerjisinin büyük bir kısmını askeri anlamda Türkiye destekli gruplarla Esad'ın mücadelesinde yardım etmek amacıyla harcıyor. 

Dolayısıyla Rusya'nın Suriye'deki büyük enerjisi, Türkiye endeksli harcanıyor.

O yüzden Rusya, iki ülkenin arasının düzelmesini kendisi açısından büyük bir avantaj görüyor. 

Çünkü oradaki gücünü azaltacak ve bu potansiyelini Ukrayna'ya aktaracak. 

Ve sadece Ukrayna'ya değil, bölgede farklı gelişmeler de oluyor; Asya, Karabağ ve benzeri. 

Dolayısıyla Rusya'nın neden bunu yapmak istediği belli. 

Neden yapamadığını da anlıyoruz.

Esad da bunu biliyor, İran da bunu biliyor. 

O yüzden Esad şu havada:

Ben aslında zaten Moskova'dan alacağımı aldım.


Zaten bundan sonraki süreçte de Körfez ülkeleriyle diyaloglar başladı. 

İran da Suriye'de etki göstermeye devam ediyor. 

Ve Türkiye'de bir iktidar değişirse eğer, zaten durum farklı olacak. 

Şimdi bu fotoğrafa baktığımızda, Esad kendi açısından Moskova için belirlediği rolün seviyesini azaltmış oldu. 

Esad yanılıyor mu, yanılmıyor mu; onu orta vadede göreceğiz.

Şimdi Putin de büyük bir ihtimalle -basına yansıyan haberlerin dışında benim oradan edindiğim bazı bilgilere göre- Esad'a şunu dedi:

Benden bu kadar.


Ki bunu derken, nasıl biraz evvel "Esad Moskova'dan alacağını aldı" dedik;

Aynı şekilde Putin de aslında onlardan alacağını aldı. 

Üslerini aldı, oraya yerleşti; sonuçta oradan çıkacak gibi değil. 

Bunların artık birbirlerine verecek alacak fazla bir şey yok gibi bir ortam çıktı.

Bir habere göre Rusya, Esad destekli ya da İran destekli gruplardan Ukrayna'ya belli ölçüde asker sevkiyatını istemiş
Esad da duyduğum kadarıyla buna "Evet. Ama bu devlet üzerinden olmaz. Direkt özel ilişkiler üzerinden… Benim vatandaşım ya da oradaki benim vatandaşım olmayan ama benim lehime savaşan gruplar Rusların benzer gruplarıyla ya da yapılarıyla ilişkiye geçebilir ve gelebilirler bölgeye" şeklinde bir olur vermiş. 

İşte bu Moskova için bu durumda Rusya'nın artık Suriye'den beklentisi bu olmuş durumda. 

Ki dediğimiz üst dengelerden dolayı da bugün Putin'e "Hayır" diyebilen bir Esad ortaya çıktı. 

Bütün bu olayların nasıl gelişeceği Türkiye'deki seçimlerin nasıl olacağıyla direkt bağlantılı bir durum. 

Tabii ki seçimler olana kadar ben Türkiye politikasında Suriye endeksi çok ciddi bir değişiklik olacağını zannetmiyorum.


Ana gündem Suriyeli mültecilerin geri döndürülmesi... 

Bununla ilgili de iktidar değişse de değişmese de sürecin çok kolay işleyeceğini zannetmiyorum.

Bunlar o kadar kolay olacak şeyler değil. Nedenleri de zaten kamuoyu tarafından biliniyor. 

Çünkü artık uzun yıllardır buradalar ve statülerine bakmak lazım; kimdir, nedir? 

Zorla bu insanları geri gönderemezsiniz. Oradaki altyapının hazırlanması lazım. 

Esad bunları ne kadar istiyor? 

Bu da bir sorun. 

Dolayısıyla bu bence, şu anda gündeme getirildiği kadar kolay çözülebilecek bir iş değil. 

Hatta eğer şu anki iktidar devam ederse, ben bu mültecileri göndermenin bir öncelik olacağını da düşünmüyorum. 

Yani böyle bir öncelik ben de olsam elimde tutmaya devam edebilirim. 

Çünkü anladığım kadarıyla bu Avrupa'yla Batı'yla ilişkilerde ciddi bir denge, ciddi bir koz. 

Pragmatik düşünürsek anlaşılabilir bir durum. 

İkincisi de şöyle bir algı var: Büyük ülke olmanın böyle bir gerekliliği var. 

Sen büyük ülkeysen bu böyle olur.

Ondan sonra bunu nasıl kullanacağını hem iç ekonomik anlamda hem siyasi anlamda hem dış politik anlamda bu işin başka bir yönüdür. 

"Meksika'dan da işte gidiyor ABD'ye."

"Avrupa'ya da Afrika'dan da geliyor" falan. 

Onun için bu kamuoyundan gelen tepkilerle bağlantılı bir refleks oluşuyor bunda.

Aslında reel politik açıdan baktığımız zaman;

Mevcut iktidar devam ederse, bunun çok büyük bir öncelik olacağını zannetmiyorum. 

Sadece göstermedik, kamuoyunun nabzına şerbet verme anlamında bazı politikalar geliştirilebilir. 

Kısa vadede buradaki mülteci sayısına çok etkisi olacağını düşünmüyorum. 

Eğer iktidar değişirse de yeni gelenlerin de bunu söyledikleri kadar hızlı bir şekilde realize edip, bu insanları çok kısa sürede geri göndereceklerine de inanmıyorum. 

Ama her halükarda seçim sonrası bu konuyla ilgili yeni birtakım gelişmeler göreceğiz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU