Dolar için büyüyen meydan okuma!

ABD, statüsüne yönelik bu tehditlere kesinlikle seyirci kalmayacak. Belki de bu nedenle uluslararası çatışmaların yoğunlaştığını ve büyük savaşlara ilişkin korkuların arttığını görüyoruz

Fotoğraf: AFP

Bu haftanın ortasında, Brezilya ve Arjantin'in iki ülke arasındaki ticaret ve işlemler için yeni bir ortak para birimine geçmeyi düşündüklerine ilişkin duyuru, uluslararası ilişkilerin mevcut sorunları ve derinleşen ekonomik krizler gölgesinde, ABD dolarının gelecekte karşılaşabileceği meydan okumalara ilişkin taşıdığı sembolik öneme rağmen, fazla ilgi uyandırmadan geçip gitti.

Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez ve Brezilyalı mevkidaşı Luiz Inacio Lula da Silva ortak bir basın toplantısında Latin Amerika'da ekonomik entegrasyonu sağlamak, "işletme maliyetlerini ve dış zayıflıklarını azaltmak" hedefiyle finansal işlemler ile ticari işlemlerde kullanılabilecek ortak bir Güney Amerika para birimi oluşturmak için çalışmaya kararlı olduklarını açıkladılar.

Açıklama, bu adımın amacının, ABD dolarına olan bağımlılığı azaltmak olduğuna açıkça işaret ediyor.

Kaldı ki birçok ülke doların, ABD politikalarına, ekonomisindeki baskılara ve dalgalanmalara karşı kendilerini savunmasız hale getirdiğini düşünmeye başladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Brezilya ve Arjantin'in Güney Amerika'nın en büyük iki ekonomisi olduğu doğru, ancak bölgedeki siyasi dalgalanmalar ve rejimler arasındaki farklılıklardan ötürü, bu adımı ve bunun gerçekten ABD dolarından ayrılma mı yoksa Avrupa Birliği'ne benzer bir parasal birlik ile mi sonuçlanacağını sorgulayan birçok ses var.

Mevcut haliyle adım, yalnızca bir niyet beyanından başka bir şey olmayabilir, çünkü açık bir program, belirli adımlar ve bunların uygulanması için belirli bir takvim bulunmuyor.

Ayrıca, iki ülke ulusal para birimlerini (Brezilya reali ve Arjantin pesosu) terk etme niyetinde değiller, bu nedenle önerilen yeni para birimi, genel kullanımdan ziyade aralarındaki ticari ve finansal işlemler için olacak.

Brezilya ve Arjantin cumhurbaşkanlarının basın toplantısında ifade edildiği üzere, maliye bakanları, iki ülke arasında ortak para birimi ile gerçekleştirilebilecek ticari ve finansal işlemlere ilişkin bir teklif hazırlamakla görevlendirildiler.

Bu da, adımın henüz başlangıç ​​aşamasında olduğunu ve ışığı görmesinin (tabii devam eder ve fiili uygulama aşamasına gelirse) uzun zaman alabileceğini teyit ediyor.


Arjantin Devlet Başkanı Fernandez, daha açık sözlüydü ve önerilen ortak para biriminin bölgede nasıl uygulanacağının henüz net olmadığını kabul etti.

Ancak kendisi ve Brezilyalı mevkidaşının ülkeleri arasındaki ticarette yabancı para birimlerine güvenmenin zararlı olduğu konusunda hemfikir olduklarını vurguladı.

Güney Amerika'daki geçmiş deneyimler de bu konuda pek teşvik edici değil.

Örneğin, 32 yıl önce Brezilya, Arjantin, Paraguay ve Uruguay tarafından kurulan, daha sonra Venezuela ve Bolivya'nın da katıldığı "Güney Ortak Pazarı" (İspanyolca baş harfleri ile MERCOSUR) tam bir ekonomik veya ticari birliğe ulaşma hedefini henüz gerçekleştirmedi ve güney kıtasının geri kalan ülkelerini içine alacak şekilde genişlemedi.


Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun önceki gün ülkesinin de katılacağını açıkladığı ortak bir para birimini kabul etmeye yönelik yeni adım, ABD ve politikalarına karşı öfkeyi ifade etmeye dönük siyasi bir bildiriden ibaret olabilir.

Nitekim üç başkanın (Fernandez, Lula da Silva ve Maduro) bu adıma eşlik eden açıklamaları, Washington'dan, çeşitli konularda kendilerine uyguladığı baskılardan, Amerikan politikalarının ülkeleri ve kıtaları üzerindeki ekonomik ve siyasi yansımalarından duyulan memnuniyetsizliğin açık işaretlerini içeriyordu.

Washington ile ilişkilerinde farklı zamanlarda rahatsızlıklar ve gerginlikler yaşayan birçok Güney Amerika ülkesi, aynı zamanda geçen yüzyılın seksenli yıllarında ABD'de büyük oranda yükseltilen faiz oranlarının, Latin Amerika'da küresel ekonomiyi karıştıran feci bir borç krizine neden olduğunu da hatırlıyorlar.

Yeni Brezilya-Arjantin-Venezuela adımının sonucu ne olursa olsun, kendisi doların ekonomik ve siyasi pençesinden nasıl kurtulacağını düşünen ülkeler konusuna bir kez daha ışık tuttu.

Bu ülkelerin hepsi ille de ABD'ye düşman değil, müttefik de olabilirler ama dolardan çıkarlarını koruyacak bir bağımsızlık istiyorlar.

Örneğin, Avrupa Birliği ülkeleri ABD ile güçlü ilişkilere sahipler ve müttefik olarak sınıflandırılıyorlar, ancak bu onların kendi ekonomik bloklarını, parasal birliklerini ve ortak para birimlerini (euro) oluşturmalarını engellemedi.

Döviz sepetlerini ve yabancı yatırımlarını çeşitlendirmek, doların fiyatındaki dalgalanmalar, Amerikan ekonomisinin kronik sorunları ve biriken borç miktarına ek olarak, Ukrayna savaşının yansımalarına ilişkin korkular ve ABD-Çin ilişkilerinde artan gerilim endişesiyle dolar cinsinden finansal varlıklarını azaltmak için çalışmalara başlayan birçok ülke var.

Ancak doların hakimiyetini bitirmek kolay olmayacak. ABD'nin ekonomik ve stratejik gücünün önemli bir bölümünü temsil eden bu hegemonyasını savunmak için kıyasıya mücadele edeceğine şüphe yok.

Dünyadaki döviz rezervlerinin yaklaşık yüzde 59'u dolar cinsinden olduğundan, kendisi birincil parasal rezerv para birimi.

Aynı zamanda uluslararası ticaretin yaklaşık yüzde 40'ı için de temel para birimini temsil ediyor ve bu nedenle ABD'ye uluslararası ekonomide muazzam ve etkili bir güç veriyor.

Fiyatındaki aşağı veya yukarı herhangi bir dalgalanma dünyayı etkiliyor ve birçok emtianın fiyatlarına yansıyor. FED'in enflasyonu dizginlemek için ardışık olarak faiz oranlarını yükselttiği son birkaç ayda gördüğümüz gibi, uluslararası para kurumlarından borç alan ülkelerin borç servis oranlarına yansıyor.

FED'in faiz artırımı adımı, küresel ekonomiyi telaşlandırdı ve yerel para birimlerinin değer kaybetmesi, ithalat faturalarının ve borç ödeme yükünün artmasıyla karşı karşıya kalan ülkelerin çoğuna olumsuz yansıdı.


Aslında dolar, artan sorgulamalar ve zorluklarla yüzleşiyor ve doların hakimiyetinin uluslararası ekonomi üzerindeki etkilerine ilişkin tartışmalar önemli ölçüde yükselmeye başladı.

Bu bağlamda, İngiltere Merkez Bankası eski başkanı Mark Carney'nin 2019'da yaptığı ve doların küresel finansal sistem üzerindeki hakimiyetine son verilmesi çağrısında bulunduğu güçlü konuşmasını hatırlıyorum.

Carney bu hakimiyetin sürdürülebilir bir küresel ekonomik toparlanmanın önünde engel oluşturduğunu söylemiş ve ABD dolarının dünya ticareti üzerindeki baskın etkisini önlemek için doların farklı ülkelerdeki merkez bankaları tarafından benimsenecek küresel bir dijital para birimi ile değiştirilmesini önermişti.

Bilhassa dijital işlemleri kolaylaştıran teknik gelişmeler ışığında, dijital para birimlerinin ABD dolarının pozisyonu için ciddi bir tehdit oluşturacağına gerçekten inananlar var.

Bugün, Arap ülkeleri dahil olmak üzere dijital para birimlerine geçişi araştıran yüzden fazla ülke var.

En önemlisi Çin başta olmak üzere 10 ülke, şimdiden dijital para birimlerini piyasaya sürdü.
 


Burada Bitcoin gibi kripto para birimlerinden değil, merkez bankaları tarafından piyasaya sürülen resmi dijital para birimlerinden bahsediyoruz.

Kripto para birimleri, son 10 yılda çarpıcı bir yükselişe tanık oldular, ancak geçen yılın sonunda en büyük borsa ve platformlarından biri olan FTX'in hızla çökmesi, dünya genelinde şirket ve bireylerin uğradıkları milyarlarca dolar zarardan sonra güçlü bir darbe aldılar.

Hatta bazıları bu resmi olmayan para birimleri için sonun başlangıcından bahsetmeye başladı.

Pek çok tahmin, ABD dolarının önümüzdeki birkaç yıl içinde, büyüyen ve artan meydan okumalarla karşı karşıya kalacağına işaret ediyor.

Nedenleri de uluslararası çatışmanın yoğunlaşması, Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin ortak ticari işlemlerini ruble, yuan ve rupi cinsinden gerçekleştirmeye yönelmeleridir.

Aynı şekilde Pekin'in diğer ülkelerle ticari işlemlerinde daha büyük ölçekte dijital yuanı benimseme çabası, keza Brezilya ve Arjantin gibi ülkelerin aralarındaki ticari ve finansal işlemler için ortak bir para birimi kullanmayı düşünmeleridir.

ABD statüsüne yönelik bu tehditlere kesinlikle seyirci kalmayacak. Belki de bu nedenle uluslararası çatışmaların yoğunlaştığını ve büyük savaşlara ilişkin korkuların arttığını görüyoruz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU