Netanyahu'nun teknesi kayalara çarpıyor!

Ne teknenin ne de kaptanının akıbetinin ne olacağını şu ana kadar kimse bilmiyor

Fotoğraf: Reuters

Binyamin Netanyahu sakin sulara açılmaya alışık. İlk başbakan olduğu andan son başbakanlığına kadar, onun için seçim savaşında kazanmak kural, kaybetmek istisnaydı.

Seçimi sadece birkaç oyla kazansa ya da kaybetse de göreve başladıktan sonra kendisini İsrail'e ve dünyaya herkesin başbakanı olarak tanıtıyordu.

Onu devirecek yeni bir seçim turuna kadar muhaliflerinin ona bu şekilde davranmaktan başka şansları yoktu.

Beş dönem boyunca işler böyle yürüdü ve onun siyasi kariyerini takip eden herkes, Netanyahu'nun tüm İsrail düzeyinde en güçlü olduğu kanaatine varırdı. O, kendi kampı içindeki büyücü kraldı.

Dünya başkentlerinde kendisi ile anlaşma imzalamaya layık olan adamdı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ama koşullar öyle bir değişti ki, birkaç hafta gibi kısa bir süre içinde, mevcut Netanyahu bu tanıdığımız Netanyahu olmaktan çıktı.

Teknesine sorunsuz bir seyir ve istediği limana güvenle ulaşma imkanı sunan sakin sular artık sakin değil.

Teknenin kaptanı, kendisini daha önce daha hafifiyle bile hiç karşılaşmadığı bir fırtınanın, teknesini onlara çarpmaktan koruyamayacağı bir sert kayalar topluluğunun ortasında buldu.


Devletin kurucusu Ben-Gurion'dan bile daha uzun süre başbakanlık yapan büyücü kral, aracının kendisine karşı toplanmış kalabalık göstericilerin arasından geçmesi imkansız olduğu için evinden birkaç kilometre uzaklıktaki havaalanına polis helikopteriyle nakledildi.

Başbakanın uzun kariyerinde ilk kez binlerce kişi, "Bu adam bizi temsil etmiyor, onu kabul etmeyin" mesajı vermek için ziyaret edeceği ülkelerin büyükelçiliklerinin önünde toplanıyor.

İlk kez, büyücü kral konumundan bloğunun sade bir başkanı konumuna geriliyor. İlk kez onun hakkında koalisyonunun içinde onu devirebilecek gerçek güce sahip olanların elinde bir kukla olduğu söyleniyor.


Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, yargıda değişiklik ve demokrasinin zayıflatılması olarak etiketlenen, sürmekte olan ve tırmanan krizi çözmeye yönelik inisiyatifini duyurduğunda, Netanyahu, duyurulmasından hemen birkaç dakika sonra kendisini reddettiğini açıkladı.

Ne var ki reddedişini haklı çıkarmak için öne sürdüğü bahane, Yahudi devletindeki gerileyen konumunun doğrudan itirafıydı.

Netanyahu'nun "Herzog'un inisiyatifi İsrail halkının yarısını temsil ediyor" demesi, artık tüm İsrail'in başbakanı olduğunu söyleyemeyeceği anlamına geliyor!


Beyaz Saray'da taç giymedikçe İsrail'de hiçbir başbakan ne kendisini ne de başkasını başbakan olduğuna ikna edemez.

Ama işte geleneksel taç giyme töreni zorluklarla karşılaşıyor ve bu da, Netanyahu için yorucu bir ikilem yaratıyor, kabinesindeki bakanlara kendisinden önce Washington'u ziyaret etmeyi yasaklayarak ABD'yi korkusuzca ve alışılmadık bir şekilde protesto etmeye sevk ediyor.

Şimdi Beyaz Saray'ın İsrail başbakanının kendisini ziyaret etmesi için acele ettiği, Beyaz Saray'ın ihlalleri hakkındaki çekincelerini umursamadan Kongre'ye hitap ettiği önceki zamandan çok farklı.


Netanyahu büyük bir krizin içine daldı ve yeni olan bu krizi her şeyi ve detaylarıyla onun yaratmış olması.

Başbakanlığa ulaşmak için kendisini aşırı sağın kollarına atmakta bir beis görmediğinde, bunun bedelini İsrail toplumunun bölünmesi ve kendisine karşı şiddetli muhalefetle ödemeye başladı.

Çünkü koalisyonunu oluşturan partilerin kendisinden istedikleri hem yapabileceklerinin hem de yapamayacaklarının sınırlarını aştı.

Onu bu şiddetli fırtınanın ortasına soktular, teknesini sert kayaların arasına sıkıştırdılar.

Artık daha önce olduğu gibi sadece onun verebileceği imtiyazları, pozisyonları ve bütçeleri istemiyorlar, aksine, devletin temellerini ve kimliğini değiştirmeyi ve onun da böylesine tehlikeli bir konuda 'buldozer' görevini görmesini istiyorlar.  
 


İşler, İsrail'de daha önceki büyük krizlerin ulaştığı noktanın çok ötesine ulaştı. Yaşananlar artık sadece bir iç kriz değil, İsrail dışına da yayılıyor.

Netanyahu sadece ziyaret ettiği her başkentte gösterilerle karşılaşmıyor, daha önce yaşanmayanlar da yaşanıyor; Avrupa Birliği krizi tartışıyor, bu ülkelerde Netanyahu ile görüşenler onunla bu konuyu konuşuyorlar ve Washington yumuşak baskıyla yetinmiyor, İsrail krizi en önemli öncelikleri arasında baş göstermiş gibi pozisyonunu tırmandırıyor.

Umut edilen çıkış yolu, ülkenin birliğinin en önemli sembollerinden biri olması gereken cumhurbaşkanının inisiyatifiydi.

Ama Netanyahu ve koalisyonu ona karşı temkinli, dahası düşmanca bir pozisyon aldığında, bu, teknesinin çarptığı en sert kayalardan birine dönüştü.

Ne teknenin ne de kaptanının akıbetinin ne olacağını şu ana kadar kimse bilmiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU