HDP'nin tavrı AK Parti'ye örtülü destek mi?

Altan Tan, HDP'nin kendi cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararını yorumluyor

Fotoğraf: AA

HDP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkaracağını açıkladı. 

Tabii bu seçimde HDP'nin tavrı çok önemli olduğundan, Kürt oylarının seçimin sonucunu belirleyecek bir ağırlıkta olmasından dolayı çok farklı yorumlar yapılmaya başlandı.
 


En başta Erdoğan'ın muhalifi olan altılı masa çok memnun olmadı bu işten.

Çünkü şöyle bir varsayımları vardı:

"HDP seçmeni ve AK Parti'nin MHP'yle kurduğu ittifaktan rahatsız Kürt seçmen, oylarını getirip Millet İttifakı'nın adayına verecek."

En başından beri böyle bir beklenti vardı. 

Ve bu beklentiden dolayı da yine ilk baştan itibaren şu düşüncedeydiler;

"Bizim çok fazla bir şey yapmamıza gerek yok; zaten HDP'liler, AK Parti'yle kanlı bıçaklı.

Binlerce HDP'li veya PKK'li siyasi tutuklu var, cezaevlerinde. 

Bu kadar olumsuzluğa, bu kadar kamplaşmaya karşı bizim hiçbir şey yapmamıza gerek yok. 

Zaten HDP seçmeni, Kürt seçmen getirip oyunu muhalefetin Millet İttifakı'nın adayına verecek. Vermek zorunda. Başka bir yolu yok." 

Ve bu rahatlıkla da uzunca bir dönem HDP'yle hiçbir diyalog kurmadılar.

Hatta İYİ Parti tıpkı MHP gibi, AK Parti gibi, "HDP eşittir PKK" söylemini, hemen hemen her fırsatta dillendirdi ve HDP'yle perde arkasında bile kurulacak ilişkilere karşı çıktığını söyledi. 

Hal böyle olunca "HDP oylarını kesin bize verecek" beklentisi bir anlamda tehlikeye gitti. 

Çünkü ilk turda HDP adayı çıkarırsa, işte ne kadar oy alırsa, yani şu an kamuoyu araştırmalarında yüzde 9-12 arasında bir oy bandında gidip geliyor- bu otomatikman devre dışı kalmış olacak ve seçimler ikinci tura kalacak. 

Seçimler ikinci tura kaldığı vakit de yine o dönem zarfında yani 15 günlük birinci tur ile ikinci tur arasında geçecek dönem zarfında nelerin olacağını bugünden kestirmek mümkün değil. 

HDP'ye sorarsanız, HDP de şunu söylüyor;

"Tamam ben oylarımı muhalefetin adayına vereyim ama şu ana kadar hiç kimse benimle konuşmuyor, masaya oturmuyor.

Bırakınız oturmayı uzaktan selam vermekten bile çekiniyor.

AK Parti de bir şey yapmıyor.

O halde ne yapacağız? Biz kendi adayımızı çıkaracağız."

Ama tabii yorumlar bitmiyor. 

İşte birçoğu şunu söylüyor;

"Efendim işte HDP, AK Parti'yle perde gerisinde bazı angajmanlara giriyor veya bu tip görüşmeler oluyor."

"HDP'nin kapatılmasının seçimden sonrasına kalmasıyla ilgili bazı örtülü görüşmeler gerçekleştiriliyor."

Ki bunu da ilk olarak yazanlar iki AK Partili gazeteci; Mehmet Barlas ile Abdülkadir Selvi oldu.

"Acaba seçimden sonraya bırakılsa, daha mı iyi olur" diye önemli iki yazı yazdılar.

İşte HDP'nin bu tavrı AK Parti'ye örtülü destektir. 

Hani ikinci turda eğer HDP "Ben Millet İttifakı'nın adayına da güvenmiyorum, inanmıyorum, Erdoğan'a da inanmıyorum, güvenmiyorum. Benim seçmenim sandık başına gitmesin" derse, bu Sayın Erdoğan'a bir örtülü destektir.

Hatta örtüsü de yok bunun, belki de açık bir destek olarak yorumlanabilir. 

E peki HDP ne yapsın? Kürt seçmen ne yapsın? 

Şimdi bir diğer mesele de bu. Yani bir tarafta "bana kayıtsız şartsız oyunu ver. Bana yanaşma, bana selam verme, yanıma gelme. Uzaktan da bana işarette bulunma" diyen bir Millet İttifakı var. 

Öbür tarafta yine aynı pozisyonu sürdüren bir AK Parti var. 

"İşte şöyle yaparsam da olmuyor, böyle yaparsam da olmuyor. Geriye de gitsem olmuyor. Dursam da olmuyor" şeklinde bir pozisyon çıkıyor ortaya.

Bunun en kestirme yolu, bütün bu diyalogların açık seçik yapılması yani genel tabirle aleni yapılması, şeffaf olması, tartışılması ve Kürt seçmenin kafasındaki bu karışıklığın giderilmesidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU