Neden Çin, Ukrayna'nın istilası konusunda arabuluculuk yapmaya çalışıyor?

Ukrayna'daki savaş, Pekin'e bir zamanlar çok daha ileriki bir dönemde elde edeceğini düşünebileceği fırsatlar sundu

Savaş, Şi'nin Batı dışı bir bloğun baş savunucusu olarak gösteriş yapmasına olanak sağladı (AP)

Batı dünyası, Rus istilasından bir yıl sonra Ukrayna'ya desteğini yinelemekle o kadar meşguldü ki dünyanın diğer tarafındaki çok büyük bir gücün savaşın yıldönümünü nasıl epey farklı bir şekilde andığını güçbela fark etti. Hatta Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık (BK) ve Avrupa kendilerini bir yıl daha çatışmaya hazırlarken ve silah tedarikinde şöhret için rekabet ederken, Çin bir barış planıyla ortaya çıktı.

Plan Batı'nın dikkatini çekebildiğindeyse de önemsenmedi. Genel mesaj, şu anın müzakere zamanı olmadığı ve zaten Çin'in kendisini olası bir arabulucu gibi konumlandıracak herhangi bir vazifeye ya da güvenilirliğe sahip olmadığıydı.

Bununla birlikte birkaç hafta geçti ve Çin'in 12 maddelik "tutum belgesi" yalnızca ortadan kalkmadığı gibi; en azından Paris ve Berlin'de, ve hatta belki Washington DC'de bile, belgenin incelendiğine dair haberler de çıkıyor. Daha da önemlisi, Kiev belgeyi reddetmedi ve bu da "temkinli bir karşılama" diye nitelendirildi. Bu küçük sinyalin ışığı altında, belki de Çin usul usul bastırdı. Daha önce görülmemiş şekilde Çin devlet başkanlığında üçüncü dönemi yeni onaylanan Şi Cinping'in bu hafta Moskova'yı ziyaret etmesi ve bu ziyaretten kısa bir süre önce ya da sonra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'yle "uzaktan" bir toplantı yapmasının planlandığı şüphesiz öngörülüyor.

Ve bu epey büyük bir değişimi işaret ediyor. Yaklaşık bir yıl önceki İstanbul görüşmelerinden bu yana Ukrayna'yla Rusya arasında resmi çerçevede, ya da hatta aracılar aracılığıyla kurulduğu bilinen, herhangi bir temas olmadı. Güvenilir iddialara göre bu görüşmeler ABD'nin direktifiyle harekete geçen, dönemin BK Başbakanı Boris Johnson'ın müdahalesi nedeniyle bozulmuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Peki 12 maddelik plan ne diyor? Çin neden arabuluculuğa geçici bir ilgiden daha fazlasını gösteriyor olabilir? Ve neden Moskova ve Kiev (hatta daha da aşırı gidersek belki de Kiev'in Batılı müttefiklerinden bazıları) ön görüşmeler konusunda, bugüne kadarki kamuoyu açıklamalarının verdiği izlenime kıyasla, daha istekli olsun?

İlk olarak, plan. Çin, BM oylamalarında sürekli çekimser kaldığı (ve böylece Batı'nın Rusya'yı kınamasına katılmadığı) için Ukrayna ve destekçilerinden ağır eleştiriler aldı. Ancak savaşla geçen bir yıldan sonra bu, Çin'in iki zıt tarafın da avantajlarına sahip olmasını sağlıyor.

Planın ilk maddesi ulusal egemenliğe, BM ilkelerine ve uluslararası hukuka saygı çağrısında bulunuyor ki bu, Rusya'nın istilasını dolaylı olarak kınamak anlamına geliyor. Ancak ikinci madde, "soğuk savaş zihniyeti" olarak adlandırdığı şeye son verilmesi çağrısında bulunuyor ve NATO'ya işaretle "bir bölgenin güvenliğinin askeri blokları güçlendirerek veya genişleterek sağlanmamasını" talep ediyor. Plan, Moskova'nın Sovyetler Birliği'nin çöküşünden beri savunduğu bir şey olan "dengeli, etkili ve sürdürülebilir bir Avrupa güvenlik mimarisini" de savunuyor.

Özellikle Ukrayna'yla ilgili diğer maddelerde Çin, BM himayesindeki çatışma bölgelerine insani yardımın artırılması, savaş esirleri için uluslararası güvencelerin sıkı bir şekilde gözetilmesi, nükleer silahlar hakkında üstünkörü konuşmalara son verilmesi ve (Ukrayna'nın talep ettiği askersizleştirilmiş bölgeler olmasa da) nükleer santrallerin korunması için çağrıda bulunup tahıl gemilerinin Ukrayna limanlarından ayrılmasına izin veren anlaşmanın sürdürülmesi ihtiyacına vurgu yapıyor.

Pek çok açıdan (gerilimi azaltma, küresel ticaret ve tedarik zincirlerini tehdit eden eylemlere son verme ve tek taraflı, yani BM onaylı olmayan, yaptırımları reddetme çağrılarında) Çin, Ukrayna savaşının daha ötesine bakarak kendi çıkarlarıyla önceliklerini ifade ediyor. Sonuçta aynı ilkeler, Çin'in Tayvan ve deniz yollarına erişim konusunda ABD'yle ilişkilerindeki artan tansiyonu düzenlemeyi sağlayabilir. Ancak Çin, kendisi ve Hindistan'la birlikte, Ukrayna'nın tarafını tutmayı reddeden diğer birçok ülkenin savunucusu olarak da kendini gösteriyor.

Pratikte Çin, "nihai" olarak "kapsamlı bir ateşkese" ulaşmak amacıyla "mümkün olan en kısa sürede" doğrudan diyaloğun yeniden başlatılması çağrısında bulunuyor. Çin'in girişimi, çatışmanın taraflarına ve diğer ülkelere bunun gerçekleşmesi için gerekli koşulları yaratmaya yardımcı olmaları için de çağrıda bulunuyor ki tüm bunların yapılması epey zor gözüküyor.

Ancak Çin'in inisiyatifine, en azından Batı'daki halka açık forumlarda şimdiye kadar güvenildiğinden, biraz daha fazla güvenmeye değebilir. Çünkü birinci yılını bitiren savaşın çözümü hiç yakın görünmese de, birçok farklı çıkar bir araya gelmeye başlıyor olabilir.

Rusya için savaş iyi gitmiyordu ancak geri çekilme için içeriden gelecek baskıyı ateşleyecek kadar da kötü sürmüyor. Vladimir Putin ve Şi'yi canciğer kuzu sarması olarak görseniz de görmeseniz de (ki ben görmüyorum) Moskova'nın Pekin'e minnet duymak için bir nedeni var. Çin, Avrupalıların geri çevirdiği Rus enerjisi için alternatif bir pazar sağlıyor ve BM'de Rusya'ya yönelik eleştirileri engelliyor. Bu durum, Çin'e Moskova'da alışılmadık bir nüfuz sağlıyor. Ve bu nüfuzu kendi gündemini yürütmek için kullanabilir.

Rusya'nın en azından savaştaki büyük hedeflerinin bazılarına ulaştığı da savunulabilir. Bunlar arasında Kırım'a giden karayolunun güvence altına alınması, yarımadaya tatlı su tedarikinin yeniden sağlanması ve Azak Denizi'ne özel erişim sağlanması yer alıyor. Rusya, Donbas'ın batısındaki toprakları ele geçirme hırsından da, eğer böyle bir şey vardıysa da, vazgeçmiş gibi görünüyor. Bu noktada durup kayıplarını azaltmaya hazır olabilir mi?

Gelecek yıl devlet başkanlığı seçimleri yapılacağı göz önüne alınırsa Putin (kendisi ya da halefi için) hâlâ devam eden maliyetli bir savaş kampanyasıyla birlikte seçim kampanyasına girişmek yerine, zafer ilanına ve çatışmaları sona erdirmeye ikna edilebilir. Kısa zaman önce Putin seçimlerin gerçekleşeceğini söylese de kendi adaylığını taahhüt etmedi (Batı bunda hemfikir olsa da aday olacağı varsayılmamalı).

Ukrayna'ysa Donbas ve Kırım'ın geri alınmasını da içerecek şekilde hedeflerini büyüttü. Putin'le konuşmayı reddetmeyi yasal teminat altına aldı ve sonuna kadar savaşacağı konusunda ısrarcı. Bunların hepsi gayet anlaşılabilir. Ancak doğudaki Bahmut yakınlarındaki açmaz, hem Rusya'nın hem de Ukrayna'nın zayıflığını afişe etti.

Ukrayna'nın kayıpları artıyor, askere alımda sıkıntılar yaşandığına dair haberler var ve ülke, yeni silah ve mühimmat tedarikinde gecikmelerle karşı karşıya. Ukraynalıların morali konusundaysa çelişkili değerlendirmeler var. Ukrayna'nın Çin'in girişimini derhal reddetmemesi bir şeyler söylüyor olabilir.

Müttefiklerine gelince, hâlâ Ukrayna'yı "ne kadar sürerse sürsün" savunacaklarında ısrarcılar. Ancak tek tek ülkelerin mali ve askeri kaynaklarının suyunu çekmesi sabırsız mırıldanmalara neden oluyor, üstelik sadece ABD'deki bazı siyasi çevrelerde değil. Yeniden inşanın, Avrupalıların büyük ölçüde kendilerine kalacağından korktuğu maliyeti günbegün artıyor.

Ukrayna'nın müttefikleri, savaşın herhangi bir şekilde sona ermesinin zamanının ve şartlarının Kiev'e bağlı olduğunu ateşli bir şekilde söylese de Kiev gibi onlar da bunun doğru olmadığını kesinlikle biliyor. Batı, maliyetten ve belki de daha geniş bir çatışmanın risklerinden bıktığında, Kiev'in alabileceği en iyi şartlarda bir çözüm aramaktan başka seçeneği pek de kalmayacak. Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşması zihinleri daha da yoğunlaştıracak.

Tabii bir de Çin var. Ukrayna'daki savaş, Pekin'e bir zamanlar en iyi ihtimalle çok daha ileriki bir dönemde elde edeceğini düşünebileceği fırsatlar sundu. Savaş Çin'in enerji güvenliğini artırdı, deniz güvenliğinin ABD tehdidi altında olduğunu hissettiği bir zamanda daha dostane bir hinterlant sağladı. Şu an belki de gücünün zirvesine yaklaşmakta olan Şi'nin de "küresel güney" olarak da bilinen Batı dışı bir bloğun baş savunucusu olarak gösteriş yapmasına olanak sağladı, üstelik sadece BM'de değil.

Çin'in Ukrayna'ya yönelik 12 maddelik planıyla Şi Cinping, ilk etapta, şimdi deprem sonrasıyla ve seçimlerin yaklaşmasıyla meşgul olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bıraktığı arabuluculuk görevini devralmak için hamle yapıyor. Ve çabaları boşa çıkabilir.

Ancak ilerleme kaydedilmesi halinde Çin'in girişiminin önemi tamamen yeni bir uluslararası düzenin habercisi olarak da görülmeli. Önemi şimdiden anlaşılmalı sadece gelecekte geçmişe bakarak değil. İşte bu yüzden bir sinik, Çin'in başarısız olmasını sağlamak için elinden geleni yapacak birilerinin bulunduğunu söyleyebilir.


https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU