ABD ve "domino" senaryosu hakkında

"Ortalık toplansa bile gerçek ve kalıcı ekonomik yansımalar olacak"

Fotoğraf: Pixabay

Amerika Birleşik Devletleri bir "domino" senaryosuna mı yaklaşıyor?

Başlangıçta bu soru garip ya da tuhaf gelebilir, ancak ABD'nin iç gidişatına dikkatli bir bakış, ünlü "Tarihin Sonu" teorisyeni Francis Fukuyama'nın ifadesiyle "ABD'nin iyi olmadığı" sonucuna varmamızı sağlar.

Politik çatışmalar, finansal krizler ve toplumsal huzursuzluklar, ABD özellikle son dönemde bu durumda.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Winston Churchill, İngiliz İmparatorluğu'nun güneşi batmadan önceki durumunu anlatırken şöyle yazmıştı:

Kitleler bilgisizlikte boğulup kaldılar, oylarını almaya çalışan liderleri, imparatorluk kaybolurken gözlerini açmaya bile çalışmadı.


Eski Başkan Donald Trump ile ilgili son kriz ve en son kamuoyu yoklamalarının en yakın rakiplerinin bile açık ara önünde olduğunu göstermesinden sonra, 2024 başkanlık seçimi yarışından dışlamak amacıyla hakkında bir ceza davası açılmasında ısrar edilmesiyle bu söz, neredeyse ABD iç durumu için de geçerli.

Derin Amerikan devletinin liderlik ettiği bu garip ısrar, ülkeyi iç savaşa sürükleyecek bir partizan ve siyasi çekişme ortamına sokacak güçte.

Federasyon genelindeki bu son krizin sonuçlarını abartıyor muyuz?

Trump'ı gizli belgeler hikayesiyle yargılama planın başarılı olunamayacağı aşikâr oldu, zira bu durumda Başkan Biden da hedefte olacak.

Dahası Trump'ın durumu ondan daha iyi, çünkü en azından Trump başkanlık pozisyonunda olduğu için üzerindeki gizliliği kaldırabileceği belgeleri saklıyordu.

Biden ise Obama'nın yardımcısı olarak bu tür bir yetkiye sahip değildi.

İşte bu nedenle yıldız Stormy Daniels davası, Beyaz Saray'a doğru ilerleyişini bir kez daha durdurmak amacıyla, Trump'a ait dosyalardan çıkarıldı.

Trump buna öfkeli kitlelerden oluşan destekçilerine başvurmakla tehdit ederek karşılık verdi.


Trump ile ilgili bu son sahnede gerek Demokrat gerek Cumhuriyetçi olsun Amerikan iç kesimlerini çevreleyen büyük bir endişe, kısa sürede faya dönüşecek kadar derinleşen bir yarık görüyoruz.

Artık mesele sadece bir siyasi veya partizan rekabet meselesi değil, daha ziyade çarpık yollarla amansız bir izolasyon ve dışlama çabası ve içinde sosyal güvenlik ve barışa yönelik bir korku da taşıyor.

Trump'ın suçlanıp suçlanmayacağı ile ilgili açıklanmanın beklendiği tarihten önce Eski Beyaz Saray vaizi Billy Graham'ın oğlu evangelist Franklin Graham Amerikalıların karşısına çıktı.

Bütün Amerikalılardan dua edip yakarmalarını, eski Başkan Trump'ı desteklemelerini ve semanın üzerine rahmetini yağdırmasını dilemelerini istedi.

Pek çok kişinin üzerinde durup düşünmediği bu çaba, bir anda ölümcül bir iç yangına dönüşecek siyasi mücadelenin kıvılcımlarını taşıyor.

Franklin Trump'a ve eski ya da yeni muhafazakâr gruplara sadakatle bağlı sağcı dini akımın sesini temsil ediyor.

Cumhuriyetçiler ve hatta Trump'ın DeSantis gibi rakipleri artık Demokratların federal fonları, epeyce borçlu ve derin bir kriz içindeki ülke için gerçek bir dönüştürücü güçten yoksun suçlamalarla heba ettiklerine inanıyorlar.

Trump'ı suçlama ısrarı ile birlikte milyonlarca Amerikalının, diğer milyonlarca insanın Demokratların yönetiminde ülkede sol ve aşırılık yanlılarının güçlendiğine dair inancı pekişiyor.

Bu da siyasi mutabakatın ilk domino taşlarını yıkmak için yeterlidir. Böylece "Tepenin üzerindeki şehir", lider ve rol model olan ABD'yi korumayı amaçlayan onurlu ulusal rekabet unsuru da ortadan kalkacak.


Sallanan Amerikan domino taşlarının ikincisi, belki de ABD'nin dış maceralarının ve aşırı emperyal genişlemenin yanı sıra, çirkin bir salgının maliyetlerinden biri ve sonucu olan enflasyon ve durgunluktan muzdarip olan ekonomidir.

Rusya ile savaşında Ukrayna'ya verilen akıl almaz desteğin maliyetinden bahsetmiyoruz bile, zira açıklanmayanlar ve bilinmeyenler dışında, açıklanan rakamlara göre bu destek 100 milyar dolara ulaştı.

Bilhassa Silicon Valley Bank'ın iflası krizi ve ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'ın ifadesiyle enfeksiyonun başka bankalara yayılma ihtimalinden sonra, ekonomik sarsıntılar bu noktada durmadı (ve muhtemelen durmayacak).

30 Ocak'ta yayımlanan son Dünya Ekonomik Görünüm raporunda Uluslararası Para Fonu (IMF), 2020'de yüzde 2 olan ABD'nin reel GSYİH büyümesinin 2023'te yüzde 1,4'e düşeceğini öngördü.

ABD Federal Rezerv Bankası, birkaç gün önce faiz oranlarını 25 baz puan artırdı.

Peki bu artış, ülkedeki yaygın enflasyonla mücadelede başarılı olacak mı?

Faiz artışının, kredi faizlerinin de yükselmesi anlamına geldiği kesin ve bu durum genişlemek için borçlanmaya bağımlı olan şirketlerin ve özel kuruluşların büyümesini etkiliyor.

New York Times gazetesi, Wells Fargo'nun baş ekonomisti Jay Bryson'ın şu sözlerini aktardı:

Ortalık toplansa bile gerçek ve kalıcı ekonomik yansımalar olacak.
 


Peki, ya Amerikan kapılarının ardında gizlenen bir dehşeti temsil eden ve hayaleti sadece Amerikan ekonomisine değil küresel ekonomi üzerine çökmek üzere olan ABD borç tavanı krizi için ne denebilir?

İzin verilen limiti artırmak için Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında fikir birliğine dair ufukta hiçbir işaret yok.

Bunun anlamı, devlet işlerinin damarlarında tıkanmaya dair gerçek olasılıklar, bunların özel sektöre yönelik sonuçları, dolayısıyla dış dünyanın iyileşmesi zor yaralar alması, yani bir küresel kriz.

Borç tavanı yükseltilse bile ABD başkalarının borçlarıyla yaşamaya devam edecek ve kısa sürede ikinci taşın düşmesi aşamasına ulaşacak.


Toplumsal kaos, ötekinden korkma ve beklenen bilinmeyene karşı tetikte olma, Amerikalıları saran emareler ve işaretler.

Amerikan "Monmouth" Üniversitesi tarafından geçen yıl temmuz ayı sonlarında yapılan anketin sonuçları bunun en önemli kanıtı.

Ankete göre 10 Amerikalıdan 9'u ülkelerinin yanlış yolda olduğunu düşünüyor ve Amerikalıların dörtte birinden fazlası hükümete karşı silahlanmanın gerekli olduğunu hissediyor.

Başkanlık seçimlerinin (2024) ABD Federal Birliği bağlamında ve üçüncü taşın düşüp düşmeyeceği konusunda belirleyici olacağında herkes hemfikir.

En önemli Amerikan teknoloji şirketlerinden biri olan Intel Software'ın kurucusu Andrew Grove şunu yazdı:

Amerikalılar bir inkâr halinde yaşıyorlar ve Titanik tüm hızıyla buzdağına doğru ilerlerken birbirlerinin sırtını sıvazlıyorlar.

Bu bir Amerikan domino senaryosu mu?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU