Depremle yüzleşen Türkiye'nin dezenformasyonla mücadelesi

Yeniymiş gibi kullanılan eski görüntüler, sağlık pratikleriyle ilgili tehlikeli öneriler ve siyasi amaçlı dezenformasyon da dahil olmak üzere, depremle ilgili bilgi kirliliğini masaya yatırdık

Türk hükümeti dezenfromasyonu engelleme gerekçesiyle Twitter'a erişimi kısıtlamış ama bu karar, arama kurtarma faaliyetlerini engellediği için eleştiri yağmuruna tutulmuştu (Reuters)

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 6 Şubat Pazartesi meydana gelen iki şiddetli deprem, Türkiye ve Suriye'de en az 30 bin kişinin ölümüne neden oldu.

Kurtarma ekipleri sırasıyla 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen halen enkaz altındaki birçok kişiye ulaşıyor.

Twitter başta olmak üzere sosyal medya üzerinden yazılan gerçek zamanlı yardım çağrıları ve ilanlar, bölgeye gıda yardımlarının ve kurtarma ekiplerinin gönderilmesinde büyük rol oynuyor.

Sosyal medyanın yaygınlaşması sadece Türkiye'de değil, dünyadaki afet bölgelerinde de koordinasyon çabalarına önemli katkı sağlıyor. 

Ancak aynı zamanda yanlış bilgilerin veya dezenformasyonun yayılmasına da neden olduğu için özellikle afet dönemlerinde kullanıcıların gördüğü bilgileri süzgeçten geçirmesinde fayda var.

s200_ceren.s_zeri.jpg

Yaklaşık bir haftadır felaket niteliğindeki depremlerle mücadele eden Türkiye, dezenformasyona karşı da önemli bir sınav veriyor.

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Ceren Sözeri, internette yayılan yanlış bilgilerin arkasında çeşitli motivasyonların olabileceğini söylüyor.

"Bunlar isanları bazı konularda motive etmek, provoke etmek, dikkatleri bir yerden başka bir yere çekmek veya sadece etkileşim almak gibi amaçlar taşıyor olabilir" diyen Sözeri'ye göre kriz anlarında dezenformasyonun etkilerini azaltmak için halkın gazetecilere ve kurumlara güveninin yeniden sağlanması gerektiğini belirtiyor.

Geçmişe ait görüntüler yeniymiş gibi kullanıldı

Depremlerin üzerinden saatler geçmişken sosyal medyayı dolduran ilk dezenformatif içerikler, eskiye ait görüntüler oldu. Bazı Twitter hesapları, etkileşim amacıyla önceki olaylara ait görüntüleri yeniymiş gibi yeniden servis etmeye başladı.

Bölgeden gelen her türlü bilgiye ulaşma çabasındaki kullanıcılar da bu görüntüleri kasıtsız olarak yaygınlaştırdı.

Örneğin, 2021'de ABD'nin Miami Beach bölgesindeki bir apartmanın yıkıldığı görüntüler, Twitter'da Türkiye diye paylaşılınca 1,4 milyondan fazla kişi tarafından görüntülendi:
 

 

180 binden fazla görüntülenen bir başka gönderide ise 2017'de Güney Afrika'da yaşanan mini tsunaminin görüntüleri "Türkiye'de tsunami ve depremin drone görüntüleri" diye tanıtıldı.
 


Hatay'ın İskenderun ilçesinde depremlerin ardından deniz seviyesinin yükselmesi ve sahilden iç kısma doğru ilerlemesiyle gerçekten de su birikintileri oluştu. Ancak bu birikintiler, tsunami boyutunda değil. Yani deprem bölgelerinde herhangi bir tsunamiden söz edilemiyor.

Benzer bir gönderiyi paylaşan, mavi tik sahibi CBKNEWS adlı bir kullanıcı da 2020'deki Beyrut limanı patlamasında kaydedilen görüntüleri "Türkiye'de deprem nedeniyle nükleer santral patladı" notuyla servis edince 1,4 milyon fazla kullanıcı tarafından görüntülendi:
 


Üstelik 2020'de Beyrut limanındaki patlamalar da nükleer santralde değil, amonyum nitrat yüklü bir gemide başlamıştı.

Dezenformatif görüntülerin bir başka örneğinde ise hayvanların depremi önceden haber verebildiğine yönelik yaygın inanış kullanılıyor.
 


Ancak Malumatfuruş'a göre bu görüntüler daha geçen ay "Ukrayna'da çekildi" diye paylaşılmıştı. Üstelik görüntülerin Ukrayna'da çekildiği de doğru değildi.

Depremin nedenlerine yönelik iddialar: Petrol kuyuları mı yoksa gezegenler mi?

Bağlamından koparılarak yaygınlaştırılan görüntüleri depremin nedenlerine yönelik asılsız bilgiler izledi. Afetin insan yapımı olduğuna yönelik iddialar bunların başında geliyordu.

Örneğin, kendisini 13. Cumhurbaşkanı Adayı diye niteleyen Erkan Trükten, 7.7'lik depremin merkez üssü Pazarcık'ta ABD'nin 6 bin metreye inen petrol arama kuyusu olduğunu ileri sürdü. Kuyuda yangın çıktığını yazan Trükten depreme bu faaliyetin neden olduğunu da ima etti.
 


Ancak Teyit'in araştırmasına göre, gönderide kullanılan fotoğraf, ABD'nin New Mexico eyaletindeki White Sands Füze Menzilinde ilk patlayıcı testi yapılmadan önce kaydedilmişti.

Ayrıca Kahramanmaraş Pazarcık’taki petrol aramasını ABD şirketi değil Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) yapıyor. Uzmanlara göre madencilik faaliyetleri için açılan sondaj delikleri bazı küçük depremleri tetikleyebilir ancak depremlerin asıl sebebi yeraltındaki arama çalışmaları değil, yeryüzünü oluşturan tektonik plakaların hareketi.

Depremlere ABD gemilerinin neden olduğu iddiası

Twitter kullanıcıları son süreçte uzundur dile getirilen bir teoriyi de yeniden gündem etti. Bu teoriye göre ABD'nin geliştirdiği HAARP teknolojisi, hem depremlerden hem de iklim krizinden sorumlu.

Teoriyi savunanlar, Maraş depremlerine de  Akdeniz'deki ABD gemilerinin neden olduğuna inanıyor.

İddia sosyal medyada çokça tartışılırken, yerbilimciler depremlerin dışarıdan tetiklenmesinin imkansız olduğunu söylüyor.

Daha önce Independent Türkçe'ye verdiği röportajda konuya değinen Deprem Bilimci Prof. Dr. Oğuz Gündoğdu, HAARP silahıyla ilgili iddiaların 1999 depreminden sonra gündeme geldiğini hatırlatmıştı:

Yerin kilometrelerce altında olan bir depremi dışarıdan tetiklemek şu an için imkansız bir şey.

Deprem kahini ilan edilen Frank Hoogerbeets

Depremleri gökyüzündeki cisimlerin hareketine bağlayan bir kişi de son felaketle birlikte sosyal medyanın gündeminde. Maraş merkezli depremleri birkaç gün önce tahmin ettiği ileri sürülen Hollandalı Frank Hoogerbeets, 3 Şubat'ta attığı tweette "Er ya da geç bu bölgede (Türkiye'nin Güney-Orta bölgesi, Ürdün, Suriye, Lübnan) 7,5 büyüklüğünde bir deprem olacak" diye yazmıştı.
 


Artçı iddiaları afetzedelere kadar ulaştı

Gezegenlerin dizilimi üzerinden deprem tahminleri yapan Hoogerbeets, dünyanın farklı konumlarına ilişkin sürekli uyarılarda bulunuyor. Bunları da genellikle YouTube kanalında yayımladığı videolarda veya Twitter'da yaptığı paylaşımlarda dile getiriyor.

Hoogerbeets'in yönettiği SSGEOS adlı sitenin Twitter hesabından 7 Şubat'ta yapılan bir paylaşımda 6 büyüklüğünde veya daha büyük artçılar olabileceği yazılınca sosyal medyada panik havası oluştu.
 


Uzmanlar halihazırda bölgedeki artçıların aylarca devam edebileceğini dile getirse de paylaşımın ardından akşam 20.00 gibi şiddetli bir artçı olacağı iddiası elden ele yayıldı ve afetzedelere kadar ulaştı. Televizyon kanallarına konuşan birçok afetzede, akşam saatlerinde büyük deprem olacağını duyduklarını dile getirdi.

Gezegenler depreme neden olur mu?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daha önce meydana gelen bir dizi depremi başarıyla tahmin ettiğini öne süren Hoogerbeets, sarsıntıların arkasında Mars ve Venüs gibi gezegenlerin olduğunu savunuyor.

Ancak uzmanlar bu iddiaları kesin bir dille yalanlıyor. Örneğin ABD'li jeofizikçi Andrew Michael'a göre, Dünya'ya en yakın gök cismi olan Ay'ın etkisi bile tartışmalıyken daha uzak gezegenlerin yeryüzündeki depremleri etkilemesi mümkün değil.

Ayrıca bilim insanları depremlerin büyüklüğünü veya zamanını kesin olarak tahmin etmenin bir yolu olmadığını söylüyor.

Depremzedeleri paniğe sevk edebilecek iddiaları neden yayıyorlar?

Uzmanlar, bu tür iddiaların afetzedeler arasında paniğe ve umutsuzluğa neden olduğu görüşünde. Sözeri, yine sosyal medyada yayılan, Antakya'da baraj patladığı, suların yakında şehre gireceği iddiasını örnek veriyor.

"Bunlar, zaten zar zor ayakta duran insanlara tekrar paniğe sevk edecek şeyler" diyen Sözeri, bu iddiaları yayan kişilerin motivasyonlarının da tam olarak belirlenemeyeceğini belirtiyor.

'Bu insanlar yakalansın, yargılansın, cezalandırılsın' demiyorum. Çünkü dezenformasyonun önüne böyle geçilmez. Gerçekten de bazı insanlar bununla eğleniyor olabilir. Ancak o eyleminin sorumluluğunu almayacak kadar başka bir dünyası olabilir, bir rahatsızlığı da olabilir. Bunlar psikolojinin konusuna girer.

Baraj tartışması büyüdü: "Paylaşmamızı, bakanlık yetkilisi istedi"

Hatay'da baraj duvarlarının patladığı yönündeki paylaşımlardan biri de popüler YouTube kanalı Babala TV'nin Twitter hesabından yapılmıştı. Bunun üzerine Babala TV'nin sahibi Oğuzhan Uğur hakkında soruşturma başlatıldı.

Soruşturmayla ilgili konuşan Uğur ise bilgiyi bir bakanlık yetkilisinden aldıklarını, paylaşımın 1,5 saat durduğunu söyledi:

Arkadaşımıza bir haber geliyor. Kendisini bakanlık yetkilisi olarak tanıtan bir hanımefendi diyor ki; 'Uydu görüntülerini aldık, bunu insanlara duyurmamız lazım, lütfen paylaşın'. Arkadaşımız, kadının bakanlık yetkilisi olduğunu Linkedin'den teyit ediyor.

 

 

Kurumsal görünen hesaplara dikkat

Bu arada Doç. Dr. Sözeri, gazete gibi görünen ama arkasında gerçek bir haber sitesi olmayan hesaplara da dikkat çekiyor. Bunların birçok yanlış iddia paylaştığını aktaran akademisyen, "Bunlar kim? Daha önce nerede çalışmışlar? Kim bunlar? Haber sitesi haline gelseler koyacak künyeleri yok. Altlarında imza yok" diyor:

Bütün bunlar tabii ki şüphe yaratan şeyler.

"Gazetecilere güven yeniden sağlanmalı"

Öte yandan Sözeri'ye göre bu sorunlar, ilk olarak gazetecilerin güvenilir bilgi vermesi ve toplumun da gazetecilere güvenebilmesiyle aşılabilir. Zira son derece kurumsal organizasyonların bile afet zamanlarında yanlış bilgiler aktarak paniğe sebep olması mümkün.

Örneğin, 6 Şubat'taki Maraş depremlerinin hemen ardından Sakarya'da da 5.5 büyüklüğünde deprem meydana geldiği iddia edilmişti. Üstelik bu iddia Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi tarafından paylaşılmıştı. Kurumun sitesinde depreme kaynak olarak Kandilli Rasathanesi gösterilmişti. Ancak Kandilli Rasathanesi'nin internet sitesinde böyle bir bilgi yoktu.

Daha sonra Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi'nin verdiği bilginin hatalı olduğu anlaşılmış, merkez bu bilgi nedeniyle özür dilemişti.

"Devlet kurumlarına güven de sarsıldı"

Sözeri bu noktada çevresindeki kişilere Kandilli Rasathanesi'nde böyle bir bilginin yer almadığını söylediğini ama insanları inandıramadığını aktarıyor.

"Bir sürü WhatsApp grubunda 'Tamam, bir deprem fırtınası var, ülke yıkılıyor. İstanbul'dakiler evlerden çıksın' gibi iddialar yayılmaya başladı" diyen akademisyen, sözlerini şöyle sürdürüyor:

İnsanlar Kandilli Rasathanesi'ne bile inanmadı. AFAD'a inanmıyor, devlete inanmıyor, medyaya inanmıyorlar. Bu sorunların çözülebilmesi için güvenilir kurumlar gerekiyor.

Doğrudan sağlığı tehdit eden yanlış bilgiler

Afet ve saldırı gibi felaket olaylarının hemen ardından etkilenen bölgedekilere yardım etmek isteyen birçok kişi, yanıltıcı, doğrulanmamış sağlık uyarılarını da uzmanlara danışmadan yayabiliyor.

Örneğin, jeofizik profesörü Övgün Ahmet Ercan, 9 Şubat tarihli Twitter gönderisinde "Salgın hastalıkları önlemek için az oranda çamaşır suyu içeren sıvıları,ya da kireç tozunu göçükler üzerine atın" diye yazmıştı.

Öte yandan ABD'deki Pittsburgh Üniversitesi'nde görev yapan tıp doktoru Ergin Koçyıldırım, böyle bir uygulamanın hâlâ hayatta olan, enkaz altındaki kişilere zarar vereceğini söylüyor:

 


Teyit'in aktardığına göre, daha sonra Ercan da bahsettiği işlemin kontrollü şekilde göçük altında canlıların olmadığı alanlarda yapılması gerektiğini kabul etti.

Öte yandan Ercan, depremzedelerin sağlığına karşı doğrudan risk teşkil edebilecek bir diğer paylaşımında da "Göçükten çıkan kişiye lıkır lıkır su verirseniz, inme gelir, sonra da ölür. Lütfen çok özen gösteriniz" diye yazmıştı.
 


Teyit'e konuşan Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Başkanı Prof. Dr. Başar Cander ise bu iddianın asılsız olduğunu belirtmişti. Cander'e göre, eğer o anda serum takılamıyorsa, kazazedeye su verilmesi faydalı. Su verilmemesi, daha çok kazazedenin batın kanaması veya ameliyata girmesini gerektirecek bir kırığı varsa önerilebilir. Fakat bir kazazedenin su içtiği için inme geçirmesi ya da ölmesi söz konusu değil.

Depremle İlgili Sağlıklı Bilgi Topluluğu kuruldu

Bu arada panik yaratabilecek veya tehlike arz edebilecek bilgileri tek kanaldan teyit etme amacıyla kurulan bir WhatsApp grubu var.

"Depremle İlgili Sağlıklı Bilgi Topluluğu" adlı bu grubun arkasında Teyit, Aposto, Fayn Studio gibi birçok kurum var. Duyuru grubundan sosyal medyada tartışılan bazı bilgilerin teyitli halleri yayımlanıyor.

Örneğin grupta konu edilen bilgilerden biri, seçmenlerin genel seçimler için 14 Şubat'a kadar adres değişikliği yapmaları gerektiği iddiasının yanlış olduğu.
 

265e36f8-e86b-4ceb-a884-322a432ec6e1.jpg
Topluluğun duyuru grubunda bu türden bir dizi paylaşım ele alınıyor (WhatsAapp)


Teyit'in İletişim Sorumlusu Can Semercioğlu, bu iddianın da seçmenler arasında panik yarattığını ifade ederek, "Daha önceki deneyimlerimiz deprem gibi kriz anlarında yanlış bilginin hızla yayıldığını ve insanların hayatlarını olumsuz etkileyecek düzeye ulaşabildiğini gösteriyor" diyor.

Independent Türkçe'ye konuşan Semercioğlu, depremden etkilenen yurttaşların uçuşlara katılımı ve bölgedeki yaşam koşullarına dair iddiaların da gündeme geldiğini ekliyor:

Yeterli ve doyurucu bilginin bulunmaması bu konuda şüpheli bilgilerin yayılmasına yol açtı. Deprem bölgesine yapılan yardımlarla ilgili çok şüpheli bilgiyle karşılaştık. Gönderilen yardımları kimin gönderdiği, nasıl ulaştığı ve hangi yardımları içerdiği, ihtiyaç listeleri gibi konularda şüpheli bilgiler gündemdeydi.

Teyit'in şimdiye dek 50'yi aşkın şüpheli bilgiyi inceleyip sonuçlandırdığını aktaran Semercioğlu, var olan tüm yanlış bilgileri teyit etme şanslarının olmadığını, bu yüzden de herkesin bu süreçte teyitçi gibi davranmasını amaçladıklarını belirtti:

Depremle İlgili Sağlıklı Bilgi Topluluğu'nda WhatsApp'ta yayılan yanlış bilgilerin önüne geçmeyi ve doğru bilgilerin yayılmasını hedefliyoruz.

Siyasi dezenformasyon şiddet olaylarına yol açıyor

Bunların yanı sıra, afet ve kriz dönemlerinde çeşitli siyasi eğilimlere değinerek insanları galeyana getirebilecek yanlış bilgiler de mağdurların daha da mağdur edilmesine yol açabilir.

"Deprem gibi kriz anlarında kutuplaşmayı ve ayrımcılığı besleyebilecek nitelikte yanlış bilgiler de söz konusu" diyen Semercioğlu, Fuat Oktay'ın konuşması sırasında Suriyeli birinin cep telefonu çaldığı iddiasını hatırlatıyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın paylaştığı ve bir Suriyelinin itfaiye erinin telefonunu çaldığını söylediği görüntüler, ülke gündemine oturan örneklerdendi. Daha sonra görüntülerdeki kişinin Suriyeli olmadığı ve telefon da çalmadığı ortaya çıkmış, ancak Özdağ özür dilemeyi reddetmişti.
 

analiz-fuat-oktayin-konusmasi-sirasinda-suriyeli-birinin-cep-telefonu-caldigi-iddiasi.jpg
Özdağ, "Mavi yağmurluklu Suriyeli, itfaiye erinin cep telefonunu çalıyor" diye yazmıştı (TRT Haber)


Bu süreçte Suriyelilerle ilgili bir başka söylenti de CHP milletvekili Ali Mahir Başarır'ı harekete geçirmişti. Mersin'de Kırkkaşık Kız Öğrenci Yurdu'na göçmenlerin yerleştirildiğini iddia eden bir dizi paylaşımda, odalarda nargile içildiği ve müstehcen davranışlar sergilendiği yönünde ifadeler yer almıştı.

Bunun üzerine bahsi geçen yurdu incelemeye giden Başarır, iddiaların asılsız olduğunu açıklamış ve yurdun önünde toplanan öfkeli bir grubun da dağılmasını sağlamıştı.

Öte yandan bu tür iddialar sadece Suriyelileri ve göçmenleri değil, Türk afetzedeleri de hedef alabiliyor. Örneğin Hataylı iki afetzede yağmacı oldukları iddiasıyla darp edildiklerini açıklamıştı. Şiddet gören iki genç, çektikleri videoda "Biz yağmacı değiliz. Ailemizin acil ihtiyacı olan ilaçları temin edebilmek için şehir merkezine kuzenimle indik. Güvenlik güçleri kimlik göstermemize rağmen bize yağmacı muamelesi yapıp bina arkasında bizi darp ettiler" demişti.
 


Bölgede yağmacı olduğu öne sürülen kişilerin darp edilerek öldürüldüğüne yönelik haberler de tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.

"Asayiş haberlerine çok dikkat edilmesi gerekiyor"

Deprem bölgelerindeki güvenlik sorunuyla ilgili tartışmalar sürerken, Doç. Dr. Sözleri, bu tür olayları haberleştiren gazetecilerin de çok titiz çalışması gerektiğini söylüyor.

"Böyle kriz zamanlarında siz ne kadar iyi çerçevelemeye çalışırsanız çalışın, orada olmadığınız ve o çevrenin imkanlarına hakim olmadığınız için haberinizin çok yanlış bir yere çekilme ihtimali ortaya çıkar" diyen Sözeri, iddiaların bölgeden teyit edilmesi gerektiği görüşünde:

Asayiş sorunu ihbarının geldiği bölgeye bir muhabiri göndermek doğru bir haber yapılmasını sağlayabilir. Orada gerçekten ne olduğunu birkaç kişiye sorabilecek bir kişiyle bu haberler yapılabilir.

Sözeri, "Aksi takdirde patlamaya hazır bir öfkenin birtakım insanlara yönelmesine, örneğin orada aslında çaba sarf eden, eli silahlı bir askere ya da bir kurtarma çalışanına yönelmesine sebebiyet verilebilir" diye ekliyor:

O yüzden çok dikkat edilmesi gerekiyor.

 


Sahte depremzede ilanları

Depremle ilgili yanlış bilgilerin önemli ayaklarından birini de dolandırıcılık amaçlı sahte ilanlar oluşturuyor.

AFAD'ı veya yardım toplayan diğer kurumları taklit eden bazı internet siteleri ve sosyal medya hesaplarına karşı çalışma yapan emniyet güçleri, bu süreçte 20 hesap kullanıcısını belirledi. 

10 Şubat'ta yapılan açıklamada 17 ilden şüpheli hakkında adli işlem başlatıldığı duyurulurken, bu kişilerin  3'ünün Eskişehir'de ikamet ettiği bildirildi.

Uzmanlara göre bu dolandırıcılık faaliyetlerinin yanı sıra güncelliği geçmiş ilanlar ve yanlış bildirimler de bölgedeki yardım çalışmalarına vakit kaybettirebilir.

Öte yandan bölgedeki çalışmaları hızlandırma amacıyla ilanların güncelliğini ve doğruluğunu teyit etmek için çalışma yürüten birçok gönüllü var. Gönüllüler, yardım çağrılarıyla tedarikçi ilanlarını önce teyit ediyor, sonra da birbiriyle buluşturmak için çaba sarf ediyor.

O kişilerden biri olan Emir Sayır, "Arka planda bu kaotik ortamı sistemli bir yardıma dönüştüren gönüllü pek çok ekip var ve bu bilgiler çok işe yarıyor" diyor:

Teyit bilgisi her iki tarafında en kısa ve en efektif şekilde bir araya gelmesini sağlıyor ve bu anlamda çok önemli.

Independent Türkçe'ye konuşan Sayır'a göre, verilen yanlış bilgiler bu dayanışmayı yavaşlatmanın yanında dayanışma gösteren insanların da umudunu kırıyor. Bilgilerin sürekli teyit edilmesininse dayanışmayı büyüttüğünü vurgulayan Sayır, şöyle ekliyor:

Teyit için aradığımız bazı tedarikçiler sonrasında dayanışmaya dahil olmak istedi. Ulaşım desteği sağlayabileceklerine, insanlarla bizim için irtibat kurabileceklerine dair pek çok teklifte bulundular. Teyit, zamanı ve emeği kurtarıyor; dayanışma ise hayatları.

Bilgiyi teyit etmek her zaman mümkün mü: Efes ve Tuborg'un polarları iddiası

Tüm bu uyarılara ve çalışmalara rağmen bilgiyi teyit etmek veya okurları bulgulara ikna etmek her zaman mümkün olmayabilir. Zira yorum ağırlıklı iddiaları nesnel biçimde doğrulamak zor olduğu gibi bahsi geçen bilgi, gizli bir kaynaktan sızdırılmış da olabilir.

Örneğin sosyal medya, büyük yankı uyandıran bir haberle ilgili tartışmaya da sahne oldu: Efes ve Tuborg'un üzerinde logo olan polar montları AFAD'a bağışladığı ama bağışın kabul edilmediği iddiası.

Bu iddia sosyal medyada yayılırken, hükümete yakınlığıyla bilinen gazeteci Cemil Barlas'ın haberin doğru olduğunu yazması üzerine tartışmalar alevlendi.

Barlas, Twitter'da yaptığı bir paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

Üzerinde bira marka logosu var diye AFAD bu firmaların depolarda duran polar mont bağışını kabul etmemiş. İlk duyduğumda yalandır dedim ama doğru çıktı. Bu bir kepazeliktir.

 


Bunun üzerine Teyit'in yayımladığı bir incelemede ise iddianın yanlış olduğu yazıldı. İçerikte AFAD'ın Efes ya da Tuborg gibi alkollü içecek firmalarının polar bağışlamak için kendilerine ulaşmadığını söylediği aktarıldı:

Anadolu Efes’in yardımda bulunduğu ekipmanlar arasında üzerinde Efes Pilsen logosu bulunan polar yok.

Bazı gazeteciler ve Twitter kullanıcıları Teyit'in bu incelemesine ikna olmadı. Bunun üzerine sosyal medyada bir tartışma çıktı.

Bu arada Barlas, iddiasının arkasında olduğunu söylüyor.

"Bilgi sızdırılmış olabilir"

Doç. Dr. Sözeri, bu noktada, "Doğrulatma kuruluşlarıyla gazetecilik birbirinden birbirinden besleniyor gibi gözükse de son zamanlarda doğrulatma platformlarının bu kadar popüler hale gelmesi onları gazetecilerle ister istemez karşı karşıya getirdi" diyor.

"Efes Pilsen 'Biz polar bağışladık ama AFAD kabul etmedi' diye bir açıklama yapmadıysa gazeteciye içeriden bilgi sızmıştır" diyen Sözeri, bu bilginin iki kurumdan da bağış sürecini bilen birilerinden gelmiş olabileceğini dile getiriyor:

Gazeteci böyle bir bilgiye sahipse kaynağını açıklamak zorunda değil ve bunu doğrulatmak da mümkün değil.

"Türkiye'de hakikatin kendisini belirlemeye çalışıyorlar"

Sözeri ayrıca, dezenformasyon kavramının Türkiye'de siyasi bir konu olduğunu vurguluyor:

İktidar 'Bizim dezenformasyon dediğimiz dezenformasyondur. Hakikat dediğimiz hakikattir' çerçevesi çizmeye çalışıyor. Bunun karşısında siyasi meseleleri teknik bir şekilde ele alamayız.

Bu tür tartışmaların teyit platformlarına yönelik güveni sarsabileceğini aktaran akademisyen, "İnsanlar bunu eleştirmeye başlarlarsa o zaman doğrulatmanın da anlamı kalmayacak" diye ekliyor.

Teyit'in kurucusu Mehmet Atakan Foça ise konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı:

Ekibimiz bu iddiayı ilk olarak depremin 2. günü 7 Şubat saat 21.12'de sosyal medyada tespit etti. Fakat önem sıralamasında geride gördü ve yaygınlaştırmamak için önceliklendirmedi. Sendika.org ve Cemil Barlas'ın teyitsiz tweetleri yanlış bilgiyi saman alevi gibi yaydı.

 


Yanlış bilgiyi nasıl anlarım?

Afet zamanlarında yayılan dezenformasyon aslında yalnızca Türkiye'nin değil, tüm dünyanın sorunu.

2012'de Amerika kıtasını etkileyen Sandy Kasırgası'nın ardından, Twitter'da 10 bin 215 kullanıcının retweet ettiği sahte görüntüler içeren 10 bin 350 tweet dolaşmıştı. Yapılan incelemelerde gönderilerin yüzde 90'ından sadece 30 kullanıcının sorumlu olduğu ortaya çıkarılmıştı.

Bu bulgular, aslında nispeten küçük bir grubun çıkardığı söylentilerin gerçek Twitter kullanıcıları tarafından bilinçsizce yayıldığı anlamına geliyor. O yüzden uzmanlar, internet kullanıcılarını özellikle kriz zamanlarında gördükleri her paylaşıma inanmamaları için uyarıyor.

İnternette yayılan yanlış bilgileri fark etmek için bazı temel yöntemler var. İşte en sık tavsiye edilenler:

  • Duygusal tepkinizi kontrol altında tutarak, gördüklerinize eleştirel yaklaşın.
  • Bilginin kaynağını sorgulayın.
  • Sahte içeriklerin önyargıları, korkuları veya umutları beslemek için yayıldığını unutmayın ve sağduyulu yaklaşın.
  • Güvenilir gazetecilerin iddiayı doğrulayıp doğrulamadığını kontrol edin.
  • Paylaşılan görüntülerin eski olup olmadığını tersine görsel arama yöntemiyle kontrol edin.
  • İçeriği yayımlayan hesabın ne zaman açıldığına, kaç tweet attığına ve kaç takipçisi olduğuna bakın.
  • Hesabın profil resmini kontrol edin. Fotoğrafı tersine görsel arama yöntemiyle doğrulayın.
  • Çevrimiçi teyit platformlarının çalışmalarını takip edin.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU